ilk basımı 2006 yılı olan serkan boyacıoğlu'nun derlediği "inadına göztepe" kitabından;
sinan genç'in "göztepe muhabiri olmak..." başlıklı yazısından;
bu tanışıklıklardan birisi de fatih terim'dir. fatih terim aslen adanalıdır ama süt annesi ve süt kardeşi izmirlidir. süt kardeşi ayhan göztepe'de bir dönem forma giymiştir (tahminen 1976-77 sezonunda). fatih terim her izmir'e geldiğinde mutlaka onlara uğrar... hatta 1976-77 yılında göztepe ligde kalma mücadelesi verirken göztepe'de oynayan ayhan ile galatasaray'da oynayan fatih terim rakip olurlar. o maç 0-0 berabere biter ve göztepe ligde kalır...
kısacası, fatih terim'in göztepe'yi çok sevdiği bilinir. levent ürkmez, esat ünlü, erdem yücel, muammer ünlü gibi son dönemlerde görev yapan dev isimler ankaragücü'nden ayrılan fatih terim'i göztepe'ye getirmeye razı ederler. fatih terim'in gelişi müthiştir. ardından arif ile mirsat'ı getiren yönetim büyük şov yapar.
fatih terim ile göztepe'yi çalıştırdığı dönemde tanışmıştım. hep dert yanıyordu. büyük paralar harcandığını ama göztepe'nin idman yapacak sahası olmadığını, altyapıya önem verilmediğini söylüyordu. büyük efes oteli'nde kalıyordu. "ne olur ara sıra gel, sohbet edelim. burada benim canım sıkılıyor" derdi. terim ile zaman zaman efes otel'de biraraya gelip göztepe'yi konuşurduk. aramızda iyi bir dostluk oluşmuştu. o terim sezon bitmeden piontek'in yardımcısı olarak a milli ta-kım'a gitti. aradan yıllar geçti. a milli takım'a teknik direktör oldu. bir gün hiç unutmuyorum, terim'li milli takımımız efes otel'de kampta... güvenlik görevlileri gazetecileri içeri sokmuyorlar. herkes kapıda bekliyor. bana da gazeteden dediler ki; "sen göztepe'den tanırsın. git terim ile röportaj yap." diğer gazetecilerle birlikte efes oteli kapısının önündeyim. kendi kendime soruyorum: güvenliğe "ben terim'in arkadaşıyım. görüşmek istiyorum" diyeceğim ama kararsızım. "adam beni tanır mı, tanımaz mı?" diye tereddütteyim. gazeteye dönsem desem ki, "kabul etmiyor," kurtulacağım. birden bir baktım, güvenlik bize doğru geliyor. özellikle üstüne basa basa sordu: "izmirli gazeteci sinan genç kim?" atladım hemen... "benim" dedim. sonra tedirgin oldum. "acaba neden adımı söylediler?"
"fatih bey sizi bekliyor" denilince önce şoke oldum, sonra da mutlu oldum, gururlandım. fatih terim'in yanma gittiğimde, bana söylediği ilk kelime şuydu: "göztepeli kardeşim. iki gündür buradayız, bir arayıp sormadın!" sanki daha önceden gelmişim gibi, dedim ki; "içeri kimseyi almıyorlar?" "doğru. ama ismini verseydin girerdin" dedi ve ekledi; "seni orada görünce hemen çağırttım. eee... nasıl göztepe?" diye sordu... uzun uzun konuştuk. bu arada göztepe sayesinde fatih terim ile milli takım haberi yapıp meslektaşlarımı da atlattım.
not: anıdaki skor 0-0 ve sezon 76-77 fakat anıda göztepe'nin bu maçın ardından son anda ligde kalması anlatıldığından en uygun maç bu maç... 76-77 de 0-0 biten maç istanbulda oynanıyor ve o sezon göztepe küme düşüyor...
göztepe: güngör çilekçiler, ibrahim ertin, okyay karagözoğlu, edip kuyumcuoğlu, özer yurteri, mehmet ışıkal, yarkın güvenen (dk. 76 ali çağlar), mehmet türken, bora öztürk, ali rıza kayacı, sebahattin akgül
teknik direktör: gürsel aksel
galatasaray: nihat akbay, fatih terim, güngör tekin, müfit erkasap, ali yavaş, tuncay temeller, bülent ünder, mehmet özgül, serdar gücüyener, fevzi kezan, şevki şenlen (dk. 76 mustafa ergücü)