maçtan dakikalar 16. dakikada abdurrahman kendi çabasıyla getirdiği topu ön direkte bekleyen fatih'e aktarmak istedi, ancak kaleci ramazan araya girerek yumruklarıyla tehlikeyi önledi. 22. dakikada hurşut'un uzun pasında topla buluşan tum, meşin yuvarlağı kontrol edemeyince defans tehlikeyi önledi. 28. dakikada hurşut'un yaklaşık 20 metreden attığı sert şutta kaleci fornezzi topu yatarak kontrol etti. 37. dakikada culio'nun sağdan yaptığı ortada kaleci ramazan, fatih'den önce topa dokunarak büyük bir tehlikeyi önledi. 39. dakikada azofeifa'nın kullandığı köşe atışında altıpas içinde aykut topu ıskalayınca takımını bir golden etti. karşılaşmanın ilk yarısı golsüz berabere tamamlandı. 47. dakikada gelişen orduspor atağında fatih'in pasıyla ceza alanı içinde topla buluşan culio'nun sert vuruşunda, meşin yuvarlak kaleci ramazan'ın yanından ağlara gitti: 0-1 51. dakikada mehmet sedef'in pasıyla ceza alanına girmeden topla buluşan yasin, çaprazdan sert bir şutla topu ağlarla buluşturdu: 1-1 59. dakikada azofeifa'nın sağ kanattan arka direğe gönderdiği topa iyi yükselen tum takımını 2-1 öne geçiren golü kaydetti. 61. dakikada murat'ın yerden altıpas içine gönderdiği topa aykut ve kaleci ramazan anlaşmazlığına rağmen rakip futbolcular dokunmayınca defans tehlikeyi uzaklaştırdı. 66. dakikada tum'un sağ taraftan yaptığı ortada ceza alanı içinde yasin topu azofeifa'nın önüne indirdi. bu futbolcunun sert şutunda meşin yuvarlak az farkla üstten auta çıktı. 75. dakikada soner'in uzun pasıyla buluşan yasin, ceza alanı içindeki azofeifa'ya gönderdiği topa bu futbolcu dokunamayınca, meşin yuvarlak taca çıktı. 82. dakikada hurşut'un kullandığı köşe atışında ön direkte aykut'un kafa vuruşunda top az farkla arka direğin yanından dışarı gitti. 90+3. dakikada soner'den aldığı topla ceza alanı dışında topla buluşan zec, önündeki rakibini geçtikten sonra vuruşunu yaptı. orduspor savunmasında görev yapan yalçın, kendisine çarparak havalanan ve kaleye yönelen topu gol çizgisi üzerinde ıskalayınca, gençlerbirliği üçüncü golüne kavuştu: 3-1 karşılaşma gençlerbirliği'nin 3-1 üstünlüğüyle sona erdi.
gençlerbirliği teknik direktörü fuat çapa, önlerinde 3 maç olduğunu bu maçlardan alacakları puanlarla ilk yarıyı 24 puanla tamamlamayı hedeflediklerini söyledi.
gençlerbirliği’nin başkentte orduspor’u 3-1 mağlup ettiği maç sonrası düzenlenen basın toplantısında konuşan gençlerbirliği teknik direktörü fuat çapa, geriye düştükleri maçı kazanmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. bu maçın iki takım içinde önemli olduğunu ifade eden çapa, şöyle konuştu: “ilk devreye rahat girebilme adına önemli maçtı. ilk yarı dengeli bir karşılaşma oldu. her iki takım birbirini kontrol etti. ikinci yarı 1-0 geriye düşsek bile paniğe kapılmadan mücadelemize devam ettik. bunun neticesinde beraberliği yakaladık. beraberlik golü sonrası boş alanlar yakaladık. orta sahadaki oyuncularımız önemli katkısıyla galibiyeti aldık. önümüzde 3 maç var. hedefimiz 24 puanla ilk yarıyı tamamlamak. buna ulaşırsak ilk yarının flash takımlarından birisi olabiliriz.”
orduspor cephesi
metin diyadin: kötü gidince toparlanmak zor oluyor son dört haftada aldıkları mağlubiyetlerin ardından çıkış aradıklarını dile getiren orduspor teknik direktörü metin diyadin, “son maçlarda attığımız golün ardından çok çabuk gol yiyoruz. bu da psikolojik olarak bizi etkiliyor.`` diyerek, şöyle konuştu: ``ayrıca kadro derinliğimizin olmaması yoğun maç trafiğini kaldıramadık. 6 günde 3 maç oynadık. üst üste kötü gidince toparlanmak zor oluyor. ama yinede oyuncularımın yinede azimlerinden mutluyum. kaybetsek de genelde oyuna ortak oluyoruz. farklı faktörlerle kazanamadığımızı düşünüyorum.” gençlerbirliği oyuncuları yasin ve kulusic, ilk yarı olmasa da ikinci yarı gösterdikleri performansla maçı kazanarak, iki takımın üst üste sıralandığı hafta da önemli bir galibiyet aldıklarını belirtiler.
ordusporlu oyuncular murat kalkan ve fornezzi ise, son 5 maçta iyi mücadele etmelerine rağmen kazanamadıklarını vurgulayarak, iyi oyunu 90 dakika boyunca sergilememeleri ve gol attıktan sonra erken gol yemelerinin mağlubiyetlerinde önemli etki olduğunu kaydettiler.
pazar günü ankara'da orduspor'u ağırlayacak olan ekibimiz, rakibi ile lig tarihindeki 7. (3g, 2b, 1m, 9ga, 5gy) ve ankara'daki 4. (2g, 1b, 7ga, 2gy) maçına çıkacak.
kırmızı-siyahlılar rakibi ile ankara'da ilk kez 27 kasım 1983'de karşılaşmış ve reşit kaynak, harun erol ve serdar eroy'un golleri ile sahadan 3-0'lık skorla ayrılmıştı. 2 aralık 1984'deki maçı ise muammer nurlu ve şirahman berberoğlu "şirin berberoğlu"nun golleri ile 2-0 kazanmıştı. 6 kasım 1985'deki oynanan ve orduspor'un hem ilk golünü hem de ilk puanını aldığı maç 2-2 sonuçlanmıştı.
orduspor düşüş yaşıyor
sezona fenerbahçe mağlubiyetiyle başlayan ama ardından oynadığı 9 maçta 4g, 5b alan orduspor, 11. haftadan itibarenoynadığı 4 maçı da kaybetti. bu maçlarda 2ga, 6gy.
gençler evinde iyi
bu sezon ankara'daki ilk mağlubiyetini geçen hafta alan gençlerbirlikliler ise evlerinde oynadıkları 7 maçta 4g, 2b, 1m aldılar. 11ga, 5gy.
hakemler: hüseyin sabancı, emre suna, ahmet şimşek
gençlerbirliği: ramazan köse, aykut demir, debatik curri, ante kulusic, mehmet sedef, yasin öztekin (dk. 90 ermin zec), randall azofeifa (dk. 78 mehmet akgün), hurşut meriç (dk. 88 joachim mununga), soner aydoğdu, cem can, herve tum
"yaş ortalamamız gençti" gençlerbirliği'nin teknik direktörü fuat çapa, orduspor galibiyeti sonrasında açıklamalarda bulundu.
spor toto süper lig'de sahasında orduspor'u 3-1 yenen gençlerbirliği'nin teknik direktörü fuat çapa, ligin ilk yarısını 24 puanla bitirmek istediklerini söyledi.
karşılaşma sonrasında düzenlenen basın toplantısına katılan çapa, maçın her iki takım açısından da önemli olduğuna dikkati çekerek, ''belki bir ölüm kalım maçı değildi. ilk devreye rahat girmek için bu devre dengeliydi. 2. devre 1-0 geriye düşünce oyuncularım paniğe kapılmadan 1-1'i yakaladı. bu andan itibaren oyun alanlarımız daha da çoğaldı. bu da farkı getiren bir etkendi. yaş ortalamamız rakibe göre gençti. bu da bize galibiyeti getirdi'' diye konuştu.
bu sezon yeni bir takım oluşturduklarını anlatan fuat çapa, ''ligin ilk yarısını 24 puanla bitirmek istiyoruz. deplasmanda kötü oynamıyoruz. bu haftadan sonra 2 deplasman maçımız var'' diyerek sözlerini tamamladı.
gençlerbirliği'nin bir golüne imza atan yasin öztekin de maçın kendileri için önemine değinerek, ''orduspor bizim bir puan önümüzdeydi. galatasaray'a yenilmemize rağmen iyi sonuçlar aldık. iyi oynamadık ama 3 puan aldık'' diye konuştu.
başkent ekibinin defans oyuncusu debatik curri, orduspor maçının zor geçeceğini bildiklerini anlatarak, ''kazanmamız gereken bir maçtı ve kazandık. son iki yıldır defans oynuyorum. ön libero oynamam benim için problem değil. milli takım da da ön libero oynuyorum'' dedi.
orduspor'u mor-beyaz renklerinden (biraz da hacettepe'yi anımsattığından olsa gerek) ve 1979-80 sezonu uefa kupası 1. tur 1. maçında, 19 eylül'de 19 eylül stadında oynadıkları ve 2-0 kazandıkları (aynı zamanda o sezon türk takımlarının avrupa kupalarında kazandıkları tek galibiyetidir) banik ostrava maçlarından ötürü sempati duyarım...
maçtan önce aklımda 2 şey var; biri başlarında eski oyuncularımızdan ve aynı zamanda oftaş'ı 1. lige taşıyan metin diyadin'in olması, diğeri de 26 yıl sonra tekrar en üst ligdeler ve ben tribün tarihimde ilk kez orduspor'u (hem de gençlere karşı) canlı canlı izleyeceğim...
orduspor deplasmanda iyi oynadığı ama kaybettiği fenerbahçe maçı ile başladı. ardından 9 maç (5b, 4g) yenilmediler. ama sonra birden düşüşe geçtiler ve bu maç öncesi son 4 maçı kaybetmiş durumdalar. hem metin hocanın kalması hem de kendileri için çıkış arıyorlar. biz ise son 4 haftada 3 büyük istanbul takımı ve sivasspor ile oynadık ve bu maçlardan 5 puan çıkarabildik. altımız kaynıyor ve hafta içi erteleme maçı için trabzona gideceğiz. bu nedenle hayati bir önemi var 3 puanın...
ilk yarı çok dengeli geçiyor. iki takım da mücadele ediyor. doğrusu orduspor bizden daha çok istiyor ve daha çok basıyor. bu yüzden de oyun kuramıyoruz. ilginçtir son 4 haftada oynadığımız beşiktaş, galatasaray ve fenerbahçe maçlarında uyguladığımız yoğun baskı ve rakibi bozma oyununu bize sahneliyorlar... 1-2 cılız pozisyon dışında bir şey yok. gençlik parkı kalesine soldan yerden yapılan ortaya fatih tekke dokunacakken ramazan son anda eliyle çıkarıyor... oyunun hakkı... ilk devre 0-0 bitiyor.
ben de uzun zaman sonra maratonun en önden 6 sırasına iniyorum. futbolculara daha yakın maç izliyorum. yanımda tunç ve babası var. tunçla uzun zamandır muhabbet edememiştik bir yandan muhabbet ediyoruz bir yandan maç izliyoruz. ikinci yarı başlıyor ve ordu golünü buluyor. ilk yarıda iyi olmadığımızı düşünerek biraz panik oluyoruz ama yasin'in 3 dakika sonra nefis aşırtma golü ve tribünlerin tum yerine zec girsin diye tempo tuttuğu bir anda tum'un golü ile öne geçiyoruz. sonra birkaç pozisyonda ramazanın güzel kurtarışları var ve son 90+'da zec oyuna giriyor. tunçla "adam son dakikada oyuna giriyor ne yapacak ki" lafımızı, zec ağzımıza tıkıyor ve bir anda soner'in pası ile kaleyi görüyor. şutu defansa çarpıp kaleye yöneliyor ve ağlarda... özellikle bu gole çok seviniyoruz çünkü uzun zamandır gol atmayan zec'in golü (ki normalde yalçın'ın kendi kalesine golü olsa da) moral bulması için çok değerli... bir an önce geçen yıl sakatlanmadan önceki ivmesini yakalamsını diliyoruz...
maç içinde tribünün karşılaşmayı takip edip her güzel hareketten sonra alkış ve futbolcu adına tempo tutması, ilk yarıdaki serbest atış öncesi "azofeifa"nın adının tempo tutulması gibi anlar ise çok güzel bir ortam oluşturuyor. tribün bağırdıkça oyuncuların biraz daha istekli oldukları görünüyor...
maç bitiyor. bir anda fidayda çalmaya başlıyor. tunçla aşağı doğru basamaklardan inerken, en önlerde oturan ak saçlı, sakallı bir amca ayağa kalkıp oynamaya başlıyor. tunç fotoğrafını çekiyor çok güzel görünüyor amca. takım tribüne çağırılıyor. o da ne, curri ellerini açmış fidayda oynayarak geliyor. şaşırıyoruz. yanındakilere de "oynasıza" diye kışkırtıyor. soner çekinerek ona katılıyor. sonra üçlü çekiliyor ve stadı terk ediyoruz.
içimden mor-beyaz renklerin en üst lige çok yakıştığını ve metin diyadinle birlikte bu ligde yollarına devam etmelerini diliyorum. bir yandan da arkadaşları ağustos'da yaptığımız doğu karadeniz turunda karar verdiğim marttaki ordu deplasmanına gitme konusunda gazlamaya devam ediyorum...
güzel bir gün ve akabinde arkadaşlarla geçirilen güzel bir akşam/gece olarak anılar arasına ekleniyor...
orduspor teknik direktörü metin diyadin,istifasını sundu
spor toto süper lig ekiplerinden orduspor kulübü başkanı nedim türkmen, "heyecanını yitirdiğini belirten hocamız metin diyadin, istifasını sundu" dedi. türkmen, aa muhabirine yaptığı açıklamada, takımın geçtiğimiz hafta deplasmanda gençlerbirliği’ne 3-1 mağlup olması sonrasında teknik direktör metin diyadin’in yönetim kuruluna istifasını sunduğunu söyledi. diyadin’in takım üzerinde konsantre olamadığını gerekçe göstererek istifa etmek istediğini belirttiğini ifade eden türkmen, şunları kaydetti: "hocamız metin diyadin’in bu takımın süper lig’e çıkmasında büyük emekleri oldu. süper lig mücadelesinde de şuana kadar önemli puanlar kazandırdı. bundan dolayı kendisine teşekkür ediyoruz. hocamız, takım üzerinde konsantre olamadığını yönetimimize bildirdi. heyecanını yitirdiğini belirten hocamız metin diyadin istifasını sundu. aslında kendisinin devam etmesini istedik. ama hocamız böyle olmasını uygun gördü. kendisine verdiği emeklerden dolayı teşekkür ediyoruz, yolu açık olsun. bundan sonraki spor hayatında başarılar diliyoruz." takımı galatasaray maçına a2 takımının hocası ve yardımcı hocaların hazırlayacağını vurgulayan türkmen, "orduspor’a yakışan ve bizi hedefimize götürebilecek bir teknik direktör istiyoruz. özellikle yabancı teknik direktör olması üzerinde duruyorum. kısa bir zamanda bu işi bitirmeyi istiyoruz. ama hata yapmamak için acele de etmeyeceğim. hoca seçimi çok önemli. yeni teknik direktörle uzun vadeli anlaşma yapmak istiyorum" diye konuştu. türkmen ayrıca, cuma günü iç sahada karşılaşacakları galatasaray’ı yeneceklerini vurgulayarak, "iyi bir takımız ve cuma akşamı bunu göstereceğiz. hedefimiz taraftarımızın önünde 3 puanı almak. orduspor taraftarı rahat olsun" dedi.
maça gribim diye gidemedim. internetten takip ettim. fakat 3 golü görememekten daha üzücü olan maça çınarın geldiğini ve beni göremediği için üzüldüğünü öğrenmek oldu. bi dahaki sefere artık.
alkaralar taraftar grubu dün (21 aralık 2011) teknik direktör fuat çapa ile buluştu. fuat çapa bu maçla ilgili olarak: "orduspor maçında anderlecht soner ve aykut'u izledi." dedi.
ayrıca futbolcularını satacaklarsa türkiye'deki takımlara değil de avrupa'ya ve özellikle ingiltere ile ispanya'ya göndermek isteyeceklerini ifade etti.
what is with these early ko times? gencler defeat ordu
what is it with the tff and the extreme times for starting a football match. i simply can't remember the last time gencler had a 3pm ko. i'd barely gotten out of bed this morning before heading off for kizilay.
genclerbirligi 3 - 1 orduspor
it was just little oz kanka and myself down at the beer bus, before midday! kofte and ayran for the little one and usual for me and then we layered up and headed off to a pretty much empty stadium.
i'd say there were about 150 ordu supporters and a couple of thousand gencler fans.
anyway, peep peep and the match was underway and pretty soon i was wishing i'd stayed in bed. it was crap. absolute rubbish from both teams. and with that i end my report of the first half.
second half and everything changed, at first for the worse, as ordu sent a great ball through to a player in space at the back who sounded sent it past ramazan in goal.
after having watched 11 goats dressed in black and red doing bugger all in the first half, hopes weren't high that we could get back in it. but the goal finally woke gencler up and we started to play some good attacking football.
in the main it was good work from the backs and midfield who were spotting yasin or hursut down the wings. chances were being created and it was in the 50th minute or so when mehmet sedef got a ball through to yasin who timed his shot to perfection, sending it with power over the keeper's outstretched hand and then watching it dip down under the post. 1-1 and this match had come alive.
we were now getting shots on goal, and a few not far off and it was looking increasingly like we would get a winner, we just needed someone up front to shoot properly. at this stage the chant from the crowd was for ermin zec to come on. as fate would have it, the man whom he would have replaced, herve tum, managed to get his head onto a ball sent in by azofeifa. 2-1 and the call for ermin zec was suspended quick smart.
hearts in mouths a few times as ramazan made a few mistakes only to be saved by some good clearance stuff from aykut and klusic and the minutes were ticking down. yasin was taken off as extra time started and zec finally came on to the roar of the crowd.
a counter attack and zec dribbled a bit to set himself up for a shot. it smashed straight into a defender and went flying into the air. i started clapping to acknowledge the good play and then the ball came back down and somehow found its way into the net. i've never seen zec so happy.
a good win, even if the first half was more painful than a root canal... and i can tell you from recent experience, that ain't much fun.
süryanilerle ilgili bir çocukluk anısı ve düşündürdükleri
alper tolga akkuş • 28/09/2011
memleket çok tuhaf be hocam. bu haftaki yazımı kafamda dönendirirken “içinde süryaniler geçecek, gündem ile alakasız olacak ama” filan derken milli eğitim bakanlığı -allah başımızdan eksik etmesin !!!- gündemin tam göbeğine alıverdi süryanileri, buyrunuz efendim ben ilkokul 4′ten lise bitene değin istanbul bahçelievler’de ikamet ettim. deli hüseyin paşa caddesi, onur sitesi a blok, pazar yolu, ünverdi sineması, yayla, basın sitesi durağı, haznedar, ömür vsr.
bulunmaz bir nimetti bizim site çocuklar için. yola hiç çıkmadan sitenin kendi bahçesinde akşama kadar oynama imkanımız vardı. o bahçede dört dönerken ne acıktığımızı ne susadığımızı bilir hava kararana değin o oyun senin bu oyun benim dolanır dururduk. yaşlarımız 11, 12 civarı bir şeydi. bir de kendimize örnek aldığımız, hareketlerini pür dikkat izlediğimiz 18, 19 yaşlarında abilerimiz vardı. onlarla arada derede yaptığımız maçlara çok önem verirdik. her zaman çok farklı mağlubiyetler alıyor olsak da kazara 1 ya da bilemedin 2 gol atıtığımızda dünyalar bizim olurdu. farklı mağlubiyetlerin günah keçisi ise hiç değişmezdi. daimi kaleci anavarza olarak en çok çekindiğim arkadaşlarımın söylenmelerine maruz kalmak değil “bu halde birde maç mı yapıyorsun ulan !” diye söylenen babama yakalanmaktı.
güzel bir de isim takmıştık mahalledeki abilerimizle artık geleneksel bir hal alan futbol maçlarımıza. biz allah ne verdiyse toplanmış bir sürü velettik, kimi gün 20 kimi gün 25 kişi bile olurduk. bizimle oynama lütfunda bulunan abiler ise taş çatlasın 7 ya da 8 kişiden müteşekkil olurlardı. onlar gençlerbirliği idi biz ise orduspor.
bizim bahçenin hemen yanındaki sokakta 6′şar katlı 4 apartman bulunurdu. orda oturanlardan hiçkimseyi tanımazdık, onları sokakta dahi görmezdik. kim olduklarını bilmez, çokta umursamazdık. onlar, “süryaniler“di. süryani’nin ne demek olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. kimse bize “süryaniler şöyle kötü, böyle fena” gibi şeyler söylemişde değildi ama biz “süryani” derken yapılan o garip vurgudan onlarla görüşmememizin daha hayırlı olacağını peşinen kabul ederdik. gençlerbirliği – orduspor maçlarımızı muhtemelen pencerelerinden onlar da izlemişti. michael haneke abimin henüz izlemediğim ama methini pek duyduğum (altyazı dergisi sağolsun) “beyaz bant” (das weibe band – eine deutsche kindergeschicte) adında bir filmi vardır. naziler nasıl nazi oldu konusuna kafayı takan haneke abim bu nazilerin çocukluğuna eğilmiş, sonunda nazi olanın çocukluğu olsa olsa böyledir diye küçük bir alman köyünde yetişen 1910 yıllarının çocuklarını anlatmış.
bu hikayeyi kendi çocukluğuma kurgulasam nasıl olurdu acaba? şimdiki milliyetçi şüreka, gözü kana doymaz bir mahluk olduğunun farkında bile olmayan ahali nasıl böyle oldunun peşine düşsek bir ihtimal bizim “gençlerbirliği – orduspor” maçlarına denk gelirdik. birarada pek şamatalı eğlenen “çoğunluk“, bir kenara itilip kendi içine hapsedilmiş “azınlık“, hayatının baharında kendini yok hayallere feda eden “gençlerbirliği“, vatan millet sakarya türküsü ile bildiğinden şaşmayan “orduspor”
işin daha da tuhafı tam da o senelerden birinde 2. lige düştü “orduspor.” aradan geçen onyılların ardından tam da bu sene tekrar süper ligde. gözlerini de “gençlerbirliğine” mi dikmiş ne?