brezilya: claudio taffarel, jorge campos ‘jorginho’, aldair nascimento santos, marcio santos, leonardo, mauro silva ‘mazinho’, carlos verri ‘dunga’, rai (81 paulo sergio) crizam cesar de oliveira ‘zinho’, jose oliveira ‘bebeto’, romario teknik direktör: carlos alberto parreira (brezilya)
isveç: thomas ravelli, roland nilsson, patrick andersson, pontus kamark, roger ljung, henrik larsson (65 jesper blomqvist), stefan schwarz (77 hakan mild), jonas thern (kaptan), klas ingesson, tomas brolin, kennet andersson teknik direktör: tommy svensson (isveç)
ilk basımı 2002 olan "dünya kupası" kitabında tan morgül ve bağış erten'in "kenneth andersson: 'dünya kupası'nda oynamak'" başlıklı röportajından;
- gruptaki ikinci maçınızı brezilya'yla oynamıştınız değil mi? ve siz de bir gol atmıştınız- nasıl bir histi büyük brezilya'ya karşı oynamak?
inanılmazdı, çok heyecanlıydık. brezilya büyük bir takımdı ve onlarla baş edebilmek için çok koşmamız gerektiğinin farkındaydık. gerçekten üst düzey futbol oynadık ve maç 1-1 bitti. dünya kupası'nda attığım ilk golle berabere kaldık. benim içinde dünya kupası'nda gol atmak müthiş bir şeydi, hem de brezilya'ya karşı.
- o turnuvada isveç milli takımı üçüncü oldu. siz de 5 golle kupanın en fazla gol atan oyuncularından birisi olmuştunuz- oysa kupaya ilk onbirde başlamamıştınız bile?
tabi bu hem isveç hem de benim için inanılmaz bir duyguydu. çok mutlu olmuştuk hepimiz, ilk maçta oynamamış tım, fakat ben zaten kupadan önce de ilk onbirde değildim. ama kendimi çok iyi hissediyordum ve iyi oynayacağımı da belli ediyordum. nitekim o maçtan sonra, diğer maçların hepsinde oynadım.
ama şunu söyleyeyim, biz takım olarak kendimizi inanılmaz güçlü hissediyorduk '94 amerika'da. hiç kimsenin bizi yenemeyeceğine inanıyorduk. teknik direktörümüz svensson bizi inanılmaz motive etmişti. yenilmeyeceğimize olan inancımızın arkasındaki en önemli adamdı.
- ve yarı finalde, son dakikalarda romario'nun kafa golüyle brezilya'ya elendiniz. yarı finale veya finale kadar çıkacağınızı bekliyor muydunuz?
evet tabii ki bekliyorduk. dediğim gibi iyiydik ve istediğimiz oyunu sahaya yansıtabiliyorduk. brezilya maçı gerçekten şanssızlıktı. daha kupanın başında onlarla aynı gruptaydık ve çok güzel bir oyundan sonra 1-1 berabere kalmıştık, benim attığım golle. çok iyi oynamıştık o maçta. fakat yarı finale gelirken artık yorulmaya başladık takımda sakatlıklar, cezalılar oluyordu. tabii tüm bunlar bir araya gelince kaybettik. brezilya'ya karşı %100'le çıkmak zorundasınız. hatırlarsınız, romanya maçı bizim için inanılmaz zor olmuştu. maç uzamış ve kazanmak için hem biz insanüstü efor göstermiştik, hem de rumenler. bu maçtan sonra da, brezilya maçına hazırlanmamız için neredeyse bir günden az zamanımız vardı. o kadar kısa bir süre, performansınıza %100'e çıkarmak için yeterli değildi. söylediğim gibi, onları yenmemiz için olmamız gereken zorunlu seviye budur.
- peki takımının en çok gol atan oyuncusu olabileceğini düşünüyor muydunuz?
yok hiç düşünmüyordum. önceden de belirttiğim gibi bize bu başarıyı getiren sahip olduğumuz inanılmaz takım ruhuydu. ve o atmosferde bireysel düşünmek olanaksızdı. tabii ki herkes oynamak istiyordu ve elinden geleni yapıyordu. ve sonunda da birileri oynuyordu.
sweden: thomas ravelli (gk), roland nilsson, patrik andersson, roger ljung, stefan schwarz (dk. 75 hakan mild), henrik larsson (dk. 64 jesper blomqvist), klas ingesson, jonas thern (c), tomas brolin, pontus kamark, kennet andersson
yedekler: joachim bjorklund, martin dahlin, lars eriksson, mikael nilsson, teddy lucic, anders limpar, stefan rehn, magnus erlingmark, magnus hedman