bu maç fenerbahçe stadyumu'nda oynanmıştı. bir gündüz maçıydı. o yıllarda gece maçı yoktu. galatasaray ve beşiktaş, fenerbahçe stadyumu'nda maçlar yaparlardı o yıllar. işte ben de fenerbahçe semtinde oturan bir galatasaray'lı olarak arkadaşım serdar ile birlikte bu maçları kaçırmazdım. öyle yakındı ki oturduğum eve on beş dakika içine yürürük stadyuma...
maçla ilgili hatırladıklarım kopuk kopuk. galatasaray 1-0 öne geçti. golü kim attı hatırlamıyorum. son dakikaları oynanıyordu, bursaspor biizm kaleye yaklaşık 35 metre mesafeden bir serbest vuruş kazandı. topun başına sedat3 geçti. topa öyle bir vurdu ki,top üst direğin ön kısmına çarptı ve kaleden bir iki metre önde olan kaleci haydar'ın kafasına çarpıp kaleye girdi. öyle kızmıştık ki haydar'a... maç 1-1 berabere bitti. bütün seyirciler haydar'a serzenişte bulunuyorlardı. zaten takımımız o yıl da hiç iyi değildi. maçtan çıkıp eve doğru yavaş adımlarla yürüdüğümüzü anımsıyorum. hey gidi günler...
yeşil-beyazlı ekip istanbulda galatasaray karşısında zorlu bir sınav veriyor. 1-0 geriye düşen bursasporun son dakikalarda kazandığı serbest vuruşta topun başına geçen sedat özden, 35 metreden mermi gibi vuruyor. meşin yuvarlak kaleci haydarın üstünden ağlara gidiyor.
memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
sedat özden: bursaspor'un yaşayan efsanesi
* uzun yıllar bursaspor forması giydiniz. unutamadığınız maçlar ve goller neler?
- yağmurlu bir havada, fenerbahçe stadı'nda galatasaray ile oynuyoruz. hava hafif de rüzgârlı. maçın hakemi talat tokat. genç kalecimiz eser, hatalı bir gol yemişti. 1-0 mağlup durumdaydık. ben libero oynuyorum. galatasaray da şampiyonluğa oynuyor. bizim maçtan alacağı galibiyet çok önemli. galatasaray şampiyonluğa oynadığı için hakem de takdir haklarını galatasaray'dan yana kullanıyor. 84. dakikada falan bir pozisyonda faul yapıldı, "yeter allahaşkına talat hocam" dedim. o da "çaldık ya" dedi. "çaldın da, santrada çaldın" dedim. kaleye yaklaşık 45 metre mesafe var. hafif bir yağmur çiseliyor. şimdi oradan pas atmaya kalksam, bir varyasyon yapmaya çalışsam zaten hakem bir faulle durduracak, onu hissediyorsunuz maçta. topu diktim, ben buna vurayım dedim. cüneyt ile raşit çetiner'de baraja girmek istiyor, vuruş açımı daraltacaklar. "girmeyin suratınıza vuracağım" dedim. onlar tabii girdiler. topu, tam cüneyt'in omzunun hizasına vurdum. top önce direğe, sonra yere vurup tavana çakılıyor. ben fatih'i (terim) kaleci haydar'ın üzerinde gördüm. bu benim için hoş, unutulmaz gollerimden birisiydi.
bursa'da 1978-1979 sezonunun son maçında adana demirspor'a attığım bir gol vardı. küme düşmemeye oynuyorduk. bugünkü maraton'un olduğu taraftan sol çaprazdan bir orta geldi, ben de o topa havada dönerek dömi voleyle çok sert vurdum. top, tam çatalın olduğu köşede sıkıştı kaldı aşağıya düşmedi. o maçı kazanarak kümede kaldık.
Bir de bir milli maçta romanya'ya attığım, ağları delip geçen golümü unutamam. topa çok sert vurdum ve topun kalenin arkasında levhalara vurduğunu gördüm. ağları delmiş, hakem kaleye yakındı golü verdi.
bu maça gitmek için hafta ortasında plan yapmıştık fakat daha sonra nedendir bilinmez bu maça gitmeştik.lakin bu maçla ilgili enteresan bir anım oluşmuştur.
1-0 öndeyiz ve bizim savaş arslan'ın o meşhur top radyosundan maçı dinliyoruz daha önce bu radyodan bahsetmişligim vardır savaş "a bu radyo sünnet hediyesi olarak beylerbeyinde oturan dayısı tarafında hediye edilmişti.
maçın sonlarına doğru bursaspor bir serbest atış kazanmıştı sedat tapa nasıl vurduysa 40 metreden top gol olmuştu radyodaki spiker golü enteresen anlatıyordu 'bu golü sedatmı attı yoksa kaleci haydar kendi kalesine mi atmıştı? anlayamamıştık spiker bir ara haydar kendi kalesine attı dedi.biz kendi kendimize düşünmeye başladık kaleci kendi kalesine nasıl gol atar diye düşünüyorduk.
bizim nedim (şahin) denen bir arkadaşımız vardı.ogün maç bittikten sonra yanımıza gelmişti ve kaleci haydar'dan bahsetmeye başlamıştı abisi metin'in kaleci haydar için söylediklerini bize aktarmaya çalışıyordu.."biliyormuzunuz lannnn kaleci haydar ceza sahasının dışını göremiyormuş" dedi haydeeeeeeeeeeee ohaaaaaaaaaaaaaaaaaa.bizlerde homurdanmalara yol açmıştı bu cümle.
nedim abisi metinle evde maçı dinlerken galatasaray golü yedikten sonra abisi metin anlatmış..nedim'de yememiş içmemişti olayı bize aktarmak için taa dere yolu camisinin orada bizi bulup olayı anlatmışt.
biz metin abinn söylemesi ve nedim'inde bize bunu aktarmasının etkisinden kurtulamamıştık ve ne zaman maça gitsek ve kalede de haydar varsa top rakibin ayagına geldiğinde ceza sahası dışından şut atılacak diye korkardır...evet biz bu olaya bayağı bir inanmıştık ve kaleci haydarın ceza sahasının dışını görmedigine bir şekilde kendimizi inandırmıştık...aramızda kaleci haydar' dan bahsederken kör haydar diye bahsederdik..bu maç kadıköy fenerbahçe stadında oynanıyordu biz ise tam aksine avrupa yakasında maçı dinliyorduk 40 metreden atılan bu şut şehrin diyer tarafında maçı dinleyen biz galatasaraylılarda acayip bir beyin tranvası yaşatmıştı..bu tranvanın bir müddet bizlerde devam etmiştligi vardır ve hasara yol açmıştır.bursasporlu sedat'ın ne zaman ismi geçse görmemezlikten ve duymamazlıktan gelirdik.)))
"içimdeki cimbom aşkı bambaşka" bu büyük taraftarınla cok yaşa" adlı tezahürat o gün tribünlerde çıkartılmış, sonra da her takım tarafından kullanılır olmuştu.