rumenler ben fatih terim'in ne yapmak istediğini artık anlayamaz oldum. ya içinde çözemediğim bir problem var, ya da bütün bu hataları inadına yapıyor. dün geceki maçta ölüp ölüp dirildiysek bunun üç nedeni vardı.
birincisi galatasaray'ın, hagi'nin nihayet çıkarıldığı dakikaya kadar 10 kişi oynaması, ikincisi popescu'nun sahada ne yaptığını bilmez halde dolaşarak takımın güvenini bozması, üçüncüsü de tugay kerimoğlu'nun orta sahadan ileri üçlüye attığı yanlış paslardı. galatasaray, her şeye rağmen maçta bir şeyler yapabildiyse bunun birinci nedeni, seyirciydi. bunu anlatmak isterim.
ali sami yen stadı'na galatasaray'ın gol yediği dakikada alışılmış sessizlik çökmedi. bilakis seyirci golü sanki galatasaray atmış gibi inanılmaz bir tezahürata başladı. ve takımı 10 dakika boyunca susmaksızın, müthiş bir şekilde destekledi. ancak, galip duruma geçildiğinde seyirci de sustu. ikinci neden, galatasaray'da başta bülent korkmaz, arif erdem, hakan ünsal ve ergün pembe olmak üzere bir kaç kişinin özverisiydi. ancak asıl sorun, hagi ile popescu'nun oyun olarak iflasları ve filipescu'nun lifi attığı için oyundan çıkmasıyla yaşandı... sahada bir şeyler yapmaya çalışan ancak sanırım formdan düştüğü için hemen hiç bir şey yapamayan adrian ilie bana endişe yaşattılar. ancak şimdi kapıda şampiyonlar ligi var ve bu lig rumenler'in galatasaray'la birlikte çıkacakları bir ahlak ve namus sınavı olacaktır. ayrıca, dün sahada hayalet gibi dolaşan hakan şükür için yeniden doğma fırsatı da şampiyonlar ligi olacaktır. aksi halde bu futbolla değil şampiyonlar ligi'ni, annemizin ligini bile götüremeyiz.
ben bir daha 10 kişilik takım karşısında maçın bitmesini dört gözle bekleyen ve top toplayıcı çocuklara ‘‘topu yavaş atın’’ diye haykıran direktörlerin bulunduğu bir galatasaray görmek istemiyorum. böyle bir utanç yaşamak istemiyorum.