ilk basımı 2001 yılında olan hakan dilek'in "mahallenin en şık abileri" kitabından;
aydın güleş: "futbol yaşam demektir"
trabzon, futbolun, sosyal yaşantı itibanyla son derece ağırlıklı olduğu bir bölge. gençleri de karadeniz'in dalgalan gibi kıpır kıpır, futbol sevgisiyle doludur. aydın güleş futbolun trabzon'da yaygınlaşmasının ilk adımlarının atıldığı dönemin topçularından. gençler kendilerinden öncekilerin, büyüklerin futbolculuklannı dinleyerek ya da seyrederek büyüdüler trabzon'da. futbolcular kulaktan kulağa yayılan söylencelerin kahramanları gibiydiler. aydın da bu öyküleri diğer arkadaşlan gibi dinleyerek, imrenerek, istekle büyüdü.
okulla mahalle arasındaki dar sahalarda, büyük golcüleri taklit ederek top peşinde koştu. bir akrep celal, trabzon'da bir sezonda attığı otuza yakın golle hatırlanır. ahmet suat, top tekniği ve mücadeleci oyunuyla belleklerdeki yerini hâlâ taze tutuyor. bunlara ihsan'ı, harun'u, kirman'ı, nevzat'ı, abdurrahman'ı da katmak gerekir. karadeniz insanının mücadeleci, hırslı, istekli yapısı belki de futbolun bu kadar sevilmesinde, yenme yenilme ilişkisini sahaya yansıtmasında bulmuştur kendini. denizle ve doğayla girdiği mücadele, yöre insanlarının yaşamının diğer alanlarındaki uğraşısının da karakterini belirlemiş.
ilk forma
bir akşam, eve ayağında yeni ayakkabıları olmadan döndü aydın. babaannesiyle, akşam faruk özak'ların o zamanki evlerinin önündeki boş arsada ayakkabı aramaya gittiklerinde, hiçbir şey bulamadılar. tabi ki aydın'ın kale direği olsun diye yere diktiği ayakkabıların yerinde yeller esiyor.
trabzon bunca istekli olmalarına rağmen, gençlerine doğru dürüst saha sunamadı. sayıları otuza yaklaşan amatör takım tek sahayı nöbetleşe kullanarak antrenman yaptı yıllarca. kavak meydanı, yöre takımlarının yegâne idman ve maç sahasıydı. yine bu olanaksızlıklar içinde trabzon'un istekli büyüklerinin özel çabalan gençliğin futbolu sevmesinde en büyük etken oldu. çamur sahada idman yapacak takımlar önce trabzon hamamı'nda hazırlandılar top oynamaya.
çamur sahalar
idman ocağı takımının bu olanaksızlıklar içinde yine de hatırı sayılır bir yeri var. aydın, ilk formasını, ilk koncunu burada gördü. doğru dürüst bir antrenörle de ilk burada tanıştı. daha sonra 1961'de trabzon 24 şubat amatör takımında oynadı. iki yıl sonra da elbise ve ayyakabı parasına rize güneşspor, sonra da trabzon yolspor formasını giydi. bu yıllarda aydın, hep mücadeleci ve disiplinli futboluyla tanındı.
düşümdeki futbolcular...
necdet oralat futbolumuzun 1950-60'lı yıllarının tanınmış hakemlerindendir. birçok futbolcuyu o dönemlerde çalıştığı ptt'ye o kazandırmıştır. aydın 1965 yılında rize güneşspor'da oynadığı dönemlerde, necdet oralat'ın tavsiyesiyle ve deneme maçları sonrasında, antrenörlüğünü mustafa ertan'ın (beton) yaptığı ankara ptt takımı'nın kadrosuna dahil edildi. aydın bu sayede adını radyolardan dinlediği ve hayranlık beslediği futbolcularla, ertan adatepelerle. metin kurtlarla, tamer güneylerle, yılmaz yücetürklerle aynı dönemde forma giydi.
ptt-galatasaray maçı... galatasaray 90. dakikaya girilirken 1-0 öne geçti. ama son saniyelerde kazanılan frikiği gole çeviren aydın, hem takımını yenilgiden kurtardı hem de galatasaray'a transferinin kapılarını açtı. ankara'da ikinci devre oynanan ptt-galatasaray maçında aydın, bu kez yasinin koruduğu kaleye aynı güzellikte bir gol daha attı.
bu tür şutlarından biri de, galatasaray'a transfer olduktan sonra 1972-73 sezonunda 31 aralık günü bursaspor ağlarını sarstı. 30 metreden attığı şut bursa kalesinin içine kadar giren karda görünmez olduğunda maçı radyodan anlatan halit kıvanç topun kaybolduğunu söylemişti. güçlü yapısı ve sürekliliği olan bir futbolcuydu aydın. bu sıkı markajcı ve sert sağbek, galatasaray'da bulduğu formayı karadenizlilerin inadı ve hırsı ile taşıdı yıllarca.
galatasaray coşkun ozan ve ingiliz çalıştırıcı brian birch ile çok iyi bir ekip ruhu yakaladı. cimbomlar üç yıl üst üste şampiyon oldular. birch, ekibini "birbirleri için mücadele eden insanlar topluluğu" diye tanımlamıştı. aydın, bu basanların ardında, fenerbahçe'nin kendi kadrosunda yaptığı revizyonun ve beşiktaş'ta yaşanan huzursuzluğun payı olduğunu söylemeden edemiyor: "biz yeni bir ekiptik, ama birbirimizle çok iyi kaynaşmıştık. hatta o dönemlerde cemil'i transfer etmek istemiştik. eğer bu gerçekleşseydi, galatasaray daha on yıl şampiyonluğu kimseye bırakmazdı."
galatasaray'ın şampiyonluk serisi 1973'te sona erdi. 1974 yılında kritik durumda bulunan boluspor'la yapılan maçta futbolcular ve idareciler mahkemelik oldu. çıkan kavga sonucu, içlerinde b. mehmet ve yasin'in de bulunduğu oyuncular ceza aldı. bu olay, aydın'a göre, takımın moralini çok fazla etkiledi. san-kırmızılı takım, bu yıldan sonra 14 yıl boyunca lig şampiyonluğunu yakalayamadı.
gerçek galatasaraylı
galatasaray, üç yıllık şampiyonluk serisinin ardından alman başarısız sonuçlardan, takımın motivasyonunu kaybettiği sonucunuçıkardı ve şampiyon kadrodaki futbolcular takımdan birer birer kopmaya başladı. 1976'da göztepe maçında geçirdiği sakatlık, aydın'in sonraki performansını olumsuz yönde etkiledi. sakatlık sonrası, takımdaki revizyona aydın da eklendi ve galatasaray'ın o zamanlarda pilot takımı vefaspor'a gönderildi. aynı yıl antrenörlük kursuna katılan aydın güleş, ilk antrenörlük denemesini 1987'de terfi ligine katılan beylerbeyinde yaptı.
daha sonra özkan sümer'in yardımcısı olarak, çok sevdiği galatasaray'ına hizmet etti. sırasıyla 1982'de edirnespor, 1984'te giresunspor, 1985'te galatasaray, babaeskispor ve 1986-87 sezonunda da galatasaray'ın üçüncü lig takımını çalıştırdı. antalyaspor formasını giyen ihsan ve orhan, yeşilköy takımından bulup çıkardığı suat, talihsiz bir kaza sonucu san-kırmızılı formadan zamansız kopan ve edirnespor'dan galatasaray'a taşıdığı muhammet, güleş'in futbolumuza kazandırdığı yıldızlar oldular. futbolcularının, çok çalışan ve futbolla yatıp futbolla kalkan insanlar olmasını istedi aydın güleş.
365 lira
1970'li yıllar ülke ekonomisinin büyük çıkmazlar yaşadığı yıllardı. aydın güleş, "ona rağmen 365 lira aylığımı harcayacak yer bulamazdım. madem ki bugün futbolcular büyük imkânlara sahipler, karşılığını vermeliler" diyor. futbolu bıraktığı günlerde, bir sevgiliden ayrılmanın sancısını yaşadı. kim sevdiğinden aynlmak ister. ama her şeyin başlangıcı ve bitişi vardı. o da yaşının sınırlarını zorlamadan futboldan koptu. pek de koptu sayılmaz. futbolculuk bitti, antrenörlük başladı. yine bir biçimde sevdiğiyle birlikte olmayı sürdürdü. 1988 yılında halı saha işletmeciliğine başladı. mecidiyeköy'deki halı sahası, sabahlara kadar oynanan sıkı maçlara sahne oluyor.
hırslı futbolcu
futbol bir ekip oyunu... bu ekipte de gerek teknik gerekse fizik açıdan güçlü özellikte futbolculara duyulan ihtiyaç bilinen bir gerçek. aydın güleş formasını giydiği takımlarda kendi deyimiyle çok klas futbolcularla yan yana oynadı. metin'ler, suat'lar, b. mehmet'ler aydın'ın takım arkadaşlarıydı. klas sayılmazdı, ama belki de onun kadar sürekli, güçlü, formasını sezon başından sonuna kadar aynı istekle ve hırsla taşıyan futbolcu az bulunur. hem futbolunu oynadı hem de iktisadi ticari ilimler akademisi'ni bitirdi ankara'da. futbol bir yaşamdı aydın için. sadece sahada değil, futbolun dışındaki yaşantısıyla da...
bugünlerde yine birkaç yıl önce başladığı türkiye futbol antrenörleri demeği istanbul il başkanlığı'nı yürütüyor. futbolculuk yıllarındaki uğraşısını, mücadelesini antrenörlerin sosyal dayanışma koşullarını iyileştirme yolunda veriyor: "antrenörler de futbolun vazgeçilmez bir parçası. antrenörler yıllardır futbolun üvey evlatlar n olarak görülmüşlerdir. bu durum kendi aralarında da hoş olmayan ilişkiler doğurmuştur." kendi deyimiyle on yıl öncesine kadar odaları bulunmayan antrenörlerin bugün otuza yakın ilde örgütlenmesi var. aydın güleş'e göre, yerli teknik direktörlerin başarıları onların yan yana gelmesi için motive edici oldu. "teşkilatlanma tamamlanabilirse, antrenörler dernekler masasında resmen tanınacak ve belki de haklarını almak için grev yapabilecek hale gelecekler."
kavak meydanı
şimdi artık, otuza yakın amatör takımın çalıştığı kavak meydanı, yıkanmak için sıra beklediği trabzon hamamı yok. futbolcular büyük olanaklarla spor yapıyorlar. ne var ki, çok kazandıkları paraların da kıymetini bilmiyorlar. eskinin futbolcularının bu kadar azimle futbola sarılmalarının arkasında yatan neden, yoksullukları ve ancak çok çalışırlarsa hayatlarını kazanabileceklerini düşünmeleriydi, aydın güleş'e göre: "kimsenin aldığı parada gözümüz yok, ama bu paralar dünya ölçeğine göre çok fazla.
futbolcuların, deyim yerindeyse, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında. her türlü altyapı olanakları sonuna kadar zorlanıyor. kulüplerin promosyon girişimleri kulüp kasasının girdisini artınyor. hal böyleyken futbolumuz büyük sıfırlı yabancı transferinden çekinmiyor. ne var ki bu, yerliler arasında iç piyasanın yükseltilmesine ve hak edilmeyen rakamların konuşulmasına yol açıyor."
bu durumdan oldukça rahatsız. promosyonun ve şirketin tıkandığı koşullarda kulüplerin darboğaza gireceğini, bundan da futbolumuzun büyük zarar göreceğini söylüyor. dört kez a milli, yedi kez de ümit milli takım'in formasını başanyla taşıyan aydın güleş, karadeniz hırsının, isteğinin ve mücadeleciliğinin futbolumuza taşıdığı ender karakterlerden biri.
galatasaray'ın üç yıl üst üste şampiyon olan kadrosunda yer alan aydın güleş, futbolu bıraktıktan sonra antrenör olarak yaşantısını sürdürdü. futbolculuğun bir yaşam biçimi olduğunu ve herkesin bu nedenle futbolcu olamayacağını belirten güleş, bugün mecidiyeköy'de halı saha işletiyor ve dört yıldır türkiye antrenörler derneği istanbul il başkanlığrnı yürütüyor.
futbol, işler ters gitmeye başladığı zaman, önlem alması zor takım sporlarından biridir. sürprizlerin en olmayacak zaman dilimi içinde gerçekleşmesi, futbolu en çok sevilen sporların da başına koyar.
galatasaray - ankara ptt maçı da, kolay rastlanmayacak bir şekilde, uzatma dakikaları içinde iki karşılıklı golle 1-1 sona erdi. galatasaray, fenerbahçe'yi 8. haftada 1-0 yendikten sonra üç maçı kaybedip bu maça çıkarken, 89'da aldığı iki puanın birini 90'da iade etti. galatasaray'ın o sezon galibiyetle tekrar tanışması için 5 maç daha (toplamda 9 ) gerekiyordu.
radyoda dinlenen ve tam kötü gidiş bitiyor derken, yaşanan bu tip hayal kırıklıkları, çocuk aklı da olsa insana sıkıntı veriyor, unutulmuyor.