hakan ünsal'ın sakatlanmasında idmandaydım. fatih terim'in isyanı haklıydı orada. ‘‘eyvah’’ demişti. doğruydu çünkü terim en güvendiği sol kanatta, iki silahını kaybetmişti. aslında hakan ünsal görünmeyen kahramanlardan biriydi. yaptığı görevler kolay değildi. hem hücumda olacaksın, hem defansta. işte bunun sancısını terim dün resmen çekti.
o kanatta ergün oynamam havasında. onun yerine giren osman ne yapacağını bilmez bir durumda. işte o kanattan g.birliği bir su gibi aktı. hadi bu lig maçı, bir kenara bırakalım, perşembe günü bologna ile maç var. bu kanat esas orada gerekli. o kırılan kanada şimdilik adam yok. siz bakmayın bu maça, hadi puan kaybedersin, önemli değil. nasıl olsa telafisini sonraki maçlarda yaparsın. önemli olan perşembe günkü bologna maçı. aslında arı gibi başlamıştı galatasaray. orta sahasında reaksiyon çabukluğu vardı. bindirme vardı. hele hele bir gol vardı ki, üç pasta netice oluyordu. emre'nin uzun pası, hasan'ın ortası, hakan şükür'ün yılan gibi kıvrılarak, vurduğu kafası... o ne güzel pozisyondu.
kimse ağlamasın
sonrası mı? sonrasında kimse ağlamasın. ne fatih akyel ağlasın, ne de bülent korkmaz. top rakip alanda, bülent gereksiz bir el-kol hareketi ile ilerideki arkadaşlarına ikaz ediyor. oysa yerinde yok. uzun bir top. o top, fatih ile bülent'in arasına sıkışmış duruyor. ve g.birliği de bu pozisyonda golü atıyor.
bu işten para kazanıyorsunuz. bugüne kadar da kazandınız. kazanmıyorsanız da kazanıyorsunuz. genç fatih başta sen. bu işin laubaliliği yok, adam olacaksan ol artık. daha üç yıl önce paf takımında, bakırköy'de beni izlesinler diye herkesin gözünün içine bakıyordun. kısa zamanda herşeyin sahibi oldun. yok öyle yağma. millet inim inim inlerken sen üç yılda köşeyi döndün. gözümüz yok. hakkınsa döneceksin ama sahada da hakkını vereceksin. kaptan bülent, sen de 17 yılını verdin, sen de kazandın. helal olsun. ama aklın oyunda yoksa ona bir şey diyemem.