galatasaray defansında tamamen uzun zamandan beri oynamamış oyuncularla görev yaptı. fatih için söyleyecek söz bulamıyorum. o yürekli, süratli, rakibi ile mücadele eden futbolcu gitmiş, yerine durduğu yeri şaşıran, ayağındaki topa öylesine vuran bir futbolcu gelmiş. esasında fatih hava toplarında da çok iyiydi ancak dün akşam ne yazık ki o özelliğini de büyük ölçüde kaybetmiş.
gelelim bülent'e. transfer ayına dönmek istemiyorum. o ayda galatasaray kaptanı olarak bülent'in büyük yanlışları oldu. dün akşam terim ona görev verdi. oyunun başlarında fena değildi. bazı rakibin uzun toplarına iyi müdahaleler yaptı. içimden ‘‘aferin bülent'e’’ dedim. ancak ikinci yarıda galatasaray'ın yediği beraberlik golünde bülent'i affetmek mümkün değil. o topa rahat müdahale edebilirdi bülent. neden kafasını uzatmadı, bunu anlamak mümkün değil.
saffet top eziyor
g.saray beraberlik golü yiyince rakip g.birliği kalesine yüklendi ama yapacak bir şey yoktu. saffet ayağındaki topu ezmekten başka bir şey yapmadı. kale sahasının üzerinde bir gol şansı doğdu saffet'e. at be kardeşim. topun üstüne bastı, düştü. o arada gözüm saha kenarındaki terim'e takıldı. herhalde başındaki saçları da yolmak üzereydi.
tugay çok şey kaybetmiş. en önemlisi kendine güvenini tabii. ayağındaki topa bakmıyor, hakeme bakıyor. olacak şey değil. osman geçtiğimiz yıldan beri bir şans buldu. ama nerede, osman gitmiş, yerine bir hayalet gelmiş. tekrardan oyuna giren oyuncu çıkarılır mı, çıkarılmaz. ama fatih'in fazla şansı yok. o osman'a kimse sahada kimse tahammül etmez. galatasaray'da bir tek b.hakan vardı. nefis bir gol attı. sağa koştu, sola koştu, bir futbolcunun ne yapması gerekiyorsa 10 katını yaptı ama tek başına kaldı. defansta da biraz ahmet vardı. neyse, g.saray beraberliğe de şükretmeli. son dakikada dağılmış g.saray defansının arasından ümit karan g.birliği'nin galibiyet golünü de rahatlıkla atardı. ancak o da acele etti. g.birliği'nde defansta tolga ve ümit özat her zamanki gibi süper oynadılar.