ilk basımı 2003 yılında olan tanıl bora'nın "ankara rüzgarı: gençlerbirliği tarihi" isimli kitabından;
oktay arıca, gençlerbirliği'nde en verimli yıllarını 1964-1966 döneminde geçirdi. orta sahada ağır işler görüyor, lâkabının da hakkını veriyordu:
paçoz oktay! arıca'nın kendisi, lâkabının kökenini şöyle anlatıyor: "hacettepe'de oynadığım dönemlerde, benim akademideki arkadaşım horvat aydın vardı, yugoslav ünlü stoper horvat gibi çok uzun boylu bir adamdı, onun için horvat derdik ona... benim o zaman meksikalılar gibi çok uzun siyah siyah saçlarım vardı, bana 'panço' diye isim taktı aydın. fakat o panço'yu anlayamadı birçok kişi, paçoz'a çevirdiler! biz de sahada biraz serkeştik merkeştik, paçoz diye kaldı."
paçoz oktay, oyun içinde "serkeş", sinirli, çok konuşan, "takışılmaması gereken" bir futbolcuydu. tugay özçeri'nin söylediğine bakılırsa, hakeme göstermeden, tahrik ederdi rakiplerini; hakemlerle de didişirdi. kendisi örnekliyor: "takım kaptanı olarak sahaya çıkmasam bile arkadaşlarım beni kaptan olarak bilirlerdi izmir'de hiç unutmuyorum, göztepe'yle oynuyoruz, az daha gol yiyorduk, selçuk kurtardı ama bana göre bariz ofsayttı. ben yan hakeme hakaretamiz bir şekilde bağırdım, çağırdım. yan hakem orta hakemi yanına çağırdı. bunun üzerine ben, adanalı osman diye arkadaşımız vardı, onu karşıma aldım, ona bağırıp çağırmaya devam ettim. hakem geldi, 'ben bu adama bağırıp duruyorum, sağı solu görecek halim yok' falan dedim. atmaktan kurtardım! osman da şaşırdı, niye bana bağırıyorsun abi. diye..."