italya, isveç ile bugün porto'da, dragao stadı'nda 21.45'te karşı karşıya geliyor. maçı, isviçreli ünlü hakem urs meier yönetecek. bu maçta isveç galip gelirse, ikinci turu garantiliyecek. isveç'te lucic, sakatlığı sebebiyle forma giyemeyecek. diğer maçta 2006 eleme grubundaki rakibimiz danimarka, bulgaristan ile 19.00'da braga'da braga stadı'nda oynayacak. maçı, portekiz'den cortez batista yönetecek.
ilk yarı cassano ile öne geçen italya, bitime 5 dakika kala ibrahimoviç'in iğne deliğinden attığı gole mani olamadı. gök-mavililer, son maçta bulgaristan'a fark atsa bile gruptan çıkamayabilir.
trapattoni, danimarka maçındaki 11'den üç farklı oyuncuyla sahaya çıkmıştı. totti'nin yerine mecburen cassano'yu almıştı. roma'lı yıldız, 39. dakikada akıllı bir kafa vuruşuyla gök-mavililer'i öne geçirdi. başta trapattoni, dragao stadı'nı dolduran italyanlar ve çizme'de maçı televizyondan izleyen milyonlar rahatlamıştı. çünkü italya gol atmakta zorlanan ama attığı zaman da kolay gol yemeyen bir takımdı. ilk maçta bulgarlar'ı gole boğan isveç, dünyanın iki teknik direktörle çalıştırılan tek takımı olmalı. bu kadar üst düzey bir takımda böyle bir paylaşımı başardıkları için söderberg ve lagerback kutlanmalı. büyük turnuvalarda çok maç oynanır, çok gol atılır ama çok azı hafızalara kazınır ve yıllar boyu konuşulur. bu turnuvada şu ana kadar 14 maç oynandı ve unutulmayacak maç olarak ingiltere- fransa kapışması hafızalara kazındı. dün 85. dakikaya kadar 31 gol vardı. 32.'si vuruş tekniği, futbol zekası, taşıdığı önem, atıldığı takım, ve atılış dakikasıyla asla unutulmayacak.
ibrahimoviç mucizesi the guardian gazetesi'nin "euro 2004'te anlayacak beş yıldız adayından biri" olarak gösterdiği ibrahimovic, bu golün çok benzerini sezon içinde ajax formasıyla atmıştı.13. dakikada ljungberg'in topuk pasında kaleye 5 metre mesafeden topu üstten auta atan genç forvet, dünkü golüyle sanırız başta chelsea'nin çılgın rus başkanı olmak üzere dünyanın tüm ünlü kulüplerinin de transfer listelerinin başına adını yazdırdı. isveç ilginç bir takım. bu sezon arsenal formasıyla namağlup şampiyonluk tadan ljungberg ise ilginç bir oyuncu. kasım'dan bu yana premier lig'de gol atamamış ve büyük bir düşüş yaşıyormuş. bunun nedenini isveçli bir meslektaşımız "futbol bizde ikinci spor. buz hokeyi ise gözdemiz. amerika buz hokeyi ligi'nde oynayan oyuncularımız halk kahramanı gibidir. ama fredrik (ljungberg), calvin klein firmasının reklamlarında oynadıktan sonra isveç'in gözbebeği oldu. ve galiba modelliği çok sevdi. o eskisi gibi rakibin sağ kanadını çökerten bir oyuncu olmaktan hızla uzaklaşıyor" diye açıkladı. italya, bulgaristan'ı yener, puanını beşler. danimarka ile isveç berabere kalırsa işler iyice karışır. kurt hoca trapattoni için de zor anlar başladı.
italya ile isveç tam 33 yıl sonra berabere kaldılar. iki takım en son 9 haziran 1971'de golsüz berabere kalmış; 33 senedir oynanan 11 maçta italya 7, isveç ise 4 galibiyet almıştı. ilk karşılaşmada danimarkalı poulsen'e tükürdüğü için uefa tarafından üç maç cezaya çarptırılan francesco totti, 90 dakikayı tribünde nişanlısı ilary blasi ile birlikte izledi. totti'nin yerine ilk 11'de görev yapan roma'dan takım arkadaşı cassano italya'nın golünü attı.
italya ile isveç arasındaki zorlu mücadele, tempo ve kalite yönünden doyurucuydu. italya, kaybettiği takdirde şampiyonaya veda edeceğinin bilincinde, oyuna disiplinli, hırslı ve atak başladı. orta sahadaki etkili presi ve defans bloğunun iki tecrübeli ismi cannavaro ve nesta'nın rakibin etkili iki forvetine yaptığı yakın baskıyla isveç'in saha içi kurgusunu bozup, oyuna sürekli hükmetti. ortadan rakip defansın arkasına sarkma girişimleri denerken, kanatları da etkili kullandı. italya'nın özellikle sol kulvarı arka arkaya çalıştı. bunda isveçli nilsson'un kanat savunucusu özelliğine sahip olmayışının da rolü vardı. italya skor avantajını yakaladı, farkı daha da artırabileceği pozisyonları kaçırdı. ikinci devre daha dengeli başladı. ilerleyen bölümde italya, önde olmasının avantajıyla kendi defansif klasiğine döndü. geride alan daralttı ve kontratak düşünmeye başladı. ama isveç'in fizik açıdan güçlü olması, son 20 dakikada kendilerini baskı altına soktu. bu arada bir duran toptan son dakikalarda beraberlik golü geldi. teknik direktör trapattoni'nin de oyuncu değişikliklerinde yanlışlar yaptığını gözlemledik.
isveç kulübesi ile isveç, birbirlerini iyi tanıyan, disiplinli futbol oynayan bir takım. ilk yarıda agresif italya karşısında pasif kaldılar. larsson ve ibrahimoviç'in markajda sıkışmaları, orta sahanın aksiyon imkanını kısıtladı. ljunberg, iki girişimde bulunabildi. ikinci yarıda risk aldılar. fizik kondisyon avantajlarıyla oyuna asıldılar. kenar yönetimin defansı bozan allback'ı oyuna sokup markajda sıkışan larsson'u orta sahaya çekmesi akılcı bir uygulamaydı. son dakikalarda bir duran topta o ana kadar rakibin aldığı tedbirlerle bir şey yapamayan ibrahimoviç'in klas golüyle beraberliği yakaladılar. bu grupta nefes kesen son maçlar oynanacak. belki de iş üçlü averaja da kalabilir. isveç-danimarka maçı müthiş bir mücadeleye sahne olacak. hakem urs meier ve yardımcıları başarılı bir yönetim gösterdi.
isveç'in italya ile 1-1 berabere kaldığı maçta süper bir oyun ortaya koyan ibrahimoviç ile larsson birbirlerini övdüler. larsson'dan 10 yaş küçük olan ajax'ın golcüsü, "henrik'ten çok şey öğrendim. antrenmanlarda hepimizden çok çalışıyor. bana çok şey katıyor" dedi. larsson ise, "zlatan'ın tekniği mükemmel. neler yapabileceği konusunda bir sınır yok. muhteşem bir ikili olduk" şeklinde konuştu.