mehmet demirkol'un "tae han min guk: 2002 dünya kupası mektupları" kitabından;
brezilya, sen bizim her şeyimizsin!
türkiye-çin
dûn yazdığım yazıdan utanmak mıyım? bu turu geçmemizde bizim kadar, belki daha çok brezilya'nın payı var. o kadar sorunlu bir maçtan sonra hiçbir hesaba girmemek büyüklüğü nedeniyle kutlamak onları. maç 3-2'ye geldiğinde yeniden silkinip skoru 5'e taşımaları, hem de biz eksik çin'e skor bulmakta zorlanırken... muhteşem... açıkça şenol güneş'in, ümit "ziege" davala'lı ve tek forvetti kadrosunu gördüğümüzde şaşırmadık değil. ama ilk 10 dakikada hızlı ve kademeli, direkt kaleyi hedefleyen çakışlarımızda bulduğumuz 2 gol, taşlar yerinde olmasa da, sonuç olarak tatmin edici ve ümit vericiydi. ve sonuçta ikinci turu gördük. ama...
1. millilerin sinirli tavırları ve gereksiz sertlikleri, şu ana kadar olduğu gibi zarar verici olmaya devam ediyor. emre aşık neyse de, belözoğlu'nun yokluğu bizim için büyük kayıp olacak. şu ana kadar hasanla birlikte en iyi oyuncumuz o. ve ona ihtiyacımız var.
2. takım olarak yön değiştirmede ve alan paylaşımında sorun yasıyoruz. erken basma veya kontrollü çekilme yorumlarında büyük yanlışlıklar var. kosta rika'ya kontrollü çekilmemiz gerekirken erken bastığımız için 7 net pozisyon vermiştik dünyada en kolay ürken ve takım halinde basacağımız çin karşısında ise sürekli o kişiyle çekildiğimiz için, top kontrolünü hep onlara verdik.
3. bizim ziege, 40-50 metrelik alan kayıpları yapıyor, fatih'e daha büyük bir alam kontrol etme zorunluluğu doğuyor ve takımın savunma dengesi tamamen bozuluyor. bu çin'e bile 3 net gol pozisyonu veren bir büyük sorundu ve ilerki tur(lar)da altından kalkılamaz bir sıkıntıya yol açabilir.
sonuç olarak, çin maçı beklediğimden kolay, şenol güneş'in beklediğinden ise daha zor geçti. ama bize turu aslında "sevgili" brezilya getirdi. umarım, rakibimiz ev sahibi olmaz ve çeyrek finalde başa çıkabileceğimizi düşündüğüm senegal-isveç galibiyle osaka'da oynayabiliriz.