hakemler : ibrahim aksoy, şenol kutrup, zeki çavuşoğlu
gençlerbirliği : hasan okan gültang, erkut çağdaş, rahim zafer, engin özdemir, erkan sözeri, john leshiba moshoeu, ilker dalçiçek, donald ace kushe, osman coşkun, andre kona n'gole (dk. 46 mehmet şimşek), sinan ertan (dk. 52 taner taşkın) teknik direktör : zafer göncüler
samsunspor : bogdan stelea, kasım çıkla, ercan koloğlu, yaşar ışık, vural korkmaz, fevzi korkmaz, serkan aykut, isa turan (dk. 15 serdar şahin), celil sağır (dk. 53 imdat arslan), faruk korkmaz, bünyamin kubat teknik direktör : gheorghe multescu
goller : dk. 21 andre kona n'gole, dk. 67 ilker dalçiçek, dk. 76, 79 engin özdemir, dk. 84 osman coşkun (gençlerbirliği), dk. 47 serkan aykut (samsunspor)
sarı kartlar : dk. 6 vural korkmaz, dk. 36 yaşar ışık (samsunspor), dk. 86 erkan sözeri (gençlerbirliği)
kırmızı kartlar : dk. 81 faruk korkmaz (samsunspor)
gençlerbirliği: hasan okan gültang, erkan sözeri, osman coşkun, erkut çağdaş, rahim zafer, donald themba khuse, engin özdemir, ilker dalçiçek, andre kona ngole [sakatlandı] (dk. 46 mehmet şimşek), john lesiba moshoeu, sinan ertan (dk. 51 taner taşkın)
yedekler: ahmet ersoy, metin diyadin, murat şenvardar
samsunsporlu olarak gittiğim ve daha sonraki yıllarda gönlümün kayacağı gençlerbirliği'nden beş gol yediğimiz maç olması yönüyle benim için özel olan bir maçtır.
babamla birlikte gitmiştik maça... maraton tribününün üstü açık; protokol tribününden bakınca maratonun tam ortasındaki kapının üzerinde iki kenarı polis hattıyla çizilmiş olan yaklaşık 10-15 metrelik bir dikey koridor, bu koridorun solunda gençlerbirliği, sağında samsunspor taraftarları; polis dışında arada telörgü ya da başka bir engel yok...
belki de tam bir hezimet olması nedeniyle maça dair pek bir şey hatırlamıyorum açıkçası. ama gelen gollere rağmen maçın sonuna kadar oturduğumuzu biliyorum.
maç sırasında tribünlerde bir amca üzerinde samsunspor logosu olan kırmızılı beyazlı tek kullanımlık karton şapkalar satıyordu, hemen aldım tabii bir tane. maç boyu fazla yıpranmaması için büyük özen gösterdiğim karton şapkayı maç bitince de kalabalıkta alabileceği darbelere karşı kendimce koruma altına aldım. öyle ya, taraftar ürünü bulmak bugünkü kadar kolay değil sonuçta, ve o an -karton da olsa- uzaktan sevdiğim takımın ismini ve armasını içeren bir ürün vardı elimde; adeta kutsal emanet! çıkış için beklerken, hemen önümdeki bir taraftar(!) yediğimiz beş golün öfkesiyle oyunculara, hocaya söylenip duruyordu. nihayet bendekinin aynısı olan karton şapkasını kafasından sıyırdığı gibi hiddetle yere fırlattı! dondum kaldım, beş gol yemiş de olsak maç bitmiş, geride kalmıştı; ama asıl sevdamız olan, kalıcı olan arma yüzlerce insanın ayaklarının altına fırlatılıp atılmıştı, bir çöp gibi! halbuki ben internetsiz, store'suz, print-center'sız o günlerde o armanın üzerinde olduğu herhangi bir bok için neler vermiyordum...
bendeki şapkayı uzun yıllar sakladım. bir çok taşınma sonrasında haliyle yıprandı. şu an ortalıkta değil, bulamadım, sanırım atıldı. ama derin bir arama yapsam bir yerlerden çıkma ihtimali de yok değil.
sözün özü, karton şapka kayboldu ama elimizde "yenilsen de yensen de" tarzı taraftarlık anlayışı kaldı, sonuna kadar...