bir üst sokağımızda oturan babannem ile evimiz arasında mekik dokuduğum yıllar.
abimler ve babam evde oturup euro 1992 maçlarını izliyorlardı. ben de ara ara baktığımı hatırlıyorum. hatta sanırım çoğu maçı, amcamlar ve babaannemin üst komşusu koray abilerle birlikte babaannemlerde izleniyorduk.
takım ve futbolcularun çoğunu tanımasam da büyüklerimin maçlar ilerledikçe anlattıkları "danimarka mucizesine" ben de kulak vermeye başlamıştım. hatta yarı final ve final maçlarında baya baya koyu bir "danimarkalı" olmuştum. gerçi bizimkiler de benden farksız değillerdi. kessen kırmızı-beyaz danimarka kanı akardı doğrusu...
danimarka'nın fabrika sahibi zenginler arasında ayakta durmaya çalışan fakir oğlanı oynaması çok hoşumuza gitmişti. hele bu maçta attığı gollerde kendimizden geçmiştik. sanki türk milli takımı kupayı kazanmış kadar sevinmiştik.
şimdi düşününce oldukça güzel ve masum günlerdi doğrusu. o dönem kutuplaştırıldığımız onca şeye rağmen bir avrupa takımını, sırf güçsüz diye bizden biri gibi desteklemiştik.