bu istatistiğin yazıldığı anda avrupa kupalarında 2008-09 sezonu ocak ayı itibari ile (şampiyonlar ligi ve uefa kupasında grup maçları bitti ve eleme turları başlayacak)
avrupa kupalarında aynı sene içerisinde türk takımları bir sezonda aynı rakip ile max. 3 maç yapmışlar.bu da hep iki takımın birer galibiyeti olduğu zaman 3.maç oynanması kuralı zamanında olmuş.galatasaray-magdeburg maçları bu tip maçlarımızın 4.sü ve tur atladığımız ilk ve şuana kadar tek eşleşmedir.galatasaray bundan sonraki turda bu sefer 3.maç sonunda polonyanın legia varşova takımına elenmiştir:
1964-65 sezonu kupa galipleri kupasında 1.turdaki galatasaray-1.fc magdeburg maçları : 09.09.19641.fc magdeburg1-1galatasaray 17.09.1964galatasaray1-11.fc magdeburg 07.10.1964galatasaray1-11.fc magdeburg
1964-65 sezonu kupa galipleri kupasında 2.turdaki legia warszawa-galatasaray maçları : 18.11.1964legia warszawa2-1galatasaray 03.12.1964galatasaray1-0legia warszawa 10.12.1964legia warszawa1-0galatasaray
"g. saray'a döndüğüm için çok memnunum" diyen tam yetkili yeni antrenörü, başkan ulvi yenal ve ii. başkan rüçhan adlı kucakladı
coşkun özarı, a takımında başka yerde çalışmayacağını açıkladı
gündüz kılıç on aylık bir ayrılıktan sonra dün tekrar galatasaray kulübüne dönmüştür.
idare heyeti kararı ile tam yetki verilerek başantrenörlüğe getirilen kılıç, yanında kulüp başkanı ulvi yenal olduğu halde hasnun galip sokağındaki kulüp lokaline yürüyerek gelmiş ve kulübün kapısında bir grup sarı - kırmızılı taraftar tarafından tebrik edilmiştir.
kapıdan içeri girerken hayli heyecanlı olan kılıç idare heyetinin toplandığı salonda tebrikleri kabul etmiş ve şu beyanatı vermiştir: «önümüzde zor günler olduğunu biliyorum. galatasaraylıların güven ve sevgilerine lâyık olmak için elbirliği ile çalışacağım. şimdilik sadece bunu vaad edebilirim. galatasaray’a döndüğüm için çok memnumun.»
kulüp başkam ulvi yenal da «ilk hedef magdeburg maçı» diye söze başlamış ve şu şekilde konuşmuştur: «eski iyi günleri elbirliği ile yaşatacağız. ben gündüz’ün tekrar galatasaray'a gelmiş olmasından son derecede memnunum. eski hırsla işe sarılıp galatasarayı başarıdan başarıya ulaştıracağız.»
idare heyeti âzâzları gündüz kılıç'la mukavale hususunda konuşmuşlar ve basına bir açıklama yapmamışlardır. kılıç pazartesi sabahı futbolcularla konuşacak ve salı günü de ilk çalışmayı yaptıracaktır.
özarı, kontratını hatırlattı
coşkun özarı, «mukavelemde galatasaray profesyonel takımının başantrenörüdür yazılı iken beni kimsenin başka bir vazifeye tâyine hak ve selâhiyeti yoktur» demiştir.
gündüz kılıç'ın kulübe getirildiği saatte rahatsızlığı sebebi ile evinde istirahat eden ve doktor tarafından bir hafta rapor verilen özarı, «işin maddi tarafından ziyade mânevi tarafı ile ilgili» olduğunu belirtve «bu durum karşısında mukavelemdeki maddeye uyulmamış ve kontratım onlar tarafından bozulmuştur» şeklinde konuşmuştur.
durum ne olacak?
galatasaray kulübünün coşkun özarı ile 8 haziran 1964 tarihinde imzaladığı kontratın 7. maddesi şu şekildedir: «taraflardan biri mukavele şartlarına riayet etmediği veya mukavelenin hitamından evvel mukaveleyi fesih yoluna giderse diğerine 50 bin lira nakdi tazminat ödeyecektir, işbu mukavele akid tarihinden başlamak üzere iki seneliktir.»
kulüp başkanı ulvi yenal, coşkun özarı ile tekrar konuşacağını ve kendisi ile anlaşmaya varacaklarını açıklamıştır.
çarşamba gecesi first wienna'nın eski stadı hoche warte'de karşılaşacak olan galatasaray -aufbau magdeburg maçına viyana sporseverleri hiç alâka göstermemektedir.
gazeteler, maçtan tek sütun üzerinde ve gayet kısa bir şekilde bahsetmektedirler.
yarın viyana’da olması gereken magdeburglular ilk defa katıldıkları avrupa kupasında hiç olmasa bir tur atlamak gayesinde olduklarını açıklamışlardır.
türk futbolunda en uzun gece: dışta ümit, içte heyecan
ezelî rakipler ayrı cephede savaşıyor
türk futbolü önemli günlerinden birini yaşıyor. geçen yılın aralık ayındaki gibi, futbolümüzün «en uzun gece»si... sporumuzun önde gelen iki kulübü fenerbahçe ve galatasaray, iki avrupa turnuasında türk futbolünü şerefle temsile çalışacaklar. fenerbahçe, bu gece amsterdam'da 3-1 yenildiği hollanda şampiyonu dws ile mithatpaşa'da oynarken, galatasaray da iki defa 1-1 berabere kaldığı doğru almanya kupa galibi aufbau magdeburg ile viyana'da üçüncü maçı yapacak. «milliyet», 7 ekim 1964'ün türk spor tarihine altın harflerle yazılacak bir gün olmasını diler, iki güzide takımımıza da candan başarı temennilerini belirtir.
viyana'nın hoche warte stadında 20.30'da aufbau ile yapacağı üçüncü maçta
g. saray'a bir gol yetecek
metine garanti verildi. cezalı tarık oynuyor. magdeburglular çekiniyor
namık sevik viyana'dan bildiriyor
galatasaray, «avrupa kupa galipleri turnuası»ndaki zorlu rakibi aufbau magdeburgla bu gece üçüncü defa karşılaşacaktır.
viyana'nın hoche walte stadında türkiye saatiyle 20.30’da başlayacak oyunu, avusturyalı hakem feliner idare edecektir.
galatasaray'ın bu maçtaki tertibi «turgay - candemir, doğan -naci, talât, b. ahmet - yılmaz, tarık, metin, turan, uğur» şeklindedir.
cezalı tarık'ın bu maçta yer alabileceği istanbul'dan buraya bildirilmiş ve kafilede memnunluk yaratmıştır.
galatasaraylılar yüksek moralle maça hazırlanmakta, bu defa 1-1 lik beraberliği bozarak ikinci tur şansını sağlayacaklarına inanmaktadırlar.
viyana’da bir toplantı yapan galatasaray'ın dört idare heyeti üyesi, metin'e bonoları hususunda garanti vermişler, bu konunun istanbula dönüşte tamamen halledileceğini, milli futbolcuya bildirmişlerdir.
sarı - kırmızılılar dün saat 16 da maçın oynanacağı stadda hafif bir antrenman yapmışlardır.
magdeburglular çekingen
dün sabah viyana'ya gelen aufbau-magdeburg takımında bir çekingenlik sezilmektedir. bu arada turgay ve candemir'in oynayıp oynamayacağını sormaktadırlar. magdeburg, ligdeki son maçında dinamo dresden takımına 2-0 yenilmiş bulunmaktadır.
aufbau-magdeburg'un galatasaraya karşı bu defa hayli değişik tertiple çıkacağı, bu arada, sağbeki wiedemann’i santrfor, sağaçığı klingbiel'i solaçık oynatacağı, santrfor walter'i de sağaçığa alacağı anlaşılmaktadır. takımın yıldız solaçığı stöcker, almanya olimpiyat ekibine dahil olarak tokyo'ya gitmiştir.
bu durumda aufbau-magdeburg bu gece sahaya «blochwits - fronzeck, retschtag - kubisch, zapf, seguin - walter, hirschmann, wiedemann, heuer, klingbiel» onbiriyle çıkacaktır.
tam bir hafta evvel tekrar kendilerine kavuştuğum futbolcularımla ilk antrenmanımı yapmıştım. tutuktular, halsizdiler, yorgundular... antrenman dozunun hafifliğine rağmen sararıp soldular... bu hal karşısında iyice endişelenmiştim doğrusu.
sonra ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci idmanlarla onlarda olağanüstü bir iyiliğe gidiş gördüm. saha içinde ve dışında arzu, azim ve iyi niyet içindeydiler... fakat, bütün bu iyi tutumlarına rağmen bir haftacık içinde istenilen kondisyon kıvamında olamayacaklarını da çok iyi biliyordum. futbolcularımdan, form aslarından hiç şüphem yok. ama, yine de kondisyon meselesi beni düşündürüyor...
oyun tarzımızı tam bu oyunun mânasına uyan şekilde müdafaayı ve hücumu denk düşünen bir 4-2-4 işinde ayarladım. oyuncularımıza teker teker mevkilerinin taktiklerini hatırlattım. hesaplarımın yanlış çıkacağım zannetmiyorum. yeter ki allah, çocuklarıma bugünkü kondisyon kapasitelerinden fazlasını yaptıracak imân versin... onlar da sonuna kadar koşup rakiplerinden üstün kabiliyetlerini gösterebilsinler. on ay sonra ilk maçını göreceğim takımımı heyecan ve sabırsızlık içinde bekliyorum. ileride çok iyi günler geleceğine yüzde yüz inanıyorum. lâkin başlangıcın da iyi olmasını o kadar arzuluyorum ki...
galatasaray - aufbau 90 dakika çekişti fakat yenişemedi 1-1
temditte de beraberlik bozulmayınca kur'a çekildi
...ve turan'ın uğurlu eli ile
galatasaray, ikinci tur'a geçti
sarı-kırmızı'lılar viyana'da 1200 seyirci önünde başarılı oynadı. beraberlik golünü 2 saat süren maçın 81. dakikasında metin attı
namık sevik viyana'dan bildiriyor
tur atladı galatasaray, tur atladı... türk kupa galibi, artık avrupa kupasında ikinci turda... futbolümüz adına gerçekten büyük başarı bu...
bu defa, paranın güler yüzlü tarafı düştü galatasaraylııara... ve ilk magdeburg maçında ayağını iyi kullanarak beraberlik golünü atan, şans yolunu açan soliç turan, bu defa elini uğurlu yönde kullandı ve para atışında o büyük sorumluluğu yüklendi. paranın kazanan tarafını isteyen turan, türk kupa galibini ikinci tura yükseltmişti.
kur’ayı kazanmak, elbette talihti. ama aslına bakılırsa, işin kur'aya kalması, galatasanıyın büyük talihsizliği idi. bırakın önceki 1-1'leri... viyana’da da 1-1 sonuçlanan maç, hakikatte rakamla ifadesini bulmuş değildi. galatasaray hak etmişti galibiyeti... hak etmişti ikinci turu, kur’adan çok önce... öylesine hak etmişti ki, avusturyalı hakem bile, para atışından sonra «kur’ayı, galibiyeti hak eden kazandı» demekten kendini alamadı.
fırtına başlangıç
1200 seyircili bir maçtı bu. ama 1200'ün 1100'ü türk seyircisiydi. öğrencisiyle, işçisiyle gene gelmişlerdi. ve tıpkı mithatpaşa'daki gibi bağırıyorlardı: «re re re - ra ra ra... cim bım bom...» galatasaray takımı da, bu teşviki boşa çıkarmayan bir gayret içinde, fırtına misali başlamıştı oyuna... tarık'la turan’ın çift santrfor rolünde oynadığı, metinin da daha çok pasör çalıştığı bir hücum temposu içinde, sarı - kırmızılılar ilk 10 dakikayı magdeburg kalesi dnünde geçirdiler. bu arada almanların ilk büyük tehlikesini sağiç hirschmann yaratıyor ve attığı sert şutu turgay mükemmel önlüyordu. ve sonra gene galatasaray yükleniyordu. işte 15. dakikada metin’in sıkı şutuna; aufburg kalecisi ancak kornerle önleyebiliyor. 25. dakikada ahmet'in pasına dalan turan'ın şutu ayni adamda bitiyor, 30. dakikada sahanın yıldızı tarık'ın dalışı, kaleciyi de geçmesine rağmen, santrhaf zapf tarafından son anda, çizgi kenarından topun çelinmesiyle neticesiz kalıyordu.
galatasaray, golsüz biten ilk yarıdan sonra ikinciye ayni hız içinde girdi. her an gol bekleniyordu sarı - kırmızılılardan... meselâ 58. dakikada uğur'un şutunu gene kaleci kurtarmasa, durum 1-0 oluverecekti. evet, çok geçmeden durum 1-0 oldu. ne var ki, golü, atması beklenen değil de, yemesi beklenen takım kazanmıştı.
tam 63. dakikaya gelmiştik. hirschmann, aufbau'nun beyni olan sağiç, âni bir deparla candemiri geçti, naci'yi de atlattı ve topu wiedemann'a uzatıverdi. magdeburg santrforuna, topu yakından ağlara atmak kalmıştı. bu da, hiç zor değildi. ters köşeye sert bir şut... 1-0...
golden sonra magdeburglular, daha açıldılar, ikinci bir gol, sonucu garantileyecek bir gol peşinde koşmağa başladılar. ama asla ümitsiz değildik.. çünkü galatasaray yılmadan oynuyor, fizik yönden de güçlü bir ekip manzarası gösteriyordu. bunun neticesi, en azından bir gol olmalıydı. oldu da... 81. dakikaya gelmiştik. sadece 9 dakika vardı maçın sonuna... naci'nin fevkalâde bir ileri kayışı, topun metin'e kadar gitmesine imkân verdi. güzel pastı naci'ninki... metin de bu güzel pası, ayni güzellikte kullandı. koca metin!.. türk futbolünün her zaman golcüsü metin... viyana sahalarında da gösteriyordu metin'liğini... sert bir şut... henüz gol değil ama... kaleciye çarpıp döndü top... tarık fırladı, ondan da sıkı bir şut... gene karşıladı kaleci... dün gecenin yenilmeyen adamı mı olacaktı blochwitz? hayır... metin vardı karşısında... son defa bir daha vurdu... yakıdan, fakat çok zor pozisyonda. öyle vurdu ki metin... bu topun hakkı «gol» olmaktı. işte galatasaray 1-1 duruma yükselmişti.
90 dakikalık normal müddet, 1-1 berabere bitince, galatasaraylılar çok endişeli başladılar yarım saatlik temdide... biz de ayni endişe içindeydik tribünde... iş, gene para atışına mı kalacaktı? üstelik magdeburg çok hırslı girmişti yarım saatlik temdide... bozulmuyor bozulmuyor bozulmuyordu 1-1 beraberlik... sanki iki takım hep 1-1 kalmak için senet imzalamışlardı. bu arada, temdidin bitmesine de sadece 10 dakika kalmıştı. magdeburg sağiçi inmiş, golü tam atacakken. naci durdurmuştu. bu tehlikeyi daha büyüğü kovaladı. maçın sonuna 5 dakika kala, turgay, yıldırım hızıyla gelen santrforun ayaklarına atlayıp bu korkuyu da uzaklaştırıyordu.
sonrası?.. maç bitmişti aslında 300 dakikalık mücadele bitmişti. her şeyi, bir küçücük para tâyin edecekti. galatasaraylılar heyecan içinde, başlarını öteye çevirip beklerken. içlerinden biri, ama o da ürkek adımlarla geldi. bu, soliç turan‘dı. para atıldı. turan konuştu. ve hep birden sevinçle ayağa fırladık: türk kupa galibi galatasaray, ikinci tura yükselmişti. ve bunu da hak etmişti dün gece.
çocuklar hiç ummadığım tam 120 dakikalık bir mücadelen sonra hakettikleri iki, üç farklı galibiyeti elde edemedikleri zaman iyice sarsılmışlardı. kendi kendime «yukarı da allah var» diye mırıldanırken kur'a atacak hakemin etrafında ilerliyordum. birden gözüme doğan'ın dünyanın en saf, en samimi üzüntüsünü ifâde eden yüzü çarpıverdi. bu candan kaderin sahibini kur'aya yollamak istiyordum. zira o, bütün takımın temiz renk aşkının timsali gibiydi o sırada.. fakat şanssızlık gözünü öylesine yıldırmıştı ki; «aman baba ben affet»diyehaykırdı.döndüm. turan'ın aynı safiyet dolu bakışlarıyla karşılaştım. onu kucaklayıp, hakemin yanına getirdim. turan «kafa» diye bağırdı... para atıldı... birden bütün çocuklar yerdeki paranın üzerine kapanırcasına eğildiler... ve birden havalara fırladılar... hak yerini bulmuştu. tur atladık diye çok sevindik. en çok da futbolcularımızın bu oyunda kondüsyonunun şart oluşuna inanıp, bundan böyle daha çok çalışacaklarını vaadedişlerine sevindim. galatasaraylı futbolculara, daha ilk adımımda bana yaptıkları yardım için teşekkürler ederim.
geçen yıl da, tıpkı dün geceki gibi, çifte heyecan, çifte limit arasında boğulmuştuk. yine fenerbahçe ile galatasaray, yine iki avrupa kupası'nda kader maçlarını oynamışlar; sonunda fenerbahçe yenilmiş, ama tur atlamış, galatasaray ise yenilmemiş, fakat elenmişti.
geçen yılın tersi oldu dün gece... fenerbahçe yine yenildi, ama elendi bu defa... galatasaray da yine yenilmedi, fakat kur'a ile tur atladı. italyan liret'inin götürdüğü şansı, avusturya şilin'i geri getirdi yâni...
fenerbahçe’nin, öylesine baskılı oyununa rağmen kazanamayışı, hiç de şanssızlık değil, beceriksizlik örneğiydi sadece... herhalde tek tesellimiz, sahada kaybettiğimizi tribünde kazanmamız oldu. türk seyircisi, yenen rakibini alkışlıyacak kadar kazandı centilmenlik maçını...
galatasaray'ın başarısı ise... yok yok, şansın değil, hakkın zaferi bu... sarı - kırmızılı türk kupa galibi, hakettiği şerefe ulaştığı için, ne kadar tebrik edilse, ne kadar alkışlansa azdır.