zirvede patinaj tuhaf bir futbol haftası yaşadık. ben şampiyon olacağım, diyen dört takımımız zirve içinde patinaj yaptı. ne öne geçen kaldı, ne arkada kalan. futbol tuhaf oyun. inandığına değil, kabul ettirdiğine bakacaksın. beşiktaş, hafta arasında sıkıştırdığı muhteşem bir paris maçından sonra kolay geçmeyeceği belli bir istanbulspor maçı yaşadı. haa, kötü mü oynadı? öyle bir şey demiyorum. kazanacak kadar oynayamadı. pozisyon da buldu, direklere giden iki topu da. istanbulspor, öyle göz ardı edilecek takım değil. futbolu her türlü oynayabilecek oyuncuları var. iyi düşüneni var, çabuk oynayanı var. yavaş oynarken de tehlikeli adamları var. ben dün akşamki oyuna ‘‘hayret’’ damgası vuramam. istanbulspor kimle oynuyor ise oynasın, sahadan puan çıkarabilecek bir takım.
maçın hakemine, hakem gözüyle bakmadığım için kritik taşımayacağım. kaldı ki, maçın skoruna etki edecek hiç bir büyük yanlışın içinde olmadı. ama bu kardeş malesef topu tanımıyor. yapılan faullerin sahtesi ile hakikisini ayıramıyor. elindeki düdüğü üflerken kafasında net hiçbir şey yok. ben oturduğum yerden bunları görüp rahatsız oluyorum. futbolu bilen bir hakem, yanlış düdük çalar. herkesin çalabileceği gibi. ama o çalan düdük, ortada kalmış oldu mu, o zaman fena. işte ben onun için hilmi ok'a eğer imkanı varsa bu maçın kasetini seyretmesini tavsiye ediyorum. neticede bu lig. daha kamyonla maç var. çok da su götürür.