onbinler kartal sevgisiyle koşup gelmiş inönü'ye. öyle bir aşk, öyle bir tutku, öyle bir coşku ki, anlatılır gibi değil. tribünler görkemli mi, görkemli. ancak sahadakiler ne yazık ki, içler acısı. zor bela kazanılan bir üç puan. çaresizlik içinde çırpınan bir takım. amacının ne olduğu belli olmayan, futbolu hiç güzelleştiremeyen bir takım. gol yollarında zorlanan rakibe kolay pozisyonlar veren bir takım. tümüyle yetersiz olduğu gibi, bireysel olarak da sivrilemeyen bir takım. onlarca pas hatası yapan, rakibe sayısız ikramda bulunan bir takım.
olur mu böyle şey? hayret, bin kere hayret. bu takımın eksikleri var, ama bu takım yine de bu kadar kötü oynamamalı. herhalde taraftar dokuz doğurmuştur. herhalde, ömründen bir beş yıl gitmiştir. bu muhteşem taraftara, bu kabir azabını çektirmeye kimsenin hakkı yok. son dakikalarda amokachi'nin golü olmasa, daha işin başında gitti koskoca iki puan. şampiyonluk parolasıyla yola çıkıyorsun ve daha ilk maçında taraftarına doğum sancıları çektiriyorsun.
rahim, artık aklını başına toplamalı. beşiktaş'ta oynayan bir oyuncu bu denli hatalar yapmaz. iki kanattaki sorun mutlaka çözümlenmeli. letchkov ne değiştirecek bilemiyorum. ama bu takım bu görüntüsüyle yarınlar için ümit vermiyor. yönetim bu gerçeği görmeli ve ara transferde mutlaka sorunlara çözüm bulmalı. yoksa, suçlu sandalyesinden kurtulamaz.