halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
yağmur başlayınca takımlar yok oldu
evet, yağmur başlayınca takımlar yok olmuştu. saha üstünde değil, ama kağıt üstünde... fenerbahçe'nin avrupa kupa galipleri turnuvası'na çeyrek finaldeki ilk maçıydı bu... budapeşte'de mtk stadı'nda mtk takımıyla oynuyordu. fenerbahçe'nin işi zordu ama benimki de kolay değildi. çünkü maçı oyun alanı kenarından anlatacaktım. macarların dünyaca ünlü spikeri, (sonra futbol federasyonu başkanı olan) györgy szepesi ile eski dosttuk. 1954 dünya kupası'nda tanışmış, arkadaş olmuş, birçok uluslararası maçta rastlaşmış, buluşmuş, ahbaplık etmiştik. szepesi, maçların oyun alanı kenarından anlatımından yanaydı. o günkü maçta benim için de kulübede tertibat aldırmamış, mikrofon düzenini sahaya hazırlatmıştı. szepesi "hemen sahanın yanından oyun daha iyi yansıtılır" görüşündeydi. çaresizdim. kabullendim. üstelik ayakta konuşuyordum. ama az sonra yağmur başlamadı mı?
hakemlerı ve takımların kadrolarını yazdığım elimdeki kâğıt da ıslandı tabii... böylece yağmurla birlikte benim kâğıttaki takımlar da siliniverdi. allah'tan bir hafta önce gitmiştim budapeşte'ye. mtk takımını lig maçında ve iki antrenmanında izlemiş, oyuncularını tanımıştım. fenerbahçelileri zaten biliyordum. bu bakımdan fazla sıkıntı çekmeden yayını sürdürdüm. ama bu bana öyle bir ders oldu ki... o günden sonra notlarımı muhakkak bir naylon dosyaya, bir saydam kaba koyma alışkanlığını benimsedim. özellikle açık havadaki sunuculuk görevlerimde notlarımı hep naylon kılıfta korudum.
işler yalnız saha kenarında değil, sahada da iyi gitmiyordu. ilk yarı sonlarında mikro mustafa sakatlanmış, sağaçıkta sadece yer dolduruyordu. seke seke koşmaya çalışıyordu. yani fenerbahçe 10 kişiydi gerçekte... yine de dayanıyordu. 15 dakika daha dayanabilse, istanbul rövanşı güven altına alınabilirdi. fakat tam 75'inci dakikada... fenerbahçe kalesinin önü karıştımştı. o kargaşada topun kaleye girdiği görüldü. yemiştik golü... fakat, hayır!.. hakem penaltı noktasını gösteriyordu. doğrusu avusturyalı hakem babaucek'in bu kararına kargalar gülerdi. çünkü top ağlarla kucaklaştığına göre, eğer penaltılık durum varsa bile penaltı verilmez, gol geçerli sayılırdı. yoook, gol değilse, faul varsa, o zaman da bu serbest atışın fenerbahçe lehine çalınması gerekirdi. hakem dinlemiyordu. penaltı çekilecekti. çekildi de... ve kaleci hazım kurtardı. fenerbahçeliler sevinçle hazım'a koşarken, avusturyalı hakem penaltıyı tekrarlatacağını bildiriyordu. mtk'ıılar penaltıcılarını değiştirdiler. ve ikinci şanslarını gole çevirdiler. fenerbahçe'de moral adına hiçbir şey kalmamıştı. bu arada şeref has kaptan olarak hakeme doğru yaklaşırken... birden hakemin eliyle dışarıyı gösterdiğine tanık olduk. şerefi oyundan çıkarıyordu. şeref ne yapmıştı? gören, anlayan yoktu. garip bir penaltı... sakat mustafa... bir de takımın dinamosu, üstelik kaptanı çıkınca... son 14 dakikada kaç gol olabilirdi. neyse mtk'lılar bu avantajı fazla kullanamadılar, bir son dakika golüyle 2-0'ı sağladılar.
halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
maç akşamı budapeşte'de verilen ziyafette fenerbahçe başkanı dr. ismet uluğ'la birlikte, yanımıza şeref has'ı da alarak avusturyalı hakem babaucek'le konuşuyorduk. şerefin terbiyesi, efendiliği nedeniyle takım kaptanı seçildiğini söyleyerek kendisini niçin oyundan çıkardığını sorduk. hakem "kaptanınız yakamı tutarak bir şeyler söyledi. ne söylediğini anlamadım. kötü bir şeyler söylediğini sanmıyorum. yüzünün ifadesinden öyle anladım. fakat benim yakamı tuttuğu için çıkardım" dedi. avusturyalıya biz türk'lerin, hattâ genelde akdenizlilerin el kol hareketleriyle, bazen de karmızdakinin yakasını tutarak, dizine vurarak konuştuğumuzu anlattım. ikna oldu. raporunda "oyun heyecanı içinde, elektrikli hava basılsın diye oyuncuyu çıkardığını" yazacağını söyledi. gerçekten öyle yazmış olmalı ki, daha sonra şerefe uefa'dan herhangi bir ceza gelmedi. ancak hakem babaucek şunları da ekledi: "şimdi futbolcunuzu tanıdım. efendiliğine de inandım. ama ilerde benim yönettiğim bir maçta rastlaşırsak, sahada bana selam vermek, hatır sormak için bile olsa yakamı tutarsa yine oyundan çıkarırım. çünkü onbinlerce seyirci onun ne söylediğini bilmez. yakamdan tutuşuna bakarak hüküm verir. bu nedenle oyuncularınız bilsin ki, hakemin yakası tutulmaz.
mtk ile budapeşte'de oynadıkları maçtan önce fenerbahçelilerin bir şanssızlığı da, nedim'in sakatlığıydı.
ilk kez 1963-1964 sezonunda düzenlenmeye başlanan kupa galipleri kupası 1998-1999 sezonunda son kez düzenlenip uefa kupası ile birleştirilmiştir. türkiye bu kupada 13 farklı takımla temsil edilmiştir. kupa galipleri kupasında türk takımlarının en büyük başarısı çeyrek finale çıkmaktır ve çeyrek finale 4 takımımız çıkmıştır.
kupada çeyrek finale çıkan ilk türk takımı fenerbahçedir. diğerleri ise şöyle;
dün gece linfield'e 2-0 yenilmesine rağmen avrupa kupa galipleri turnuasında 3. tura yükselen fenerbahçe'nin yeni rakibi 18 aralıkta çekilecek kur'alarda belli olacaktır.
f bahçenin çeyrek finallerdeki rakibi şu takımlardan biri olacaktır: manchester united (ingiltere), sporting (portekiz), mtk (macaristan), olympique lyon (fransa), celtic (iskoçya), f.c. barcelona-hamburger sv (b. almanya) galibi, slovan (çekoslovakya) - borough united (gal) galibi.
evvelki gece yapılan maçta manchester united. londra'da 2-0 yenildiği tottenham'ı 4-1 yenerek kupadan elemiştir.
dün gece de slovan bratislava, borough united'ı 1-0 mağlup etmiştir. iki takım ikinci maçlarını 4 gün sonra oynaycaklardır. iskoçya'nın celtic takımı zagrep dinamo'suna 2-1 yenilmesine rağmen ilk maçı 3-0 kazandığından üçüncü tura çıkmıştır.
f.c. barcelona ile hsv dün gece hamburg'da 0-0 berabere kalmışlardır. barselona'daki ilk mac da 4-4 berabere bittiğinden iki takım tarafsız bir sahada üçüncü maçı oynayacaklardır.
fenerbahçe ilk maç için mtk'ya 8 ocak'ı teklif etti
lüzumsuz bir iyimserlik havasının yayılışından şikayetçi olan sarı-lacivertliler, «rakibimiz sanıldığı kadar zayıf değil» diyor
fenerbahçe, avrupa kupa galipleri turnuasındaki rakibi mtk'ya, peşte'deki ilk maç için 8 ocak tarihini teklif etmiştir.
teklifin macaristan'a bir mektupla bildirildiğini açıklayan teknik direktör fikret arıcan «bizim için bundan daha müsait bir tarih yok. mektupta, maçları mevsim şartları sebebiyle başka bir tarihte yapmamıza imkan olmadığı hususunu da kaydettik» demiştir.
mtk, kulübü aksi bir tarih ileri sürdüğü takdirde, 8 ocak'ta ısrar edeceklerini bildiren arıcan, durumun gerekirse uefa'ya duyurulacağına temasla şunları söylemiştir: «hazırlıklara hemen başlıyoruz. ancak, ortaya lüzumsuz bir iyimserlik havası yayıldı, bu havayı tehlikeli buluyorum.» •
fenerbahçe kulübü başkanı dr. ismet uluğ da spor çevrelerine yayılan iyimserlik havası ile ilgili olarak «futbolcularımızı ikaz ediyoruz. mtk'nın bahsedildiği kadar hafif bir rakip olduğuna inanmıyorum.» demiştir.
molnar, mtk karşısında fenerbahçe'yi şanslı görüyor
fenerbahçenin eski antrenörlerinden ignace molnar, noel tatilini geçirmek üzere dün eşi ile birlikte şehrimize gelmiştir.
molnar, gelişinin herhangi bir anlaşma ile ilgili olmadığını, sadece çok sevdiği istanbul'da 10 günlük tatilini geçireceğini söylemiştir.
avrupa kupa galipleri turnuasında fenerbahçe'nin macar m.t.k. karşısında daha şanslı olduğunu belirten antrenör şunları söylemiştir: «macar futbolu son yıllarda bir düşme kaydetmektedir. bunun en canlı misali györ gibi bir köy takımının şampiyon olmasıdır. bence ne m.t.k., ne vasas, ne de ferençvaroş eski kuvvet ve formunda değildir. fenerbahçe, biraz dikkatli oynadığı takdirde rakibini eler ve üçüncü tura yükselebilir.»
macar asıllı antrenör eski takımının dünkü maçını idareciler tribününde heyecanla takip etmiş ve maçtan sonra «fenerbahçe benim bıraktığımdan çok değişmiş. genç bir kadroya sahip bir takımı avrupa'da yenmek çok güçtür.» demiştir.
f. bahçe kulübü cezalı ve sakat futbolcularının durumu sebebiyle mtk ile oynayacağı avrupa kupa galipleri turnuavası maçlarının ileri bir tarihe bırakılmasını isteyecektir.
ilk olarak peşte için 8 ocak tarihi üzerinde ısrar eden sarı - lâcivertliler, macarların da isteğine uyarak şubat ayı için yeni bir teklifte bulunacaklardır.
mtk kulübü dün fenerbahçe'ye ilk maçın 8 martta budapeşte'de, ikinci maçın da 18 mart'ta istanbul'da oynanmasını teklif etmiştir.
mtk kulübü genel sekreteri bokoş'la bir telefon görüşmesi yapan fenerbahçeli yetkililer, «ilk maçın 8 mart'tan önce oynanmasını» öne sürmüşler, mtk genel sekreteri de bu hususta kesin cevabı birkaç güne kadar verebileceklerini belirtmişlerdir.
fenerbahçenin avrupa kupa galipleri çeyrek finalindeki rakibi mtk takımının bir haftadır şehrimizde bulunan müşahidi emil daraxs dünkü fenerbahçe - beşiktaş maçını seyretmiş ve karşılaşmadan sonra «fenerbahçe bu formu ile mtk'yı rahatça yenebilir», demiştir.
ordu takımının ırak'ı 4-1 yendiği maçta kasık lifi koparak sakatlanan birol fenerbahçenin perşembe günü mtk ile yapacağı karşılaşmada takımdaki yerini almasının şüpheli olduğunu söylemiştir.
birol eski bir arızasının tekrar nüksettiğini ifade etmiş ve «takımımı peşte'de eksik bırakmamak için kendimi sürekli bir tedaviye tâbi tutacağım. şimdilik oynayıp oynıyamıyacağım hakkında kesin bir şey söyleyemem. fakat benim için büyük bir talihsizlik bu.» demiştir. teknik direktör fikret arıcan da «birol'u peştede oynatamazsak bu bizim için büyük şansızlık olacak» demiştir.
saat 16 da başlayacak maça, sarı - lâcivertliler, hazım - özcan, ismail - şeref, özer, a. ihsan - ogün, mustafa, şenol, hüseyin, aydın tertibi ile çıkıyor
halit kıvanç peşteden bildiriyor
fenerbahçe takımı, avrupa kupa galipleri turnuasının çeyrek finallerin, deki ilk maçını bugün budapeşte' de mtk ile oynayacaktır.
peşte'nin 38.000 kişilik mtk stadında avusturya federasyonundan babaucek'in idaresinde türkiye saatiyle 16.00 da başlayacak olan bu müsabakaya taraflar şu tertipleriyule çıkacaklardır:
fenerbahçe: hazım - özcan, b. ismail - şeref, özer, ali ihsan -ogün, mıutafa, şenol, hüseyin, aydın.
fenerbahçenin dün mtk stadında yaptığı antremandan sonra takımı isteyen basın mensuplarına «selim'in gelmeyişi, birol ve nedim'in sakatlığı bizi çok müşkül durumda bıraktı» diyen teknik direktör fikret arıcan mtk'ya karşı müdafaa taktiği ile oynayacaklarını ve beraberliğin kendileri için iyi bir netice olacağını söylemiştir.
mtk açık farklı galibiyet istiyor
mtk futbolcu ve idarecileri ise bugün yapılacak maçta fenerbahçe'yi açık farklı bir netice ile yenmek zorunda olduklarını açıklamışlardır. macaristan kupa galibinin başkanı barhalmi de bu noktaya dikkati çekerek şöyle konuşmuştur: «bizi istanbul'a rahat götürecek bir netice almak isteriz. böyle bir netice de herhalde hücum taktiğiyle elde edilebilir.»
mtk'nın şöhretli antrenörü imre kovaça da, fenerbahçe teknik direktörü arıcan'ın söylediği gibi «fenerbahçe ile mtk'nın iki devreli bir maça çıktığını, maçın ilk devresinin peşte'de, ikinci devresinin istanbul'da oynanacağını» söylemiştir. mtk'nın geçen hafta avusturyanın vienna takımını 4-0 yendiği maçın bilhassa son yarım saatlik zamanında çıkardığı oyunla kendisine ümid verdiğini belirten kovaçs «parolamız acık farklı galibiyet. fenerbahçe'nin yarı final şansını ancak peşte'de yok edebiliriz» diyerek demecini bitirmiştir.
hava kapalı ve soğuk
budapeşte'de hava sıfırın civarında seyretmektedir. ilgililer havanın kapalı olmasına rağmen, kar yağısı beklenmediğini bildirmişlerdir. sahanın soğuklar sebebiyle don yapması ihtimaline karsı fenerbahçe'li futbolcuların ayakkabılarındaki kramponlar değiştirilmiştir.
nedim, menisküs değil
fenerbahçeli nedim'i muayene eden macar doktor foldvari gyorgy, nedim'in menisküs olmadığını söylemiştir. doktor nedim'de bulunan arızanın 1.5 yıl öncesine ait bir sakatlıktan doğduğunu ifade etmiş. 15 tedavi tatbik edilmesi halinde bu futbolcunun ameliyat olmadan futbol oynayabileceğini söylemiştir. gustav sebes ve mtk kulübü reisinin yakın alâkasını gören ve onların tavsiyesiyle doktora giden fenerbahçelilerle birlikte dr. selâhattin akel de muayenede hazır bulunmuştur. doktor gyorgy, aydın ve birol'u da muayene etmiştir. aydın'ın mtk maçında oynayabileceğini açıklıyan doktor, birol'a bir hafta istirahat tavsiyesinde bulunmuştur.
bugün türkiye saatiyle 16 da başlayacak olan fenerbahçe -mtk maçını, istanbul, ankara, izmir, antalya, adana, gaziantep, erzurum ve kars radyoları budapeşte'den naklen yayınlayacaklardır.
maçı, arkadaşımız halit kıvanç, mtk stadından saat 16 dan itibaren nakletmeğe başlayacaktır.
* hava alanında pasaportuma bakan memurdan, bindiğim taksinin şoförüne, mtk idarecilerinden, gazetecilerine, hasılı futbolla ilgili herkese göre macaristan'da futbol mevsiminin henüz başlamış olması fenerbahçe'nin mtk'ya karşı en büyük şansı kabul ediliyor... fenerbahçe'lilerin ise «biz ligde yarı yoldayız. bittik. keşke biz de sezona onlar gibi şimdi başlasaydık.» diyorlar.
* bir şoföre bir sigara uzattım, aldı yaktı ve bir nfes çekti, sonra bildiği yabancı dille «sertmiş» dedi. «ama, her halde türk futbolcularının türk sigarası kadar sert olmayacağını umarım.» sonra ilâve etti, «pardon, frençvaroş - galatasaray maçını unuttum.»
* mtk - vienna maçından sonra mtklı idarecilere fenerbahçe'nin beşiktaş'a son saniyede attığı golü anlatıyordum. içlerinden biri gülerek konuştu: «fenerbahçe ile olan maçımızı 89.5 dakika oynamanın yolunu bulalım.»
* dün sabah fenerbahçe'nin mtk stadında yaptığı idmanı takip eden iki otorite sarı - lacivertli futbolcuların fiziğine hayran kaldı. biri eski tek seçici gustava sebes'ti. öbürü yeni tek seçici lajos baroti. sebes «türkleri tanırım. işte, yeni yeni kıymetler bulup, bir araya getirmişler. baksanıza hepsi arslan gibi.» baroti da fenerbahçeli futbolcuların yapısını övüyordu ki, türkiye'ye gelmesi mevzubahis olan antrenör varga lâfa karıştı: «fenerbahçe futbolcularındaki bu idman arzusunu ve fizik kondüsyonu gördükten sonra bir an evvel türk milli takımındaki görevime başlamayı arzu etmeye başladım.»
75 inci dakikaya kadar başarılı oynayan sarı-lâcivertliler penaltı golü ile çözüldü
macar seyirciler de f. bahçe'yi alkışladı. revanş 6 mart'ta istanbul'da
halit kıvanç peşteden bildiriyor
fenerbahçe, avrupa kupa galipleri turnuasının çeyrek finalindeki ilk maçta mtk'ya 2-0 yenildi. şimdi sorulacak sual fenerbahçe'nin bu mağlûbiyete lâyık olup olmadığı ve istanbuldaki revanşta ne yapacağıdır.
evvelâ şunu açıkça ifade edelim ki: fenerbahçe mtk'ya yenildi, fakat ezilmedi. mikro'nun sakatlanmasına, şeref'in oyundan hakem tarafından acaip bir kararla atılmasına ve hattâ ve hattâ hâzım'ın kurtardığı penaltının tekrarlattırılmasına rağmen... bu sözler bir gerçeğin ifadesidir. hiç bir zaman teselli edebiyatı olarak kabul edilmemelidir. zira 90 dakikalık oyunun 75. dakikasına kadar fenerbahçe başa baş dişe diş bir mücadele tutturmuş ve avrupalı futbol adamlarını güldüren klâsik çanakkale müdafaasına başvurmamıştı. şenol'un, aydın ve ogün'ün maçın başından penaltı golüne kadar elde ettikleri fırsatlar fenerbahçe'nin peşte'de müdafaa değil, hücum oynadığına bizce bir işaretti. hücumda da bir şemsiye gibi sahaya yayılmasınoı pekâlâ becerdi...
ama o 75. dakika yok mu? dördüncü tura açılan bütün ümit kapılarını hakemin haksız bir kararı, varını yoğunu ortaya koyan fenerbahçe'lilerin yüzünü kapayacaktı. yoksa, bu maçın kaderi bu kadar iyi bir gününde olan fenerbahçe'ye karşı asla mtk'nın elinde değildi. kısacası hakem değiştirdi oyunun kaderini.
haydi penaltıyı verdi. bu bir karamboldü. özer, kovaça, vasas, török, ismail, şeref, özcan hepsi birbirine girerek kalenin içine yığılmışlardı. kimin kime vurduğu belli değildi. bu karambolde topun filelere girişi mtk'lı futbolcuları çılgına çevirmişti. fakat!.. avusturyalı hakem penaltıya hükmediyordu. avantaj mtk'da ise, avusturyalı hakemin golü muteber addederek santrayı göstermesi gerekirdi. yani daha açık bir deyimle, ya fenerbahçe lehine bir favl olurdu bu pozisyon, veyahut da gol... bu dakikaya kadar maçı büyük bir dürüstlükle idare eden avusturyalı hakem, sonradan... yaptığı bu hatanın acısını fenerbahçeye çektirecekti.
penaltıyı kovacs atıyordu. gerildi ve şütunu patlattı kovaçs, hâzım fırladı, sert bir yumrukla penaltıyı önledi. fakat sevinç kısa sürmüştü. bu defa da hakem hâzım'ın kıpırdadığını ileri sürerek penaltıyı tekrar ettiriyor ve kendisine itirazda bulunan takım kaptanı şerefi de sahadan çıkartıyordu. hakemin bu iki ağır kararı fenerbahçe'yi 2-0 mağlubiyete götüren başlıca sebep oldu. bu defa da vasas çekti penaltıyı, top filelere asıldı, kaldı. ve bundan 4 dakika sonra da solacık bödör avut çizgisine kadar sokulup, sert bir şutla mtk'yı 2-0 öne geçiren golü attı.
gollere kadar...
halbuki, fenerbahçe oyunun bu anına kadar maçı kazanacak fırsatlar elde etmişti. mtk'nın ilk hızı kesildikten sonra, fenerbahçe hüseyini geride çalıştırarak başarılı bir defans kurmuş, ilerideki ümidini ogün - şenol - aydın üçlüsüne bağlamıştı. bu üçlü, henuz 7. dakikada ilk tehlikeyi yaratıyordu. yazık ki; aydın'ın uzattığı topa şenol dalacak ve fakat kaleci kovalek bunu önleyecekti.
bunu şenol'un uzattığı pasa aydının girişi takip ediyor ve aydının ayağındaki top kale ağzında çamura saplanıp, kalıyordu.
mtk, rakibinin kolay yutulur lokma olmadığını anlamış ve oyunu sağdan sola aktarmak zorunda kalmıştı. işte, fenerbahçenin atlattığı en büyük tehlike bu taktik değişikliğinin başladığı ana tesadüf ediyordu. sağaçık török, sağ bekin pasına dalmış ve ismail'in bölgesine kadar inmişti. ismail'in kornere çıkardığı top, köşeden yeni bir tehlikeyi haber veriyor ve vasas ortaya yetişemiyordu...
fenerbahçe zaman zaman sıkışmış olmasına rağmen oyunu ağırlaştırmasını bilmiş ve devreyi hâzım ve özer'in iki harikulade kurtarışıyla golsüz atlatmıştı. bu devrenin badiresi mikro mustafa'nın 38 inci dakikada sakatlanarak oyunu terkedişiydi. bu sebeple fenerbahçe ikinci yarıya mikro'yu sağaçtkta bekleterek, aslında 10 kişi girmek zorunda kalacaktı...
evet, maç bitiyor ve fenerbahçe çok zorlanmasına rağmen mtk'nın baskısına dayanıyordu. hakem o acaip kararını vermese, şu anda fenerbahçe, mtk ile peşte'de berabere kaldı, diyecektik... ama, penaltı golü ve moral bozukluğu arasında yenilen ikinci golle, hakkımız olan beraberlikten uzağa düşüyorduk...
evet, fenerbahçe hiç de müstahak olmadığı halde bu maçı, çok iyi oynadığı ve 9 kişi ile bitirmek zorunda kaldığı bu maçı 2-0 kaybetmişti... avusturyalı hakemi şüpheli nazarlarla sahadan kayboluncaya kadar takip eden macar seyircilerinin mağlûp fenerbahçeyi alkış sağnağına tutmuş olmaları mtk stadında oynanan bu kupa maçının neticesini izaha kâfi gelmişti. fenerbahçe maçı kaybetmişti sadece... yarı final ümidini değil...
avusturyalı hakem şeref'i ceketinin eteğini çektiği için oyundan çıkardığını söyledi.
«22 oyuncunun bir maçta bu kadar dürüst oynadığına az şahit olmuşumdur. hele böylesine iddialı bir maç için.. olmaz böyle şey. türklerin oyunu beni şaşırttı. müthiş süratleri ve fevkalâde teknikleri var. hele kaleci hâzım...
şerefi, tekrarına karar verdiğim penaltı sırasında caketimin eteğini çektiği için sahadan çıkarttım. bu çocuk da sahanın 22 dürüst adamından biriydi. maçtan sonra gazeteciler ihraç kararımın ağır olduğunu ileri sürdüler. oyunun son onbeş dakikasına girmiştik. sinirli bir hava dolaşıyordu. bir hâdiseye meydan vermemek ve oyunun kontrolünü kaçırmamak için ihraç kararında ısrar ettim. mamafih, maçtan sonra gelip benden özür dileyen bu futbolcunun hareketinin cezaya müstahak olmadığını uefa'ya vereceğim raporda belirteceğim. penaltı hâdisesine gelince; mtk karambolde ilk golünü attığı andan evvel penaltıya hükmetmiş ve düdük çalmıştım. atışı kaleci hâzım yerinden kımıldadığı için tekrar ettim.»
üçüncü maç için 18 mart tesbit edildi. sarı-lâcivertliler revanş için hemen kampa giriyor
fenerbahçe kafilesi bu gün viyana'ya geçecek ve geceyi viyana'da geçirdikten sonra yarın uçakla istanbul'a dönecektir.
teknik direktör arıcan kadronun istanbul dönüşünde derhal kampa alınacağını ve mtk revanş macı hazırlıklarına başlayacağını açıklamıştır. kafilede bulunan nedim ise bugün viyana'da son bir muayeneden geçirilecektir.
3. maç için tarih : 18 mart
fenerbahçe - mtk idarecileri üçüncü maç tarihi olarak 18 martta anlaşmışlardır. mtk'nın, brüksel, viyana, amsterdam ve belgrad şehirleri için yaptığı teklifler hakkında başkan dr. uluğ. «tarihle anlaştık. maçın yapılacağı yer uefa tâyin etsin» demiştir.
avrupa kupa galipleri turnuasının ilk çeyrek final maçında mtk'ya 2-0 yenlimiş olmasına rağmen fenarbahçe takımı budapeşte'de büyük bir sempati ve hayranlık toplamıştır.
maçtan sonra görüşlerini açıklayan macar futbol otoriteleri ve basın mensupları «mtk stadının bugüne kadar fenerbahçe ayarında yabancı bir takım görmediğmi söylemişlerdir.
macar futbol adamlarının ve avusturyalı hakemlerin fenerbahçe - mtk maçı hakkındaki sözlerini şöyle özetleyebiliriz:
gustav sebes (macar milli takımının eski tek seçicisi): «benim memnun olduğum taraf: iyi futbol oynandığını evvelce iddia ettiğim fenerbahçe'nin yine beni mahçıp etmemiş olmasıdır. tük futbolcularını canı gönülden tebrik ettim. bu maçın mağlûbiyetle bitmiş olmasının herşeyin bitmiş olduğu mânâsına alınmamaını hatırlatırım. şenol, ali ihsan, özer herhangi bir avrupa takımı oyuncusu hüviyetindeydiler. ama, ali ihsan hepsinden üstündü. beynelmilel bir klâsa sahip bu çocuğa maçtan sonra yakından görmek arzusunu hissettim. size şunu da söyleyeyim. tahminim 3. maç.»
lajos baroti (macar milli takım tek seçicisi): «kısacası bir futbol takımı fenerbahçe. bunu söylemek yetmez mi? bir taktiği sahada bu kadar iyi plânlayıp, tatbik eden bir takıma ender rastladığımı belirtmek isterim. bu kadar güzel futbol oynayan bir takıma futbol takımı denir. başta özer ve ali ihsan, sonra şenol, aydın ve ogün için «bir futbol takıma için lüzumlu yıldızlardı» diyeceğim.»
heves (mtk kulübü ikinci başkanı): «neticeye sevindiğim kadar küçük mustafa'nın sakatlanışına üzngünüm. mtk sahaya çıkarken kimbilir kaç sakat eleman vereceğiz diye endişelenmiştik. hata ve insafsızlık etmişiz. fenerbahçe, avrupai futbol oynadı ve 9 kişi ile oyunu bitirdi. bir misafir futbolcuyu kendi memleketine sakat olarak göndereceğimiz için teessür duymaktayız. macar seyirciler de maçtan sonraki hareketleriyle mahcubiyetlerini belli ettiler. bu sahada fenerbahçe kadar komple bir futbol takımı görmemiştik.»
sebesi (macaristan radyosu spor spikeri): «peşte radyosunda maçı anlatırken fenerbahçe'nin büyük bir futbol takımı olduğunu defalarca tekrar ettim. yazık oldu fenerbahçe'ye.»
sandor (mtk kaptanı): «fenerbahçe'nin futbolunu gördükten sonra sakatlığım sebebiyle yer alamadığım takımımın avantajlarını kullanamayacağını sanmıştım. 2-0, sahadaki mücadeleye göre, birim için parlak neticedir. türk futbolcularından yarı final vizesini koparmak, çok iyi tanıdığım dolmabahçe stadında kolay olmayacaktır.»
fenerbahçeli futbolcuların sahadan soyunma odalarına dönüşü hazin olmuştur. sarı-lâcivertli futbolcular «oynadığımız futbolun karşılığı bu olmamalıydı» demişlerdir.
ilk devrenin 32. dakikasında sakatlanan mikro mustafa'nın bir köşede ağladığını gören arkadaşları üzülmemesini söylemiş ve hırsını revanşa saklamasını tavsiye etmişlerdir.
takım kaptanı şerefin oyundan ihraç edilişi futbolcular üzerinde mağlûbiyet kadar ağır bir tesir uyandırmıştır. maçın yıldızı şenol, «şeref, marttaki revanş maçında oynayamayacak. ben buna üzgünüm. ama, mtk'yı istanbul'da en az üç farkla yeneceğimize bahse girerim» demiştir.
diğer futbolcular da şenol'un tahminine iştirak etmiş ve istanbul maçı için en kötü ihtimalin 3. maç olduğunu belirtmişlerdir.
fenerbahçe kulübü başkanı dr. ismet uluğ iki farklı mağlubiyetten üzgün olduğuna temasla şunları söylemiştir: «fenerbahçe kendine düşen vazifeyi yaptı. yazık ki; memlekete 2-0 mağlûp dönüyoruz. ancak, bu maçın ilk devresiydi. şimdi sıra ikinci devreye yâni, bize geliyor. maçı kaybettik. revanşı ve ümidimizi asla.»
teknik direktör fikret arıcan ise şeref'in oyundan çıkarılışına ve mustafa'nın sakatlanışına üzüldüğünü belirtmiş ve şöyle konuşmuştur: «fenerbahçe bir maçı 11 kişiyle bitirmeyecek anlaşılan. tam istediğimiz gibi futbol oynuyorduk, sahada 9 kişi kaldık. herhalde revanştan ümitsiz olmak için sebep yok. mtk'yı rahat yeneriz.»