ankara’ya gelecek olan feijenoord takımı, 19 mayıs stadyumunda aşağıdaki maçları yapacaktır :
cumartesi 7 mayıs 1949
feijenoord - gençlerbirliği
pazar 8 mayıs 1949
feijenoord - ankaragücü
biletler :
kapalı tribün : 200 kuruş açık tribün : 100 kuruş er : 50 kuruştur.
yığılışmaya meydan verilmemek için kapalı tribün biletleri bugünden itibaren ve açık tribün biletleri de cuma sabahından itibaren 19 mayıs stadyumu gişelerile florya ve kamspor mağazalarında satışa çıkarılacaktır. 94—g.
8/5/1949 pazar günü saat 15.30 da 19 mayıs stadyomunda hollanda - ankaragücü maçından evvel gençlerbirliği - ankaragücü emeklileri arasında bir futbol maçı yapılacağından aşağıda isimleri yazılı kulübümüz emeklilerinin 8/5/1949 pazar günü saat 13 te kulübümüze teşriflerini rica ederiz.
alaettin baydar, niyazi sel, hasan rasim, naim, bek enver, kaptan feyzi, şakir a. bilal kerkenez, hüseyin ağabey, muharrem kaleci, ali riza arda, hasan ağabey, hikmet akgöl, laz hasan, isa saydı, mehmet yorga, sırrı fişenk.
londra'da gördüğüm hollanda'lılar ingiliz sistemine benzeyen tarzlarile güzel futbnl oynıyorlar
1948 londra olimpiyadlarını yakından takip etmek üzere ingiltere’ye gitmiştim. futbol şampiyonasına iştirak eden bütün takımları gördüm. istanbul gazetelerinde çıkan yazılarımda belirttiğim gibi görmüş olduğum takımlar arasında heyecanla seyir ve takdir ettiğim takımlardan birisi de hollanda takımı oldu.
hollanda'lılar ingiltere'deki maçlarını şehirden oldukça uzak bir stadda yaptıkları için bu müsabaları ancak bir iki arkadaşla görmeğe gidebilmiştik.
hollanda'lılar iri vücutlü, sağlam bünyeli, sert ve atak oyunculardan terekküp etmişti. süratli ve zevkli bir oyun sistemleri vardı. oyun tarzları ingiliz sistemine benziyordu, tam amatör oldukları için çok fedakâr oynuyorlardı. seyrettiğim oyunda ıngiliz amatörleri de fedakârane oynadıklarından bu iki amatör takımın karşılaşması bana olduğu kadar bütün seyircilere bir buçuk saat zevkli ve heyecanlı bir maç görmek imkânını veıdi.
bir buçuk saat beni heyecana sevkeden bu karşılaşmada yanımda bulunan genç tutbolculardan suphi’ye maçı dikkatle seyretmesini, futbolun bir erkek oyunu olduğunu, futbol sahasında renklerini şevkle müdafaa için nasıl canlarını dişlerine takarak oynadıklarını, hakiki futbolda enerjinin, vücut kabiliyetinin, kafayı işletmenin esas noktayı teşkil ettiğini sık sık söylemekten kendimi alamadım.
londra’da seyrettiğim hollanda futbolu benim üzerimde çok iyi bir tesir bırakmıştı. hollanda'lıların bu hafta ankara’yı ziyaretleri beni bu yazıyı yazmağa ve bu memleket futbolu hakkında sporsever halka bir fikir vermeğe şevketti.
yukarıda da işaret ettiğim gibi hollanda’lılar sert ve atak bir oyun oynamaktadırlar. yalnız şu noktayı da açıkça belirtmek isterim ki sert oyun bizde anlaşılan mânada favllü oyun olarak anlaşılmasın, onun içindir ki her şeyden evvel güzel ve zevkli bir oyun seyredebilmemiz için bu maçları idare edecek hakem arkadaşların futbol kaidelerine uygun hareketlerle bizde anlaşılan mânada sert oyunu birbirine karıştırmamaya dikkat etmelerini bilhassa şurada işaret etmek isterim.
sporda her ne bahasına olursa olsun kazanmaktan ziyade iyi oyun çıkarmanın esas olduğunu da kaydetmeden geçemiyeceğim. haricî temasın bir gayesi de futbol kalitesini arttırmak, halka iyi oyun seyrettirmek, bu maçlardan ders almak olduğuna göre gerek gelen arkadaşların ve gerek futbolcularımızın bu noktaları gözönünde tutmalarını eski bir sporcu sıfatiyle tavsiye etmekten kendimi alamıyacağım.
bugün gençlerbirliği ile ilk karşılaşmasını yapacak olan hollandanın feyenoord takımı dün saat 18.45 te uçakla şehrimize gelmiştir.
hava alanında kafile bölge başkanı, gençlerbirliği, ankaragücü klüpleri idarecilerile gazeteciler tarafından karşrlanmıştır. kafile 14 futbolcu, 3 idareci ve 1 antrenörden müteşekkildir.
kafile başkanı «phıda wolff» kendisi ile görüşen bir arkadaşımıza şunları söylemiştir.
«— perşembe günü sabah saat 9 da rotterdam'dan özel bir uçakla hareket ettik, geceyi brendizide geçirdik. dün sabah tekrar yolumuza devam ederek, istanbul’a da uğrıyarak rahat bir yolculuktan sonra ilk defa türkiye’ye geliyoruz.
türk futbolu hakkında henüz bir fikrimiz yoktur. işittiğimize göre türkiye’de futbol çok ilerlemiş ve kuvvetli futbol takımları da varmış, iki oyuncu da yedektir.
takımımız w sistemi oynamaktadır. halen hollandanın en kuvvetli amsterdam, roterdam, lahey şehirleri arasında yapılmakta olan merkez bölgesi maçlarında ikinci durumdadır.
takımımızda 4 millî futbolcu bulunmaktadır. bunlardan solhaf de vroet 27 defa, santrafor branders ise 2 defa millî olmuşlardır. diğer iki de yedektir.
takımımızın en iyi oyuncularından 64 defa milli olan fouhily antrenör olduğu için bu seyahataiştirâk etmemiştir. burada yapacağımız maçlarda iyi neticeler alacağımızı tahmin ediyorum.»
bugünkü maç hakkında gençlerbirliği umumi kaptanı a. rıza ertuğ ise şunları söylemektedir.
«— ankara'da yaptığımız ecnebi maçlardan takımımız daima iyi netice almıştır. hollanda hutbolu hakkında fazla bir malûmatımız yoksa da onların da bizim gibi w sistemi lıutbol oynadıklarını biliyoruz. bizim için yabancı olmıyan bu sisteme karşı çocuklar güzel bir oyun tuttururlarsa, iyi bir netice alacağımızı tahmin ediyorum.»
holandalılar beklenilen oyunlarını çıkaramadılar, bugün ankaragücile oynıyacaklar
4 maç yapmak üzere şehrimize gelmiş olan holanda’nın feyenoord takımı dün ilk karşılaşmasını gençlerbirliği takımı ile yapmıştır.
8 - 9 bine varan bir kalabalığın hazır bulunduğu maça kırmızı - beyaz parçalı formalarile evvelâ holandalılar çıktılar ve sahanın ortasındaki daire etrafına dizilerek halkı selâmladılar. kendilerini gençlerbirliği takibetti. iki takım da sürekli alkışlarla karşılandılar. mutad seremoniyi ve bayrak teatisini takiben de takımlar hakem ömer tanyeri'nin idaresinde sahada şu kadrolarla sıralandılar :
feyenoord takımı : byl, smulders, olden kurg, karfut, kroon, de vroet, hoek, steenbergen, branders, limssen, kilsdonk.
gençlerbirliği takımı : necip, sait, hüseyin, burhan, muzaffer, ayhan, hamdi, şahap, ali, mustafa (kemal), halim.
hakemin oyuna başla düdüğü ile seyirciler ve oyuncular, bir uçak kazasına kurban giden italyan torino futbolcuları için bir dakika ayakta tazim duruşuna davet edildi. 18/40 da oyuna gençler başladılar. ilk anlarda uzun boylu ve iri cüsseli folanda’lıların nasıl bir oyun çıkaracakları merakla bekleniyordu. misafir takım oyuncularının çok yavaş ve uzun paslarla oynadıkları göze çarpıyordu. ilk anlarda heyecanlı fakat temkinli hareket eden gençler topu rakiplerinden sökmeğe ve sağlı sollu hücumlara başladılar. ve daha oyunun ikinci dakikasında holanda sol bekinin bir tereddüdünden istifade eden ali kaptığı topu hamdiye verdi, o da önü boş vaziyette ve yakın mesafeden güzel bir şütle gençlerin ilk golünü çıkardı. bu golün verdiği hızla gençler hücumlarını arttırdılar. fakat, daha evvel de işaret ettiğimiz gibi heyecanlı oynamaları yüzünden üstüste fırsat kaçırıyorlardı. bu arada holanda müdafileri bir kaç defa ileri çıkarak gençlerin forlarını ofsayda düşürdüler. zaman zaman holandalılar sağdan sola ve soldan sağa kadar geçirdikleri uzun paslarla kalemize kadar iniyorlarsa da kale önünde bir türlü gol pozisyonuna giremiyorlardı. uzaktan paslaşmak istedikleri zaman da gençlerin defan oyuncuları araya girip topu kolayca kesiyorlardı. bu arada biri sol açığın, biri de sol için uzaktan iki şütünü kaleci necip neticesiz bıraktı.
38 inci dakikada gençler sağdan hamdi vasıtasiyle holanda kalesine indiler, ayaktan ayağa geçen topu ali kaparak yakın mesafeden ikinci defa holanda ağlarına takti. avziyet 2-0 gençler tehine döndü.
holandalıların derinleme paslanması göze çarpıyorsa da kale önünde topu kaptırıyorlardı. bilhassa devre sonlarına doğru güzel bir fırsat yakalayan holanda sağaçığı topu çiğniyerek kaptırdı ve muhakkak bir golü kaçırdı. ilk devrede bu şekilde 2- 0 gençlerin lehine bitti.
ikinci devrede stadın giriş tarafındaki kaleye düşen holandalılar oyuna daha canlı başladılar. ilk 10 dakika oyun mütevazin geçti. bu arada holandalılar yine biri sağ açık biri de santrforları tarafından iki hatırı sayılır fırsat kaçırdılar holandalılar bir ara sol açıklarının uzun ortalarile kalemizin önünde oynadılarsa da gençlerin iki beki ortaya atılan toplan büyük bir gayretle keserek rakiplerine fırsat vermediler.
ikinci devrenin 36 ncı dakikasında gençlerin kalesi önünden uzaklaştırılan top ali'ye kadar geldi, o da hamdiye verdi. hamdinin boş vaziyette olan halime geçirdiği topu halim mükemmel bir şütle üçüncü defa holanda ağlarına taktı. artık netice belli olmuştu. bundan sonraki dakikalar holandalıların gayreti arasında geçtiyse de netice değişmedi ve maç da 3 - 0 gençlerbirliğinin galebesile sona erdi.
dün seyrettiğimiz holanda takımı kendisinden beklenen oyunu gösterememiştir. fakat (w) sistemini metodik olarak tatbik etmek isteyen holanda takımı bize zaman zaman uzun paslarla ingilizlere has bir sistemin hususiyetlerini gösterdi.
şurası muhakkak ki birçok avrupa memleketlerinin takımları son harbin doğurduğu mahrumiyetlerin tesiri altında bulunuyorlar. bu memleketler arasında hallandalıları başta sayabiliriz.
bununla beraber 1948 londra olimpiyatlarında muvaffakiyetli maçlar yapan holanda milli takımını feiyenoord’un dünkü oyuniyle ölçmemek lâzımgelir. aynı sistemi çok daha iyi tatbik eden millî hollanda ekibi, avrupa memleketleri arasında sayılı bir kuvvet olarak kendisini tanıtmıştır.
feyenoord’luların bugün sadaya alışarak ankaragüçlülere karşı daha verimli bir oyun çıkarmak, hattâ netice almak istiyecekleri muhakkaktır. ilk maçlarında muvaffak olamayışlarını saha yabancılığında ve ilk defa değişik bir iklimde oynamalarında aramak lâzımgelir.
gençler birliği takımına gelince, rakiplerine nazaran daha cüssesiz olmalarına rağmen çıkan fırsatlardan istifade etmesini iyi bildiler. hatları arasında boşluğu doldurmakta rakiplerine nazaran noksanları olmakla beraber canlı oyunlariyle bunu telâfi edebildiler.
açıklarının süratli oluşu ve topu yerden oynamaları dünkü galibiyetlerinde ballıca âmil oldu. topu ayaklarında fazla tutmadıkları zamanlarda takipleri için tehlikeli oluyorlardı.