küme düşme mücadelesini yakından ilgilendiren son maçımız sakaryaspor ’laydı. ben söylentilerin önüne geçmek ve baskılardan kurtulmak için takımı kampa aldırdım. maçta son dakikalara 2-1 önde girdik. ben de bir gol attım.12 dakika kala çok yorulmuştum ve teknik direktörümüz kaleperoviç’e beni oyundan almasını söyledim.
arkadaşlarımda bir gevşeme oldu ve maçı 3-2 kaybettik. keşke sahada ölseydim de maçtan çıkmasaydım. bu sonuçla biz küme düştük ama kupa şampiyonu olarak ligde kaldık. o dönem çok söylenti dolaştı. ama ben açık yüreklilikle söylüyorum: futbol hayatım boyunca hiçbir karanlık işe bulaşmadım. bu açıdan vicdanım çok rahat.
bu maçın ardından bursaspor küme düşer ama 1980-1981 sezonunda 2. ligde türkiye kupasını kazanan ankaragücü'nün kenan evren tarafından 1. lige çıkarılması gibi benzer bir sebeple, "bursaspor o sezon türkiye kupasını kazandığı" için küme düşürülmez ve ligde kalır.
memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
bursaspor, kupayı kazandığı için statü gereği ligde kalmayı garantilemiştir. bu nedenle ligin son haftasında deplasmanda oynanacak olan sakaryaspor karşılaşması, bursaspor açısından oldukça sıkıntılı bir duruma sebep olur. sakaryaspor"un küme düşmesi kesinleşmiştir. bursaspor'un alacağı bir puan bile, ligden düşecek takımı değiştirecektir.
maç öncesi. bursaspor'un maça asılmayacağı iddiaları kamuoyunda dile getirilir. bursaspor maçı 3-2 kaybeder. bursaspor, 31 puanla küme düşen dördüncü takım olmasına rağmen, statü gereği ligde kalır. rizespor, kocaeli. malatya, denizli takımları ise ligi 32'şer puanla tamamlar. bursaspor, sakarya deplasmanında bir puan almış olsa, küme düşen takım averajla rizespor olacaktır, beyhan çalışkan o günkü atmosferi değerlendirir: "kupa maçını çarşamba günü oynadık, pazar günü de sakaryaspor maçı vardı. kupa maçından sonra psikolojik olarak çok rahatlamıştık. antrenman falan da yapmamıştık. kupayı kazandığımız için otomatik olarak ligde kalmıştık ve herkes çok rahattı. o gün biz sakarya'ya günü birlik gittik. hava da çok sıcak. maça çıktık, ilk yan sakarya kımıldamıyor, biz kımıldamıyoruz. abartmıyorum, yürüyecek halimiz yok. ilk yarı onlardan sanırım mustafa'ydı bir gol attı. sakaryasporlu futbolcular bile tepki gösterdi, rizespor'un düşmesini istiyorlardı. pozisyonlar gelişmeye başladı 2 gol attık ve devreyi 2-1 önde bitirdik. devre arasında sedat abi yoruldu, çıktı, ikinci yarıya bir çıktık, baktık karşımızda farklı bir sakarya. rahmetli paşa hüseyin sağ bekten açığa gidiyor vuruyor top direkten dönüyor falan. futbolculara soruyoruz para gelmiş rizespor'dan. tabii futbolcular küme düştükleri için uzun süre para almamışlar. nasıl saldırıyorlar ama. derken tavşan mustafa'nın golüyle 3-2 öne geçtiler. derken 90. dakikada sağdan girdim ortaladım, bizim yalçın müsait bir pozisyonda voleye yattı, top dışarı çıkü. 3-2 mağlup olduk. sonrasında da kamuoyunda tepkiler oldu. bir defa çok olumsuz şartlarda oraya gittik. daha farklı şartlarda gidebilirdik. o sıcak havada günü birlik gitmeyebilirdik, kamp yapabilirdik. kupa maçından sonra izin verilmeyebilir ve takım son maça daha hazır gidebilirdi. bütün olumsuzluklar üst üste geldi ve ligin kaderiyle oynamış olmakla suçlandık."
maç sonrası, bursaspor başkanı cavit çağlar futbolcuları son derece sert bir şekilde eleştirerek "futbolcularımız bakalım bu lekeyi nasıl temizleyecek, hangi yüzle ortaya çıkıp dolaşacaklar" sözlerini kullanacaktır. futbol şubesi sorumlusu remzi cinoglu da "bazı futbolcuların yüzlerini bile görmek istemiyorum... onlara kan kusturacağım" açıklamasını yapar. kupa zaferine rağmen, sakaryaspor maçı sonrası futbolculara 300'er bin lira ceza kesilir .halbuki madem yönetim o son maçı bu kadar önemsiyordu, beyhan'ın da vurguladığı gibi futbolcuları kampa alabilirdi. kupa sonrası, takımın antrenman düzenine devam etmesi sağlanabilirdi. son maça o sıcak havada günü birlik gidilmeyebilirdi. bunların hiçbirisi yapılmaz. adeta maç, aradan çıkarılması gereken gereksiz bir angarya olarak görülür. ingiltere, ispanya, hollanda, italya, almanya gibi ülkelerde, hiçbir iddiası olmayan bir takımın şampiyonluğa oynayan bir takımı şampiyonluktan ettiği küme düşme hattında olan bir takımı yenerek küme düşürdüğü, çok sayıda örnek var. futbolun etik değerlerine uygun şekilde, iddiası olmayan takımlar son maçlarda rakibin pozisyonundan bağımsız, maç bitimine kadar mücadelesine devam eder. oysa türk futbol kültürü analiz edildiğinde, bu tür durumlarda farklı bir davranış tarzı ile karşılaşıyoruz. türkiye'de iddiası kalmayan takımların, özellikle son maçlarda küme düşmemeye oynayan ya da şampiyonluk mücadelesi veren takımlar karşısında "normal" performanslarını göstermedikleri çok sayıda örnek mevcuttur. bütün sezon kötü bir performans sergileyen, kümedüşme hattındaki takımların ligin son haftalarında kendi evinde ve deplasmanda sezon ortalamasının çok üzerinde puan topladığı sayısız örnek var. son yıllarda kırılmaya başlansa da türk futbol tarihinde, özellikle kritik durumdaki rakipler karşısında, rahat durumda olan takım futbolcularının hatır şikesi yaptıkları hep söylenmiştir.
biz anlatanların yalancısıyız... ama o günlerde babıâli’de o kadar çok şey söylenmişti ki... cumhurbaşkanı (o zaman devlet başkanı) kenan evren, türkiye kupasını kazanan bir takımın ikinci ligde oynamasına gönlünün razı olmadığını söyleyince, bu işin uzmanları, yetkili ve sorumluları, «bizim de olmaz, ama lig ile kupa iki ayrı şey. bunları birleştirmenin'büyük mahzurları var» diyeceklerine hemen, «baş üstüne»yi yapıştırmışlar, ankaragücü de birinci lige tepeden inme alınmıştı. hem de öyle alınmıştı ki, kurallar gereği yönetmeliklerin bir yıl önceden duyurulması gerekliyken, bu bir yıl bile beklenmeden, evren’in niyeti (emri değil), derhal uygulanmıştı.
işte bu olay üzerine nazlı ılıcak’ın bir «evrenspor» başlıklı başyazı yazdığı, daha sonra bu yazının gazete üst yönetimi tarafından, sıkıyönetimce kapatılma endişesi üzerine gazeteden çıkarıldığı söylenmişti.
şimdi, sayın ılıcak, bursaspor’un kümede aynı yöntemle kalışı üzerine «ikinci evrenspor» diye yazarsa, ilkinin de doğru olduğunu öğrenmiş oluruz.
bu girişi niçin yaptık?
bugün, türkiye'de politika, futbolun içine, dibine kadar gömülmüş, bu politika yüzünden kimsenin spora inancı kalmamıştır.
olaylar, şablonun içine tam oturduğu zaman, kamu vicdani, hüküm vermek için delil aramaz. kamunun yargısı ile, mahkemenin yargısı bu yüzden farklıdır. bu yüzden çok kişi «delil yetersizliğinden» beraat eder, ama kamu vicdanında hep suçlu kalır.
kamu vicdanı, bugün devlet bakanı mesut yılmaz’ı mahkûm etmiştir. mesut yılmaz rizelidir.
rize de oynanan, galatasaray - rize maçı sırasında, rize seyircisi, mesut yılmaz aleyhine ve tuncay mataracı lehine tezahürat yaparak, küme düşmekte olan takımlarına karşı, devlet bakanına gözdağı vermişlerdir.
şimdi planlara bakalım.
futbol federasyonu başkanı erdenay oflas, başkanlığa mesut yılmaz’ın ataması ile gelmiştir, metin emiroğlu’nun değil. bu bir. geldiği günden bu yana da, ne tesadüf, hep rize lehine kararlar almıştır. örneğin rize’yi yakından ilgilendiren tüm önemli maçlara, mesut yılmaz’ın memuru coşkun kutay hakem atanmış, tüm bu maçlar, rize’nin işine gelecek şekilde bitmiştir.
futbolun evren yasası ile, kupayı kazanan takım ligde kalacağından, şike hesapları, kupa üzerine yapılmaya başlayınca, türkiye kupasına gölge düşürmek istemeyen federasyon, kupa tarihini ligin bitimine almış, ancak, bu sırada amerika’da olan devlet bakanı mesut yılmaz dönünce, bu tarih gene değişip, bir kez daha ligin son haftasının önüne getirilmiştir. bu maça da coşkun kutay hakem atanmış ve kazanması ile rize’ye hiçbir şey sağlamayacak altay yenilmiş, kupayı alan bursa, sonucunu herkesin daha çarşamba gecesi bildiği bir maçın ardından sakarya’ya yenilip, rizespor’u kümede bırakmıştır.
şimdi gelecek yıl ligde ikinci evrenspor olarak bursa, yılmazspor olarak da rize oynayacaklardır.
sanırız sayın cumhurbaşkanı, tamamen iyi niyete dayalı bir fikir açıklamasının sonuçlarının bugün nereye vardığını görmüş ve o gün görüşlerini açıkladığı için çok üzüntü duymuştur. ama biz eleştirilerimizi evren’e yöneltmiyoruz. düşünce özgürlüğü olan bir ülkede, her vatandaş gibi, sayın evren de düşüncelerini açıklayacaktır. açıklamalıdır da. ama yapılması gereken, bu düşünceleri emir telakki edip, uygulamaya koymak değil, değerlendirmeye almak, gerektiğinde cumhurbaşkanına işin iç yüzünü çekinmeden anlatıp, «olamaz efendim» diyebilmektir. bu ülkenin tarihi hep bu, «evet efendimciler» tarafından yıpranan, yıpratılan liderlerle doludur. bugün sayın evren’in adı, türkiye ligine giren ve sporu karartan politika ile birlikte anılıyorsa, bunun sorumlusu o değil, işte o «evet»çilerdir.
sayın evren’in âdının, küçük politik hesapların içinde, yıllar yılı sakız olmasını önlemenin yolu, federasyon kupası ile lig arasındaki bağlantıyı, gelecek sezondan itibaren kesin olarak kaldırmaktır. yoksa her ligin sonunda bu oyunlar sahney e çıkacak ve herkes hep evren’i hatırlayacaktır.
başbakan turgut özal, bakanlarının futbol ile bu kadar yakından ilgilenmelerini, onların sporu politikaya alet etmelerini önlemelidir. bu ülkede halk keyifle spor izleyecekse, izlemesi isteniyorsa, politika spordan elini çekmelidir.
bunu sağlamak için yeni yasa, iyi bir fırsattır. bu yasa ile birlikte, bugün boğazına kadar politika içine gömülmüş spor kadroları tümü ile değiştirilmeli, yeni geleceklere, bakan ve milletvekillerinin müdahaleleri de, başbakanın alacağı ve aldığına kamuoyunu inandıracağı önlemlerle durdurulmalıdır.
bu arada oflas federasyonuna bir önerimiz var. bursa’nın ligde kalması, gelecek yıl ligi, gene 19 takımlı, gene topal yapacaktır. bir takımın haftayı boş geçirmesinin zararlarını bu yıl gördük, ama yaşamadık. zonguldak’ın ligi bir hafta önce bitirmesi, bu puanı eksik olsa, ne hesaplara yol açardı biliyoruz. gelecek yıl aynı çirkinliği yaşamak istemiyoruz.
oflas federasyonu, sezon sonu kararı ile, üçüncü ligde play-off'u nasıl kaldırdı ise, gene sezon sonu bir karar ile, birinci ligi 20 takıma çıkarabilir. 20 takımlı ligle, 19 takımlı ligin süre bakımından farkı olmadığı için bir kayıp olmaz.
20’nci takımın seçimi ise, alman örneği bir play-off ile yapılır. ligden düşen en yukardaki takım, sakaryaspor ile, ikinci lig ikincileri tarsus idman yurdu, adanaspor ve adana demirspor arasında (yani şike söylentilerine meydan vermemek için lig usulü değil), kupa usulü bir play-off oynanır. çekilen kura ile takımlar cumartesi günü yari final, pazar final oynarlar, kazanan 20’nci takım olarak lige girer.
federasyon bu kararı derhal toplanıp alır ve açıklarsa, uygulayabilir. bunu başaramazsa, takımlar dağılacağından, uygulama fırsatı kalmaz.
biz, arkalarında bakanları olduğu için ligde kalanlara karşılık, olmadığı için birinci ligde oynayamayacaklara bir fırsat daha verecek bu uygulamanın adaleti bir ölçüde sağlayacağı düşüncesindeyiz. bundan ötesini izlemek, adını andığımız kulüplere, karar, federasyona düşmektedir.