galatasaray ile gençlerbirliği, lig tarihinde yarın 81. kez karşı karşıya gelecek. iki takım arasında şimdiye dek yapılan 80 maçta sarı-kırmızılılar 43, kırmızı-siyahlılar ise 21 galibiyet elde etti. taraflar 16 maçta ise eşitliği bozamadı. lig maçlarında galatasaray'ın toplam 135 golüne, gençlerbirliği 87 golle cevap verdi. geçen sezonki maçlarda gençlerbirliği istanbul'da 2-0, galatasaray da ankara'da 3-2 galip geldi. -ankara'daki maçlar- galatasaray ile gençlerbirliği takımları arasında ankara'da yapılan maçlarda galibiyet sayısında galatasaray'ın 3 farkla üstünlüğü bulunuyor. başkentteki 40 lig maçında galatasaray 18, gençlerbirliği 15 galibiyet alırken, 7 karşılaşma da berabere sonuçlandı. ankara'da galatasaray 60 gol atarken, gençlerbirliği ise buna 51 golle karşılık verdi.
-en farklı skorlu galibiyetler- galatasaray, gençlerbirliği karşısında en farklı skorlu galibiyetini 1999-2000 sezonunda 6-0'lık sonuçla elde etti.
sarı-kırmızılılar ayrıca, 1992-1993 sezonunda 5-2, 1961-1962 ve 2000-2001'de de 4-1'lik farklı galibiyetler alırken, ankara temsilcisi ise galatasaray karşısında 1960-1961 ve 1962-1963 sezonlarında 3-0 galip geldi.
süper lig'in 13. haftasında galatasaray'ı ağırlayacağımız maçı behzat ç. (erdal beşikçioğlu) de tribünden izleyecek.
geçen hafta ankara'da oynanan fenerbahçe maçında behzat ç'nin müziklerini de yapan ankaralı rock grubu pilli bebek'in şarkılarının çalınmasına ise bu maçta da devam edilecek...
gençlerbirliği futbolcuları karşılaşmaya behzat ç. dizisinin müziği eşliğinde, "van’a okul yaptıracak 18 kulübümüze teşekkürler" pankartıyla çıktı.
tiyatro ve sinema oyuncusu erdal beşikçioğlu ve behzat ç. dizisinin ekibi, maçı protokol tribününden izledi.
maç öncesi teknik direktör fatih terim’e down sendromlu caner ekin ve sami kiraz çiçek verdi. kadın ve çocuklara ayrılan tribün içinse yaklaşık bin bilet dağıtıldı.
karşılaşmanın 19. dakikasında selçuk'un kullandığı korner atışında gökhan zan'ın kafayla arkaya aşırdığı topa melo vuramayınca takımını mutlak bir golden etti. 31. dakikada azofeifa'nın kullandığı korner atışında uzak direkte topa iyi yükselen tum'un kafa vuruşunda kaleci muslera, meşin yuvarlağı gol çizgisi üzerinde kontrol etti. 34. dakikada melo'nun gençlerbirliği ceza alanının önünden sert şutunda meşin yuvarlak, üstten auta çıktı. 37. dakikada melo'nun vuruşunda defanstan seken topu riera kafayla tamamlamak istedi. meşin yuvarlak, kaleci ramazan'ın kontrolünde auta gitti. 39. dakikada oktay'ın soldan ortasında herve tum, ceza alanı içinde topu göğsüyle kontrol etti. bu oyuncu, uygun durumda meşin yuvarlağa vuramadı ve gençlerbirliği en önemli gol fırsatından yararlanamadı. maçın ilk yarısı 0-0 tamamlandı. 49. dakikada gençlerbirliği ceza alanına sağ taraftan giren eboue'nin sert şutunda topu kaleci ramazan tokatlayarak uzaklaştırmak istedi. melo, kısa düşen meşin yuvarlağı yakın mesafeden auta attı. 51. dakikada selçuk'un kullandığı korner atışında ceza alanı içinde topa iyi yükselen gökhan zan'ın kafayla vurduğu meşin yuvarlağı, kaleci ramazan yatarak kontrol etti. 52. dakikada ceza alanı içinde sercan'ın pres yaptığı kaleci ramazan, rakibini çalımlamak isterken hata yaptı, ancak sercan ayağı kayıp düştüğü için boşta kalan topa müdahale edemedi. 71. dakikada sercan ile paslaşarak ceza alanına giren eboue, düzgün bir vuruşla topu filelere göndererek, galatasaray'ı 1-0 öne geçiren golü attı. 80. dakikada emre'nin sağ taraftan yaptığı ortada topa ceza alanında iyi yükselen melo'nun kafa vuruşunda meşin yuvarlak, yandan auta gitti. karşılaşma, galatasaray'ın 1-0 üstünlüğüyle tamamlandı.
galatasaray: fernando muslera, gökhan zan, hakan balta, emmanuel eboue, servet çetin, aydın yılmaz (dk. 67 ayhan akman), selçuk inan, felipe melo, albert riera (dk. 66 emre çolak), milan baros (dk. 89 ceyhun gülselam), sercan yıldırım
yedekler: aykut erçetin, çağlar birinci, serkan kurtuluş, semih kaya
teknik direktör: fatih terim
gol: dk. 71 emmanuel eboue (galatasaray)
sarı kartlar: dk. 16 hurşut meriç, dk. 57 soner aydoğdu, dk. 63 ante kulusic (gençlerbirliği), dk. 66 aydın yılmaz (galatasaray)
galatasaray teknik direktörü fatih terim, ciddi bir rakip karşısında aldıkları 3 puanın fenerbahçe maçı için iyi bir moral olduğunu söyledi. gençlerbirliği-galatasaray maçı ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamada bulunan galatasaray teknik direktörü fatih terim, zor geçen bir maç olduğunu gençlerbirliği ile nerede maç yapılsa kolay geçmeyeceğini vurgulayarak, ''ciddi bir ekip yapmışlar genç yeteneklerden kurulu bir ekip olmuşlar. ilk yarı biz oyunu daha iyi oynadık ama açıkçası çok da gol pozisyonuna girdiğimiz söylenemez. belki baskı vardı üzerimizde. ikinci yarı daha ciddi ve arzulu başladık. en son güzel bir gol oldu. o da bize 3 puanı getirdi. gol yemediğimiz için böyle bir deplasmandan 3 puan ile ayrıldığımızdan fenerbahçe maçı öncesi bu maç bizim için iyi oldu. oynamayanların yerine oynayan arkadaşlarımızla ilgili daha net bilgilere ulaştık. 3 puan isteklerinden asılmalarından memnunum. yavaş yavaş takım olacağız daha da iyi takım olacağız. o yüzden şimdiden öbür maça bakacağız.'' dedi. emre ve ayhan’ın sonradan maça girmelerine rağmen katkısının çok fazla olduğunu dile getiren terim, ''melo yu biraz daha baros’a yakın soluna emre sağına sercan’ı koyup ayhan ve selçuk ile 0-0 tutmaya çalıştık. sonra klasik oyuna döndük. topun bizde olduğu.. bekimizin bindirdiği. bu bizim takımımız. yeni kurulan takımlarda elektrik olarak bazı kopukluklar oluyor. bençten gelen arkadaşların katkısı büyük oldu. kazanma arzusu hoşuma gitti. daha istekli takım olacağız.'' şeklinde konuştu.
çapa: ilk 45 dakika rakibe şans tanımadık gençlerbirliği teknik direktörü fuat çapa ise, beşiktaş, fenerbahçe, galatasaray derken büyük maçlar üst üste oldunun altını çizerek, ''daha önce oynadığımız maçlarda gösterdiğimiz performanstan dolayı beklentilerimiz fazlaydı. galatasaray 4-4-2 oynadı. biz de ona göre bir sistem belirlemiştik. top bize geçtiğinde 3’e 2 yakaladığımız zamanlar oldu ama iyi değerlendiremedik. ilk yarı net pozisyonumuz 3 tane oldu. atardık ama atamadık. ilk 45 dakika rakibe şans tanımadık. 2.devreye bakıldığında iki tarafın da kontrollü oynadığını top kayıplarının fazla olduğu bir karşılaşma oldu. atılan gol çok net bir pozisyon değildi. eboue’nin güzel vuruşu gol oldu. bence o gol olmasaydı 0-0 biterdi. galatasaray’ın çok pozisyonu olduğunu düşünmüyorum. bizim için önemli olan top rakipte iken yaptıklarımız önemliydi. top bizdeyken 3 e 2’leri iyi değerlendirmeliydik. oyuncularım galatasaray’ın ismine takıldı. daha iyi varyasyonlar yapabilirdik. galatasaray’a karşı 2-3 pozisyon yakalayınca atmalısın. onların yarım pozisyonlarını gole çevirebileceğini biliyorsun. mücadele açısından mutluyum. 90. dakikada melo sprint yapabiliyorsa bu bizim iyi takım olduğumuzu gösteririz. ilerleyen haftalarda daha iyi olacağız. ligin sürpriz takımı biz olacağız.'' ifadelerini kullandı.
gençlerbirliği oyuncuları mehmet sedef ve erdal, maçta üstün olan tarafın kendileri olduğunu iki takım içinde kontrollü geçen atanın kazanacağı maçta galatasaray'ın 1-0 kazandığını kaydettiler.
galatasaray'ın genç ismi emre ve tek golün sahibi eboue'de maç sonu yaptıkları değerlendirmede, derbi öncesi önemli bir galibiyet elde ettikleni, zor bir maç oynamalarına rağmen kazandıkları için mutlu olduklarını vurguladılar.
macın 87 dakikasında 1-0 geride olan genclerbirlikli taraftarlar takımları lehine yaptıkları tezahurat macın en hareketli anıydı glatasaraylı taraftarlar kendilerine ayrılan kale arkası triübününü tamamen doldurdukları görüldü maraton triübününde bulanan gencler taraftarı takımlarını macın bitiş düdügüne kadar destklediler.
aslında maç anısı yazınca güne başı ile sonu ile bakmak gerekiyor biraz. sabah kalkıp zeynep ile mühye'ye gidişimizden başlamak gerekiyor. önce mühye'ye gidildi. meşhur fikret usta'ya uğranıldı ve harika pideler ile güne başlandı. sonra çankaya belediyesi hayvan barınağı ziyareti yapıldı. sanırım günün en değişik anı maçtan falan öte bu andı. önünden geçerken hiç bir şey anlaşılamayan yere girdiğinizde karşınıza bir yokuş çıkıyor. onu da geçinde devasa bir alan ve 3000 kadar köpek. bir de kapalı bir bölümde 20-30 kadar pitbull. oradan çıktığımızda maça yaklaşık 70-80 dakika vardı. zeynep beer bus'ta bir grup arkadaş ile (evet sadece bir kombinemiz vardı bu maçta) maçı seyretmek için kızılay'da benden ayrılırken ben de stada doğru yola çıktım. fakat park yeri bulmak ne mümkün. stadın içinde ve çevresindeki yerlerde park yeri bulamayarak rüzgarlı sokak civarına daldığımda maç başlamak üzereydi ve ben neredeyse geri dönme kararı alıyordum ki, gençlerli olduğunu iddia eden bir değnekçi tarafından bir yer bulundu ve ben acele ile maça doğru seğirttim.
stada girdiğimde istiklal marşı başlamıştı. tribünde yerimi aldığımda ise maç. tribünde yerimi aldım dediğime de bakmayın. en arkada ayakta bulduğum bir yerde durdum sadece.
gençlerbirliği bu senenin belki de en kötü futbolunu oynadı. ve yediği bir golle de maçı 1-0 kaybetti. ve yine her zamanki gibi mehmet maça 25. dakikada yetişti ve tribünümüzdeki galatasaray taraftarlarıyla attıkları golden sonra ufak bir gerginlik yaşandı. tribünümüz açısından güzel olan yenilsek de takımı çağırmak ve bu ana kadar verdikleri mücadele için kendilerini alkışlamak oldu. takımın sırtını dönüp hemen içeri girmeyerek tribünlere gelmesi ise ayrı güzellikti.
maç içerisinde sevgili bir arkadaşın güzel oğlunun kucağımda ufaktan uyuklaması gece kollarımda biraz hamlamaya neden olsa da maçın güzelliklerinden biri olarak akılda kalanlar arasında yer aldı. fakat çocuklarla ilişkiler burada bitmedi tabi. bir de eski yen ayağı vardı işin.
biz arabayı alıp, pınar, mali, abreg ve ben eski yeni'ye varasıya maçtan çıkanlar da beer bus'tan çıkanlar da yerini çoktan almıştı. maçtan sonra birahaneye de son dakika yetişen biri olarak zorla kıçımızı koyacak yerler bulduk ve hafiften takılmaya başladık.
fakat eski yeni her zamanki gibiydi ve bir yere odaklanmak zordu. ben de bir süre sonra barış k.nın güzel kızı ayşe'ye yazıldım ve yaklaşık 45 dakika kadar onunla çeşitli oyunlar oynadık. uyku saati geldiğinde ise öpücükler ile eve uğurladık sevgili ayşe ve babasını(babasını değil elbet). sarılıp fotoğraf çektirmeyi ihmal etmedik ama.
sonrasında ise eve giderek dexter'ın eksik bölümlerini sıcak şarap ile izleme teklifi geldi. teklife bir de mali'nin daha önce önerdiği harika dil spesiyali de ekledik (çorbacım'daki fenerli garson her ne kadar galatasaray'ı yenemedik diye başta çorba vermeyi reddetse de) ve geceyi maliler'de sıcak şarap, dexter ve beyoğlu çukulatası ile bitirdik.
neticede ne kadarı maçla ilgili bilinmez ama güzel bir gün olarak kayıtlara geçti 03.12.2011.
süper lig'in 14. haftasında ankara'da ağırlayacağımız galatasaray ile 84. resmi (22g, 17b, 45m), 81. lig (20g, 16b, 44m) ve ankara'daki 41. lig (14g, 8b, 18m) maçına çıkacağız.
bugüne kadar ankara'da oynanan maçlarda galatasaray 4 adım ileride yer alıyor. bundan önce ankara'da oynanan 40 maçta gençlerbirliği'nin 46 ve galatasaray'ın 62 golü var.
aklıma gelen ankara'daki ilk galatasaray maçı, beşiktaş ve galatasaray ile şampiyonluk yarışına girdiğimiz 2002-03 sezonunun 14. haftasında oynadığımız ve 1-0 kazandığımız karşılaşma. sezona 4te4 yaparak başladığımız ama ardından oynanan 6 maçta 3b, 3m alan ekibimiz için "pilleri bitti" deniyordu. bu düşüş (ya da takım olma) sürecinden sonra oynanan 3 maçın kazanılması kırmızı-siyahlıları tekrar vizyona çıkartıyordu. ankara'da oynanacak galatasaray maçı ise bu "tekrar" yükseliş dönemi için "tamam mı devam mı?" sorusunu cevaplayacaktı.
çok soğuk bir kasım gecesinde "sadece" gecekondu'ya sıkıştırılmış gençlerbirlikliler olarak çok üşüdüğümüz ama takımın inanılmaz güzel bir oyun ortaya koyduğu bir maçtı. karşılaşmanın 24. dakikasında (hala büyük bir keyifle takip ettiğim) serkan balcı'nın golü ile çılgına dönmüştük. acayip derecede itici bulduğum "milenyum" rengi bir forma giyen galatasaray'a doğru düzgün bir pozisyon bile vermeden ve bolca gol kaçırarak maçı 1-0 kazanmıştık.
bu maç bana göre gençlerbirliklilerin şampiyonluk yolundaki inançlarını tazeleyen ve güçlendiren en önemli maçtı. zaten bu maçtan sonra oynanan 15 maçta 11g ve 4b aldık... her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi, bu güzel süreçteki son maç olan izmir'deki altay maçında "yaşananların" ardından düşüş başladı ve sezonu 3. olarak tamamladık. gardımızın düşürüldüğü ve "pes" dediğimiz altay maçı ile ilgili olarak, ersun yanal'ın yıllar sonra, "tüm futbolcularım soyunma odasında bir yandan ağlarken bir yandan da 'şampiyon olmamıza izin vermeyecekler' diyorlardı" sözleri hiç akıllardan çıkmadı...
ankara'daki galatasaray maçları deyince tanıl bora, gençlerbirlikli olma dönemine ait "en önemli" maçlardan biri olarak 1994-95 sezonundaki galatasaray karşılaşmasını hatırlıyor. anımsadıkları şöyle;
"1994/95 sezonunun ikinci devresinin ilk maçıydı. ilk yarıda istanbul'da oynanan maçı gerçeken çok talihsiz kaybetmiştik, son dakikalarda biri de galiba "özürlü" iki gol yiyerek. galatasaray'ı tamamen bırakıp hepten gençlerli olduğum dönemdi, hala içimde o saçma yenilginin sızısı vardı.
hava buz gibi, kar yağmıyor, kar soğuğu vardı. kale arkasındaydık. soğuktan ötürü maça ilgi beklenenden azdı.
nefis bir galibiyet aldık. 3-1. benim için özel önemi: bir süre galatasaray-ve-gençlerli olmamın ardından galatasaray'ı bırakmamın ardından kazandığım ilk galatasaray galibiyeti olması.
o sezonu beşinci bitiren takım en fiyakalı maçlarından birini oynamıştı. ki o takım benim hayatımda oyunundan en zevk aldığım gençler takımıdır. o maçın bir özelliği, stoper erkut'un iki gol atması. ikisi de yan topa (galiba ikisi de kornere) kafayla. erkut pek öyle gol atan bir oyuncu değildi. bazı oyuncuların kariyerinde böyle bir parlak gün olur ya, hiç adeti değilken "gol ve goller" atıverir, onun günü de oydu işte.
bir de, istanbul'dan ümit kıvanç gelmişti, onu da götürmüştüm. onu da ufak ufak gençlerbirliği'ne ısındırıyordum, bu nefis maç perçin olmuştu."
daha önce bu kadar yakın zamanlarda (4 haftada 3 maç) fenerbahçe, galatasaray ve beşiktaş ile (hem de ankara'da) oynamış mıydık bilmiyorum ama bu maç aslında gençlerbirliği'nin sezon başında fuat çapa'nın gelişi ile birlikte başlayan değişimin sahada "iyi mi kötü mü" olduğunu en iyi şekilde test edilecek sürecin son ayağı idi.
beşiktaş'ı efsanevi bir şekilde 0-2'den 4-2 yenmek ardından sivasta 1-1'lik skor ve ankara'da 0-0'lık fenerbahçe maçı ile başlayan süreçte gençlerbirliği "takım oyunu" oynamaya çalışıyordu. bu yüzden topluca hücum, topluca defans ve topluca pres yapılıyordu. bu da hem yapılan hataların minimuma inmesini hem de rakibin oyununu bozuyordu. beşiktaş, fenerbahçe ve sivas maçında bunu görmüştük. geçen yıla göre "daha güçsüz" olan takımımızın geçen yıla göre "daha iyi ve mücadeleci" olması elbette taraftar olarak bizlerin hoşuna gitmekteydi.
bu maçta ilk ilgimizi çeken galatasaray futbolcularının gerçekten çok iri olmaları idi. sanırım sadece aydın ufak tefekti diğerleri gerçekten bizimkilerin yanında uzun ve kalıplı idi. bu yüzden iki mücadeleler biraz daha zordu bizim için.
normalde hurşut'un yer aldığı sağ kanattan oynayan ekibimiz bu maçın özellikle ilk yarısında sürekikli yasin'in olduğu sol kanattan oynadı. bunu fuat hoca'nın fikstür gereği bizi takip eden galatasaray'a bir sürprizi olarak düşündüm. ama sol kanat birkaç pozisyon dışında çok etkili olamadı. bunda oktay'ın son zamanlardaki formsuzluğu da etkili oldu kanımca. tum'a yapılan ortada tum'un topu efsanevi bir şekilde yumuşattığı an yanımdaki ural ve pınar'a dönüp gol diye bağırdım ama tum voleyi ıskalayınca şaşkına döndüm... bu sanırım iki takım için ilk yarının tek net pozisyonu idi...
ilk yarı her iki takımda sadece "futbol" oynamaya çalıştı. zaten bu yüzden 45. dakikada maç bitti. ikinci yarı oyunu biraz sağ kanattan oynamaya başladık. ilk 15 dakika inanılmaz bir mücadele oldu. televizyondan izleyenlerin pozisyon olmadığı için "çok kötü maç" dediği maç aslında korakor bir savaş şeklinde gidiyordu. her iki takımda ayağa pas yapıp presle aradan top kapmaya çalışıyordu. derken 71. dakikada sanırım galatsarayın tek "pozisyonunda" gol geldi. ben tribünden izlerken top direğe çarpınca çıkacak diye düşünmüştüm ama galatasaray tribününün bağırması ile gol olduğunu anladım... maçın 80. dakikasına kadar yerden, ayağa paslaşarak oynayan ekibimiz ilginçtir ki, bu dakikadan sonra "panik havası ile" klasik türk takımına döndü ve sürekli topu şişirmeye başladı. tabi bu topların hepsi çok uzun galatasaray oyuncularından döndü. bu sürede 3-4 korner ve 3-4 taç kullandık, oyunu tek sahaya yığdık ama bence yanlış oyun tarzımız yüzünden gol gelmedi...
sonuçta 1-0 yenik ayrıldık ama tribünden gördüğümüz kadarıyla takımımız beşiktaş ve fenerbahçe maçlarına göre daha "çekingen" olsa da yine takım oyunu ve "futbol" oynamaya çalıştı. bu yüzden maçın sonunda tribüne çağırıldılar ve onlarda gelip bizi alkışladılar...
bugünden görünen eksikler olsa da "takım olma" yolunda iyi gittiğimiz. maç öncesi fuat çapa'nın "yıllık tüm giderimiz 7 milyon euro iken galatasaray bu parayı 2 futbolcusuna veriyor" sözleri de aslında gençlerbirliği'nin sahada oynadığı oyunun değerini daha da bir ortaya koyuyor nitelikte...
işten cıkışta koştura koştura mahhellemizde mac izledigimiz kafe"ye mac icin yetişmeye calıştım kafe"den iceri girdigimde top santraya konmuştu ve henüz başlamamıştı.
mac başladıktan sonra galatasaray"ın iyi oynamadıgından dem vuran macı izleyenlerin kızmadıkları adam kalmamıştı teknik direktör dahil herkesi eleştiri bombardımanına tutuyorlardı.bende bu macın böyle olmasının normal oldugunu ve genclerbirliginin kendi sahasında cok iyi bir istatistlik yakaladıgını ve bu macın cok zor olacagını kendilerine söyledim
macın başlama vuruşuyla beraber her iki takımında taktiksel olarak birbirinden cekindiklerini hissettim cünkü her iki takımda aşagı yukarı aynı mantaliteyle oynuyordu.
macın devre arasında genclerbirligi takımının kendi sahasında cok iyi oynadıgını dile getirdigim bir arkadaşım bana dönüp peki hicmi şansımız yok eger şansımız yoksa boşu boşuna macın ikinci yarısını izlemeyelim demesi üzerine bayagı bir makara oldu ve gülüşmeler yaşadık.
macın ikinci yarısıyla birlikte şu anlaşıldıki bu macı iki takımdan biri 1-0 kazanacak diye macı izledigimiz arkadaşlarla hem fikir olduk.
cünkü mac kendisini göstermeye başlamıştı ya genclerbirligi bir gol atacaktı yada galatasaray klasik 1-0"lık mac görüntüsü kendini iyice göstermişti ve dakikalat 65 civarını gözsteriyordu.
galatasaray golü atınca bir anda herkes ohhhh cekmeye başlamıştı rahatlamıştık fakat bir taraftanda her kes icinde stres barındırıyordu aslında kimse rahatlamamıştı atılacak ikinci gol herkesi rahatlatabilirdi.
genclerbirligi taraftarı temposunu artırmaya başlamıştı ve takımlarını ateşlemeye calışıyorlardı maraton trübünde bulunan gencler taraftarı pankartlar acıp duruyordu macı televizyondan izlerken bile maraton trübününün hareketli oluşu anlaşılıyordu daha sonra ne olduysa bilmiyorum fakat gencler taraftarı bulundukları orta tarafı boşaltılar.
macın sonlarına dogru cok tempolu bir şekilde gencler gencler diye yapılan tezahuratları cok etkileyiciydi.
mac bitince ise kafe"deki arkadaşların rahat bir nefes aldı. herkesin yüzünde cok zor bir rakipten alınan 3 puanın sevincini adeta görmüş gibi oldum..ve herkes carşamba günü oynanacak fenerbahçe macına odaklanmışti fakat bu günkü oyunla bunun zor olacagınıda mırıldananlar vardı.
gençlerbirliği bu sezon evindeki ilk mağlubiyetini aldı. ev karnesi şöyle; 4g, 2b, 1m, 11ga, 5gy, 14 puan, +6 av.
bu karne ile gençlerbirliği şu anda evde en başarılı ikinci takım görüntüsünde. ilk takım fenerbahçe ve 7 maçta 17 puan toplamış durumda. gençlerbirliği 14 puan ve +6 averaj ile ikinci beşiktaş ise 14 puan ve +4 averajla üçüncü durumda.
bu sonuçla evinde yenilmeyen iki takım kaldı biri fenerbahçe ve bir diğeri istanbul büyükşehir belediyespor.
it had to happen some day and saturday was it as genclerbirligi lost at home for the first time this season. if only we had a half-decent away record we would be pushing for a top place.
genclerbirligi 0 - 1 galatasaray
flying dutchman, spine, robin and myself started the day at the beer bus where the conversation drifted into, according to flying dutchman kanka, the decline and fall of the dutch civilization... according to spine the conversation was about evolution of languages.
we possibly talked a bit about football as well but then it was time to pay up and get moving.
a good crowd at the 19 mayis. the galatasaray fans filled their area and spilled over into ours resulting in some handbags in the second half.
galatasaray got off to the better start as gencler tried out their radically positive 8-1-1 formation. it was all a bit frustrating as we had managed to get free a number of times but the midfielders refused to move up quickly. our defence again was good with galatasaray managing just a single shot for the first half.
half-time and i was fairly happy. we had a few chances, herve tum really should have had us 1-0 up when he chested down a ball three metres out, swivelled, and failed to make any contact with the ball he had trapped so well. much shaking of heads there.
but all up we were playing okay and probably had just shaved it over cim bom.
second half and it was much the same. azofeifa had a quiet match, as did hursut. the second half and galatasaray upped the tempo and managed to get a few shots on, with ramazan needing to actually make some saves.
then the killer when in the 70-something minute eboue found himself in a perfect position and he gave it an almighty whoof and the galatasaray fans went wild. it was at this point that the tension in the stands rose as various galatasraray fans started getting pissed off with us. they were in our section for god's sake. if it was any other set of fans those cim bom supporters would've been legging it quick smart. one of the gencler amigos calmed things down and we got back to concentrating on the match.
gencler tried hard but they just couldn't manage to pull off an equaliser. back to kizilay and whilst it was disappointing to have lost i'm still fairly happy. in the past month we have played the top three istanbul teams and have managed a win, a draw and a loss. before the season i would have taken a single draw.
galatasaray a.ş.: nestor fernando muslera, gökhan zan, aydın yılmaz (dk. 67 ayhan akman), selçuk inan, felipe melo de carvalho, albert riera ortega (dk. 66 emre çolak), milan baros (dk. 89 ceyhun gülselam), hakan kadir balta, emmanuel eboue, servet çetin, sercan yıldırım
yedekler: aykut erçetin, çağlar birinci, fatih serkan kurtuluş, semih kaya
teknik direktör: fatih terim
goller: (0-1) dk. 71 emmanuel eboue (ayakla)
sarı kartlar: dk. 16 hurşut meriç, dk. 56 soner aydoğdu, dk. 63 ante kulusic (gençlerbirliği) dk. 66 aydın yılmaz (galatasaray a.ş.)