milli maçları başka bir gönülle, başka bir gözle seyrediyorum. hepimizin takımına herkesin elinin değmesi lazım. bu benim için de böyle. bu takım şenol güneş'in takımı değil, ülkenin takımı. işte onun için başka gözle bakıyorum. şenol dedik, devamını getireyim. ben de mesuliyet taşımış bir insan olarak takımın başında olsam, dün kullandığı 11'i kullanırdım. sonradan değiştirdiklerine lafım da yok. milli takım'a seçilmiş oyuncu kim olursa olsun o formayı hakediyor demektir. onun için isimlere bakıp, ali'yi veli'yi ayırmadan dengede tutuyorum.ben de biliyorum ki, bizim takımımız rakipten çok çok iyi. ha dün akşam çok mu iyi oynadılar? öyle de bir şey demiyorum. ama kazandılar ben ona bakıyorum. benim matematiğim biraz farklı. iyi oynayıp kaybedenden yana hiç olmadım. pek iyi oynamayıp da kazanandan yanayım. bu maçlar yol aldıkça bizim takımımız daha da iyi futbol oynayacak. çünkü grubun içindeki takımlardan isveç ile kafa kafaya, ama öbürlerinden çok çok iyiyiz.
cenk’te pırıltılar
cenk'i ben ilk defa seyrettim. 4. dakikada bir gol kaçırdı, onu gol yapsa maç 4. dakikada biterdi. yalnız cenk'te pırıltılar buldum. bir kere hava toplarında iyi. hem dağıtıcı, hem arkada ben galip gelen takımların oyuncularını pek birbirinden ayırmıyorum. çünkü hep beraber kazanılan bir maçtan sonra oyuncu ayırmak pek işime gelmiyor. ama emre'yi ayıracağım. sakın ola da attığı o muhteşem gol için bunları yazıyorum sanılmasın. bütün oyun müddetince sahanın bütün iyi oyuncularının liste başı oldu. aferin bu çocuğa. okan'ın attığı bir gol var. kısa boyuyla çok uzun boylu bir gol attı. topun biraz canı istedi ama, olsun maçın kapısını araladı, emre de kapadı. koca 90 dakika rakibe yarım yamalak bir tek gol pozisyonu verdik. demek ki bu yönümüz iyi. maçın hakemi seyirciyi rahatsız etmediğine göre demek ki iyi maç yönetti.