futbol böyledir bekliyordum ki, bariç g.saray'ın tempolu, uyumlu oyunundan adrian ilie'nin hakan şükür'ün canlılığı ve golcülüğünden, kendi takımının ağır kanlılığından yola çıkacak, savunma ağırlıklı bir anlayışla oyuna başlayacak. hayır, f.bahçe'yi tutan bir jokey gibi değildi bariç. kafa kafaya bir oyun yeğlemişti. doğru da yapmıştı. ya da düşüncesi g.saray yüzünden doğrulandı. zira cimbom bu yılın geride kalan maçlarındaki başarılı performansında değildi. o yüksek tempolu çabukluğu üst düzey yardımlaşması, yaratıcılığı yoktu. ve dokunduğu altın olur cinsten becerikli değildi. zira, ilk yarıda hakan şükür tam üç pozisyonu gole çeviremedi. g.saray'ın olabildiği kadar hızlı olamayışı f.bahçe'ye avantaj sağladı. düşük tempo sarı lacivertli takıma etkili kontratak olanağı tanıdı. f.bahçe de ilk yarıda iki gol daha atabilirdi.
bariç maç başında beklediklerimi ikinci yarıda yaptı. kalabalık savunmayı benimsedi ve az adamlı ataklarla g.saray'ın açıklarından yararlanarak fırsatlar yakaladı ama gol becerisi gösteremedi. ve sıra g.saray'a geldi, tugay'ın uzak şutu beraberliği sağladı. ancak bu durum f.bahçe'yi kamçıladı. 64. dakikada fatih topu ceza alanında elle taşıdı, hakem ‘‘kaza’’ yorumu yapıp, penaltı vermedi. ama 5 dakika sonra yorumu bu kez penaltı şeklindeydi. boliç'in penaltısını, okocha'nın görkemli vuruşundan doğan süper gol izledi. f.bahçe beklenmeyeni başarırken, g.saray kendini toparlayamamanın faturasını ödedi.