2011-2012 sezonunun spor toto süper lig'de 9 eylül'de başlayacağının açıklanmasıyla, süper lig'de ilk düdük 16. defa eylül ayında çalacak.
1959-1960 sezonundan itibaren genellikle ağustosun son haftalarında ve eylül ayında ilk düdüğün çaldığı ligde, şu ana kadar geri kalan 53 sezonda lig 37 kez ağustos, 15 kez eylül ve 1 kez de şubat ayında başladı.
daha önce 2 kez (1967-1968 ve 1972-1973 yıllarında) 9 eylül'de başlayan ve en son 22 yıl önce 1989-1990 sezonunda eylül ayında (2 eylül 1989) başlayan süper lig'de, şu ana kadar en geç 1969-1970'de (20 eylül 1969), en erken de 2006-2007'de 4 ağustos 2006 tarihinde başlamıştı.
27 agustos 2011 milliyet gazetesinde cıkan cemal ersen,in başkent kulisi,adlı yazısından.
amca maça gitmek istemiyorum’ yeğenim mert 15 yaşında. hasta bir gençlerbirliği sempatizanı. geçen yıl kombine kartını alıp cebine koymuştum. forması, atkısı ve şapkası ise kendi harçlıklarından. kaptan orhan şam’a hayrandı. tanışıp, telefon numarasını bile öğrenmişti. arada bir mesaj atıyormuş. sezon sonunda fenerbahçe’ye gitmesine çok bozulsa da, birlikte çektirdikleri fotoğrafı çalışma masasının üzerinden kaldırmaya gönlü razı olmamış. dün aradı beni. “amca yeni kombineyi aldın mı?” “hayır almadım. vakit var alırız.” “yok yok, alma sakın.” “neden?” “artık maçlara gitmek istemiyorum.” “allah allah nereden çıktı şimdi?” “baksana bir sürü şey var. şike filan diyorlar. bizim takımdan da futbolcuları çağırmışlar. seyretmek istemiyorum, gitmeyeceğim ben.” “oğlum takma kafanı bunlara. git seyret maçlarını”. “zaten bu sene derslerim de ağır, gitmeyeceğim”. “iyi sen bilirsin, televizyondan izlersin o zaman.” “hayır televizyondan da seyretmeyeceğim“. 15 yaşında ve futbola tutkuyla bağlı olan yeğenim, aylardır içinden çıkmaya çalıştığımız şike-teşvik kaosuna pes edip, kendince tavrını koymuştu. çoğu genç gibi dört büyük takımın peşinden koşmak yerine gençlerbirliği’ne gönül veren mert, behzat ç ile yan yana maç seyrettiği tribünü bile terk etmeyi göze almıştı, olup biteni anlamaya çalışırken. yeğenim milyonlarca futbolsever arasında küçük bir örnek. kombine kartını özenle saklayan, iki haftada bir gençlerbirliği’nin, ankara’da oynayacağı maçları iple çeken, takımını seyredebilmek için dershaneden kaytaran, futbolu futbol olduğu için seven o çocuk, şimdi kirletildiğini düşündüğü oyundan nefret eder hale gelmişti. kim maç satın almış, kaç para verilmiş, hangi futbolcu şikeye karışmış, falanca kulüp yöneticisi niçin hapise girmiş, uefa neden rest çekmiş sorularına yanıt aramaya çalışan tertemiz dağarcığı patlama noktasına gelen sadece mert mi? yüz binlerce taraftarı futboldan soğutan, bırakın tribüne gitmeyi televizyon karşısına oturmaktan vazgeçirenlere sormak lazım. bugün yaşanan çirkinliklere tanıklık eden gencecik insanlara, futbolu yeniden sevdirmek mümkün mü artık? beyin kıvrımlarının arasına yerleşen kuşkuyu, soru işaretlerini çıkarıp atmak kolay mı sanıyorsunuz? futbola değil, gönül verdikleri renklerin peşinden hesapsızca koşan milyonlara ihanet ettiniz. her kim türk futbolunun dibe vurmasına yol açtıysa... sayenizde ne tadı, ne tuzu, ne de lezzeti kaldı oyunun. şikeyi de elinize yüzünüze bulaştırdınız, cezasını da. ceremesini çekmek ise taraftara kaldı.
spor toto süper lig'de 2011-2012 sezonu fikstürü çekilirken, 9 eylül cuma günü başlayacak ligde 34 haftalık lig maratonu 8 nisan 2012'de tamamlanacak ve daha sonra play-off maçlarına geçilecek.
fikstür çekiminde, play-off'lu ligin statüsüyle ilgili bilgi veren tff profesyonel maçlar planlama ve organizasyon müdürü ufuk şepik, spor toto süper lig'in 21 aralık 2011 çarşamba günü yapılacak 18. hafta maçlarıyla devre arasına gireceğini, ikinci yarının 4 ocak 2012 çarşamba günü yapılacak maçlarla başlayacağını ve normal sezonun 8 nisan 2012 pazar günü tamamlanacağını söyledi.
2011-2012 sezonu sonucunda şampiyonlar ligi'ne 2, uefa avrupa ligi'ne ise 3 takımımız katılmaya hak kazanacak.
play-off statüsü
34 haftalık periyodun ardından play-off uygulamasına geçilecek. ligi ilk 4 sırada bitiren takımlar çift maçlı lig usulü "play-off şampiyonluk grubu"nu oluşturacak. 34 haftalık lig periyodunu lider olarak tamamlayan takım şampiyonlar ligi'ne ön elemeden veya gruplara direkt katılma hakkını kazanma avantajına sahip olacak. normal sezonun lideri olan takım, play-off grubunu 3. ya da 4. bitirse bile uefa şampiyonlar ligi ön eleme müsabakalarını oynamaya hak kazanacak.
play-off grubunu birinci olarak bitiren kulüp ise 2011-2012 sezonunda spor toto süper lig şampiyonu olacak ve şampiyonlar ligi gruplarına direkt katılmaya hak kazanacak. eğer normal sezon lideri, play-off grubunu da şampiyon tamamlarsa, play-off grbunun ikincisi, şampiyonlar ligi ön eleme turu oynamaya hak kazanacak.
normal sezonun lideri ‘klasman birincisi’ olarak adlandırılacak. ilk 4’e girenler play-off şampiyonluk grubu’nu oluşturacak. bu ekiplerin lig usulü yapacağı maçlar şampiyonu belirleyecek. 5 ila 8. sıralarda yer alan 4 takım, avrupa ligi play-off grubu’nu oluşturarak, kendi aralarında 6’şar maç oynayacak. ilk sırayı alan ekip, play-off şampiyonluk grubu’nun 4.’sü ile avrupa ligi’ne katılma maçı yapacak.
spor toto süper lig’in yeni yol haritası:
1- play-off şampiyonluk grubu
süper toto süper lig yine 34 hafta üzerinden oynanacak. 34 hafta sonunda ligi ilk 4 sırada bitiren takımlar play-off şampiyonluk grubu’nu oluşturacak. bu 4 ekip 34 hafta sonrasında topladıkları puanlarının yarısını play-off grubuna taşıyabilecek. eğer puanlar buçuklu olursa bir üst rakama tamamlanacaklar.
34 haftanın lideri şampiyon değil ‘klasman birincisi’
34 haftalık normal ligi birinci bitiren takım şampiyon olarak değil, klasman birincisi olarak anılacak. şampiyon, bu 4 takımın kendi aralarında; 3 kendi evinde, 3 deplasmanda yapacağı maçlardan sonra belirlenecek. bu maçlardan sonra play-off grubu sıralamasına göre: - birinci olan takım şampiyon olacak ve avrupa şampiyonlar ligi’ne direkt katılma hakkı kazanacak. - ikinci olan takım, avrupa şampiyonlar ligi’ne katılma hakkı kazanacak ve ön eleme oynayacak. - üçüncü sırayı alan uefa avrupa ligi’ne katılma hakkını elde edecek. - dördüncü olan takım ise avrupa ligi play-off grubu’nun birincisini bekleyecek.
2- avrupa ligi play-off grubu
spor toto süper lig’i 5 ila 8. sıralarda bitiren 4 takım avrupa ligi play-off grubunu oluşturacak. bu takımlar grup maçlarına sıfır (0) puanla başlayacak. ve yine ilk 4 takım gibi içeride ve dışarıda 6 maç oynacaklar. bu karşılaşmaların sonunda ilk sırayı alan takım play-off şampiyonluk grubu’nda 4. sıraya alan takımla tarafsız bir sahada tek maç yapacak. bu mücadeleyi kazanan takım uefa avrupa ligi’ne katılma hakkı elde edecek.
3- küme düşme değişmiyor
34 haftanın sonunda ligde son 3 sırayı alan takımlar küme düşecek.
bu maçta yan hakem olarak görev verilen kemal yılmaz, en sonki lig maçını geçen sezonun son haftasında yine bir gençlerbirliği maçıyla yapmış. (bursa-g.birliği http://www.macanilari.com...etir.php?fid=201020113405)
yeni sezona beşiktaşlı ekrem hayyam dağ, ankaragücü'nden bursaspor'a transfer olan stanislav sestak ile istanbul büyükşehir belediyespor'dan gençlerbirliği'ne geçen herve tum, kırmızı kart cezalısı olarak gecikmeli start verecek.
gençlerbirliği kulübü sporcusu herve tum, 10 ağustos 2011 tarihinde oynanan gençlerbirliği-sivasspor özel maçında rakip takım sporcusuna yönelik kural dışı hareketi nedeniyle takdiren 3 resmi müsabakadan men cezası ile cezalandırıldı.
samsunspor takımının sezon açılış maçlarında evinde oynayıp galip geldiği 11. sezon
1969-1970 sezonu samsunspor 2-0 eskişehirspor 1970-1971 sezonu samsunspor 2-0 eskişehirspor 1972-1973 sezonu samsunspor 2-0 altay 1973-1974 sezonu samsunspor 1-0 fenerbahçe 1974-1975 sezonu samsunspor 2-0 zonguldakspor 1989-1990 sezonu samsunspor 1-0 galatasaray 1995-1996 sezonu samsunspor 1-0 gaziantepspor 1997-1998 sezonu samsunspor 2-0 vanspor 1999-2000 sezonu samsunspor 2-0 ankaragücü 2000-2001 sezonu samsunspor 3-0 ankaragücü
gençlerbirliği takımının sezon açılış maçlarında deplasmanda oynayıp mağlup olduğu 6. sezon
1965-1966 sezonu ankaragücü 5-1 gençlerbirliği 1967-1968 sezonu ankara demirspor 2-1 gençlerbirliği 1984-1985 sezonu altay 3-0 gençlerbirliği 1993-1994 sezonu beşiktaş 3-0 gençlerbirliği 1994-1995 sezonu galatasaray 3-1 gençlerbirliği
2011-12 sezonunun ilk golünü samsunspor'un birleşik arap emirlikleri 1. lig takımı al ahli dubai takımından kiraladığı fildişi sahilleri uyruklu futbolcusu aristide bance yapmıştır..
hakemler : mustafa kamil abitoğlu, kemal yılmaz, asım yusuf öz
samsunspor: ahmet şahin, andre bahia, kemal tokak, ergün teber, pal lazar, michael fink, selim teber, murat yıldırım (dk. 82 dilaver güçlü), alvaro dominguez (dk. 90 valdomiro macedo), ekigho ehiosun (dk. 63 savaş yılmaz), aristide bance
fuat çapa:”bance’yi durduramadık" gençlerbirliği’nin, ligin yeni takımı samsunspor’a deplasmanda 3-2 mağlup olduğu karşılaşmanın ardından fuat çapa ve soner aydoğdu açıklamalarda bulundu
maç sonrasında düzenlenen basın toplantısında samsunsporlu forvet bance'nin neler yapabileceğini futbolcularına anlattığını belirten gençlerbirliği teknik direktörü fuat çapa, "10 gün önce samsunspor'un oynayacak oyuncusu yoktu. son haftalarda yaptığı transferlerle tamamen farklı bir samsunspor gördük. bizim hazırlık dönemimiz zor geçti. maçın ilk 15 dakikasının bizim açımızdan çok kötü geçtiğini düşünmüyorum, çünkü dengeli giden maçta ilk pozisyonu biz yakaladık. bance'yi ben belçika liginden tanıyorum, çok kaliteli bir futbolcu. onun ne yapabileceğini futbolcularıma anlatmıştım. ama ilk 15 dakikadan sonra maalesef bance'yi iyi kullanarak çıkan samsunspor'u engelleyemedik. ikinci devredeki gol pozisyonlarına bakarsak biz beraberliği yakalayabilirdik. samsunspor'a süper lig'e hoş geldin diyorum" dedi.
samsunspor'un maça iyi başladığını belirten gençlerbirliği oyuncusu soner aydoğdu, "samsunspor maça etkin başladı, ikinci yarı oyunu elimize aldık, etkili olan bizdik. son dakikalarda beraberliği de yakalayabilirdik" diye konuşurken, efşan geçkin, "hocamızın yaptığı değişiklikler takıma faydalı oldu. ileriye dönük olarak iyi şeyler olacağına inanıyoruz. önümüzde karabük maçı var, daha iyi oyun ile bu yenilgiyi affettirmek istiyoruz" şeklinde konuştu.
samsunspor'un teknik direktörü vlademir petkovic, maçın ilk yarısında çok iyi oynadıklarını belirterek, "ilk yarıda çok iyi oynadık. fazla bir mükemmellik vardı. ikinci yarıda topa hakim olamayan iki farklı bir takım vardı. biraz daha topa sahip olsaydık, pas trafiğini daha iyi yapabilseydik. çok farklı olurdu. sonuç itibariyle 3 puan bizim için çok iyi oldu. iyi bir başlangıç yaptık. arkaya dönüp baktığımızda bir hafta içinde aldığımız futbolcuların takıma katkısı iyi oldu. ancak takım olma yolunda eksiklerimiz var. çok çalışmamız lazım. evimizde oynadığımız maçları kazanmamız lazım" diye konuştu.
samsun 19 mayıs stadyumu'nun ankara 19 mayıs stadyumu'na uzaklığı: 415 km.
maçtan 2 gün önce teknik direktörümüz fuat çapa, alışık olmadığımız bir şekilde taraftarlarla buluştu ve sezon öncesi takımın son durumunu, amaçlarını, nasıl bir oyun oynatacağını, futbolcuların nasıl kullanacağını son derece samimi bir şekilde bizlerle paylaştı. mesela azo ve zec'in milli takımdan döneceklerinden dolayı yorgun olacaklarını, sol bekte oynatacak oyuncu konusunda çok sıkıntı yaşadığını dile getirdi...
bir hafta önce alkaralar samsun temsilcimiz abreg ç. ile yaptığım doğu karadeniz turunda karar verdiğim samsun deplasmanına 4 arkadaşımla birlikte yola çıktık. lak lak ederek gidilen yolculuk sırasında tşof dinlenme tesislerinde durup bir şeyler atıştıralım dedik. kalkmaya yakın çaprazımızdaki masada oturan adamın acayip derece de cavcav'a benzediğini bizimkilere söylemek için kafamı çevirirken onun cavcav olduğunu anladım. serkanla (aka kona) yanına gidip selam verdik ve biraz sohbet ettik. o takımı desteklememizi isterken biz transfer yapmadığımız için birçok taraftarın ya da sempatizanın küskün olduğunu dile getirdik. o da klasik olarak genç oyuncu yetiştirip satıyoruz deyip rakamlar vererek giderlerini saymaya başladı... iyi yolculuklar dileyip yanlarından ayrıldık...
abreg ç. şehre girerken bizi karşıladı. saat 14:30 civarına geldiği için doğrudan stada yol aldık. deplasman anısı olarak ilk gördüğümüz atkıcıda durduk. içinde kırmızı-siyahın bol olduğu birer atkı aldık. deplasman gişesinin eskişehir’deki gibi ev sahibi taraftarlarının yanında olmasına şaşırdık ama bizim için zaten dert yoktu. biletlerimizi aldık. samsun’dan esra da bize katıldı. samsunlu taraftarların arasında dolaşırken "hoş geldiniz"leri kabul ettik. bazıları ile muhabbet ettik. atkı değiştirme önerilerini ise yaz olduğu için yanımızda getirmediğimizden dolayı kabul edemedik ve yine hayıflandık... bir dahaki deplasmanda yanımıza bolca atkı almaya karar verdik... sanki lig maçına değil de avrupa kupası maçına gelen deplasman taraftarları gibi karşılanmaya alışkın olmamıza rağmen bir kere daha gençlerbirlikli olmakla gurur duyduk...
stada girerken güvenlik görevlisine "bileti fazla kesmezseniz sevinirim. hatıra olarak saklayacağım" dedikten sonra şoka uğradım. zira, görevli bileti alıp bana üstünde "kutuya atılacak" yazan minik parçayı verdi. itirazlarım bir türlü sonuç vermedi ve görevli uzattıkça uzattı. deplasman biletimiz de böylece kutuyu boyladı...
maraton kısmı eskişehir atatürk’deki gibi diğerlerine göre daha yüksek olan ve önleri kalın cam olmasından dolayı en altta oturanların bile görüş açısının bozulmadığı hoş bir stattı samsun 19 mayıs. üstlerin tamamen kapalı olması da çok güzeldi. bana göre tek sıkıntı stadın akustiğinin çok kötü oluşu idi. zira 3 farklı tribünden gelen sesler ya birbirine karışıyor ya da boğuklaşıyordu...
fuat hocanın dediği gibi sol bekte 19 yaşındaki efşan ve sağ bekte mehmet akgün yer alıyordu. ortada ise aykut ve burak. orta ve ileride ise milli maçtan yorgun dönen azo ve zec’ten mahrumduk. maçın yanılmıyorsam 11. dakikasında oktay'ın sıfıra inip yaptığı ortada mununga imkânsızı yapıp “kalede olmayan” kalecinin üstüne topu nişanlaması ile saç baş yoluyorduk. fink'in ters uzun pasları ve kantlarda alvaro dominguez ile ekigho ehiosun'nun hızlı oyunu ile 37'de skor 0-3 oldu. çünkü efşan ve mehmet akgün çok hata yapıyordu. ortada burak ise umut vermiyordu. 40'da yol yorgunu azofeifa, efşan'ın yerine girdi. sola mehmet akgün geçti. sağa cem can.
ikinci yarıda gençlerbirliği samsun’un geri çekilmesi ile baskılı oynamaya başlamıştı. ama bir yandan da azo'nun nefis oyun kuruculuğuna yasin ve oktay'ın katkıları ile pozisyonları da bu baskıyı yaratıyordu. derken yasin'in düşürülmesi ve azo'nun nefis frikiği. bu frikikten önce evren'in "bu gol olur. ardından zec atar bir de kendi kalelerine 3-3 biter" sözlerine önce gülerken bir anda "hadi canım" demeye başladık. derken mununga-ermin zec değişimi. ve son olarak soner-harbuzi değişimi geldi. azo'nun nefis şutunun direğin yanından gidişi. yasin'in düşürülüşü derken maçın son anları geldi. işte o anda azo'nun köşe vuruşu ve burak'ın nefis kafa şutu ile skor 3-2'ye geldi. biz deli gibi bağırırken samsun tribünlerinden çıt çıkmıyordu. serkan'ın "bu sessizliği seviyorum. bu sessizliği seviyorum. sustular. sustular" diye bağırmalarına kahkahalar atıyorduk. 2 yıl önce konya'da 0-2'den yapılan 2-2'yi düşünmeye başlamıştık. derken 90+ bilmem kaçta yasin'i unutan kaleci ahmet şahin'in topu yere bırakması ve yasin'in tribünlerin kaleciyi uyarmaya çalışan çığlıkları arasında arkadan gelip topu alması ama güçsüz vuruşu ve defans oyuncusunun hızlı bir deparla topu çizgiye yakın uzaklaştırması ama topun yine yasin’e gelmesi ve onun da çok kötü bir uzak köşeye vuruşu ya da ortası ile harcanan pozisyonun ardından şok yaşıyorduk...
maçın ardından takımı alkışladık. ilk yarıdaki moral bozukluğumuzun yerini ikinci yarıdaki orta-ilerinin uyumu, kapalı takıma karşı gösterdikleri gol varyasyonları ve yasin'in son dakika pozisyonundaki ahlar-vahlara bırakıyordu...
bu arada ilk kez bir statta yabancı maçlardan alıştığımız "maçı 8.500 küsur biletli seyirci" izliyor anonsunu duyduk. stadın %80i dolu gibi olduğundan herhalde kombineliler sayılmıyor diye düşündük...
dönüş yolunda çakallı'nın menemenlerinden yedik. içindeki peynir ve sadece yumurtanın sarısının kullanılması gibi farklılıkların tadını güzelleştirdiğini düşündük. serkan'ı uyanık tutma görevi bendeydi. sürekli lak lak etmeye çalışırken ankara'ya 30 km kalırken bir anda fişim çekilmiş gibi daldım! 2 gibi ankara'daydık. eski yeni’deki diğer gençlerlilerle buluşup biraz takıldık ve 4 gibi eve girdikten sonrasını hatırlamıyorum...
dip not: samsun 19 mayıs'tan önce gördüğüm 13 stad sırasıyla şunlar: ankara 19 mayıs, cebeci inönü, mudanya ilçe, beşiktaş inönü, sakarya atatürk, yenikent asaş, bursa atatürk, san siro / giuseppe meazza, santigao bernabeu "maç yoktu. stat turu ile gezdim", konya atatürk, eskişehir atatürk, 5 ocak, ali sami yen
samsunspor: ahmet şahin, andre luiz bahia santos viana, michael fink, ufuk selim teber, ehiosun ekigho (dk. 62 savaş yılmaz), kemal tokak, ergün teber, aristide bance, murat yıldırım (dk. 82 dilaver güçlü), pal lazar, alvaro jose dominguez cabezas (dk. 89 valdomiro duarte de macedo)
yedekler: atilla özmen, başaran saraçoğlu, simon terwase zenke, hakan arslan
2006 yılından itibaren -tarihimizde hiç vermediğimiz kadar uzun bir ara oluyor bu- süper lig'de oynadığımız ilk maç olması hasebiyle ayrı bir önemi vardı maçın. bance, ekhigo, dominguez, fink, lazar gibi etkili ve 11'de banko olabilecek yabancıların da varlığı maça daha güvenle bakmamızı sağlıyordu. ilk devreyi çok etkili bir futbolla 3-0 önde kapattık. ikinci devre takımın yeni oluşu, pek çok oyuncunun hazırlık kampı görmemesi ve fizik-kondisyon eksikliği gibi sebeplerle daha silik bir bir şekilde geçirdik. buna rağmen baskı yemedik ama iki duran top golüyle maçın son bölümünde heyecan tavan yaptı. herşeye rağmen tarih iyi oyunu değil neticeyi yazıyor ve lige üç puanla başlamak önemliydi gerçekten de. maça gelen az sayıdaki gençler taraftarıyla bir sorun yaşanmaması ve bizde oynadığı 2 sezon boyunca taımın hem en yararlı hem de en yürekli futbolcularından birisi olan oktay delibalta'ya gösterilen sevgi günün diğer kazançlarıydı. gençlerbirliği'ni geçen sezona oranla gücünü azaltmış olarak gördüm. nihayetinde g.birliği bu, küme düşme gibi bir durumu olmaz ama eski dönemlerin takımlarıyla da kıyaslanamaz sanırım.
dün (13 eylül 2011) avenue'da, yönetmen alper tunga özdemir, hakan kaynar ve ali ekber düzgün imzası taşıyan "büyük başkan" belgeselesinin galası vardı. bol katılımı olan bir gösterim idi. belgesel, isminden ötürü dışarıdan bakınca farklı düşüncelere sevketse de, içerik olarak gayet güzel. hiçbir dış sesin ya da anlatımın olmadığı belgeselde ilhan cavcav ve onu tanıyanların anlatımları yer alıyor. bu yüzden cavcav'ın küçüklüğünden bugünlere kadar yaptıklarından kısa kısa bahsediliyor...
kişisel olarak belgeseli beğendim. "neyse o" tadında olmuş.
bunun dışında geceye katılanlardan banu yelkovan, bağış erten, yiğit uluer, akif kurtuluş ile tanışmak ve muhabbet etmek. yasin ve fuat çapa'ya "samsun maçında tribündeydik ve o son pozisyon gol olsaydı keşke" dediğimde yasin'in içten bir şekilde "olmadı işte ya" diye yüzünü düşürmesi, fuat hocanın da "gol olsaydı galibiyet kadar sevinecektik" demesi aklımda kalanlar arasında.