eses'in ilk kurulduğı yıllarda tribünün en renkli grubu 7-8 kişiden oluşmaktaydı. yaşları tribün ortalamasının üzerinde olan bu grubu deplasmanlarda da tanındı ve dönemin gazetecileriyle iyi ilişkilere girdi. namık şevik, şükrü gülesin, islam çupi, halit kıvanç, kahraman bapçum... gibi şöhretli yazarlar eskişehir'e geldiklerinde bahçeli şeref lokantası'nda ya da kör kamil'de bu çekirdek taraftar topluluğunun misafiri oluyordu. iki grubun ilginç tanışma faslını patikçi kadir anlatıyor:
"eskişehir'de maçımız var... ayı yusuf (bayraktar), aydın'ın abisi papaz muzaffer (begiter), adapazarlı deve ziya, akbank müdürü kuzu ziya, sakaryaspor yöneticilerinden sığır ziya ve ben bahçeli'de demleniyoruz. maçı takip etmek için istanbul basını gelmiş, biz de önemli yazarları masamıza davet ettik. ben şükrü gülesin'e arkadaşlarımı tanıtmaya başladım: bu deve ziya, bu ayı yusuf, bu sığır ziya... gülesin hayretle dinledikten sonra patlattı, 'ulan patik, ne bu, hayvanat bahçesi gibi!..'
lakaplar gerçekten ilginçti ama kaba saba anlamda kullanmazdık... örneğin ayı yusuf, iri yapılı bir arkadaşımızdı, allah rahmet eylesin... orhan boran'dan gönül yazar'a kadar sanat dünyasından da pek çok ahbabı vardı. fizik olarak şükrü gülesin'in son zamanlarına benzerdi. ama dünyanın en kibir insanıydı. camianın bütün incelikleri ondan çıkardı."
diğer elemanlarda hayli ilginçtir. örneğin eskişehir'de maça gelen vefa'nın hasılat gelirine haciz konulunca koskaca takımın dönüş için parası kalmaz. zor durumda kalan rakip takıma ziya sakarya borç para verir de öyle giderler... klişeyle söyleyecek olursa, 'vefa'nın sadece bir semt ismi ya da öenmli bir boza markası olmadığı yıllardır...