ilk basımı 2001 yılında olan ümit kıvanç'ın "kesin ofsayt: televizyon futbolu ve futbol medyası" kitabından;
beşitaş'ın 5-0'lık barcelona yenilgisi ertesinde (10 kasım günü) star gazetesinin yaptığıydı. "şok suçlama" diye manşet attılar. altına da şunları yazdılar:
"beşiktaş'ın, avrupa'ya barça hezimetiyle veda etmesinin faturası, scala'ya kesildi. yöneticiler 'devler ligi öncesi hocamıza, yıldız oyuncu alalım, dedik, reddetti. şimdi de transfer istiyor' dediler. scala'ya muhalefet kanadından da büyük tepki gelirken italyan'ın yabancı transferleri de eleştiriden nasibini aldı. beşiktaş karıştı. (...) siyah-beyazlı ekibin barcelona önündeki 5-0'lık yenilgisi bardağı taşıran son damla oldu. (...) scala'ya 'sana yıldız oyuncular alalım' dediklerini de hatırlatan yöneticiler, 'ancak hocamız (...) transfere karşı çıktı. şimdi de bizden futbolcu istiyor. bu nasıl mantıktır çözemedik' diye konuştular. beşiktaş'taki yerliler ve yabancılar dahil tüm transferlerden scala'nın sorumlu olduğunu da söyleyen siyah-beyazlı yöneticiler, 'avrupa takımlarının yabancıları maç kurtarıyor, bizimkiler kadroya bile giremiyorlar' görüşünü savundular. bu scala ve başta khlestov olmak üzere yabancı oyuncuları da suçlayan muhalefet kanadı yönetimi de iş bilmemekle suçladı. muhalifler 'beşiktaş avrupa'da rezil oldu. bu iş scala ile gitmez' diye görüş belirttiler."
gördüğünüz üzre, beşiktaşlı taraftarın dünyasını hakikaten karıştırabilecek olan bu haberde "şok suçlama"yı kimin yaptığı belli değil. elimizdeki özneler, "yöneticiler" ve muhalefet kanadından ibaret. ayrıca "şok" olan ne? bir teknik direktör, hayali ihracatla mı suçlanmış meselâ? yoksa herhangi bir suçlamanın yapılmış oluşu mu "şok"? bunlar da belirsiz.
ama futbol basını için böyle şeylerin önemi yok. kartal beş yemiş, taraftar kırgın ya, bütün olumsuz duygular kaşınacak, hareket yaratılacak, heyecan yaratılacak...
eğer linççiliğin kışkırtılmasında kulüp yöneticilerinin payını hesaplayacaksak futbol basınında yerleşik uygulama haline gelmiş "asparagasçılığı" -meslek jargonunda "ağıza laf oturtma" da denir- bilmek ve yöneticilerin hesabından düşmek zorundayız, ilaveten, diyelim ki bir yönetici kışkırtıcı bir demeç verdi, futbol basınının bunu yayımlamama seçeneği de var. oysa böyle bir durumda, biliyoruz ki, kavga-gürültü en büyük rating kaynağı olduğundan, en başta televizyon kanalları bu demecin üstüne atlayacak ve defalarca yayımlayacaklardır. bu konuda yazılı basın, televizyona göre daha avantajlıdır. çünkü tv, "şok suçlama" vs. diyecekse, suçlamanın sahibini göstermek zorunda kalır. oysa gazeteler, yukarıdaki örnekte gördüğümüz gibi, daha geniş bir hareket alanına sahiptir.
kendilerine atfen yayımlanan demeçleri için yöneticilerin her durumda suçlanamayacaklarını söylüyorum, ama linççiliğin kışkırtılması bahsinde doğrudan onların sorumlu olduğu bir faaliyet türü de var: bunları, kulüp içi iktidar hesaplarına dönük" organize suçlar" diye adlandırabiliriz. yönetim yıpratma taktikleri icabı tribün liderleri ve amigolar aracılığıyla bazı taraftarların bir oyuncuya, bazı oyunculara, takıma, teknik direktöre, başkana vs. karşı seferber edilmesi diye de açıklayabiliriz.
aynı kitapta yer alan diğer "linçcilik" yazıları için;
ilk basımı 2003 yılında olan yiğiter uluğ'un "hatice'den mektuplar" kitabından;
televizyonun karşısına geçtik, heyecanla maç saatini bekliyoruz... atilla gökçe, zeki çol, münir bağrıaçık, ben ve ev sahibi mehmet çiftçi... istanbul'dan kilometrelerce uzakta, barselona'da galatasaray-sturm graz maçını izleme ayrıcalığına kavuşmuşuz, mehmet sağolsun... odaya şöyle bir bakıyorum, hepimizin yüzünde bu "özel" saatlerin keyfinden ziyade, endişenin parmak izleri var.
maçın başlama düdügüyle birlikte emre belözoglu'nun ilk onbirde yer aldığını fark ediyoruz. buruşan yüzlerimizin kelimelerle ifadesi zeki çol'un ağzından dökülüyor: "bu çocuk bu gece kırmızı kart görebilir."
antrenörlerin ve yöneticilerin, yıllardır birlikte yaşadıkları gencecik bir insanın son günlerde omuzlarına binen tonlarca ağırlıktan hiç habersizmiş gibi davranması affedilir gibi değil. hani nerede profesyonellik, dilimize pelesenk ettiğimiz o meşhur kavram? profesyonellik, önce işini iyi bilmek değil mi?
dakikalar ilerledikçe maçın sinir katsayısı yükseliyor. sahadan tribüne yansıyan gerilim, ali sami yen'den kalkıp, ta akdeniz'in öbür ucundaki küçücük adaya, bize kadar ulaşıyor. hele ki, graz'ın beraberlik golünden sonra... nikotinmanların tütün ihtiyacı kabarıyor, tırnaklar kemiriliyor, parmak uçlarımız üşüyor... kanımız mı çekiliyor, ne? kameralar, tribünlerde gezindiğinde gördüklerimiz de içaçıcı sayılmaz. 25 bin kişinin oynadığı bir korku filminin içine düşmüş gibiyiz.
gecenin sonunda galatasaray, yıllardır hasretini çektiği bir adımı atmış olmasına karşın, ağız tadıyla sevinemiyoruz (bunda, emre'nin gördüğü kırmızı kartın ve maçın son dakikasında ortaya çıkan spor adına yüz kızartıcı manzaranın da payı var). saatlerdir süren gerginlik, maçı bitiren düdükle bir çırpıda coşkuya dönüşemiyor elbet.
* * *
çok değil, 24 saat sonra benzeri koşullarda barcelona var sahada... yaklaşık 60 bin taraftarının önünde beşiktaş'tan istediği galibiyeti alıyor ama, bu sonuç bile şampiyonlar lig'ine devam etmesi için yeterli değil. 100 milyon doları aşkın maliyetiyle dünyanın en pahalı takımlarından biri olan barcelona, dramatik bir şekilde veda ediyor avrupa'nın en büyük futbol organizasyonuna. katalanlar'ın ulusal gururu şampiyonlar ligi'nden düşüyor. ancak nou camp'ın tribünlerinde en küçük bir gerilim ya da protesto yok. sonlara doğru turdan ümidini kesenler, sessizce terkediyor stadı, o kadar... kalanlar, kulaklarında transistorlu radyolarla, bir müjde bekliyor milano'dan. hepsi üzgün... düşkırıklığı içinde... bütün bunlar, içlerindeki gerçek spor sevgisini yok edemiyor. nereden mi çıkarıyorum? muhtemelen gözünüzden kaçmıştır, oyunun son dakikasında beşiktaş kalecisi fevzi, kendisine verilen bir pası ileri vurmaya çalışırken, sakatlandı. bir müddet yerde kıvrandı ve sonra yapılan ilk yardım sayesinde zorlukla ayağa kalkabildi. fevzi'nin kalesine dönmesiyle birlikte tribünlerden alkışlar yükseldi. bizim, sahayı sedyeyle terk eden rakip sporculara lâyık gördüğümüz "ohh, ohh" cıngılından ne kadar farklı değil mi?
liverpool'un efsanevi menaceri bili shankly, yıllar önce "futbol bir ölüm kalım mücadelesi değildir. çok daha önemlidir" demiş. türkiye'nin futbol ortamını görse ne derdi, çok merak ediyorum.
önce 2000-01 sezonunda beşiktaş'ın canını yaktı. leeds, milan ve barcelona'yla aynı grupta yer alan siyah-beyazlılar son maçta nou camp'a iddiasını yitirmiş bir haldeçıkmıştı belki ama 5-0'lık bir mağlubiyet yine de asap bozucuydu. maçta gollerden birii penaltıdan rivaldo atmıştı.
ertesi sezon bu sefer fenerbahçe'ye rakip oldu barcelona. fenerbahçe için bir kabus gibi geçen şampiyonlar ligi macerası da nou camp'ta bir barcelona maçıyla son buldu. fenerbahçe maça puansız, son sıraya demir atmış bir halde çıkmıştı ve tek hedef, hiç değilse bir puan alıp sıfır çekme utancını yaşamamaktı. bu uğurda son dakikaya kadar iyidirenç gösterdiler ama o son dakikada rivaldo bilgisayar oyunlarında görülebilecek cnsten bir frikik golüyle maça acı bir nokta koyuyordu.
yaz geldiğinde bu sefer dünya kupası heycanı sardı bünyeleri. lk maçta brezilya ile oynuyorduk. öne de geçmiştik ama rivaldo önce ronaldo'ya beraberlik golünü attırdı, sonra da penaltıdan takımının galibiyet sayısını kaydetti, arada bir de hakan ünsal'ın oyundan atılması olayına karıştı, dizine çarpan topta kendini yere atıp suratını tutmasıyla da yurdumuz insanınının hepten antipatisini kazandı.
barcelona teknik direktörü lorenzo serra ferrer, beşiktaş’ın güçlü bir ekip, ilk maçta kendilerini 3-0 yenmelerinin de bunun kanıtı olduğunu söyledi.
ferrer, maçın yapılacağı nou camp stadı’nda düzenlediği basın toplantısında, yarınki maçın beşiktaş’ın uefa kupası’na katılabilmesi için son şans olduğunu vurgulayarak, "onlar da bizim gibi bu maçı kazanmak isteyecekler. sanırım rakibimiz kontratak futbolu oynayacak. herşeye rağmen biz galip gelmek için sahada herşeyimizi ortaya koyacağız" dedi.
ac milan-leeds unıted maçı
ispanyol teknik adam, şampiyonlar ligi’ne devam etmeleri için yarın galip gelmelerinin yanı sıra leeds united’ın ac milan’a yenilmesi gerektiğini ifade etti.
barcelona’nın yarın beşiktaş’ı yeneceğine inandığını söyleyen ferrer, "bizim için tek yol, galibiyet. ancak bir kulağımız da milano’da olacak. umarım milan galip gelir" diye konuştu.
barcelona’nın çok güçlü bir ekip olduğunu belirten ferrer, şampiyonlar ligi’nden elenmeleri durumunda uefa kupası’nda en azından final oynayacaklarına inandıklarını sözlerine ekledi.
barcelona 5 forvetle
barcelona’nın yarın beşiktaş karşısına 5 forvet oyuncusuyla çıkması bekleniyor.
ferrer’in bu karşılaşmada alfonso, kluivert, rivaldo, cocu ve luis enrique’yi forvete dönük oynatacağı ve sahaya takımını 3-2-3-2 sistemiyle çıkaracağı öğrenildi. fc barcelona’nın yarın tsi 21.45’te nou camp stadı’nda yapılacak karşılaşmaya şu 11’le çıkması bekleniyor:
arnau, puyol, abelardo, sergi, simao, petit, luis enrique, rivaldo, cocu, kluivert (dani), alfonso
bu arada, ispanyol ekibinde sakatlıkları henüz geçmeyen reiziger ve overmars’ın yarın forma giymelerinin zor olduğu kaydedildi.
beşiktaş, barcelona ile yarın yapacağı maç için dün akşam barcelona'ya gitti. aileleriyle birlikte ispanya’ya giden siyah beyazlılar bugün nou camp stadı'nda bir idman yapacak. öte yandan karşılaşmayı isviçreli urs meier’in yöneteceği açıklanırken, beşiktaş yönetimi, bu haftaki samsunspor maçının ertelenmesi için futbol federasyonu’na başvurdu.
beşiktaş, istanbul'da ezdiği barcelona'ya ispanya'da teslim oldu. avrupa defterini kapadı. defans hataları golleri getirdi.
uefa ümitleri de sona erdi.
siyah beyazlılar, nou camp'ta cocu, louis enrique (2), rivaldo (penaltı) ve gabri'nin gollerine teslim oldu. tarihi yenilgilerinden birisini daha aldı.
kartal üzdü
beşiktaş, barcelona maçına bir ümit için çıkmıştı. neden olmasın uefa kupası diyordu. ancak istanbul'da 3-0 yendiği ispanyol rakibine ilk dakikalarda yediği gollerle teslim olan kartal, maçtan da boynu bükük ayrılarak avrupa defterini kapadı, lige döndü: 5-0.
dakika 5: yasin'in pasıyla buluşan ahmet, barcelona ceza alanının sol kanadından abelardo'yu çalımladı. kaleye sert bir şut attı. kaleci arnau son anda topu kornere çeldi.
dakika 9: sergi'nin sağ kanattan başlattığı kontratakta topla buluşan dani, ceza alanına girer girmez sert bir şut attı. ali eren topu son anda kornere çeldi.
dakika 10 (gol): rivaldo'nun kullandığı korner atışında ali eren, ümit ve nihat topu seyretti. l.enrique'nin aşırttığı top boşta kaldı. araya giren cocu yakın mesafeden ayak koyup, fileleri havalandırdı: 1-0.
dakika 17 (gol): yine rivaldo'nun aynı bölgeden kullandığı korner atışında bu kez xavi kafayla aşırttı. l.enrique ayak koydu ve skoru 2-0 yaptı.
dakika 32: yasin'in başlattığı kontratakta topla buluşan nihat'ın şutu defanstan döndü. gerilerden gelen tayfur'un sert şutunda top direği sıyırıp auta çıktı.
dakika 38: yasin'in pasıyla buluşan nihat, sağ kanatta petit'i çalımlayıp, geçti. yaklaşık 30 metreden attığı set şutta kaleci arnau yatarak topu kornere çeldi. münch'ün korner atışında yasin kafayı vurdu. meşin yuvarlak yine direğin dibinden autu boyladı.
dakika 49 (gol) borcelona'nın sağdan geliştirdiği atakta, fevzi kalesinden çıkıp çıkmama konusunda tereddüt edince l.enrique topa gelişine vurdu ve farkı üçe çıkardı: 3-0.
dakika 65 barcelona atağında rivaldo sol çaprazda topla buluştu. çok sert vurdu meşin yuvarlak kalenin yanından auta gitti.
dakika 70 beşiktaş'ın atağında barcelona ceza sahası içinde meydana gellen karambolde ahmet ve münch topa vuramayınca takımımız bir golden oldu.
dakika 71 beşiktaş gole çok yaklaştı. ümit'in pasıyla birlikte ceza sahasına giren ahmet, bir anda kaleci ile karşı karşıya kaldı. vuruşunda top kalecinin başına çarpın kornere çıktı.
dakika 73 barcelona'nın ani atağında kluivert'in şutunu fevzi yumrukladı. toplu buluşan rivaldo'nun vuruşunda fevzi bu sefer ayaklarıyla gole izin vermedi.
dakika 80 (gol) barcelona'nın kullandığı serbest vuruşta beşiktaş savunması topu elle kesti, hakem penaltı noktasını gösterdi. atışı rivaldo kullandı. topu ve fevzi'yi ayrı ayrı köşelere gönderdi: 4-0.
dakika 88 (gol) ani barcelona atağında ikinci yarıda oyuna giren gabri topla buluştu ceza sahasının dışından mükemmel vurdu, fevzi'nin çabası sonucu değiştirmedi: 5-0. maçta bu sonuçlla bitti.
beşiktaş teknik direktörü nevio scala, fc barcelona karşısında, mehmet ile ayhan’ı birlikte ilk 11’de oynattı.
italyan teknik adam, ayhan’a orta sahada görev verirken, mehmet’i ise orta sahanın önünde, forvetteki ahmet’e yardımcı olarak oynattı. bu arada bu sezon avrupa kupası maçlarında forma şansı bulamayan kaleci fevzi de ilk kez barcelona karşısında ilk 11’de sahaya çıktı. scala, savunmayı ise ali, ümit ve tayfur’dan oluşturdu.
100 türk taraftar
türk taraftarlar, beşiktaş’ı barcelona’da da yanlız bırakmadı. yaklaşık 100 türk taraftar karşılaşmayı kendilerine ayrılan bölümden izledi.
öte yandan beşiktaş’ın eski teknik direktörleri john benjamin toshacak ve gordon milne de karşılaşmayı izleyenler arasındaydı.
ispanyollar ise karşılaşmaya çok fazla ilgi göstermedi. 120 bin kişilik nou camp stadı’nın özellikle üst tribünlerinde geniş boşluklar göze çarptı.