ilk basımı 2004 yılında olan halit kıvanç'ın "futbol! bir aşk..." kitabından;
yıl, 1954. türk milli futbol takımı, tarihte ilk kez bir dünya kupası'nda oynuyor. on altı finalistten biri türkiye... sevincimiz büyük... hele benim... bu muhteşem olayı yerinde izleme şansına erişen bir avuç türk arasmdayım. isviçre'ye giderken, "orada rastladığımız (elediğimiz) ispanyollar kim bilir bize ne kadar kızacak" diyoruz. ama daha bern'e ayak basar basmaz, bize asıl kızanların, hem de ne kızanların, isviçreliler olduğunu görünce şaşırıp kalıyoruz. niye mi kızıyorlar? nasıl kızmasınlar ki!.. binlerce hatıra eşyası ellerinde kalmış. "bizi ne kadar çok zarara soktunuz" diyorlar da başka şey demiyorlar. ne mi yapmışız biz? daha ne yapacağız ki! dinleyin bakın:
dünya kupası, olimpiyat ve benzeri dünya çapındaki uzun süreli organizasyonlar, ev sahibi ülkeye büyük kazanç getirir. bu gelirin büyük çoğunluğunu da, özel olarak yapılan hatıra eşyası sağlar. işte isviçreliler de bu kupa için hatıra eşyası yapımına biraz erken başlamış, ispanya ilk başta bizi farklı yenince, on altı finalistten biri olarak ispanyolların bayrağını hatıra eşyasının süsleri arasına koymuşlar. ama evdeki hesap çarşıya uymamış, finalist olma şansını türkiye kazanınca, "eyvah!.." demiş ev sahipleri... ellerindeki binlerce hatıra eşyasını bir kenara atıp, yeniden türkiyeli eşya üretmeye başlamışlar. yani biz istemeden zarara sokmuşuz isviçrelileri... onlar da üç gün daha bekleselerdi ya...