güneşli bir nisan cumartesisiydi. o güne kadar hiç maça gitmemiştim. öğlen saatlerine doğru babam eve geldi. "hadi dedi seni maça götürüyorum". o güne kadar hiç stadyumda maça gitmemiştim. 8 yaşımdaydım, ve acaip heyecanlanmıştım. babamla yola çıktık. inönü stadyumunun oralarda bir yere (sanırım şimdiki swiss hotel'den aşağı inen yolun kenarına) arabayı park edip, stada yürüdük. kapalı tribünlerin turnikelerinden geçip, merdivenlerden çıkışımızı, ve hayatımda ilk defa bir stadyuma girişimi çok net hatırlıyorum. inönü stadının o meşhur kuyruk yağından yapılan köfte ekmek mangallarından yayılan kokuları hala burnumda tüter. kapalı tribünden içeri girerken stadın o günlerdeki meşhur manzarasını hala unutamamam. orta sahadan kale önlerine uzanan ve tam kale önünde yine dışarı doğru açılan toprak kelliği, sahanın yan taraflarındaki çimlerle kaplıydı. uzun yıllar hep öyle kaldı zaten.
maçta hatırladığım cemil'in golleri idi. zaten acaip bir cemil fanatiği idim. o maçta da sanırım 3 gol attı. maçın sonlarına doğru, yeni açık trübünleri tarafındaki kaleye yapılan bir atakta top kaptan ziya'nın önüne düştü, ve o da sert bir vuruşla son golü attı, ve fenerbahçe maçı 5-1 aldı. o sene zaten ziya'nın son senesiydi. cemil ise sonra 6 sene kaptanlık yaptı fenerde.