pazar sabahları trt'de kızılderili filmleri yayınlarlar. nostalji yaşarız... baltalar, mızraklar ortaya çıkar, heyecan duyarız. dün de g.saray, g.birliği maçında adeta bunlar konuştu.
hırs, ihtiras, hedefe varma ve telaş her iki takımın da enerjisini tüketti. yapmak istediklerini yapamadılar. herşey çarşafa dolandı.
bir teknik adamın takımı maça hazırlaması üç unsura dayanır:
kalite... ilişki... verimlilik...
trabzon maçından bu yana terim, tüm futbolcularını bu üç unsurla motive etmeye çalıştı. önce ilişkilerini iyi tuttu. onları devamlı gıdıkladı. moral ve psikilojik açıdan onları aşıladı. ama aşı galiba fazla geldi. bu ihtiras ve hırs telaşa dönünce yapmak istediğini yapamadı.
enerji tükendi
ümit karan birinci bölümde ayhan ile birlikte bunu sahaya yansıtıyordu. haliyle ikinci bölümde enerjisi tükendi. g.birliği düşüşü yukarı çekmek istiyor ve onlar da verimliliklerini arttırmak istiyordu.
g.saray karşısında fazla adamla hücum etmeyi değil defansını sağlam tutup sigortalı futbolu tercih etti. mondragon'un öyle bir golü yememesi gerekirdi. kalitesine yakışmadı. aynı hatayı iki kere daha yapmasına rağmen bunu telafi etmeyi bildi.
g.saray hedefe ulaşmak için enerjisini fazla harcadı ve oyunun bütününde g.birliği'nin enerji deposu olduğunu unuttu. skoru ilk 20 dakikaya sığdırmak istediler ama olmadı. daha sonra da oyundan düştüler.
gençler takımı kolay lokma değildi. g.saray bu farkedemedi. önündeki büyük virajı hesaba katamadı. bu puan farkı kapanır mı bilemem ama g.saray'ın işi zor.