o zaman hafta sonları çift maç oynanıyordu. 61-62 sezonu, ligin dördüncü veya beşinci haftası. o zaman türkiye’de futbol istanbul, izmir, ankara üçgeninde dönerdi. istanbul’da fenerbahçe ile oynuyoruz. sait hoca, “sen bugün 10 numarayı giyeceksin,” dedi. wm sistemine göre sol iç, gole yakın oynuyorsun yani. “hocam ben ne yapacağım 10 numarada?” diye sordum. “lefter’e yapışacaksın,” dedi. gürcan berk o zaman bizde oynuyordu. ayakları müthiş kıvraktı. gazhane tarafındaki kaleye akın yapıyoruz. numaralı tribünün önünde iki fb’liyi çok fena halde çalımladı. bir çıkardı topu bana, ben altıpasın üzerindeyim. zemin kötüydü, top tam sol ayağıma gelmek üzereyken o anda sekti. sol ayağımı salladım, ıskaladım. “allah, bu güzel gol kaçar mı” dedim. kalede şükrü ersoy vardı, sola doğru yatmıştı. sağ kavalıma çarpan top sola gitti, tıngır mıngır kaleye doğru yuvarlandı. kadri aytaç yanımdaydı. topa doğru bir hamle yaptım, sol tabanımı koydum. fenerbahçe’ye karşı oynadığım ilk maçta gol atıyorum, lamı cimi yok. sonra 1-1 oldu.
ikinci yarı başladı, santrhaf osman göktan oynuyor fb’de. ergün acuner – rahmetli her mevkide oynayabilen çok iyi bir oyuncuydu, istanbul’da tren garında genç yaşta hayatını kaybetti – nefis bir çalım atıp osman’ı saf dışı bıraktı. şükrü abi’yle karşı karşıya kaldı, topu kaleye bıraktı, 2-1 öne geçtik. maçın bitimine doğru bir penaltı oldu. o yıllarda fb’yi inönü’de yenmek ayıp oluyor sanki diye hakemlerde bir duygu var. maçın bitimine doğru olduğu için penaltıyı merhum lefter abi atmadı. can’dan atmasını istedi. özgüveni yüksek, müthiş bir adamdı. can abi sol ayağının içiyle bir kesme yaptı, topu yandan kaleye soktu. durum 2-2 oldu. santradan sonra ergün topu bana verdi. ben sol ayağımla topun dibine girip bir çaktım. top numaralı tribüne doğru gitti. o zaman sahada tek top var, bugünkü gibi bir sürü yedek top yok. topun sahaya geri dönmesi üç-dört dakika alır yani. 2-2 bizim için çok iyi bir sonuçtu. istanbulspor’u da 2-1 yenmiştik. istanbul’dan üç puanla dönmek muhteşem bir olay. ben tribüne doğru bakıyordum ki arkamdan bir küfür işittim. bir döndüm, lefter abi. bugün olsa, oyun alanı karışır. büyüğüne karşı kabahat işlemiş bir çocuk gibi kıpkırmızı kesildim, başımı önüme eğdim. o küfre rağmen lefter abiden bir tek özür dilemediğim kaldı.