efendim askerden döndükten sonra radyoda maç anlatmaya başladım. sağolsun fuat akdağ çok beğeniyor anlatımımı her hafta 3 büyüklerin 1 ya da 2 maçını bana yazıyor. istanbul'daki maçları anlatmak için stada gidiyoruz, deplasman maçları içinse şirkette geniş ekranlı bir tv karşısına geçiyoruz. çoğu radyo bu uygulamayı seçer, bilen bilir. hatta 2005-2006 sezonunun son haftasında dönüşümlü olarak ben ali sami yen'de galatasaray-kayserispor maçını anlatırken, okay karacan da şirkette denizlispor-fenerbahçe maçını anlatmıştı. gurura bak.
bir zamanlar halit kıvanç'lar, tansu polatkan'lar, orhan ayhan'larla birlikte maç anlatmanın hayalini kuran ve gerçekleştiren okay karacan'la bu kez ben hayalimi gerçekleştiriyorum. o tarihi günü (lig açısından) şimdi anlatmaya gerek yok. heyecan fırtınasının içine okay ağabeyle birlikte mikrofon başında bırakmıştık kendimizi. o benden 16 ya da 18 dakika daha uzun anlattığı için fırtınayla daha çok başetmek zorunda kalmıştı; sonrasında ise ali sami yen'de ben. :)
gelelim bu radyo işinde başımdan geçen komik olaya.
canlı yayın büyük risktir bunu her defasında söylüyorum. ama riskin bu yönüyle de tanışacağım aklımın ucundan geçmezdi. böyle bir olay da heralde benim gibi talihsiz talihli bir adamın başına gelirdi. turkcell süper lig'de 2006-2007 sezonu. ligin ilk haftaları oynanıyor. maslak'taki binamızdan tv başında beşiktaş'ın deplasmanda denizlispor'la oynadığı maçı anlatıyorum. ama o an ben sözüm ona denizli'deyim. yani dinleyicilere denizli'deyim demesem de değilim de demiyorum :) önümde notlarım hazır, maçın duraksağı anlarda serpiştiriyorum aralara. ama ligtv yayınında bir sıkıntı var o gün. bu sıkıntı genel mi yoksa sadece bizim şirketteki yayından mı kaynaklanıyor bilmiyorum. maçın başında ben hararetli bir şekilde kendimi kaptırmışken olan oluyor. yayın tak diye gidiyor. tv karardı, bana kal geldi. n'apıcam? hemen yanımda oturan yayını açan arkadaşım devreye giriyor ve sözüm ona teknik bir aksaklıktan dolayı yayını merkezden devralıyor.
- değerli dinleyiciler denizli bağlantımızla ilgili bir sorun var. giderdikten sonra tekrar ali okancı'ya döneceğiz.
diyor. ben de yanında sırıtıyorum. iki dakika sonra maç yayını tekrar geliyor benim önümdeki televizyona. işte asıl trajedi o an başlıyor benim için. sağ üst köşedeki skora bakıyorum, 0-0 yazıyor. ben de hemen patlatıyorum lafları;
- sevgili dinleyiciler sizinle olmadığımız dakikalarda denizli'de önemli bir pozisyon olmadı. 7. dakika mücadele 0-0 devam ediyor. şimdi denizlispor yarı sahasının ortalarında sağ çizginin yaklaşık 1 metre uzağında delgado topla buluştu.
diyorum ve o da ne! nasıl yani? bir de ne göreyim! skor biranda değişti. denizlispor 0 - 1 beşiktaş oldu. aman allahım nasıl olur? kim attı golü? pası kim verdi? atak nasıl gelişti? nasıl bir gol oldu? bu soruların hiçbirine verebilecek bir cevabım yok. görmemişimki golü, bilmiyorum. hemen interneti açtırıyorum arkadaşlara. gökhan zan atmış 6. dakikada. hadi ilk sorunun cevabını öğrendik ama ya pası kimin veriği, atağın nasıl geliştiği, golün nasıl olduğu soruları! "tamam ali bu kez tuttun" diyorum içimden. o kısa sürede bir yandan maçı anlatmaya devam ediyorum, çenem çalışıyor durmadan bir yandan da durumu nasıl toparlayacağımı düşünüyorum. aksiliğe bakki o gün de ligtv vermiyor ilerleyen dakikalarda golün tekrarını bir türlü. aklıma gelen fikrin en iyisi olduğuna kanaat getiriyorum. golü araya bir yere yedireceğim. aradan 10 dakika geçiyor ben hiçbir şey yokmuş gibi anlatmaya devam ediyorum. ve benim için maçı yeniden başlatan dakika ve cümle geliyor.
- eveeet değerli dinleyiciler maçta 17. dakika beşiktaş denizlispor deplasmanında 6. dakikada gökhan zan'ın attığı golle 1-0 önde. golün dışında mücadelede önemli bir pozisyon yok. denizlispor beraberlik golü için şimdi yarı sahasından atak başlatma çabasında. kratochvil sağ kanada doğru yuvarladı meşin yuvarlağı. az önce de söylediğim gibi beşiktaş'ın 6. dakikada gökhan zan'la bulduğu golle (bulduğu golle yalnız hani kafayla mı attı, ayakla mı attı belli değil) 1-0'lık üstünlüğü devam ediyor.
öyle gitti maç. 90.dakikada delgado bir gol daha attı ve beşiktaş 2-0 kazandı. benim için de bugün sizlere anlatmamın nasip olduğu bir başka traji-komik anı olarak blog'umdaki yerini aldı. umarım bu kasvetli ve karamsar salı gününde yüzünüzde ufak da olsa bir tebessüm yaratmayı başarmışımdır. sağlıcakla kalın!
denizlispor'a geçen sene fenerbahçe ile oynadığı maçta çıkan olaylar sebebiyle federasyonca verilen "2 maç saha kapatma" cezasının ikincisi bu maçta uygulandı.
denizlispor: süleyman küçük, tomas abraham, ahmet çağıran, roman kratochvil, yusuf şimşek, selahattin kınalı, mustafa keçeli (dk. 62 fatih egedik), bülent ertuğrul (dk. 46 sedat yeşilkaya), erman güraçar, ibrahim ege, adriano padilha nascimento (dk. 62 alessandro andrade de oliveria)
yedekler: souleymanou hamidou, ibrahim çelik, fatih yiğen, ilkay demir
teknik direktör: ?
beşiktaş a.ş.: vedran runje, ibrahim toraman, gökhan zan, baki mercimek, mustafa koray avcı, jose kleberson pereira, matias emilio delgado, ibrahim üzülmez (dk. 75 ali tandoğan), burak yılmaz, gökhan güleç (dk. 65 ibrahim akın), deyvison rogerio da silva (dk. 54 fahri tatan)
yedekler: murat şahin, kenan özer, serdar kurtuluş, mustafa doğan