veli necdet arığ'ın mke ankaragücü belgeseli kitabından;
takımımız kümede kalış savaşında beykoz ile bursa’da önemli bir karşılaşma oynayacaktı. istanbul’da sıkıyönetim bulunduğu için maç bursa’ya alınmıştı. takımımız kampta idi. sabri kiraz, odaları dolaşırken, kör salih (zapatek) ile ali yetüt’ün (zatapek) odalarından sesler geldiğini duydu. kulak verince şu konuşmaya şahit oldu:
zatapek ali, zapatek salih’e, “yarınki maçta allahıma oynayacağım. yenilgi düşünemiyorum. mutlaka yeneceğiz” diyordu.
sabri kiraz, konuşma sonrası olayı şöyle değerlendirmişti.
“ali’yi o maçta oynatmayı düşünmüyordum. bu konuşma üzerine takıma koydum. diyebilirim ki o maçı ali ve salih aldılar.”
ali ve salih çok iyi arkadaştılar. özel yaşantılarında da birbirlerinden ayrıldıkları pek görülmemişti. bu yüzden sabri hoca deplasmanlarda ikisini aynı odaya verirdi. sabri hoca, ali yetüt’e maçlarda çok koştuğu için çeklerin ünlü maratoncusu “zapatek”in adını, birbirlerinden ayrılmadıkları için salih’e “zatapek” adını takmıştı.
ali, futbolu bıraktıktan sonra yerleştiği edirne’de bir trafik kazası sonucu genç yaşta hayatını kaybetti."
necdet özkazancı'dan not: zatapek ile zapatek o kadar çok kullanılmış ki, veli amca bile sonunda birbirine karıştırmış. :)