bugün, genç takımımız ankarada mısır milli takımiyle karşılaşıyor. ayni zamanda "a" takımımız da telâvivde israel milli takımiyle, ilk defa olarak mühim bir maç yapacak
futbol tarihimizde ilk defa olmak üzere, bugün genç takımımız ankarada mısır: «a» takımımız da telâvivde lsrael milli takımlariyle karşılaşıyor. aynı günde yapılacak olan bu milli karşılaşmaların, taşıdığı ehemmiyet ve değer itibariyle, her bakımdan büyük bir mâna ifade ettiği muhakkaktır. zira, bir günde, ayrı sahalara iki millî takım çıkartmak gibi bir şerefe ulaşmış bulunuyor ve bundan da haklı bir gurur du duyoruz.
milli takımımız, bugün yapacağı karşılaşmalarla 38 ve 39 uncu maçlarını da tamamlamış olacaktır. bu suretle, millî maçsız geçen 11 senelik bir fasıladan sonra, on üçüncü maçımızı da oynamış bulunacağız.
aynı günde iki milli maç yapmak gibi bir şerefe ulaşmış olmanın, bu değeri derecesinde, gerek oyuncular ve gerek idareciler için ciddi bir ehemmiyeti haiz olduğunu normal karşılamak lâzımdır.
çünkü, 11 futbolcunun yerine 22 oyuncuyu, iki milli maç için ayrı sahalara göndermiş bulunuyoruz.
her oyuncunun, bu şartlar altında bile bütün enerjisini sarfederek netice almaya gayret göstereceği tabii olmakla beraber, bazı bakımlardan, her iki tarafta da gedik kalan tarafların, ne şekilde bir netice vereceği, maçların cereyanı sırasında anlaşılabilecektir.
genç takımımız ankarada mısır'la karşılaşırken. «a» takımımız da tel-aviv'de israil millî takımiyle oynayacaktır. daha ziyade yaşlı ve tecrübeli oyunculardan teşkil edilecek olan «a» takımının, israil karşısında, iyi bir netice alacağı kuvvetle ümit ediliyor.
bugünkü maçta «a» takımımızın kalesi, vefanın genç ve kabiliyetli kalecisi şükrü tarafından müdafaa edilecektir. istikbal için büyük ümitler vadeden turgay ve şükrü gibi iki kıymetli gence, milli takımlnrımızın kalesini emanet etmiş olmaktan büyük bir zevk duyuyoruz.
bek hattında; sol bekte necminin yer almasına mukabil, sağ bekte kimin oynatılacağı henüz belli olmamıştır. buna mukabil kâmil veya salahattinin bu mevkide yer alması kuvvetle muhtemeldir.
haf hattının, eldeki mevcut elemanlara göre en makul tertibi; selahattin - bülent - hüseyin şeklinde olabilir. bu sırada, m. ali ve kamil'i de hafta oynatmak istenen netice bakımından büyük bir değişiklik göstermiyecektir.
takımın en tecrübeli oyuncularının toplandığı forvet hattına gelince; reha - galip - gündüz - ibrahim - halit şeklindeki bir tertip halihazırda çıkarabileceğimiz en kuvvetli forvet hattı olarak sayılmak icabeder. gündüz'ü içe, reha'yı ortaya, şevket'i açığa almak suretiyle daha başka tertipler yapmak mümkünse de, yukarıda saydığımız oyuncuların her bakımdan yerlerinin ehli olduklarını düşünerek, bu şeklin daha muvaffak bir oyun çıkarabileceğini kuvvetle tahmin ediyoruz.
iki ayrı sahada, iki galibiyet temin edebilmek gayretiyle oynayacak olan milli takımlarımızın, bu çalışmaların semeresini ne şekilde alabilecekleri, bugünkü maçların neticesinde belli olacaktır. iki muvaffakiyetin, bizlere kazandıracağı zevk derecesinde, futbolumuzun propagandası bakımından da, temin edeceği faydalar, muhakkak ki her bakımdan mühim bir ehemmiyeti haizdir.
milli takımlarımızı teşkil eden genç ve «a» takımı oyun cularına, yapacakları milli maçlarda basarılar dilerken» futbolumuzda açılan yeni bir çığırın ancak onların gayreti sonunda muvaffekiyetle kapanacağını hatırlatarak, bu başarıya ulaşmalarını candan temenni ediyoruz.
israildeki milli maç türkiye - israil maçını 5-1 kaybettik
dün telâvivde yapılan türkiye - israil milli futbol karşılaşması bütün tahminlerin hilâfına olarak, takımımızın 5 - 1 gibi açık farklı bir mağlûbiyeti ile sona ermiştir. bütün memleket spor severlerini büyük bir teessüre sevkedeceği muhakkak olan bu neticenin, türk futbol tarihimizin en acı sayfalarından birini teşkil edeceğine de kat'i bir nazarla bakmak lâzımdır. sporda galibiyet kadar mağlûbiyetin de şerefli bir sonuç olduğunu tabii karşılayanlardanız. buna karşılık, eldeki mevcut imkânlar içinde, bir takım âdeta zorla mağlûbiyete sürüklemiş olmakta, gerek futbolumuzun - istikbâli ve gerek doğruluğu neticeler bakımından bu telâkkimizin tamamen zıddı olan bir anlayışla izah edilebilir. zira milli takımı çalıştırmak üzere şehrimize gelen ingiliz mccormick millî oyunculardan başka bütün takımların antrenmanlarına nezaret etmiş ve ancak maçların oynanmasına bir hafta kala milli takımı antrene etmek vazifesini üzerine almıştı.
aynı günde yapacağımız iki milli maçta takımlarımızın ne netice alabilecekleri mevzuun da kendisine sorulan bir suale: «mısır maçının neticesini aleyhimize görünüyor; fakat israil maçını muhakkak surette kazanırız» diyen federasyondan salahiyetli bir zatın, bu anlayışlarının neticesinde, futbol turihîmize kara harflerle yazılacak bu neticeyi ortaya koydukları da inkâr edilemez bir hakikattir.
velhasıl israil karşısındaki bu mağlûbiyetimizle, rivayet halinde dolaşan bu anlayışların bir kere daha hakikat olduğuna inanmış bulunuyoruz.
vefa'nın efsanelerinden galip haktanır ile yapılan röportajdan..
o tarihlerde milli takım'ın daha az maç yaptığının ve neredeyse bugünle mukayese bile kabul etmeyeceğinin herkes tarafından bilindiğini söyledikten sonra buna rağmen 1950 yılında iran'ı 6-1 mağlup ettikleri, peşinden de israil'e deplasmanda 5-1 mağlup oldukları müsabakanın ardından milli formayı giymediğini, oysa futbolu 1957'de bıraktığını belirtiyor ve sebebini soruyoruz:
"o zaman vefalı bir oyuncunun milli takım'da oynaması büyük bir işti. mesela ben milli takım'da olmama rağmen londra olimpiyatları'na gidemedim, o kadroya seçilemedim. neden gidemediğimi de şöyle açıklayabilirim, çünkü ben fenerbahçeli, galatasaraylı veya beşiktaşlı değildim. hatta o dönemde bana 'gel fener'e, gel beşiktaş'a, gel galatasaray'a, seni de götürelim londra olimpiyatları'na' dediler."
bunun üzerine niçin vefa'dan ayrılıp diğer kulüplere gitmediğini soruyoruz. yanıtı oynadığı kulübün adına yakışan bir şıklıkta oluyor: "gidemedim, çünkü vefa'ya büyük emek verdim. benim çocuğum gibiydi, hem kendim büyüdüm hem vefa'yı büyüttüm. ismimin vefa gibi bir kulüple anılması bana her zaman gurur verdi. tabii o dönemlerde kulüp değiştirmek de ayıp karşılanırken ben bunu kendime hiçbir zaman yakıştıramadım."
mehmet ali gökaçtı'nın "bizim için oyna": türkiye'de futbol ve siyaset kitabından;
beşiktaş abd'de, galatasaray ingiltere'de
(...)
1950 yılı, milli takım açısından da dikkat çekici iki maçın oynandığı bir yıl olmuştu. bu maçlar, biri dışarıda biri içeride olmak üzere, israil ile oynanmıştı. ilk maç, 29 ekim 1950 günü tel-aviv'de yapılmıştı. aynı gün ankara'da mısır'la da bir maç oynanacak olması dolayısıyla israil'e daha zayıf bir kadro ile gidilmişti. rakibin bir parça da küçümsenmesinin de etkisiyle türkiye'nin 5-1 mağlubiyeti ile sonuçlanan bu maç kayıtlara kelimenin tam anlamıyla bir hezimet olarak geçmişti. 3 aralık 1950 tarihinde istanbul'da oynanan rövanşı türkiye zor da olsa 3-2 kazanmıştı. tekrar edersek bu maçlar, sonuçlarından ziyade türkiye'nin siyasal, sosyal ve kültürel tercihlerini açık bir şekilde batı dünyasından yana yapmakta olduğunu göstermesi açısından önemliydi.
en yukardaki kadrolarda bülent eken için salemitana takımında oynuyor denmiş ama o bilgi yanlış. çünkü daha tarihlerde galatasaray da idi. ayrıca bu milli maçtan sonra da bir kaç kez galatasaray takımında forma da giymiştir.
vefa takımının unutulmaz futbolcusu galip haktanır ile yapılan bir konuşmadan alıntıdır;
milli maç için israil’e gittik. israil’de 5-1 yenildik. bizimde kaleci şükrüydü. şükrü 5 tane yiyince çok üzüldü. o zamanlar şükrü ile turgay arasında büyük bir rekabet vardı. turgaylarda ankarada mısır’la maç yapmışlardı, başka bir milli takım. onlar 3-0 kazanmışlar. bir gün remzi beylerde otururken, şükrü annesiyle beraber geldi. hâlâ üzgündü şükrü. ‘ben 5 tane yedim, bak turgay yemedi’ felan diye, baya üzgün.. ‘peki’ dedim ‘bu hafta bizim kiminle maçımız var’ dedim. ‘galatasarayla’ dedi. ‘öyleysem bizde galatasaray’a 5 tane atarız, sende üzüntüden kurtulursun’ dedim. o hafta galatasaray’a 5 tane attık, şükrü de üzüntüden kurtuldu..
alman, fransız, israil ve mısır millî takımlariyle yakında karşılaşmamız muhtemel
milli futbol takımımızın önümüzdeki mevsimde birçok maçlar yapması için şimdiden gerekli hazırlıklara başlanmıştır. bu arada ekim ayında mısır genç milli takımının ankarada genç milli takımımızda karşılaşması muhakkak gibidir.
gene ekim ayı içinde a milli takım kadromuzda tel aviv'de israil milli takımı ile çarpışacaktır.
milli futbol takımımızı çalıştırmak ve ayrıca bölgelerde teknik müşavir olarak çalışmak üzere ingiltere federasyonu tarafından tavsiye edilen mr. mac cormick beden terbiyesi tarafından angaje edilmiştir.
mr. mac cormick halen 36 yaşında olup irlanda milli takımında müteaddit defalar yer almış kıymetli bir futbol adamıdır. mr. cormick futbol federasyonumuza yazdığı mektupta türkiyede çalışmayı kabul ettiğini bildirmiş ve eylül ayı içinde türkiyeye geleceğini ilâve etmiştir.
yeni antrenörün memleketimizde nasıl bir icraatta bulunacağı ve nasıl karşılanacağı merakla beklenmektedir.
istanbul, 8 (t.h.a.) - türkiye israel milli futbol karşılaşması 28 ekim cumartesi günü tel - avivda yapılacaktır.
tel - avive gidecek takım kadrosu milli takım antranör mc. cormick'in mütalâası alınarak hazırlanmış gibidir. kafileyi federasyon umumi katibi sait salâhattin cihanoğlu götürecektir. kafile tel - avive 25 ekimde hareket edecektir.
millî futbol takımızın bu sene yapacağı karşılaşmalar
takımımız iki ay gibi kısa bir müddet zarfında, kısa fasılalarla yedi milli maç yapacaktır
...
türkiye - israil
israil federasyonu ile uzun zamandır bir milli karşılaşma yapmak hususundaki muhabereler neticelenmiş ve bu maçın, yine 28 ekim tarihinde «a» takımımız ile israilde oynanması karar altına alınmıştır.
bu suretle futbol tarihimizde ilk defa olmak üzere, ayni günde iki türk milli futbol takımı ayrı ayrı yerlerde maç yapacaklardır.
israil takımının halihazırda kuvvetli ve iyi bir durum arzetmesi, bu maça lâzım gelen alâkanın gösterilmesini icap ettirdiğinden takımımızın eldeki mevcut elemanlar arasından en iyi şekilde sahaya çıkarılması icap etmektedir.
israile gidecek olan “a” millî takımımız da bugün hareket edecek
«a» milli takımımız da bu sabah uçakla telaviv'e harket ediyor
tel aviv'de israil milli takımiyle karşılaşmak üzere, «a» milli takımımız da bu sabah tel aviv'e hareket edecektir. sabah 9 da yeşilköyde bulunacak olan oyuncular ankaradan gelecek olan hususi bir uçakla, şehrimizden ayrılacaktır. «a» takımına federasyon umumi kâtibi sait salâhattin cihanoğlu başkanlık etmektedir.
takımımızı teşkil eden oyuncular ve idareciler neticeden çok ümitli olduklarını ve muhakkak surette kazacaklarını söylüyorlar
ankarada mısır takımiyle karşılaşacak olan genç milli takımımızın, çarşamba akşamı ankaraya gitmesinin peşisıra; tel avivde israil milli takımiyle karşılaşmak üzere, «a» milli takım oyuncularımız da, dün sabah hususi bir uçakla şehrimizden ayrılmışlardır. federasyon genel kâtibi sait salâhattin cihanoğlu ve cihat arman'ın nezaretinde yola çıkan kafile, saat 11 de yeşilköyden ayrılmış ve kalabalık bir halk kütlesi tarafından uğurlanmıştır.
türk milli takımının 28 ve 31 ekimde israilde yapacağı maçların tafsilâtı «israil sesi» radyo istasyonu tarafından aşağıdaki saatlerde türkçe olarak yayınlanacaktır:
telavivde israil takımiyle yaptıkları millî karşılaşmayı 5-1 kaybeden, istanbul - telaviv temsili maçını da 2-1 kazanan millî takım oyuncularımız, dün hususî bir uçakla şehrimize gelmişlerdir. yeşil köyde, basın ve bölge mensupları tarafından karşılanan oyuncularımız, maçlar hakkında düşüncelerini belirtmişler ve ilk maçın neticesinden çok üzüntülü olduklarını söylemişlerdir.
bu arada kendisiyle görüştüğümüz cihat arman, neticeler üzerindeki düşüncelerini şöyle açıkla, mıştır: «- yolculuğumuz gerek giderken, gerek dönüşte çok rahatsız geçti. hepimiz, bundan çok müteessir olduk.
milli maçta 5-1 yenilmemiz, hiç ummadığımız bir netice oldu, bizleri hayrete düşürdü. bunun sebepleri arasında, sahanın âdeta bir kum çölü gibi olmasının mühim bir rol oynadığı inkâr edilemez. bu arada, bizim takımın da, bugüne kadar oynamadığı derecede kötü bir maç çıkardığını açıklamaktan kendimi alamıyacağım. bundan sonra yapacağımız maçlarda da, bunun benzerinde bir oyun oynayacağımızı tahmin etmiyorum.
temsili karşılaşmada karşımıza çıkan telaviv takımı, tamamen israil milli takım oyuncularından teşkil ediliyordu. buna rağmen, oyuncularımız ellerinden gelen bütün gayreti sarfederek maçı kazandılar.
israil futbolu çok inkişaf etmiş. bunu size sözle anlatmam pek mümkün olmayacak. ancak, onları orada seyrettikten sonra bu hususta kat’i bir fikir edinmeniz mümkün olabilecektir.»