tarih: 12 haziran 1990 salı, palermo / della favorita stadyumu seyirci: 33.421 hakemler: emilo soriano aladren (ispanya), edgardo codesal mendez (meksika), juan daniel cardellino (uruguay)
hollanda: johannes van breukelen, hubertus van aerle, adrianus van tiggelen, ronald koeman, graeme rutjes, franklin rijkaard, jan jacobus wouters, erwin koeman (71 richard witschge), gerald merwin vanenburg (wilhelmus kieft), marcel van basten, rudi gil gullit (kaptan) teknik direktör: leo beenhakker (hollanda)
mısır: ahmed abdel shoubeir, moh rabbi yassin, hani guda ramzy, hisham moh zaki yakan, ibrahim hussein hassan, ahmed abdel abdou 'el kass', ismail awadallah yousef, magdi abdelghani, ahmed megahid ramzy (71 magdi tolba), hossam hussein hassan, gamal abdelhamid (71 adel abdelrahman) teknik direktör: mahmoud el gohary (mısır)
goller: willem kieft (hollanda) 58, magdy abed el ghani (mısır) 83 penaltıdan
yardımcı hakemler: edgardo codesal mendez (mex), juan cardellino de san vicente (uru)
netherlands: hans van breukelen (gk), berry van aerle, frank rijkaard, ronald koeman, adri van tiggelen, jan wouters, erwin koeman (dk. 70 richard witschge), gerald vanenburg (dk. 46 wim kieft), marco van basten, ruud gullit (c), graeme rutjes
yedekler: johnny van t schip, bryan roy, joop hiele, hans gillhaus, henk fraeser, john van loen, aron winter, danny blind, stanley menzo
teknik direktör: leo beenhakker (ned)
egypt: ahmed shoubeir (gk), ibrahim hassan, rabie yassin, hany ramzy, hesham yakan, ismail youssef, magdy abdelghany, hossam hassan, gamal abdelhamid (c) (dk. 70 adel abdelrahman), ahmed ramzy (dk. 70 magdy tolba), ahmed el kass
çarşamba günü benfica'ya karşı beklenenden daha iyi bir oyun çıkaran gullit, hollanda'yı ayağa kaldırdı. gullit'in hızla eski formuna ulaşmasından son derece memnun olan hollandalılar, “artık dünya şampiyonluğumuz kesin" diyorlar.
* ruud gullit’in isteği üzerine yedeğe düşen psv’nin yıldız oyuncusu vanenburg, antrenmanda kief ile çarpışıp sakatlandı. hollanda'da wouters ve gillhous’un da sakatlığı sürüyor.
bilgisayarların favorisi hollanda, 1990 dünya kupasındaki ilk maçını bugün grubunun zayıf ekibi mısır ile oynuyor.
spor servisi — yıl 1978. arjantin'deki dünya futbol şampiyonası’nın finali için arjantin ile hollanda karşı karşıya geliyorlardı. maçın normal süresi 1-1 sürerken 90. dakikada hollandalı ünlü sol açık rensenbrink’in şutu direkten dönüyor ve maç uzatmaya gidiyordu. uzatmada 3-1 kaybeden hollanda’nın en önemli özelliği, 70'li yılların başından itibaren "total fatbol" sloganını avrupa’ya yayıp en iyi uygulayan ekip olmasıydı. başta johan curyff olmak üzere haan, croll, neeskens, rensenbrik ve mühren ile kerkof kardeşler, ajax ve hollanda ulusal takımını başarıdan başarıya koşturmuşlardı. bu başarılı takımın doruğa çıktığı yer ise 74 ve 78 dünya şampiyonalarında final oynamasıydı.
ancak hollanda, 78’den sonra bir düşüş içerisine girdi. çünkü total futbolun uygulayıcıları birer birer yeşil sahalardan kopuyorlar dı. hollanda yeni bir başarı için yeni bir ekip kurmak zorundaydı. bunu da genellikle 10 yıllık planla yapıyorlar. işte 80’li yıllar başlarken bugünün yıldızları gullit, van basten, koeman ve rijkaard o günlerde henüz birer genç futbolcu adaylarıydı. hollanda'nın bu 10 yıllık eğitim planı ürününü avrupa 88’de verdi ve şampiyon oldular.
bugün mısır karşısına çıkacak olan hollanda, şimdi 1988’de şampiyon olan kadrosunu koruyor. dünya şampiyonasının en anlaşmış ekibi olduğu gibi adeta bir yıldızlar topluluğu. ve bu yıldızların en önemli özelliği de, oyun disiplininden hiçbir zaman kopmamaları.
bu anlamda yıllar önce başlayan total futbolu bugün de en iyi uygulayan takımlardan biridir hollanda, öyle ki hollanda'nın total futbolu avrupa'da ve dünyadaki yıldız futbolcu anlayışını bile değiştirdi. artık yıldız futbolculuğa örnek olarak gullit gösteriliyor. çünkü gullit, ileride gol ararken ters dönen aynı akında kalesinden gol çıkartabiliyor. kuşkusuz bunu yapabilmek için çok büyük fizik gücü gerekiyor. işte bu fizik gücü ve sahanın tüm bölümlerinde pres anlayışı, hollanda sisteminin ayrılmaz bir parçası.
savunmada koeman ve rijkaard’ın bire birdeki başarısı ve savunmadan oyun kurma becerisi, ona alanda vanenburg ve erwin koeman’ın savunma ve forvet arasındaki dengeyi kurması, forvette ise gullit'in çalışkanlığı ile dağıtıcılığı ve van basten’in müthiş futbol tekniği, zekâsı ve de golcülüğü hollanda sistemini başarıya taşıyan unsurlar. son avrupa şampiyonası'nın gol kralı van basten, roma 90’da da gol krallığının en büyük adayı. çünkü rakiplerini çok kolay geçebiliyor, her iki ayağıyla ve kafasıyla rahat goller atabiliyor, geriden gelen arkadaşlarına akıllıca gol pozisyonları hazırlıyor ve de hiç umulmadık anlarda rakip savunmadan presle top kapabiliyor. kısacası "her durumda gol atabilen" komple bir futbolcu. hollanda, yıldız futbolcuları, disiplinli futbolu ve üstün fizik gücü ile şampiyonanın favorilerinden.
palermo (cumhuriyet) — son avrupa futbol şampiyonu ve dünya kupası’nın iddialı takımı hollanda, fark için çıktığı mısır önünde zorlanarak berabere kaldı: 1-1.
karşılaşmanın ilk 15 dakikasında beklenenin aksine oyunda denge vardı. kupanın favorilerinden hollanda, f grubunun en zayıf ekibi olarak gösterilen mısır karşısında etkili olamadı. hatta bazı mısır atakları, hollanda kalesinde büyük tehlike yarattı. mısırlı seyirciler ve oyuncular, pek çok atakta penaltı beklentisi içinde hakeme itirazlarda bulundu. 20. dakikada hollanda'nın gullit'le geliştirdiği bir atak vardı. gullit, sağ kanattaki e. koeman'ın önüne açtı. bu futbolcunun cezaalanı içine yaptığı ortaya kafayı yine gullit vurdu, fakat top az farkla auta gitti. 35. dakikada hollanda'nın van tiggelen'in ortasıyla yakaladığı pozisyon vardı. bu futbolcunun ortası cezaalanı dışında rijkard tarafından kafayla arkaya aşırıldı. gullit topu penaltı noktasına indirdi, yetişen van basten çok güzel bir demi-vole vurdu, fakat top auta gitti. bu dakikadan sonra mısır lehine bozulmuş olan oyunun dengesi eşitlenmeye başladı, fakat kalan dakikalar tarafların skoru değiştirmelerine yetmedi. ilk yarı 0-0 berabere sonuçlandı.
maçın 2. yansının ilk tehlikesini hollanda milli takımı yarattı.
48. dakikada gullit’in sağ taraftan yaptığı ortada kaleci shubair topu elinden kaçırmasına rağmen hollanda forveti topa dokunamadı ve defans uzaklaştırdı, iki dakika sonra mısır'ın tehlikeli atağı vardı. abdel-hamid sol tarafta rijkaard'ı çok başanlı bir şekilde geçtikten sonra yaptığı ortada el-kass’ın çaprazda yerden sen şutunu kaleci van breukelen kornere zorlukla çelerek önleyebildi.
59. dakikada hollandalıların bekledikleri gol geldi. bu dakikada van basten’ın sol tarafta ceza sahası çizgisine girmeden yaptığı ona rijkaard’ın bacaklarını arasından geçince topla buluşan ve 2. yanda oyuna giren kieft güzel bir vuruşla kalecinin müdahalesine rağmen topu ağlara gönderdi.
83. dakikada gerilerden gelerek topu önünde bulan hossam hassan, ceza sahasına girmeden evvel roland koeman tarafından düşürüldü ve hakem penaltı, noktasını gösterdi. abdel-ghani’nin kullandığı güzel penaltı hollanda ağlarına beraberlik golü olarak giderken tribündeki mısırlı seyirciler de âdeta bayram yapıyordu.
palermo — eğer maçtan önce hollanda’nın mısır karşısında bu denli zorlanacağını biri söyleseydi, “bunun aklından zoru var” derlerdi. ama hollanda’nın teknik direktörü, başına geleceği sanki biliyormuşcasına, maçtan önceki basın toplantısında “futbolda üçüncü dünya olgusu yok artık. mısır’ı hafife alamayız” şeklinde maçla ilgili duygulan dile getirdi. biz de işin başından beri, “bu dünya şampiyonası sürprizli geçiyor” diye düşünüyorduk. ama mısır’ın oynadığı futbolu gördükten sonra buna sürpriz demek yanlış olur. bu, futbolda üçüncü dünya’nın uyanışından başka bir şey olamaz. önce kamerun, arkasından kostarica ve dün de mısır, dünyada “futbol devi” olarak bilinen takımlara kök söktürdüler. futbolun ilginçliği burada işte. ummadık taş baş yarıyor. istisnaların dışında çalışmayan, emek vermeyen kazanamıyor. van basten, gullit, rijkaard ve keoman gibi dünya çapında yıldızlara sahip olan hollanda, sanki “alçak dağları ben yarattım” anlayışıyla oynuyordu. gullit yanındaki arkadaşlarına pas vermek isterken topu tribünlere atıyor, rijkard’ın hiçbir pası yerini bulmuyor, “her durumun golcüsü” van basten ayakta duramıyor, keoman ise mısırlı futbolcuların “topla oynama becerisi” karşısında şaşkına dönüyordu. mısırlı futbolcular, üç kez hollanda cezaalanı içerisinden slalom yaparken düşüyorlar, eğer hakem, sovyetler - romanya maçının uruguaylı hakemi gibi yanılıp da beyaz noktayı birkaç kez gösterseydi ne olurdu hollanda’nın hali?
mısır teknik direktörü. 'bu kupa, bizim gelecek programımız. asıl patlama 1994'te olacak' dedi.
roma (cumhuriyet) — hollanda karşısında sürpriz yapan mısırlılar bu zaferin rastlantı olmadığı görüşündeler. 1-1 biten maçtan sonra düzenlediği basın toplantısında mısır teknik direktörü el gohary, gazetecilerin sorularını yanıtlarken hollandalıların karşılarında bu kadar iyi hazırlanmış bir rakip beklemediklerini, toparlanıncaya kadar 90 dakikanın bittiğini söyledi. gohary, kendisine yöneltilen soruları şöyle yanıtladı:
— afrika futbolunun tırmanışa geçtiğine inanıyor musunuz?
— gerçekten büyük bir devrim yaşıyoruz, teknik, taktik olarak büyük ilerlemeler kaydettik. şimdi bunları italya '90 sahnesinde oynuyoruz. uzun yıllar hiçbir varlık gösteremeden dünya kupalarında yer aldıktan sonra artık afrika’nın da önemli bir rakip olduğunu vurguluyoruz.
— şampiyonaya nasıl hazırlandınız?
— çok iyi takımlarla bol hazırlık maçları oynadık. bu maçlar birbirimizi tanımaya yardımcı oldu, takımda kimin ne yapacağını iyi analiz ettim, örneğin ikinci yarı hollanda’nın iyice bozulduğu anlaşılınca rakibi oyalayacak elemanlarımı sahaya sürdüm.
— bu dünya şampiyonasında afrika futbolu ne yapar?
— şu anda afrika’da çok iyi top oynayan 10'a yakın ülke var. afrikalı futbolcular avrupa takımlarında deneyim kazanıyorlar. bu kupa bizim “gelecek programımız gibi!’ asıl patlama 1994’te abd’de olacak.
* cagliari’de bira fiyatlarını fazla bulan ingiliz hooliganlar tarafından tartaklanan bir bar sahibi bunlardan üçünü yaraladı. av tüfeği ile liverpoollu peter wright ve steve clayson’u yaralayan italyan, garrie mason’u da baldırından bıçakladı, öte yandan hollanda - mısır maçından sonra heerlen’deki bir mısır lokantası havaya uçuruldu. sabaha karşı meydana gelen olayda can kaybı olmadı.
hollanda'nın 'siyah lale'si, hem takımının hem kendisinin zor günler yaşadığını söylüyor
gullit: ayaklarım beni dinlemiyor
uyum sağlayamıyoruz. hollanda dışında oynamamız, gün geçtikçe takım ruhundan uzaklaşmamıza neden oluyor. defalarca görüştük ama sahada bir türlü uyum sağlayamıyoruz.
umut yok takımımızın sorunları yorgun kaslarımızda ve beyinlerimizde saklı. kendimize çok yüklendik. yani sorunlar kısa sürede çözümlenmeyecek kadar karışık.
roma (cumhuriyet) — hollanda'nın yıldız futbolcusu gullit, spor yaşamının en zor günlerini yaşıyor. uzun bir sakatlık döneminden sonra milli takımda ağır görevler yüklenen futbolcu, başarısızlığını yorgunluğa bağlıyor.
mısır beraberliğinden sonra, skordan çok, ortaya konan oyundan utanan gullit, büyük bir hayal kırıklığı içinde. hollanda'nın başarısızlığının nedenlerini bir iki kişiye bağlamanın yanlış olacağını söyleyen gullit, teknik direktör been hacker’in de fazla suçlanmaması gerektiğini belirtiyor.
“en büyük sorun, çoğunuzun hollanda dışında oynaması. gün geçtikçe takım ruhundan uzaklaşıyoruz. umarım mısır beraberliği bizi rüyadan uyandırır, ilk maçımız ingiltere ile olsaydı belki daha büyük bir başarısızlık yaşayabilirdik.”
ünlü futbolcu, ronald coeman’ı eleştirirken şöyle dedi: “coeman önce savunmayı düşünmeli. aklında hep ileriye çıkıp uzaktan gol atmak var. bir takımda yıldızlar çoğalırsa işler karışıyor. kampta defalarca oturup sorunlarımızı tartıştık, ama sabada yine uyum sağlayamıyoruz. iki yıldır kötü oynuyoruz, skorlar bu durumumuzu kanıtlıyor. avrupa şampiyona otarken büyük futbol oynamıştık. oysa şimdi hiç oynamadan puan almaya alıştık. çok endişeliyim.”
siyah lale, takımın düzeleceği şeklinde umut da veremiyor. bu konuda tedirginliğini açıklayan gullit şunları söyledi: “sorunlar, yorgun kaslarımızda ve beynimizde saklı. kendimize çok yüklendik. artık hücumdakiler rakibin arkasına saklanıyorlar, kenarlan kullanmıyorlar. yani sorunlar kısa dönemde çözülemeyecek kadar karışık.”
bir yıl sahalardan uzak kalması da gullit’i bir hayli yıpratmış. sakatlıklardan yakman gullit sözlerine son verirken şöyle dedi: “dizimin durumu iyi. bir yıl maç yapmadığım için formda olmayışım normal. şu anda ayaklarım hâlâ beynimin emirlerini dinlemiyor. takımın, bu zor dönemimde bana yardım etmesi gerektiği yerde ben onlar için parçalanıyorum. aslında burada forma giymem bile mucize.”
öte yandan van basten, beraberlik ile ilgili teknik direktör been hacker'e ağır suçlamalarda bulunmaktan çekinmezken, rejkaard, takımı fazla konuşmanın yıprattığı görüşünde. rejkaard. “arkadaşlarım saha yerine gazete başlıklarında konuşmaya başladılar. önceleri libregtin ile takıştık. şimdi yeni kurban been hacker. dünya kupası’nı alabilmemiz için böyle saçmalıkları bırakıp dayanışmayı sağlamamız gerek. geçmişi unutup ileriye adım atmamız gerekiyor" dedi.
bern (cumhuriyet) — fifa italya 90’da maç yöneten hakemlerden memnun değil. fifa genel sekreteri joseph blatter, kupa maçları için dünyanın en formda hakemlerine görev verdiklerini ancak çizme’de düdük çalan hakemlerin verdikleri ters kararlarla bazı takımların kaderleriyle oynadıklarını söyledi.
“yapılmaması gereken” hataları yapan hakemlerin ülkelerine geri gönderilmesine de başlanacağını açıklayan fifa genel sekreteri, hakemlerin uyarıldığını da belirtti.
blatter, hakem hatalarına örnek olarak şu pozisyonları gösterdi:
- sscb - romanya maçında romanya lehine verilen penaltı pozisyonunda elle oynama ceza alanı dışındaydı.
- açılış maçında kamerunlu kana bıyık'a gösterilen kırmızı kart çok ağır bir karardı.
- hollanda - mısır maçında mısır’ın penaltısı tartışılabilirdi.
- sscb - arjantin maçında maradona’nın kendi cezaalanında topu elle çevirmesi penaltıydı.
- romanya - kamerun maçında kamerun’un ilk golünde şarj gözden kaçtı. yine aynı maçta romanya’nın kazandığı golde balint ofsayt pozisyonundaydı.