ilk basımı 2012 yılında cem zamur'un "onun gibisi gelmedi: memleket futbolundan portreler" kitabından;
şehzadenin yazgısı yılmaz şen
(...)
ilk kez a milli formayı 30 mayıs 1966'da giydi yılmaz şen. kopenhag'da danimarka'ya karşı oynanan maç 0-0 biterken, yılmaz danimarkalı forvet tharst'a adım attırmayarak sonuçta önemli pay sahibi oldu. ama en önemli milli performansını moskova'da soviyetler birliği'ne karşı gösterdi. rakibin banişevski, matriev, strelzov ve vişeveş'den kurulu hücum hattına ali artuner, talat ûzkarslı ve ercan aktuna'yla beraber "dur" diyen adam oldu. 2-0 kazanılan maçta rakibin yağmur gibi gelen akınlarına her zaman olduğu gibi cansiperane bir şekilde karşı konmuş, ilk önce fevzi zemzem daha sonra da ayhan elmastaşoğlu'nun bulduğu gollerle deplasmanda çok güçlü bir ekibe karşı büyük bir zafer kazanılmıştı. yılmaz şen toplam 19 kez a, 10 kez de ümit milli oldu.
danimarka maçının hazırlığı nisan sonunda başlıyor
(a) milli futbol takımımız danimarka maçı hazırlığına bu ayın sonunda başlayacaktır.
futbol federasyonunun teknik yöneticileri 30 mayısta kopenhag’da yapılacak revanş maçına ümit milli takımını takviyeli olarak hazırlamak düşüncesindedirler.
federasyon başkanı orhan şeref apak, bu konuda şunları söylemiştir: «ingiltere ile 20 nisan'da karşılaşacak ümit milli takımının bir revizyondan geçirip takviye etmek suretiyle değişik bir (a) milli kadrosu teşkiline taraftarız.»
milli takımın uzun yıllar üç büyük kulüp oyuncularından kurulduğunu hatırlatan apak, sözlerine şöyle devam etmiştir: «durum şimdi tamamen değişmiştir. biz futbolu anadolu'ya götürürken, herşeyden önce bu hareketin milli takıma güç kazandıracağına inanıyorduk. kriz tamamen geçmemiştir. ancak çöküntü önlenmiştir. milli takımımıza artık her lig ve bölgeden eleman girebilmektedir. bunu ikinci milli lig sağlamıştır.»
antrenör petersen, milli takımlarının sâdece rusya maçını kaybettiğini açıkladı
30 mayıs’ta kopenhag’da, türk milli takımı ile karşılaşacak danimarka milli takımı kendi sahasında rusya’dan başka takıma yenilmemiştir.
belçika'dan sonra avrupa'da yeni kırmızı «şeytanlar» diye isim yapan danimarka milli takımı 12 aralık 1962'de istanbul’da yapılan ve 1-1 beraberlikle neticelenen karşılaşmanın rövanşına yüksek bir moralle çıkacaktır.
ancak liglerin yeni başlaması sebebiyle futbolcular tam formda bulunmamaktadır. danimarka milli takımı, türk milli takımı, karşısında antrenör paul petersen’in nezaretinde yapacağı iki antrenman maçından sonra çıkacaktır. ancak gal’e 4-2 yenilen kadroda bâzı ufak rötuşlar yapılarak sahada yer alacağı bildirilmektedir. antrenör petersen, «danimarka’yı kendi sahasında yenmek güç» demiştir.
danimarka milli takımı, 1965 yılı içinde sekiz milli maç yapmış, bunlardan üçünde galip gelmiş, üçünde mağlûp olmuş ve geri kalan iki maçta da rakipleri ile berabere kalmıştır.
maçların neticeleri şu şekil dedir;
danimarka - finlandiya 3-1, danimarka - isveç 2-1, danimarka - izlanda 1-1, danimarka - rusya 0-6 ve 1-3, danimarka - gal 4-2, danimarka - norveç 2-2, danimarka - yunanistan 1-1.
türkiye milli maçının özelliklerinden biri de sezonun ilk karşılaşması olması bakımından ayrıca önem taşımaktadır.
ve türk otoriteleri türkleri ikaz ediyor: danimarka'nın açıklarına dikkat
dışarıdaki oyuncularımıza izin verilmezse rakip kadroda değişiklik yapılacak
safter yılmaz kopenhag'dan bildiriyor
pazartesi günü kopenhag’ın osterbrogade stadında türk millî takımı ile karşılaşacak danimarka milli takımı, dışarda bulunan dört şöhretli futbolcusu nielsen, ole madsen, johansen ve sörensen’e izin verilmediği takdirde sahaya muhtemelen şu kadro ile çıkacaktır: möller - j. hansen, hartwig -jorgen hansen, karl hansen, enemark - poulsen, bilde, fritsen, egon jensen, leievre.
danimarka milli takımının yaş ortalaması 22 dir ve forvetinde yer alacak beş elemanın dan lefevre hanç dördü, ligde lider bulunan vejle takımında oynamaktadır. sağaçık poulsen, danimarka'da «yılın futbolcusu» seçilmiştir. takımın en formda elemanı ise istikbal vaadeden solaçık lefevre'dir. takım kaptanlığını milli formayı 23 defa giyen jorgen hansen yapmaktadır.
danimarka’nın yaptığı maçlar
danimarka milli takımı bugüne kadar 237 maç oynamış, bu müsabakaların 136'sında galip gelmiş, 44 ünde berabere kalmış ve 107 defa da mağlûp olmuştur. attıkları gol sayısı 688, yedikleri gol sayısı ise 536'dır.
çimen sahada süratli ve bol deplâsmanlı futbol oynayan danimarka milli takımı bütün spor otoriteleri tarafından favori görülmektedir. futbol otoriteleri, türkleri ikaz etmekte ve «daniamrka'nın golcü ve süratli açıklarına dikkat» demektedir.
39 uncu defa ay-yıldızlı formayı giymeye hazırlanan millî santrfor revanş maçı için moralman kendini kuvvetli hissediyor
necati karakaya
"12 aralık 1962 çarşamba günü mithatpaşa'da danimarka'ya karşı 31'inci milli maçımı, takımın kaptanı olarak oynayacaktım. takımda hafif bir çöküş vardı. bu maça büyük bir önem veriliyordu. kendimi çok iyi hazırladığımı tahmin ediyordum. sıhhi kurul bütün futbolcuları sıki bir muayeneden geçirmişti. maçtan bir gün ince idareciler gecenin geç saatinde beni kamptan alarak elektromu çektirdiler. geç vakit de profesörlere muayene ettirilişimin sebebini bir türlü anlayamamıştım. ertesi günü milliyet gazetesini okurken dona kaldım. doktorlar bu maçı oynamama müsaade etmemişler. buna rağmen soyunma odasının yolunu tutmuştum. biraz sonra maça çıkacaktık. federasyon başkanı orhan şeref apak, antrenör cihat arman beni koridora çağırarak, gazetede okuduğumu tekrar ettiler. tamamen yıkılmıştım.»
iri siyah gözleri dalan, milli futbolcu metin oktay bu acı hâtırasını tekrarlarken, üzüntüsünü bir kere daha yaşıyordu. hikâyesine şöyle devam etti: «aradan bir yıl geçmişti. ankara’da oynanan ve 0-0 berabere biten romanya maçında takımdaki yerimi aldım. daha sonra polonya, tunus, bulgaristan, portekiz, portekiz, romanya, bulgaritan maçlarını oynadım. fakat hiçbiri diyebilirim ki, bana eski kuvvetimi vermedi.»
38 defa ay - yıldızlı formayı giyen metin oktay, danimarka maçının hazırlık karşılaşmasına çıkarken, soyunma odasının bir köşesine çekilmiş çeşitli soruları cevaplandırıyordu. sanki 12 aralık 1962'den bu yana geçen günleri kaybedilmiş gibi görüyordu. tekrar danimarka maçına hazırlanırken konuşmasını şöyle tamamladı: «danimarka maçını, yeniden hayata dönüş olarak kabul edeceğim. hiçbir şey benim moralimi bu maç kadar kuvvetlendiremezdi. kendimi dört yıl evvelki kadar canlı ve diri hissediyorum. şu anda normal hayatımı yaşıyorum.»
soyunma odasından ayrılırken ise şöyle sesleniyordu: «yazının sonuna gol kralı ertan’ı tebrik ettiğimi ilâve ediverin. her şey alın yazısı. kısmet ertan'ınmış.»
gazetelerde okudum. hem de yanlış anlamayayım diye üstüste birkaç kere okudum. haber aynen şöyle idi: «millî takımımızın taktiğini açıklayan yetkili, galata maçında milli takımın danimarka’ya karşı uygulayacağı taktik ve gol atma şekli belli oldu. metin verecek, fevzi gol atacak, demiştir...»
* * *
hani küçücükleri karşımıza alıp onları avutmak için anlattığımız bir masalcık vardır ya... küçüğü kucağımıza oturtur, minicik elini avucumuza alır da bir bir parmaklarını göstererek başlarız saymaya... bu tutmuş. bu kesmiş. bu pişirmiş. bu yemiş. bu da: «hani bana? hani bana?» diye başlamış ağlamaya.. milli takımımızın açıklanan taktiği de küçümsemek gibi olmasın amma bana bu masalcığı hatırlatıverdi. belki de yetkililer danimarkalılar duyup mukabil taktik hazırlamasınlar diye pek fazlasını açıklayamadılar. ben anlıyabildiğim kadar sizlere taktiğimizi daha mufassal anlatmakta bir mahzur görmüyorum doğrusu. nereden kulaklarına gidecek. hem zaman kalmadı ki... efendim! kalecimiz tutacak. beklerimiz kesecek. haflarımız hazırlıyacak. metin verecek. fevzi de atacak... öbürleri de, «hani bize? hani bize?» diye ağlaşacaklar anlaşılan... yoo... bu kadarı da egoistlik olur doğrusu. «hani bize?» diye tutturmanın yolu var mı.. zafer hepimizin olmayacak mı?
ateşi yükselen nedim takımda yok. otoriteler taraflara eşit şans veriyor
safter yılmaz kopenhag'dan bildiriyor
millî takımımız bu akşam saat 20’ de kopenhag şehir stadında danimarka millî takımı ile karşılaşacaktır.
maçın oynanacağı stadda dün bir çalışma yapan milli takımımız bu maça şu tertibi ile çıkacaktır: turgay - talât, fehmi - şeref, ercan, yılmaz -ogün, metin, fevzi, onursal, ayfer.
dünkü antrenmandan önce ateşi düşmüş olmasına rağmen nedim bu çalışmaya katılmamıştır. çok halsiz olduğunu söyleyen futbolcu, büyük bir ihtimalle oynatılmayacaktır. maç boyunca taraflar iki kişi değiştirebileceklerdir.
güneşli bir havada yapılan antrenmanı danimarka televizyonu filme almıştır.
öte yandan dün kopenhag'a gelen futbol federasyonu başkanı orhan şeref apak, neticeden ümitli olduğunu söylemiş ve «taktiğimize göre şeref ve onursal orta sahayı kontrol edecekler kontrataklarla neticeye gitmeye çalışacağız. tek farkklı bir galibiyet ümit ediyoruz» demiştir.
danimarka basını futbolcularımızla çok ilgilenmekte ve bu arada maçın favorisi olarak türk milli takımını göstermektedirler. «profesyonel türkler favori» şeklinde manşet veren gazeteler, futbolcularımızın maçı kazandıkları takdirde 1000 kron prim alacaklarına işaret etmişlerdir.
kopenhag'da yapılan milli maçta şâhâne oynayan turgay, danimarka'yı durdurdu: 0-0
27.000 kişi, kalecimizi ayakta alkışladı. defansif bir taktik kullanan takımımız, üç gollük poziyonu değerlendiremedi
safter yılmaz kopenhag'dan bildiriyor
futbol takımımız, istanbul'da yenemeği danimarka'ya kopenhag'da da boyun eğmedi.
defansif bir taktikle elde edilen 0-0‘lık sonuç bir başarı kabul edilirse burada aslan payı, kalesini gençliğinde olduğu gibi panter misali koruyan «yaşlı kurt» turgayındır. tam zamanında kapanmasını beceren defansımızın son adamı olarak turgay bütün gollük şutları kurtardı, en tehlikeli akınları bile mükemmel refleks ve plonjonlarla tesirsiz bıraktı. maçı seyreden 30.000 kişi, övgüsünü ne zamandır duyduğu kalecimizi ayakta alkışladı.
onursal'ı geriye çekerek 4-2-4'ü tatbik eden milli takımımız gol yememek için oynadı. defansın canlı direnişine karşılık forvet ağır ve tesirsiz kaldı.
90 dakika
maçın başlama saatinden çok evvel almanya ile hollanda'nın kuzeyinden ve isveç’ten gelen türk isçileri stadı doldurmuştu. ellerindeki türk bayraklarını sallayan ve muazzam tezahürat yapan vatandaşlarımız, istiklâl marşımızı da bir ağızdan söylediler.
oyuna danimarka takımı hızlı girdi. ilk on dakikalık baskıyı atlattıktan sonra takımımız biraz toparlanır gibi oldu. 12. dakikada sağaçık prulsen, kale sahasına kadar sokulup attığı şutla ilk alârm işaretini verdi. turgay yay gibi dönüp topu yakaladı.
danimarkalılar açılmışlar, adamakıllı baskı kurmuşlardı. 26. dakikada maçın seyrini değiştiren bir kurtarışa şâhit olduk. olsen, defansı geçip, turgay ile karşı karşıya kaldığı anda iki adımdan şutunu patlattı. fakat tam zamanında çıkıp santrforun ayaklarına yatan turgay topu yumruklamağa muvaffak oldu.
30. dakikada şeref çıktı, yerine nevzat girdi.
30. dakikada metinin nefis pasını fevzi berbat bir vuruşla auta göndermek suretiyle bir şansımızı kullanamadı. devre böyle bitti.
metinin 47. dakikada ogün'den aldığı pası ağır hareketi yüzünden kaçırmasından sonra 14. dakikada lefevre'nin ortasıyla kaleye giren bilde'yi tam zamanında fehmi önledi.
27. dakikada lefevre'nin sürüklediği akında olsen'in müthiş şutunu turgay uçarak kornere çıkardı.
33. dakikada çok büyük bir gol fırsatı kaçadık. onursal'ın derinlemesine pasını kovalayan fevzi kaleci ile karşı karşıya kaldığı sırada topu köşeye plâselemek isterken topu yan direğe çarptırdı.
son dakikalarda danimarkalıların gayreti neticeyi değiştirmedi ve maç 0-0 berabere bitti.
maçtan sonra türk futbol federasyonu başkanı orhan şeref apak, «şanssızdık» demiş ve sözlerine şu şekilde devam etmiştir: «taktiğimiz defansifdi. kontrataklarla sonuca gitmek üzere hazırlanmıştık. müdafaada başarılı olduk. fevzi biraz akıllı devransa ve şansımız da biraz yaver gitse maçtan galip ayrılabilirdik.»
antrenör sandro puppo ise, «beraberlik için oynadık, aldığımız netice bu çalışmamızın meyvesidir» şeklinde konuşmuştur.
teknik yöneticisi doğan koloğlu ise görüşünü «fevzi şanslı bir gününde olsaydı sahadan galip ayrılmamız normaldi» şeklinde açıklamıştır.
futbolcularımız bir galibiyet kaçırmanın üzüntüsü içinde olduklarım ifade etmişlerdir. kaptan turgay ise, «hepimiz iyi oynadık. galibiyet hakkımızdı. ne yapalım ki şansımız yaver gitmedi» diyerek arkadaşlarına bu konuda tercümanlık yapmıştır.
danimarka soyunma odasında ise bütün futbolcular ve yöneticiler kendilerini bir galibiyetten kaleci turgay'ın mahrum bıraktığım belirtmişler ve «eğer turgay'ın şâhâne kurtarışları olmasa sahadan galip ayrılmıştık» demişlerdir.
otoritelere göre, demode futbol oynayan milli takımımız sadece enerjik bir ekip
safter yılmaz kopenhag’dan bildiriyor
kopenhag’da önceki gece danimarka ile golsüz, berabere kalan milli futbol takımımızı danimarkalı futbol otoriteleri beğenmemişlerdir.
milli takım antrenörü petersen, türk milli takımının enerjik fakat eski moda futbol oynayan bir takım olduğunu öne sürmüş ve «türk takımı defansa fazla bel bağlamış. bu sebeple turgay'a çok iş düştü» demiştir.
danimarka basınında dün kalecimiz turgay'ı uzun uzun öven yazılar çıkmıştır. yazarlar turgay için «bugüne kadar sahamızda bu kadar klâs ve büyük bir kaleciye rastlamadık» demişlerdir. bütün kopenhag gazetelerinde turgay'ın ismi birinci plânı işgal etmekte ve takımımızın enerjisinden bahsedilmektedir. basın danimarka milli takımının da, göz doldurmadığı noktasında birleşmiştir.
futbol federasyonu başkanı apak, «maçı kazanabilirdik. kazanamadık ama turgay'ı kazandık. en büyük kazancımız budur.» şeklinde konuşmuştur. danimarka'ya karşı 49 uncu defa milli formayı giyen ve altın madalyasını göğsüne takacağı 50 nci milli maçının heyecanını şimdiden duyan kaptan turgay ise şöyle konuşmuştur: «ben de diğer arkadaşlarım gibi görevimi yaptım. sezonun sonu olmasına rağmen yanacı sahada, dişli bir ekip önünde aldığımız sonuç başarıdır.» milli takımımız bugün frankfurt’a geçecek yarın istanbul'a dönecektir.
kaptan turgay «49. maçımı tesadüfen veya himmetle değil, bileğimin hakkıyla oynadım » dedi.
danimarka ile 0-0 berabere kalan milli futbol takımımız dün uçakla yurda dönmüştür.
federasyon başkanı orhun şeref apak, milli takımımızın tüm halinde iyi oynadığını belirterek sözlerine şunları eklemiştir «- turgay'ın yanı sıra bütün futbolcularımızın çok iyi oynadığını ve 4-2-4 ü ilk defa bu kadar mükemmel tatbik ettiklerrini söyleyebilirim. defansif oynadığımız doğru değildir. 4-2-4 ün icabı kapanıp açılıyorduk ve rakiplerimiz bizden çok mağlup olma tehlikesi atlattılar.»
genç takımın hâdiseli seyahati için, «raporu tetkik edip bir karara varacağız.» demiştir.
takım kaptanı turgay şeren de, «49. maçımı tesadüfen veya himmetle değil, bileğimin hakkıyla oynadım. bana hu imkânı verenleri mahçup etmemek gayesile çok çalıştım ve esasen bu işi izzeti nefis meselesi yapmıştım. çok şükür yüzümün akıyla çıktım. danimarka maçında bütün arkadaşlarımın çok iyi oynadıklarını rahatlıkla söyleyebilirim.»