ankaranın bir takımını yine ankarada bir kahvede seyretmenin ne kadar zor olduğunu bana bir kez daha hatırlatan maç.
o maçta sanırım maç başlar başlamaz defansın tamamına neredeyse sarı kart gösterip oyundan düşürmeye çalışan hakem cem deda ve çıkış tünelini yırtan ve gençlerbirliği oyuncularına saldıran bir kısım taraftar müsveddesini de unutmamak gerekiyor.
bir de alex'i unutmamak lazım aynı sezonda beş gol yediğimiz başka oyuncu yoktur sanırım. alex 3 golü bu maçta ikisini de ankaradaki maçta atmıştı.
maç sonu tünelden geçen gençlerbirliği futbolcularına atılan, "ne asılıyorsunuz lan, sanki şampiyon olacaksınız" sözleri türk futbolunun ne durumda olduğunu açıklamak için çok anlamlıdır..
manisa alaşehir'de 301kd olarak yaptığım askerlik günlerime denk gelen maç. fenerli arkadaşlarla maçtan önce tatlı atışmalar felan derken, maç saati birlik içindeki sinema salona doluşmuştuk. 18'de youla'nın golü ile havalara fırlamıştım. ardından 2 penaltı golüyle fener 2-1 öne geçmişti. açıkcası pozisyonları hatırlamıyorum ama hafızamda penaltıların biraz uyduruk olduğu kalmış. zaten o dakikalarda çok sinirlendiğimi hatırlıyorum. 2. yarıda yine youla sahneye çıkıp beraberliği yakalayınca yine mutlu olmuştum ama beraberlik değilde galibiyet bekliyordum. maçın son dakiklarında alex'in attığı gol sonrası acaip sinirlenip çıkmıştım sinema salonundan. çünkü aynı alex, sezonun ilk yarısında ankara'daki maçın son dakikalarında 2 gol atmış ve tribünlerde bizi delirtmişti. maçın son anlarında neden bu adam tutulmaz, neden faul yapılarak engellenmez diye o kadar hayıflanmıştır. aynı adamdan yine son dakikalarda gol yiyip sezondaki fb maçlarını alex'den 5 gol yiyerek tamamlamıştık.
bu maçta kırmızı kart gören eski gençlerbirliği futbolcusu serkan balcı, daha önce gençlerbirliği forması ile 2000-01 sezonunda da fenerbahçeye karşı fenerbahçe 3-0 gençlerbirliği maçında kırmızı kart görerek hem eski hem de yeni takımında kırmızı kart gören futbolculardan olmuştur. 2000-01 için bkz: http://www.macanilari.com...id=200020012009&aid=26749
futbol tarihinin en absürd penaltılarından birine sahne olan maçtır. hakem cem deda, gençlerbirliği'ni yıldırmak için herşey yapmış, hatta gözünün önünde rakibine tekme atan aurelio'ya kırmızı kart verememiştir. maç sonunda da gençlerbirliği futbolcuları oyuna çok asıldıkları gerekçesiyle tünelde centilmen fenerbahçe taraftarının saldırısına uğramıştır. fenerbahçe hiç ceza almamıştır.
bende askerdeydim 301 ksd :) ama gelin görünki çok mutlu olmuştum... ülkemize gelmiş geçmiş en büyük yabancı oyuncunun nasıl bir maçın kaderini etkilediğini bir kez daha görmüştüm... dejavu yaratmak benim üzerimde alex ve gb liğinin işi galiba :) tşkler alex...
not: penaltılar bal gibi penaltıydı. bakın penaltı atmadığımızda bile kazanıyoruz önemli değil :)
alex in golüyle birlikte masaya yumruğumu vurduğum ve karşımdaki abinin birasının dökülmesine sebep olup ondan defalarca özür dileme sebep olmuş maçtır.
serkan balci'nin kirmizi kartla oyundan atilmasindan sonra dahi galibiyete inancimizin tam oldugu ve alex'in golu ile kale arkasi tribununde hic tanimadigim 2-3 kisiye sikica sarilip galibiyeti kutladigim mactir. ayrica macin baslamasina kisa bir sure kala elinde biletle gelip "orasi benim yerim" diye itiraz eden 2 kisiye, "sinema mi sandin lan burayi!" diye diklenen adamin yuzunu her daim hatirlamaktayim.
ankara'da bile gençlerbirlikli olmak "azınlık"la eş anlamlıdır. elbette bunun bir sürü sebebi var. aynı zamanda kötü yanları olduğu kadar "çok" iyi yanları da var. mesela tribündeki herkesi zaman içinde tanıyorsunuz. bir süre sonra maça gitmek akraba ziyareti gibi bir hal alıyor. tribüne girer girmez tanıdığınız-tanımadığınız bir sürü kişiye selam veriyorsunuz. hatta bazen tribünden göz aşinası olduğunuz birini otobüste-sokakta görüp selam veriyorsunuz... ya da tribün profilinden dolayı her daim sevginizi, kız arkadaşınız, eşinizi, akrabalarınızı rahatca maça götürebiliyorsunuz. çoğu önemli maça bile son 5 dk da girebiliyorsunuz ve bilet bulmama sorununuz olmuyor. kombine kartlar ucuz oluyor. belki en önemlisi de herhangi bir ortamda daha önce tanımadığınız bir gençlerbirlikli ile karşılaşınca çok mutlu oluyorsunuz :)
"az taraftarın" en kötü tarafı ise, diğer takım taraftarlarınca "bunun" sürekli bir geyik malzemesi olarak kullanılması.
bu maç sırasında manisa-alaşehir'de 301 k.d. olarak askerlik yapıyordum. malum oradaki diğer takım taraftarlarınca sürekli azınlık geyiği dönüyordu. bu maçı beraber izlediğimiz koyu fenerbahçe taraftarı hakan da aynı geyikleri sürekli tekrarlıyordu. youla ilk golünü atıp bizi 1-0 öne geçirince ben çılgına dönmüştüm. o sırada televizyonda gençlerbirliği tribünü ekrana geldi. 5 ya da 6 kişi vardı tribünde. bunlardan biri sağa saola doğru koşuyordu. hakan bana dönüp "hayret bayağı çoksunuz" diye yine laf atmıştı.
yıllar sonra o sağa sola koşan arkadaşla bir maç sonrası sakarya'da tanıştım. çocuğun o maçtan önce iddia oynadığını ve gençlerin kazanması durumda iyi bir para kazancağını, youla gol attıktan sonra bir sağa, bir sola doğru koşarak "kupon tuttu, kupon tuttu" diye bağırdığını öğrendim :)
gençlerbirliği'nin yıldız ortasaha oyuncusu josip skoko, daha sonra ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesinde yapılan bir panelde maçın hakemi cem deda ile ilgili ilginç bir anekdot paylaşmıştır. şöyle ki..
‘cem deda, fenerbahçe lehine birinci penaltı kararını verdiği sırada üzerinde ‘fıfa fair play’ yazılı kokart yere düştü. o kokartın tam da o anda düşmesi bana çok ilginç geldi. kokartı deda’ya verince çok şaşırdı’
fenerbahçe: rüştü reçber, fabio luciano, servet çetin [sakatlandı] (dk. 85 kemal aslan), ümit özat, mehmet yozgatlı (dk. 72 pierre van hooijdonk), mert nobre, mehmet aurelio, alexsandro de souza, deniz barış (dk. 57 önder turacı), serkan balcı, nicolas sebastien anelka