avrupa ligi play-off eleme maçında athletic bilbao ile yapılan maçta, kırmızı kart görerek oyun dışı kalan burak yılmaz'a verilen 3 maçlık cezaya göre inter, lille ve cska moskova maçlarında forma giyemeyecek.
in the second part of a uefa.com interview, eden hazard discusses arriving at losc lille métropole aged 14 and the challenge of playing away in turkey – at trabzonspor aş on tuesday.
in the second instalment of an exclusive video interview with uefa.com, losc lille métropole attacker eden hazard speaks about arriving at the french club's academy from his native belgium aged 14, the inspiration provided by fc barcelona, joe cole's deadline-day signing and the challenge of playing in turkey where lille continue their uefa champions league campaign at trabzonspor aş on tuesday.
maç öncesinde stat içerisinde ve dışında bulunan reklamların üzerleri siyah kumaşlarla kaplanırken, stadın her yerine şampiyonlar ligi reklamları yerleştirildi. basın tribününde tüm gazetecilerin oturacağı yerlere isimleri yazılırken, maç öncesi içecek ve yiyecek servisinde bulunuldu.
trabzonspor ile lille arasında oynanan şampiyonlar ligi maçını 50'si foto muhabiri olmak üzere 200'e yakın basın mensubu takip etti. türk gazetecilerin yanı sıra fransa'dan gelen 20 gazetecide takımlarını takip etti.
trabzonsporlu taraftarlar lille ile oynanan şampiyonlar ligi maçına ilgi gösterdi. ancak maraton tribünü ve deniz tarafındaki kale arkasındaki küçük boşluklar vardı.
5 lille taraftarı da kendilerine ayrılan misafir takım tribününden maçı izledi.
trabzonspor, fransa'nın lille takımı ile yaptığı maçla avrupa kupalarındaki 89'uncu karşılaşmasına çıktı.
bordo - mavililer, bugüne kadar oynanan 88 maçta, 33 galibiyet, 20 beraberlik ve 35 yenilgi aldı. trabzonspor, 118 gol atarken kalesinde 128 gol gördü.
bordo mavililer, uefa şampiyonlar ligi ön elemesi ve grubunda 23 maç, uefa avrupa ligi adıyla düzenlenmeye başlayan uefa kupası'nda 45 maç, avrupa kupa galipleri kupası'nda 12 maç ve uefa intertoto kupası'nda ise 8 karşılaşma yapmıştı.
maç saatinde ne yazık ki bir zamanlar anadolu'da filmindeydim. film çıkışında dakikayı göremesem de trabzon'un bir sıfır geride olduğunu gördüm büfe televizyonundan. eve geldiğimde ise maçın son yirmi saniyesiydi ve skor bir bir'di.
neyse. neticede seyretseydim iyiydi. ama onun yerine kendime defalarca verdiğim sözleri yedim ve bir nuri bilge ceylan filmine gittim. üstelik benden duymuş olmayın ama yanımda risp horul horul uyudu.
bu maçta stad zeminin patates tarlası gibi olması ve bu maçın şu an dünyanın en prestijli kulüp kupası olmasının etkisi ile olsa gerek trabzonspor zeminin apar topar yeniledi. transfere milyonlarca dolar harcamdan önce 300bin euro gibi bir rakama yapmaları gereken şeyi dünyaya rezil olduktan sonra yaptılar...
keşke birileri bundan ders alsa diyecektim ki dün şu an "süper" ligimizin en yeni stadı olan türk telekom arena'da oynanan galatasaray-bursaspor maçındaki zemini gördüm ve aklıma bir kere daha "adam olmayacağımız" geldi...
ankara'ya da yağmur yağmaya başladı. 19 mayıs stadının kısa bir süre sonra rezalet haline gelecek olan zemini tekrar ve tekrar görüeceğiz. peki bundan kim utanacak? daha önce olduğu gibi cevap herhalde kimse olacak... hala düzeltmediklerine göre...
sürekli aynı filmi izlemekten sıkıldınız mı bilmiyorum ama ben gerçekten çok sıkıldım. sürekli ve sürekli aynı filmi izliyoruz. bıkmadan usanmadan her sezon aynısını yaşıyoruz...
27 eylül 2011 salı günü, trabzon ve trabzonspor için tarihi bir gündü. zira, bordo-mavililer ve şehir ilk kez dünya'nın en prestijli kulüp turnuvası olan şampiyonlar ligi'nde, evlerinde sahaya çıkacaklardı. dünya'nın en büyük kanallarında canlı olarak yayınlanan maçın ilk görüntüleri ekrana düşerken, bir gençlerbirliği taraftarı ve daha önemlisi bir futbolsever olarak benim yüzüm kızardı. bu kadar önemli bir maçta sahanın patates tarlasını andıran görünümü beni utandırmaya yetti... bırakın bu sahada maç yapan yabancı takımın oyuncularını, evinde şampiyonlar ligi maçı izlemek için yerini alan bilmem nereli bir futbolseverin "türkiye'de oynanan bir maçta" sahanın halini görünce, türk futbolu ve türkiye'deki futbol hakkında neler düşündüğünü biraz olsun aklında kurgulayan hangi futbolsever utanmaz ki? hele bu bir de trabzonsporlu futbolseverse? ve elbette bu futbolsever, aynı duyguları trabzonlu yöneticilerin ya da başkanın da düşünmesini ve bir an önce harekete geçmesini beklemez mi?
ilginçtir, bu maçtan sonra trabzonspor yönetimi pek de alışkın olmadığımız bir hızla zemini değiştirme kararı alıp, 3 günde, 300 bin euro'ya işlemi tamamladı. geçen cumartesi günü ankaragücü ile oynanan maçta saha zemini çok güzel görünüyordu. "işte bu kadar basit. helal olsun" diye yazmaya hazırlanıyordum ki, trabzonspor'un bu hızlı kararı almasındaki asıl sebebin, utanmalarından ve eksiği giderme isteklerinden değil de, uefa'nın uyarısından kaynaklandığını öğrendiğimde birkaç kat daha utandım. demek ki bu ülkede sadece saha dışında yaşanan ve bizim "göremediğimiz" olayların kararları alınırken değil, saha içinde yaşanan ve milyonların gördüğü olayların kararları alınırken de uefa'dan zılgıt yememiz gerekiyormuş... ve elbette bir kere daha türkiye futbol federasyonu'nun sessiz kalışına şahit olmamız...
"özerk" futbol federasyonumuz sanırım sadece "formama tenten yazdırmak istiyorum" diyen mustafa kayabaşı'na jet bir şekilde yanıt verip, yönetmelikleri hatırlatıyor ve "olmaz öyle şey. bak yönetmeliklerde bu konuda ne yazıyor!" açıklaması yapabiliyor...
dün bunları yazmak için hazırlanırken, "süper" ligimizin en yeni stadı olan ve on milyonlarca dolara mal olan türk telekom arena'da oynanan galatasaray-bursaspor maçındaki zemini görünce bir kere daha afalladım doğrusu. olayın neresinden tutacağımı, ne düşüneceğimi, ne yazacağımı bilemedim. işin kötü yanı galatasaray bu sezon avrupa kupalarında yer almıyor. yani uefa'dan zılgıt yemeyecekler. federasyon zaten "görmüyor"... galatasaraylı seyircilere şimdiden futbolcularının sakatlanmaması için dua etmeye başlamalarını öneriyorum. zira başka bir çözüm yolu yok gibi...
bir de dua ederken "inşallah gelecek yıl avrupa kupalarında yer alırız" deyip "amin" demeyi de unutmamalılar...
bunlar "süper" ligimizin en "büyük" takımlarında yaşananlarken, bizim gibi "diğer" takımların sahalarında neler yaşandığını sanırım hiçbiriniz düşünmek bile istemezsiniz. zaten düşünmeyin, boş verin. biz yıllardır avrupa kupalarına katılıp uefa'nın halimizi görmesi için dua ediyoruz...