bu maçın ardından galatasaray oynadığı 3 maçta aldığı 2 galibiyet ve 1 beraberlikle topladığı 5 puan ve +4 gol averajı ile ilk istanbul tsyd kupasının sahibi olmuştur.
beşiktaş da oynadığı 3 maçta 2 galibiyet ve 1 beraberlik almış ama averajı +3 de kaldığı için ikinci olmuştur.
beykoz ve beyoğlu ise sadece 2 şer maç yapmışlar ve ikisinde de yenilerek son iki sırayı paylaşmışlardır.
beykoz -3 averajla 3. ve beyoğlu -4 averajla sonuncu olmuştur.
fourfourtwo dergisi temmuz-ağustos 2009 sayısından;
ligimizin yaz sıcağında başlamasına itiraz ediyoruz belki ama geçmişte ağustosta oynanan bir turnuvanın da özlemini duyuyoruz. tsyd'nin düzenlediği üç büyüklerle dolu bir güzelliğin...
- hilal gülyurt
bugünlerde yaz aylarında futbol dendiğinde üç büyük takımımızın orta avrupa'daki kamp yerlerinde yaptıkları, köy sahalarındaki 90 dakikanın sonunda gurbetçilerin yoğun sevgisine maruz kaldıkları tat vermeyen hazırlık maçları akla geliyor. oysa bir zamanlar sezon başlamadan hemen önce, temmuz ve ağustos aylarında istanbul'da eduardo galeano'nun "gölgede ve güneşte futbol" kitabının ruhunu yakalamış bir turnuva oynanırdı. türkiye spor yazarları derneği (tsyd) kupası, yaz sıcağında büyükleri kantar çıakrtır, taraftarlarıyla buluşmalarını sağlar ve sezona dair ilk ipuçlarını ortaya dökerdi. kimilerinin payına sezon öncesi hüznü ve karamsarlığı, kimlerinin payına da coşku ve şampiyonluk heyecanı erkenden düşerdi. bu turnuva her haliyle çok özeldi.
tsyd yetkilileri 1963 yılında üç büyük kulübü bir araya toplamak amacıyla düzenledikleri hazırlık turnuvasının bir geleneğe dönüşeceğini ve 36 yıl boyunca devam edeceğini belki hayal bile etmemişlerdi. zaten ilk organizasyon da sıkıntılı başlamış ve fenerbahçe'den ret yanıtı alınmıştı. bunun üzerine beyoğluspor ve beykozspor, beşiktaş'la galatasaray'ın karşısına çıktılar. turnuvada görücüye çıkaracakları futbolculara yüz binlerce lira harcayan galatasaray ve beşiktaş, telefonlarına haciz gelince gözlerini hazırlık maçlarından alacakları hâsılatlara dikmişlerdi. kulüpler maddi sıkıntıyı aşmak için futbolcuların ceplerine bile gözlerini dikmişti. galatasaray sıkıyönetim ilan etmiş, listeyi kulübün kapısına yapıştırmıştı: takım arkadaşlarını bozmak ve laubali davranmak, 25-50; maçtan iki gün evvel saat 22.30'da evde bulunmamak 250 lira cezaya karşılık geliyordu!
o yıl beşiktaşlı taraftarlar şenol - birol ikilisini fenerbahçe'ye kapttrmanın burukluğu içerisinde sezona başlarken iki oğluna şenol ve birol ismini veren baba transfere sinirlenip, oğullarının ismini değiştirmiş; fenerbahçeli bir baba da üç oğluna şenol, birol ve gol isimlerini vererek beşiktaşlı taraftara nispet yapmıştı. galatasaray göz doldurmasa da beyoğluspor'u 3-0 yenerken, beşiktaş da beykoz'u 3-1 mağlup etti. 1-1'lik final tsyd'nin ilk kupasını averajla da olsa galatasaray'a getirdi.
1963-64 millî lig maçlarının başlamasına üç gün kala, şampiyon namzetlerinin gövde gösterisi: galatasaray-besiktaş
saat 20'de başlayacak olan maç için kılıç "ciddî bir imtihan" tusder ise "şenol ve birol'suz takımımızın hakiki değerini ortaya koyacağız" dediler
beraberlik halinde kupayı sarı-kırmızılı takım alacak
istanbul spor yazarları birliği tarafından tertiplenen dörtlü turnuvanın finali bu akşam saat 20 de mithatpaşa stadında galatasaray ile beşiktaş arasında oynanacaktır.
maçın başlama vuruşunu istanbul valisi niyazi akı yapacak ve turnuvayı kazanan takıma spor yazarları birliği tarafından ortaya konan 4 bin lira kıymetinde bir gümüş kupa verilecektir. ayrıca, turnuvanın bir hatırası olmak üzere diğer takımlara da birlik tarafından birer gümüş tabak hediye edilecektir.
mevsimin ilk büyük dev maçı için her iki takım da dün son hazırlıklarını yapmış ve istirahata çekilmiştir.
müsabakaya büyük bir önem veren galatasaray kulübü teknik direktörü gündüz kılıç müsabaka hakkında şunları söylemiştir: «beşiktaş maçı bu sezon oynayacağımız ilk ciddi maç olacak. gerek yeni elemanlarımız ve gerekse takımımız için asıl durumumuzu bu karşılaşmada anlayacağız. bugüne kadar hep yavaş tempoda maçlar oynadık. hızlı bir tempo içinde geçecek bu müsabakadaki vaziyetimizi ben da merak ediyorum.»
beşiktaş menajeri ibrahim tusder ise, «bu defa beraberlik halinde galatasaray averajla kupayı alacaktır, onun için biz mutlaka galip gelmek zorundayız ve bu sebeple avantajlıyız.» demiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir: «mevsimin bu ilk mühim maçı muhakkak ki çok çetin geçecektir. biz, 1-0 yenildiğimiz maçın rövanşını alarak prestijimizi kurtarıp, şenol ve birol'suz takımımızın kuvvetini ispat edeceğiz.»
her iki takım maça muhtemelen şu tertipleri ile başlayacaktır:
g. saray: turgay - candemir, b. ahmet - mustafa, ergun, kadri - tarık, benan, ergin, metin, uğur
beşiktaş: necmi - erkan, fehmi - yüksel, sabahattin, kaya - coşkun, güven, suat, rahmi, ahmet
bu maçtan önce her iki kulübün takviyeli genç takımları karşılaşacaktır.
mevsim başında bir final kadar heyecanlı, sert, hırçın, fakat kalitesiz geçen maçta g. saray - beşiktaş yenişemedi: 1-1
kupayı averajı rakiplerinden iyi olan sarı - kırmızılı takım aldı
kahraman bapçum
bir mevsim başı finalinden ne beklersiniz? bundan fazlasını mı? haksızlık olur tabi...
canlı, diri, süratli - ve biraz - asabi bir finaldi dün geceki. beraberlik kupayı averajla galtasaraya veriyordu. üstelik büyük kozları metin ve uğur yoktu. bu iki faktörün elbette büyük rolü vardı dünkü «pasif» yüklenmeyen, yüklenemeyen sarı - kırmızılı takımda «şeytani dalıcı» tarık bu vasfını ancak birkaç defa gösterebiliyor «hızlı adam» ergin ise ancaj bir iki defa şimşekleniyordu. diğer tarafta ise rahmi birçok defalar candemir'i atlayabilmiş, her iki devrenin sağaçıkları ahmet ve coşkun, b. ahmet'le çok rahat oynamışlardı.
ilk devredeki kıvraklığı ve sevmli çabukluğu ile sanlı, son hareketlerde daima acaio kalmasına rağmen güven beşiktaş'a neticeyi daha kolay alacak gibi görünüyorlardı.
başlangıçta kadri ve benan'la orta sahayı çok iyi kontrol edecek gibi görünen sarı - kırmızılılar, suat de öbür tarafta biraz durgun kalınca şüphesiz taraftarlara ümit vermişlerdi. ama zaman beşiktaşın lehine işledi ve siyah - beyazlılar daha çok pozisyona girdiler.
enstantaneler
dakika 3: sanlı, candemir'i atladı. sokuldu. yerden, çapraz ortaya yuvarladı. ahmet ve güven daldılar. nasıl vuramadılar hayret ediliri. kargaşalıkta top kornere çıktı.
dakika 23: rahmi'nin hazırlayıp uzattığı topu, kaya sanlı'ya verdi. onun da düzeltip vurduğu şutu turgay yatarak çıkartıyor.
dakika 34: mustafa frikiki aşırttı. tarık daldı. pozisyona girerken makasladılar, hem iki kişi. faul değil miydi?
dakika 37: b. ahmet'in gerilerden uzattığı topu tarık aldı. biraz önceki gibi gene makaslandı. yüzde yüz faul yani penaltı bu... ama tarık mücadele ediyor ve topu kaybetmedi. doğruldu, söktü. kalkarken sol ayağı ile plâse etti. necminin sağ tarafına... sürpriz oldu bu gol doğrusu: 1-0
dakika 44: geriden uzatılan şandeli ergun ıskalayınca güven onu da turgay'ı da cezalandırdı: 1-1
dakika 49: ergin ortalardan koptu gitti. tâ korner çizgisine kadar. sonra birden durup topu geriye yuvarladı. kullanamadılar bu pası ama nefisti.
dakika 62: coşkunun şöküp getirdiği top, güven ve ondan sanlıya geldi. sanlı ara pası ile kale ağzındaki boşluğu gördü, daldı. coşkun iki metre mesafede ve turgay tek başına. ama geriden gelen güven topu coşkun'dan aldı ve auto attı.
bir buçuk ay evvel aynı stadda üs üste iki şeref turu atmış olan galatasaray takımı hemen mevsim başında bu sefer spor yazarları dörtlü turnuvası için üçüncü şeref turunu yapıyor. hem de bence geçen seneki kuvvetinden, kudretinden hiç bir şey kaybetmemiş olan beşiktaş'ın bulunduğu bir turnuvada. galatasaray bu maça, takımının ve herkesin çok güvendiği iki yapıcı oyuncusundan metin ve uğur'dan mahrum olarak çıkmıştı. sarı - kırmızılı onbiri dolduranlar henüz genç istidat benan ve ergin, istanbul ligi havasına alışık olmadıkları halde her zaman kendilerine güvenilebileceğini gösterdiler. beşiktaş'a gelince: kanaatimce, takıma daha ahenkli ve kollektif bir futbol yerleşmiştir. önümüzdeki maçlarda yani liglerde kara kartal'ın zinde kanatları herhalde daha korkunç ve daha yıpratıcı olarak çarpacaktır.
şimdi beşiktaşlı taraftarlar, «şenol - birol - gol» sloganı yerine «güven - suat - gol at» sloganı yerleştirmek çabası içerisindeler.
gerçi tribünlerden yükseln bir -iki çatlak sesin dışında bir ağızdan gökülen «güven - suat - gol at» cümlesi pek içten gelmiyor. bir burukluk, bir küskünlük hatta bir kırtgınlık havası var bunda.
taraftarlar, ihanete uğrayan, terkedilen bir sevgili haleti ruhiyesi içerisinde sesleniyorlar şenol'a ve birol'a. belli ki yenilere ümit bağlamışlar. sanlının bir iki güzel hareketi onları coşturmağa kâfi geliyor. suat'ın bir iki çalımı ve muntazam pası, onlara ümit kapılarını aralatıyor. dünkü oyunu gördükten sonra gerçekten, ümitsiz olmalarına hiçbir sebep yok beşiktaşlıların. zira, maçın 90 dakikasında, geçen yıl şampiyonluğu kaptırdıkları rakiplerinden daha çok gol pozisyonuna girdiler ve daha baskılı oynadılar.
uğur ve metin'in yokluğu elbette ki, sarı - kırmızılı takım için bir dezavantaj teşkil eder. ama canlı ve maça asılma gücü gösteren beşiktaş, bu iki as eleman oynasa dahi kanaatimizce yine de kolay kolay mağlûp olmazdı.
bizce ilk intiva, siyah - beyazlıların kuvvet değil, isim kaybına uğradıklarıdır.
...beşiktaş takımının sahaya çıkışında, eski bir alışkanlığı terkederek, kalecinin arkasında olmamaya dikkat etmişti.
tabii sayılması lazım bir acemilik duygusunun tesiri altında, sahaya çıkan yeni takımının gerilerinde bir yer seçmişti kendine... hattâ, türkiye'deki progfesyonelliğin anlaşılmamış olması yüzünden mahçup görünüyordu.
çıktı sahaya. kendi kendine moral veriyordu. atlıyor, yükseliyor, 8 numaralı formasıyla foto muhabirler ne poz veriyordu.
galatasaraylı arkadaşlarıyla karşılaştığı ama gelince, bu ân üç beş satırın ifâde edemeyeceği bir haiseydi onun için. ve o anda, hiç kimse suat mamat'ın yerinde olmak istemezdi. turgay'la öpüştü. eski takımından olanlardan bâzılarının uzattığı elleri sıktı kimine uzaktan gülmeye çalıştı. ama, gülmek dene mezdi bu acı tebessüme.
zaman zaman hırslanıyor, çok iyi şeyler yaomak istiyor, yapamıyor, topları kaybediyor. sahadaki işinden çok çok uzaklara gidiyor ve «suat mamat gibi» futbol oynayamıyorduç
...ve suat, oynayacak, ama futbol oynayamayacaktı galatasarayua karşı... 26 haziranda karşıdaki takımdaydı. 22 ağustos'ta karşıdaki takımın karşısında...
suat mamat dün gece beşiktaşın formasını, galatasarayın kanını taşıyordu. ve kaabil olsa farkında olmadan düştüğü bu ihanet duygusundan kurtulabilmek için, damarlarını keser ve rahat ederdi sahada.
11 sene bu, lâf değil. galatasaray kulübüne alışmış bir kediyi beşiktaşa bıraksanız...
hasılı, her şey beşiktaşın formasını giyinceye kadar değil. beşiktaşa alışıncaya kadar. suat mamat için, birkaç kere öldüğü bu maç, yaşama kavgasına başladığı gecenin maçıydı...