ikinci kaza hatırlayacaksınız ligin ilk maçını galatasaray, ankaragücü ile oynadı. maç sonrası fatih aynen şöyle konuştu: ‘‘bu bir kazadır. kaybettiğimiz iki puan oynadığımız kötü oyundan değil, kazaya kurban gittiğimiz içindir'' ama şimdi görüyoruz ki, kocaelispor karşısında galatasaray, ikinci kaza kurşununu yedi. iki puan daha kaybetti. işin gerçeği şu. maçın neticesi kaza maza değil. eğer galatasaray, karşısında bir futbol takımı ceza sahasının üzerini iyi kapatırsa, defans derinliği yaparsa ve biraz da kalecisi iyi oynarsa galatasaray'ın maçı kazanması çok zor. nitekim, dün de galatasaray eğer berabere kaldıysa burada rakip defansın bir yanlış ayak koymasından oldu. maçı kaybetmiş gitmişti.
kocaelispor defansının göbeğinde mirkoviç, nuri ve turhan, hagi ile ilie'yle, b. hakan'la, geriden kopup gelen tugay'la ölümüne mücadele etti. hava toplarında hep hakimdiler. bir de kalede stingaciu, aradan sızan topları toplayınca, galatasaray için gol atmak hayal oldu ve atamadı da... galatasaray ne yapmalıydı? topu açıklardan oynamalıydı. ama ne hikmetse hagi her zaman kanatlarda oynarken bu kez tam kocaelispor'un güçlü olduğu ceza sahası üzerinde bir şeyler yapmak istedi ve çoğunda da topu kaybetti. kocaelispor sağ beki mert, galatasaray kaptanı bülent'in kardeşi fevkalade iyi oynadı, hiç hata yapmadı.
gelelim popescu'ya... oyunda var mıydı, yok muydu? ben anlayamadım. popescu'nun yaptığı yegane şey şu. takım arkadaşının yanına geliyor. onun ayağından topu alıyor, onun pas vereceği arkadaşına o vasıtalı olarak veriyor. çabuk futbol oynuyor diyoruz galatasaray, eğer tek pas yerine bir top, iki pasla giderse buna çabukluk mu, yoksa ağırlık mı denir? tugay çok koştu.. inanılmayacak çook çok çook pas hatası yaptı. dobrowski'nin atığı kafa golü görülmeye değer.
şimdi galatasaray defansına sormak lazım. tabii sağ tarafta oynayanlara.. arif'e ve fatih'e... acaba dobrowski orada bomboş golü atarken bu iki galatasaraylı nerdeydi? şöyle bir televizyondan izlesinler bakalım. kaleci volkan için yapacak hiç bir şey yoktu.