gineli futbolcu souleymane youla'nın gençlerbirliği formasıyla penaltıdan gol attığı ilk ve tek maç.
2001-2002 sezonunda belçika'nın anderlecht takımından transfer edilen souleymane youla, 4 sezon giydiği gençlerbirliği formasını 134 resmi maçta toplam 10 bin 152 dakika giydi ve 56 gol attı. 2 kırmızı 21 sarı kart gördü.
youla, 1'i penaltıdan olmak üzere resmi maçlarda attığı 56 golle, gençlerbirliği tarihinin -profesyonel ligde- en çok gol atan 5. futbolcusudur. youla, 1. ligde attığı 50 golle ise gençlerbirliği'nin en çok gol atan 4. futbolcusur.
taşradan futbol hikâyeleri, necdet özkazancı 29/08/2013 mehmetalicetinkaya.com
gençlerbirliği tribünlerine gittiğim ilk günlerden itibaren ilgimi çeken simalardan biri necdet abiydi. maçın herhangi bir anında ayağa fırlayıp gür sesiyle haykırdığı “haydi gençler!” tezahüratıyla birlikte tüm tribün birden hareketleniyor ve “haydi gençler!” diye bağırmaya başlıyordu. bu ani tezahürat sahada sessiz sakin maç yapan futbolcuların bir an afallamasını sağladığı gibi, benim gibi tribün yenileri için de şaşkınlık verici bir özelliğe sahipti.
gel zaman git zaman, necdet abiyle muhabbet ettikçe, onun, polatlıspor, gençlerbirliği ve ankaragücü’nü birer adım önde tutmak üzere tüm ankara takımlarına bağlı olduğunu öğrenecektim. takımın adından ya da oynadığı ligden bağımsız olarak topun döndüğü her yerde durup maç izleyen, gençlerbirliği tribününde (hangi olayın akabinde gelişirse gelişsin) küfre ve çirkinliklere “arkadaşlar gençlerbirliği’mize yakışmıyor” diyerek izin vermeyen ve her muhabbetimizde sadece futbolun güzel yanlarından bahseden, “hayalperest bir futbolsever” olduğuna şahit olacaktım.
necdet abinin futbol anılarını alkaralar.org‘dan, kalemizde adil var ve yenilsen de yensen de kitaplarından okumuştum. geçenlerde iletişim’den taşradan futbol hikâyeleri başlığı altında bir kitabı daha yayınlandı.
öncelikle, adında ya da içeriğinde fenerbahçe, galatasaray ve beşiktaş geçmeyen hiçbir yayının doğru dürüst basılmadığı ülkemizde, necdet abinin çocukluğundan bu yana hayatının kesiştiği amatör takımlarla ilgili anılarını yayınlama cesaretini gösterdikleri için iletişim yayınları’na, ardından da, sadece 3 takımın peşinden koşan türk futbolseverlere farklı bir açıdan futbolu anımsattığı için necdet abiye teşekkür etmek gerek.
içinde reytingden oldukça uzakta, saf ve duru bir şekilde “sadece futbolun” yer aldığı bir kitap okumak isterseniz siz de bir göz gezdirin derim…
kitaptan;
paşa!
“abii, abii! şimdi at, şimdi!”
polatlı…
doğduğum, çocuk ve genç olduğum, mahalle ve okul arkadaşlarımla acı tatlı birçok anı yaşadığım, ama nedense hep tatlı olanlarını anımsadığım, eskiden herkesin birbirini tanıdığı ve her yiğidin namıyla anıldığı o küçük, şirin bozkır kasabası. şimdilerde ise birbirini tanıyan insanların artık azaldığı, oldukça büyük, kasaba irisi, ama yine de benim gözümde güzel, şirin ve sevimli bir bozkır kenti…
ve 1970′li yıllarda, hasat mevsiminin bitiminde, “polatlı’nın futbol mabedi” olarak kabul edilen şehir stadı’nın maçlardan önce itfaiye aracı tararından sulanan zımpara gibi toprak sahasında, kaymakamlıkça düzenlenen ve bizim gibi futbol tutkunları için mini bir “dünya kupası” havası taşıyan köylerarası futbol turnuvaları…
ekonomik durumlarına göre kâh polatlı’daki manifaturacılardan veya ankara’daki spor mağazalarından alınmış, kâh köyün dikiş bilen kadınları tarafından elde dikilmiş, bazıları peru milli takımı’mn formasını andıran rengârenk forma ve şortlarıyla büyük bir heyecan içinde futbol oynamak için sahaya çıkan köy takımları: kargalı, çekirdeksiz, karayavşan, karakuyu, toydemir, tırnaksız, uzunbeyli, inler, kuşçu, sivri, tatlıkuyu, şıhahmetli ve diğerleri…
üstten bagajlı, burunlu otobüsler, minibüsler ve traktörlerle köylerden takımlarını desteklemek için adeta polatlı’ya akan ve bazıları davul-zurnalarını da yanlarında getiren futbolseverler…
sahayı çevreleyen tel örgülere asılmış, bazı köylerin isimlerini taşıyan pankartlar… ve bunların arasında göze çarpan iki büyük pankart:
“köyden esen fırtına-şıhahmetlispor!”
“sakın ol şuurlu oyna, karşında yenilmeyecek takım yoktur – şıhahmetlispor!”
maçların hakemliğini üstlenen eski futbolcular ve lisanslı tek hakem astsubay kıdemli başçavuş mehmet karadeniz…
bu turnuvalarda büyük bir zevkle arz-ı endam edip çocukluk arkadaşlarıyla birlikte köylerinin takımlarında oynayan ve o anda profesyonel olduklarım unutarak, bütün alçakgönüllülükleriyle varlarını yoklarını amatör bir ruhla ortaya koyan, bize göre hepsi birbirinden şöhretli futbol yıldızları: bir zamanlar eskişehirspor ve gençlerbirliği’nde oynayan, bir ara (a) milli takıma da seçilen tırnaksızlı tarkan bilal, ankaragücü’nde oynayan uzunbeyli kâzım, onlar kadar tanımadığımız, yalnızca konya idmanyurdu’nda oynadığını öğrendiğimiz kargalılı celal ve kardeşi, gençlerbirliği’nde oynayan, daha sonra da adana demirspor, fenerbahçe, mersin idmanyurdu gibi takımlarda oynayacak olan paşa hüseyin.
işte bu şöhretli futbol yıldızlarından belki de en ilginç kişiliğe sahip olanı paşa hüseyin’di.
anımsadığım kadarıyla onu ilk kez 70′li yıllarda yaz aylarında düzenlenen kaymakamlık kupası futbol turnuvasında kargalı köyünün futbol takımında izlemiştik.
paşa’yı avni bulduk’un keşfettiğini, gençlerbirliği’nde oynadığını ve bu turnuva için ankara’dan geldiğini öğrenmiştik.
onun, ilkokulda okurken bir müsamerede “paşa” rolünü oynadığı için hayatı boyunca “paşa hüseyin” olarak anıldığını ise sonraki yıllarda öğrenecektik.
yenilgiyi kabul etmeyen hırslı bir kişiliği vardı paşa’nın. bu kişiliğiyle takımın doğal kaptanıydı.
o bunaltıcı yaz sıcağında sahada ileri-geri çalışıp basmadık yer bırakmıyor, bir yandan arkadaşlarının açıklarını kapatmaya çalışırken bir yandan da sürekli olarak onları uyarıyor; tekmeye kafa uzatıyor, rakip kaleye mesafe tanımaksızın uzaktan sert şutlarla goller atıyor; neredeyse bütün taçlan, frikikleri ve kornerleri o kullanıyordu.
kısacası takımın her şeyi olan paşa, o güne kadar çok az profesyonel futbolcu görmüş olan biz genç futbolseverlerin hayranlığını birkaç maçta kazanıvermişti.
kargalı köyünün futbol takımı bu turnuvalardan birinde paşa hüseyin ve ağabeyi celal’in çabalarıyla şampiyon da oldu. paşa, kaymakamın elinden aldığı kupayla köyünün gençlerinin omuzlarında, stadı hıncahınç dolduran futbolseverlerin coşkulu alkışlan eşliğinde şeref turu atarken, gözlerinden akan sevinç gözyaşlarını saklamaya bile gerek görmüyordu.
gençlerbirliği’nde bir süre daha oynayan paşa hüseyin’in o yıllarda türkiye 1. ligi’nde mücadele eden adana demirspor’a transfer olduğunu öğrendiğimizde çok mutlu olduk ve onunla gururlandık.
ancak paşa’nın futboldaki yükselişi bununla kalmayacak ve bir yandan ordu milli takımı’na seçilirken, bir yandan da çok sevildiği adana demirspor’dan fenerbahçe’ye transfer olacaktı.
o dönemde, yetenekli futbolcu öğütme ve yok etme fabrikası olan fenerbahçe’de yalnızca iki sezon oynayabildi paşa… sonra mersin idmanyurdu’na transfer oldu. bir süre de orada ter akıtıp başka takımlara gittikten sonra, futbol piyasasında adı daha az duyulur oldu.
oysa ben bir polatlılı olarak onun gibi amatör ruhlu bir futbolcunun ankaragücü, gençlerbirliği ya da o dönemde 2. lig’de mücadele eden polatlıspor gibi bir ankara takımında oynamasını ne kadar çok istemiştim!
ama bir türlü olmadı. ne yazık ki onu ankara’da çok izleyemedik.
yıllar sonra, hasta olduğunu öğrendiğimizde gençlerbirliği taraftarları olarak çok üzüldük. ziyaretine giderek moral vermek istedik. ancak hastalık onu çok hassas ve duygusal yapmıştı. bir an bile yanından ayrılmayan eşinin söylediğine göre kendisini yatağa mahkûm olmuş bir hasta olarak görmemizi istemiyordu. yalnızca gençlerbirliği taraftarları derneği başkanı cumali çalışkan odasına girerek, geçmiş olsun dileklerimizi iletip gençlerbirliği forması ve “alkaralar” atkısını hediye etti. kapı aralandığında bir an için göz göze geldik. bize bakarken belli belirsiz gülümsüyordu. bu, onu son görüşümüzdü.
20 mart 2005 pazar günü, ankara 19 mayıs stadı’nda oynanan gençlerbirliği-konyaspor maçından önce paşa için sessizce saygı duruşunda bulunduğumuz sırada, onun bir köy maçında rakip kaleye hücuma kalkarken ofsayta düşmemek için heyecanla ağabeyi celal’e seslenip pas isteyişi yankılanıyordu kulaklarımda: “abii, abii! şimdi at, şimdi!”
güle güle hüseyin çelik! kargalılı, polatlılı, sincanlı, ankaralı paşa hüseyin!
ben, hep köy maçlarında oynadığın o tadına doyulmaz hırslı ve güzel futbolunla anımsayacağım seni.
köyüne, gençlerbirliği’ne, adana demirspor’a, fenerbahçe’ye, mersin idmanyurdu’na, oynadığın diğer takımlara ve türk futboluna hizmetlerin, türk sporuna armağan ettiğin kızın milli voleybolcu pelin çelik için teşekkürler.
gençlerbirliği, adana demirspor, mersin idmanyurdu, fenerbahçe gibi takımlyarda oynamış "paşa" lakaplı hüseyin çelik; geçtiğimiz hafta sonu aramızdan ayrıldı...
aşağıda, birgün gazetesinde 25 mart 2005 günü, serbest kürsü'de gençlerbirliği taraftarmar derneği'ndennecdet özkazancı'nın imzası ile yayınlanan yazı var. (ben de alkaralar.com'dan aldım!)
1970’li yıllarda, hasat mevsiminin bitiminde, “polatlı’nın futbol mabedi” olarak kabul edilen şehir stadı’nın maçlardan önce itfaiye aracı tarafından sulanan zımpara gibi toprak sahasında, kaymakamlıkça düzenlenen ve bizim gibi futbol tutkunları için mini bir dünya kupası havası taşıyan köylerarası futbol turnuvaları… ekonomik durumlarına göre kah polatlı’daki manifaturacılardan ve ankara’daki spor mağazalarından alınmış, kah köyün dikiş bilen kadınları tarafından elde dikilmiş, bazıları peru milli takımının formasını andıran rengarenk forma ve şortlarıyla büyük bir heyecan içinde futbol oynamak için sahaya çıkan köy takımları: kargalı, çekirdeksiz, karayavşan, karakuyu, toydemir, uzunbeyli, inler, kuşçu, sivri, şıhahmetli ve diğerleri… üstten bagajlı, burunlu otobüsler, minibüsler ve traktörlerle köylerden polatlı’ya akan ve bazıları davul-zurnalarını da yanlarında getiren futbolseverler… sahayı çevreleyen tel örgülere asılmış, bazı köylerin isimlerini taşıyan pankartlar… ve bunların arasında göze çarpan iki büyük pankart: “köyden esen fırtına-şıhahmetlispor!” ve “sakin ol şuurlu oyna, karşında yenilmeyecek takım yoktur-şıhahmetlispor!...”
maçların hakemliğini üstlenen eski futbolcular ve lisanslı tek hakem astsubay kıdemli başçavuş mehmet karadeniz… ve bu turnuvalarda büyük bir zevkle arz-ı endam edip çocukluk arkadaşlarıyla birlikte köylerinin takımlarında oynayan ve profesyonel olduklarını unutup, bütün alçakgönüllülükleriyle varlarını-yoklarını amatör bir ruhla ortaya koyan, bize göre hepsi birbirinden şöhretli futbol yıldızları: bir zamanlar eskişehirspor ve gençlerbirliği’nde oynayan, bir ara milli takıma da seçilen karakuyulu tarkan bilal; ankaragücü’nde oynayan uzunbeyli kazım; onlar kadar tanımadığımız, yalnızca konya idmanyurdu’nda oynadığını öğrendiğimiz kargalılı celal ve celal’in kardeşi, gençlerbirliği’nde oynayan, daha sonra da adana demirspor, fenerbahçe, mersin idmanyurdu gibi takımlarda oynayacak olan paşa hüseyin… bu şöhretli futbol yıldızlarından belki de en ilginç kişiliğe sahip olanı paşa hüseyin’di. anımsadığım kadarıyla onu ilk kez 70’li yıllardan birinin temmuz ayında düzenlenen kaymakamlık kupası futbol turnuvasında kargalı köyü’nün futbol takımında izlemiştik. paşa’yı avni bulduk’un keşfettiğini, gençlerbirliği’nde oynadığını ve bu turnuva için ankara’dan geldiğini öğrenmiştik.
kendisinin, ilkokulda okurken bir müsamerede “paşa” rolünü oynaması nedeniyle hayatı boyunca “paşa hüseyin” olarak anılacağını ise daha sonraki yıllarda öğrenecektik. yenilgiyi kabul etmeyen hırslı bir kişiliği vardı paşa’nın. bu kişiliğiyle takımın doğal kaptanıydı. o temmuz sıcağında sahada ileri-geri çalışıp, basmadık yer bırakmıyor; bir yandan arkadaşlarının açıklarını kapatmaya çalışırken bir yandan da sürekli olarak onları uyarıyor; tekmeye kafa uzatıyor; rakip kaleye mesafe tanımaksızın uzaktan sert şutlarla goller atıyor; neredeyse bütün taçları, frikikleri ve kornerleri o kullanıyordu. kısacası takımın her şeyi olan “paşa”, o güne kadar çok az profesyonel futbolcu görmüş olan biz genç futbolseverlerin hayranlığını birkaç maçta kazanıvermişti. ve kargalı köyü’nün futbol takımı bu turnuvalardan birinde “paşa” ve ağabeyi celal’in çabalarıyla şampiyon da oldu. paşa, kaymakamın elinden aldığı kupayla köyünün gençlerinin omuzlarında, stadı hıncahınç dolduran futbolseverlerin coşkulu alkışları eşliğinde şeref turu atarken, gözlerinden akan sevinç gözyaşlarını saklamaya bile gerek görmüyordu…
gençlerbirliği’nde bir süre daha oynadıktan sonra, o yıllarda türkiye 1. liginde mücadele eden adana demirspor’a transfer olduğunu öğrendiğimizde çok mutlu olduk ve onunla gururlandık. ancak paşa’nın futboldaki yükselişi bununla kalmayacak ve bir yandan ordu milli takımı’na seçilirken, bir yandan da çok sevildiği adana demirspor’dan fenerbahçe’ye transfer olacaktı. o dönemde bir yetenekli futbolcu öğütme ve yok etme fabrikası olan fenerbahçe’de yalnızca iki sezon oynayabildi paşa… sonra mersin idmanyurdu’na transfer oldu. bir süre de orada ter akıtıp başka takımlara gittikten sonra, futbol piyasasında adı daha az duyulmaya başlandı. oysa ben bir polatlılı olarak onun gibi amatör ruhlu bir futbolcunun ankaragücü, gençlerbirliği ya da o dönemde 2. ligde mücadele eden polatlıspor gibi bir ankara takımında oynamasını ne kadar çok istemiştim! ama bir türlü olmadı. ne yazık ki onu ankara’da çok izleyemedik…
hasta olduğunu öğrendiğimizde, gençlerbirliği taraftarları olarak çok üzüldük. ziyaretine giderek moral vermek istedik. ancak hastalık onu çok hassas ve duygusal yapmıştı. bir an bile yanından ayrılmayan eşinin söylediğine göre kendisini yatağa mahkum olmuş bir hasta olarak görmemizi istemiyordu. yalnızca gençlerbirliği taraftarları derneği başkanı cumali çalışkan odasına girerek, geçmiş olsun dileklerimizi iletip, gençlerbirliği forması ve “alkaralar” atkısını hediye etti. kapı aralandığında bir an için gözgöze geldik. bize bakarken gülümsüyordu. bu, onu son görüşümüzdü.
20 mart 2005 pazar günü, 19 mayıs stadı’nda oynanan gençlerbirliği-konyaspor maçından önce paşa için saygı duruşunda bulunduğumuz sırada, onun bir köy maçında rakip kaleye hücuma kalkarken heyecanla ağabeyi celal’e seslenişi yankılanıyordu kulaklarımda: “abii, abii, şimdi at şimdi!...”
güle güle kargalılı, polatlılı, sincanlı, ankaralı paşa hüseyin!... ben, seni hep köy maçlarında oynadığın o tadına doyulmaz futbolunla anımsayacağım. köyüne, gençlerbirliği’ne, oynadığın diğer takımlara ve türk futboluna verdiğin hizmetler için, türk sporuna armağan ettiğin kızın milli voleybolcu pelin için teşekkürler…
öteki mahallenin çocukları;'' paşa'' hüseyin çelik
gönderen nazmi hasdemir 20 oca 2010
baba paşa hüseyin
en güzel takımlarda oynadın be paşa hüseyin. köy takımlarında başladı hayatın, yine köy takımlarında veda ettin futbola. şimdilerde ne mümkün, 40 yaşına kadar oynamak isteyen profesyoneller ne hikmetse bırakın köylerinin takımını, şehirlerinin takımında bile oynamayı küçük görüyorlar. ne güzeldi o günler, her maça gidemeyen garibanlar, yaz turnuvalarında, büyük takımlarda oynamış hemşehrilerini seyrederlerdi.
başlarda köy turnuvalarında gösterdin kendini. sonra o köylülerin gururu oldun. ankarada, zımpara gibi sahalarda, evdeki kadınların manifaturacılardan aldığı bezleri boyayarak yaptıkları formalarla sahaya çıkan köy gençlerinden sıyrılanların kapağı attığı gençlerbirliği'ne katıldın. sonrası güney'in menekşesinde, asilerin takımında demir bilekli kardeşlerimin yanında ıslattın formalarını.
sonrası devamdı be paşa hüseyin. komşu kentte mersin'de büyük başların görmesi için didindin durdun. ve soluğu hiç almaman yerde aldın paşa. fenerbahçe'deyken hatırlıyorum seni ben. bu bilgileri de müsade varsa ''alkarlar.com'' dan yazdım. hani sen oynadığın zamanlar şimdiki gibi rakip futbolculara düşmanlık falan beslenmezdi ama doğrusunu istersen de sevilmezlerdi. biz sevilenleri, unutulanları tekrar yad etmek için arıyoruz ve ayırıyoruz sizleri işte.
sen ki ilkokulda bir müsamerede paşa rolünü oynadığın için paşa lakabı takılmış. ve öylede anılmışın işte. fenerbahçe'de iki sezon geçirmişin hüseyin. şimdi ki gibi o zaman da bir futbolcu öğütme fabrikasıymış fenerbahçe. seni de öğüttüler kısa zamanda.
kargalı köyünün acar futbolcusu paşahüseyin 5 sene önce aramızdan ayrıldı. çoğumuz hatırlamadık bile, hadi bizi geçtik fener'li eskilerden hatırlayan çıktı mı? çıksa bir şeyler yazarlar biz de okurduk. ne yazık ki biz kendisini yazmaya karar verdiğimizde öğrenmiş olduk akibetini. bir gençlerbirliği- konya maçında saygı duruşuyla hatırlanmışın paşam.
ha bir de voleybolcu bir kız yetiştirmişin ülke sporuna. kargalı'lı, polatlı'lı, ankara'lı güzel futbolcu, oynadığın bütün takımlara selam olsun. mekanın cennet olsun.
son haftalardaki performansı ile yükselişe geçen gençlerbirliği, sezonun ikinci yarısına çok başlangıç yapan konyaspor'u 2-1 yendi.. 90 dakikası youla ve levent'in karşılıklı golleri ile geçen karşılaşmanın uzatmalarında youla'nın penaltıdan attığı gol başkent ekibine 3 puanı kazandırdı..
karşılaşma öncesinde, dün hayatını kaybeden ''paşa'' lakaplı eski futbolcu hüseyin çelik için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
maç başlamadan önce her iki takım futbolcuları, konyaspor taraftarlarının bulunduğu tribüne giderek, alkışlarla onları selamladı.
birinci süper futbol ligi'nde gençlerbirliği, konyaspor karşısında ilk yarıyı 1-0 önde tamamladı. karşılaşmaya rakibine oranla daha etkili başlayan gençlerbirliği, orta alandan attığı uzun toplarla tehlikeli olmaya çalıştı. youla ile rakip savunmada tehlikeler yaratan başkent temsilcisi, bu futbolcunun ayağından bulduğu golle de ilk yarıyı 1-0 önde bitirdi.
konuk takım konyaspor ise ilk yarı boyunca istediği pozisyonları bir türlü bulamadı. ileri uçta son paslarda düşük yüzdeyle oynayan konuk takım, rakip savunmayı aşamayınca, yediği kontratak golüyle devreyi 1-0 yenik kapadı.
15. dakikada altan'ın kullandığı serbest vuruşta, kaleci ömer meşin yuvarlağı kornere çeldi.
16. dakikada baliç'in kullandığı köşe atışında mustafa özkan, topu kafayla ceza alanı dışına çıkardı. ceza alanı dışında topla buluşan eyüp'ün çok sert vuruşunda, meşin yuvarlak yan direğe çarparak oyun alanına döndü.
25. dakikada savunmanın uzaklaştırmaya çalıştığı top ayman'ın önünde kaldı. bu futbolcunun vuruşunda, top altıpas içinde youla'nın önünde kaldı. youla, meşin yuvarlağa istediği gibi vuramayınca, kaleci özden topa sahip oldu.
32. dakikada skoko'nun pasıyla topla buluşan youla, ömer'in de hatasından yararlanarak kaleci özden ile karşı karşıya kaldı. bu pozisyonda kaleciyi de çalımlayan youla, meşin yuvarlağı boş kaleye gönderdi: 1-0.
41. dakikada baliç'in kullandığı köşe atışından gelen topu ömer ön direkte kafayla erhan'a gönderdi. bu futbolcunun kafa şutunda, meşin yuvarlak üstten auta gitti.
karşılaşmanın ilk yarısı, evsahibi gençlerbirliği lehine 1-0 tamamlandı.
ikinci yarıda her iki takım da golden uzak orta saha mücadelesi yaptı. zaman zaman kontrataklarla gol arayan konyaspor, bu ataklardan birisinde, aradığı golü bulurken, ev sahibi gençlerbirliği'ni galibiyete taşıyan gol 90. dakikada penaltıdan youla'dan geldi.
48. dakikada eyüp'ün sol taraftan ceza alanına yaptığı ortada tayfun, kafayla topu ceza yayı üzerindeki levent'e indirdi. bu futbolcunun ayak içiyle plase vuruşunda direğe çarpan top ağlarla buluştu: 1-1.
70. dakikada ayman'ın sağ taraftan yaptığı ortada mustafa özkan'ın kafa vuruşunda top, yandan auta gitti.
75. dakikada ali tandoğan'ın kullandığı korner atışında, ön direkteki el saka, topu kafayla arka direğe gönderdi. arka direğe koşu yapan erkan'ın kafa vuruşunda, meşin yuvarlak yandan auta çıktı.
84. dakikada defansın hatasıyla topu önünde bulan youla'nın, ceza sahasına girerken yaptığı vuruşta, meşin yuvarlak yandan auta gitti.
87. dakikada gençlerbirliği ceza alanı önünde yaşanan karambolde topu önünde bulan altan'ın pasıyla ceza alanında kaleci ömer ile karşı karşıya kalan baliç'in vuruşunda top az farkla üstten auta çıktı.
90. dakikada ali tandoğan'ın sol taraftan kullandığı korner atışında uzak direkte uygun durumda topla buluşan youla'nın yakın mesafeden vuruşunda, meşin yuvarlak kaleci özden'den döndü.
uzatma dakikalarında ali tandoğan, camara tarafından düşürülünce hakem fırat aydınus penaltı noktasını gösterdi. atışı kullanan youla, topu ağlarla buluşturarak takımını 2-1 öne geçirdi.