halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
peşpeşe iki zaferi müjdeliyordum mikrofondan... önce fenerbahçe ile birlikteydim. sarı-lacivertli türk temsilcisinin kuzey irlanda'nın linfield takımını yenisini, daha doğru deyimle ezişini anlatıyordum. ne maçtı, ne oyundu... hazım-atilla, k. ismail-şeref, özer, ali, ihsan-ogün. nedim, şenol, birol, aydın düzenindeki fenerbahçe, 4-1'lik farka ulaşıyordu. haaa söylemeyi unuttum. ikinci tur maçıydı bu... o zamanlar türk takımları avrupa kupalarının daha ilk turunda teslim bayrağı çekmiyorlardı.
fenerbahçe de birinci turda romanya'nın petrolul takımını 4-1 yenmiş, ploesti'deki rövanşta ancak bir penaltı golüyle kaybetmiş, rahatça tur atlamıştı. şimdi ikinci turda yine bir 4-1'le açıyordu perdeyi... rövanşı 2-0 verecek bir tur daha yükselecekti. sarı-lacivertli türk temsilcisi avrupa kupa galipleri turnuvası'nda çeyrek finaldeydi şimdi...
italyan futbol oteriteleri, sarı - lâcivertlileri kuzey irlanda şampiyonu ile yapacakları maçta daha şanslı görüyorlar
şükrü gülesin roma'dan bildiriyor
roman'nın petrolul takımını eleyen f. bahçe, avrupa kupa galipleri kupasının ikinci turunda, kuzey irlanda kupa şampiyonu linfield'le karşılaşacaktır.
evvelki gece uefa azası eski italya futbol federasyonu başkanı barassi'nin başkanlığında yapılan kuralarda avrupa kupa galipleri 1/8 final maçlarında fenerbahçe linfield ile eşleşmiştir.
linfield takımının kuvveti
avrupa kupa galipleri kupasında kuzey irlandayı temsil eden llnfleld geçin sene kuzey irlanda şampiyonu olarak katıldığı avrupa şampiyon kulüpler kupasının ilk turunda danimarkanın esbjerg takımı ile karşılaşmış, berabere biten ilk maçtan sonra 2-1 yenilerek elenmiştir.
kupada geçen yılın şampiyonu tottenham ve motor zwickan takımlarıyla birlikte otomatikman tur atlayan lindfield sevilen bir takımdır.
italyanın corriere dello sport gazetesinin futbol otoritelerinden dr. salmo, fenerbahçenin llnfleld takımıyla yapacağı maçlar için «çok yakından tanıdığımız fenerhahçenin kuzey irlandalı rakibini eleyerek tur atlayacağını zannediyorum. maçlarını tâkip ettiğim linfield, fenerbahçe'den üstün değildir» deniştir.
fenerbahçenin yugoslav antrenörü kokotovic hasta olduğu için dünkü idmanda futbolcuları sahanın kenarından seyretmiştir. futbolcuları ahmet erol çalıştırmıştır.
arıcan «takımı teşkile çalışıyoruz» dedi
fenerbahçe teknik direktörü fikret arıcan, linfield'e çıkacak takımın tespitine çalışıldığını açıklamış ve «sakatlıkları devam eden ismail'in nedim'in durumunu kontrol ediyoruz» demiştir. bununla beraber teknik direktörün takımı şu şekilde kurcağı bildirilmiştir: hâzım - atillâ, ismail - şeref, özer, hüseyin - mustafa, birol, şenol, nedim, aydın
lefter kampa alınmadı
evvelki gece atina'dan dönen lefter linfield maçı için açılan kampa alınmamıştır.
takımının yaptığı iki antrenmana katılmayan, fakat aynı saatle kulübe gelen lefter, teknik direktör fikret arıcan'la görüşmüş ve «linfield maçına hazırım» demiştir. ancak arıcan, milli futbolcuya evine gitmesini bildirmiştir.
lefter'in yunanistan'dan geç geldiğini açıklayan arıcan, «lef ter'i kampa alamazdım. zira, durumunu bilmiyorum» şeklinde konuşmuştur.
bu karardan sonra lefter'in linfield maçında oynaması ihtimali kalmamıştır.
avrupa kupa galipleri turnuası 2. turunda türk futbolunun ilk mücadelesi bu gece
fenerbahçe - linfield
k. irlanda kupa galibi antrenör ve meneceri beraberlik bekliyor. saat 20'de başlayacak olan maçı malta'lı hakemler idare edecek
radyo ikinci devreyi veriyor
fenerbahçe, «avrupa kupa galipleri turnuası» ikinci turundaki ilk maçını, bu akşam saat 20'de mithatpaşa stadında kuzey irlanda kupa galibi fc linfield takımı ile oynayacaktır.
ilk turda romen petrolul'le yaptığı maçlardan ilkini 4-1 kazanan, ikincisini 1-0 kaybeden ve gol - averajla ikinci tura yüksel fenerbahçe'ye mukabil, linfield ilk turdu hiç maç yapmamış, kur'a sonucunda müsabajasız tur atlamış bulunmaktadır.
malta federasyonuna mensup r. casho'nun hakemliğini, gene maltalı p. bonnett ile c. ambdi'nin yan hakemliklerini yapacakları bu maçın bir özelliği, türkiye ve kuzey irlanda arasındaki ilk futbol teması olmasıdır.
f. bahçe'nin tertibi
fenerbahçe teknik direktörü fikret arıcan solbek ismail kurt'un sakatlığı sebebiyle takım tenkitinde güçlük çektiğini bildirmiş, nedim'in ise linfiled'e karşı oynayacağını açıklamıştır.
solbek ismail, bu sabah son bir defa denenecek ve sahaya çıkacak takım tespit edilecektir. sarı - lacivertlilerin sahaya şu onbirle çıkmaları beklenmektedir: «hâzım - atillâ, özcan (ismail) - şeref, özer, hüseyin - mustafa, birol, şenol, nedim, aydın.»
fenerbahçe teknik direktörü fikret arıcan «maçı kazanmak azmindeyiz, ona göre hazırlandık» demiştir. bütün kulüp taraftarlarından bu gece f. bahçeyi desteklemelerini isteyen arıcan, sözlerini «saha ve seyirci avantajı bizde olduğu için kazanıp tur atlayacağımızı ümit ediyorum. ancak irlanda takımı da bizden eksik şansa sahip değil» diyerek bitirmiştir.
beraberlik ümidindeler
linfield sahaya şu tertiple çıkacaktır: «mc faul - gilliland, graham - andrews, hatton, wilson - stewart, scott, mc cleery, craig, dickson.»
santrafor veya soliçlerini geri çekerek, müdafaa taktığı ile oynayacaklarını belirten misafirler, berabere kalmak ümidindedirler. menecer jim mc gune, «sahanın toprak olması bizim için dezavantaj, ama buna rağmen neticenin beraberlik olacağına inanıyorum» demiştir. sol açık oynıyacağı bildirilen, antrenör - futbolcu tommy dickson da şöyle konuşmuştur: «müdafaa oynıyacağız. fakat ben şahsen iyi bir müdafaanın rakip yarı sahada yapılacağına inanıyorum. beraberlik bekliyorum mesela 2-2 gibi.»
3. maç için anlaşma
dün fenerbahçe idarecileriyle misafirler arasındaki görüşmeler anlaşmaya varmış ve üçüncü maç oynandığı takdirde, bunun 18 aralıkta frankfurt'ta yapılması kararlaştırılmış, ikinci maç, 11 aralıkta belfast'ta oynanacaktır.
radyo. 2. yarıyı verecek
bu akşam mithatpaşa stadında oynanacak fenerbahçe - linfiled maçının ikinci yarısı istanbul radyosu tarafından stattan naklen verilecektir.
malcolm brodie (belfast telegraph'tan): «linfield için çok zor bir maç. fenerbahçe'ye karşı âdeta kavga eder gibi oynamaları lâzım. linfield teknik adamları, skoru aşağı tutabilmek için, bir müdafaa taktiğiyle oynamak kararındalar. esas neticenin 11 aralıkta belfast'ta alınacağını biliyorlar. ben, bu maçın iyi bir mücadele ve hakiki bir sportmenlik havasında geçmesi temennisindeyim.»
bill clark (weekly news'dan): «mithatpaşa sahasını gördükten sonra, linfield ümidinin büyük kısmını kaybettiğini sanırım. linfield forvet hattı, böyle toprak sahada top kontrolüne alışık değildir ve bu yüzden de takımın müdafaa taktiğiyle oynaması kararlaştırılmıştır. bir forvet oyuncusu çıkartılarak yerine bir müdafaa oyuncusunun konması bu takliğin işaretidir. linfield bu akşam bir beraberlik koparmak ümidindedir.»
william irwin (belfast new letter'den): «dün sabah bir türk gecesinde linfield futbolcularının beş gol atacaklarını işaret eden resmi gördüm. bunu asla ciddiye almamak gerekir. futbolcuların bir şakasıdır bu... çünkü bu akşamki maçın linfield için hiç de kolay değildir. sahanızın toprak olması, f. bahçe için bir avantajdır. ancak linfield bu sahada da mücadele ederek yenilmemeğe çalışacaktır.»
avrupa kupa galipleri turnuasında üçüncü turun kapısı açıldı
f. bahçe, dün linfield'i ezdi: 4-1
sarı-lâcivertlilerin hâkim oynadığı maçta golleri ilk yarıda ogün, şenol ve 2. devrede de şenol (2) kaydettiler
kahraman bapçum
selâm olsun o uzak şimal memleketinin «soğuk» diye tanıdığımız çocuklarına id... farkla bir yenilişten sonra otellerine giderken otobüste en neşeli marşları söylemişler. neden ağlamalıydılar ki. türklerle bir meydan muharebesi değil, bir futbol maçı yapmalardı. nasıl büyük bir derstir bu...
rakip
nesi eksikti bu takımın? ilk bakışta göründüğü kadar «çocuk» muydu bunlar? yoksa bir kupa temsilcisi diye bir kolej takımı mı gelmişti istanbul'a ?
isteyen istediğini söylesin: her kontratakta bir şeyler yapabilecek pozisyonlar yaratabilen linfleld tipik bir britanya adaları takımı idi. o britanya adaları ki, orada futbol gol yememek için değil «oynamak» için oynanır. avrupanın birçok yerlerinde olduğu gibi kale önünde dyvar (!) çekmek onların anlayacağı şey değildir. irlandalılar oynadılar, biz daha iyi oynadık, onlar kontr ataklarla yakaladıkları fırsatları kullanamadılar, biz yüklenerek yakaladığımız fırsatları kullandık. işte o kadar...
şimdi belfast'a üç farkla gideceğiz. üç fark çok şeydir futbolda... ve zor veririz üüncü tur şansını onlara.
seyirci ve oyun
türkiye stadları böyle seyirci görmedi... resmi rakamlar ne söylerse söylesin. biz bu kalabalığı bir çoşturursak istanbul semaları fena çınlayacak. takım sahaya çıkarken yükselen uğultu da bunu gösteriyor.
sonra maç... ilk dakikada ogün'ün attığı kornerde geri gelen topa gene ogün'ün bir sol çakışı var ki... tribünler ayağa değil, sanki havaya kalkıyor.
ikinci dakika dolmadan sol tarafta ogün'le nedim'in paslaşması... nedim'in yaptığı orta ile karışan ceza sahası içinde aydın'ın şütü. karşıladılar...
işte dördüncü dakika.. nasıl rahat, nasıl emin, nasıl da ümit verici oynuyoruz... aydın'ın soldan ortası, şenol iyi yükseldi ve kafa ile kale ağzına düşürdü topu. nedim daldı, ayak koydu. ogün yetişti. ne de yakın... ne de yakın... ve sert, temiz bir vuruşla ağlar havalanıyor. seyirci de beraber tabii... gel da coşma.
sekizinci dakika: ogün'ün derin pası ile daldı forvetin hepsi. şenol aldı. sağa sola iki yalpa ve atladı, defansı. ama yetiştiler, şenol düştü.
iki dakika daha geçti. tam korner yerinden atillâ'nın vuruşunu saha ortasında şenol kafa ile nedim'e aşırdı. hemen hemen orta çizgide aldı. nedim yürüdü, gitti. gitti gitti. çektiği şütü kaleci karşılıyor.
ne güzel, ne rahat futbol oynuyor fenerbahçe... belli ki yükseliyoruz üçüncü tura.
işte bu hava, bu ilk dakikalarda kazanılmış gol. seyircinin asabını yumuşatıverdi. artık coşmaz, çoşamaz.
nitekim böyle de oldu. gittikçe daha yumuşak bir hava içinde oynandı maç. bu yumuşaklık fenerbahçelim sahadaki onbirine de yayıldı. ilk dakikalardaki oyunla en az altıya yükselecek gibiydi skor. ama dakikalar geçiyor saha ortasında kurulup kale ağzında boşalması gereken yay, rakip kale önüne kadar kurula kurula gidiyor ve... boşalmağa yer bulamıyordu.
seyirci susmuş, fenerbahçe duraklamıştı artık. hattâ zaman zaman yaptıkları kontrataklarda misafirler iki inşaydın çabukluğu ile tehlikeli bile olmağa başlıyorlardı.
tâ ki 35 inci dakikada aydın'dan nedim'e ondan da şenol'a uzanan topu, günün hevesli ve istekli santrforu çivi gibi mıhladı rakip kaleye'de.. biraz renk geldi oyuna.
bu golden birkaç dakika sonra ogün'ün yaptığı orta kale ağızını iyice karıştıracak, şenol topa beraber sıçradığı kaleciyi aldatıp topu aşırtacaktı. kale içinden defansın çıkardığı top ceza sahası dışında birol'u bulunca... heeeeyyy!.. şöyle yatarak bir vole patlattı ki birol şansa bak ki top direk dibinde kala kalmış, kalecinin tam üzerine gitti. bloke etti kaleci ama, bu şüt bir goldan çok daha güzeldi.
ve son...
maç kazanılmış sayılırdı artık. hattâ bir gol daha olursa belfast'ta ki maç da bitmiş sayılabilirdi, ikincş devreye böyle başladık. bastırdık... bastırdık. rakip defansa kapanmıyor bize oynamak için zaman ve saha bırakıyordu. ama hiçbir şey yapmadan bastırıyorduk. sonra da en umulmaz bir anda devrenin sekizinci dakikasında şenol ceza sahası dışında aydın'dan bir pas aldı. döndü, vurdu. nefis bir falso alan top kaleciyi de aldatarak yukarıdan içeri giriverdi. üç fark çok şeydir futbolda...
fakat oyunun 76 ncı dakikasında gene şenol, ali ihsan'ın verdiği nefis bir ara pası ile iki müdafi arasından sıyrılacak, dalacak ve farkı dörde çıkaracaktı. artık en kötümserler için bile bu iş bitiyordu.
oyunun bitmesine beş dakika kala steward'ın özer'i çalımlayarak ileri yuvarladığı pas atillâ ile ismail'in arasından sıyrılan dickson'u bulacak ve dickson üzerine gelen hazım'ın ayakları dibinden kaleyi bulup farkı tekrar üçe indirecekti.
üç fark çok şeydir futbolda. zor veririz üçüncü tur şansını ama... orada bu kadar rahat bir futbol oynayabileceğimizi sananlar aldanıyor galiba...
hani sahaya, amatör hislerle dolu olarak çıkıp, bütün hüsnüniyetleriyle mücadele eden, toy gençlerden kurulu kolej takımları vardır. ben linfield'i bunlara benzettim. dünkü oyunlarıyla, bir memleketin kupa temsilcisi olmak hüviyetinden o kadar uzaktılar ki... fenerbahçe, böyle bir takımla, kedi fare ile oynar gibi elbet oynayacak, böyle bir takımı elbette yenecekti.
nitekim yendi de. ancak beklenirdi ki, hemen hemen hiç bir ciddi müdafaa maniine rastlamayan sarı - lacivertli forvet, rakibine attığının iki misli gol atsın ve hemen hemen hiçbir ciddi hücuma mâruz kalmayan sarı -lacivertli müdafaa. verdiği tek golü de yemesin ve sahadan 5-0 galip ayrılsın.
fenerbahçe zannederim üçüncü tura atlamış bulunuyor kendilerini, bu güzel netice gibi, dünkü güzel oyunlarından dolayı da tebrik eder, başarılarının devamını dileriz.
dün gece fenerbahçe tam manası ile futbol oynadı... 90 dakika durmadan çalışan, her hattı ile yüklenen ve netice almak için gayret sarfeden bir fenerbahçe gördük. hele, birol'un röveşatası golle neticelenseydi, bütün stad zevkten yerlere serilecekti. bu arzulu ve kombine oyunun dünkü as elamanı hiç şüphe yok ki, ali ihsan'dı... her hareketi ile gerek müdafaayı ve gerekse forveti oynatan ali ihsan hastalık dolayısiyle form düşüklüğünü geride bırakarak eski günlerinin daha üstüne çıkmış göründü. aydın, ters hareketler yapmayıp, arkadaşları gibi topu ayağından zamanında çıkardaydı, gol farkı daha fazla olabilirdi. açık farklı bir neticeye gidilirken, son dakikadaki bir anlık ihmal, averajı tehlikeye sokan golle neticelendi. misafirlere gelince bize turnuanın en zayıf takımı olarak göründü. içlerinde kıymetler mevcut olmakla beraber, takım halinde birçok noksanlıkları da vardı. evvela ne sistemde oynadıkları belli olamadı, ümidimiz şimdi revanşta.. yalnız ikinci maçı oynayacağımız memleketin iklim ve saha şartlarını unutmayıp ona göre hazırlanmamız ve tayyareden inildiği zaman fotoğrafçılara poz verirken, takım halinde elle beş işaretini göstermememiz ve dört tane attık diye rakibimizi küçümsemememiz, üçüncü tura atlamanın en büyük sırrı olacaktır.
uçaktan indikleri anda, elleriyle «5» işareti yapmışlardı. gerçekteo 5 gol atıldı dün gece. ama bu 5 golden 4'ünü kazanan fenerbahçe oldu ve eğer saru - lacivertliler, yakaladıkları fırsatların tamamını gereği gibi kullanabilmelerdi, kaydedecekleri gol sayısını göstermeğe bir elin parmakları yetmezdi.
«insan» yaratık, hele futbol seyrederken daha oburlaşıyor, hiç doymak bilmiyor. dün gece de böyle oldu: fenerbahçe oynadı, daha oynasın istedik. iyi oynadı. daha iyi oynasın istedik. gol attı, goller attı, hem de güzel goller attı. daha atsın istedik. aslında bu kadarına da memnun olmalıydık. ingiliz futbolunu layıkiyle temsil edecek güçte olmasa da, ingiliz adalarından gelen bir takımı, üstelik resmi bir milletlerarası turnuada ezerek yenmiştik. fulbol dünyası, fenerbahçe'nin bu zaferinden «türk futbolunun başarısı» olarak bahsedecekti. dün gecenin verdiği en büyük sevinç kaynağı da, buydu üçüncü tur yoluna çıkan kapı aralandı, hattâ iyice açıldı galiba.
garip bir tabiatımız var. sevinemiyorum veya, neye üzülmek gerektiğini bilmiyoruz... macaristan milli maçı hariç, yabancı takımlara karşı kazandığımız bunca galibiyetten sonra şöyle gerine gerine «ohh» diyerek sevinç duyduğumuzu hatırlamıyorum.
bırakalım geçmiş seneleri. daha iki ay evvel galatasaray koca ferençvaroş'u mithatpaşa'da ipe tesbih dizer gibi yenerken de «niçin 4 gol da, 8, 9 değil» demiştik.
dün fenerbahçe, irlanda'nın neresinden gelirse gelsin, mutlaka britanya adaları futbolundan bir şeylerle yüklü linfield'i 4-1 yenerken de, mithatpaşa stadını dolduran mahşeri kalabalıktan gerine, gerine sevinç duyan pek azdı. hele. «parti kursalar seçimi kazanırlar» denilen fenerbahçe seyircisinin 4-0 galip durumda oynayan takımlarına, golü yedikleri andan itibaren küsüşü maçın başka bir hadisesiydi...
linfield için «kasaba takımı» denildi.. «kolej takımı» denildi. ama canım, ne derlerse desinler, bu takım, saz takımı değil ki?
bir kolej takımının avrupa şampiyon kulüpler turnuasına veya kupa galipleri kupasına katıldığını hatırlıyor musunuz?
haydi, haydi! üçüncü turun yolunu aydınlatan su galibiyetle neş'elenin bakalım.. mürüvvete endaze olmaz.
f. bahçeliler konuştu: "belfast'da revanşı vermeyiz"
yavuz bayraktar
üçüncü tura atlamanın sevinci içinde görünen fenerbahçe'nin soyunma odasında ilk beyanatı teknik direktör fikret arıcan vermiştir: «avrupa kupa galipleri şampiyonasında ilk defa iştirak eden bir türk kulübü olarak biz fenerbahçeliler üçüncü tura çıktığımızı söyleyebilirim. bununla iftihar ediyorum. ilk devrenin başında neticeyi almaları için gerekli talimatı vermiştik. çocukların, bilhassa iyi bir futbol oynadığını rahatça söyleyebilirim. zaten neticenin böyle olacağını önceden tahmin etmiştim. belfast'ta revanşı vereceğimize inanmıyorum.»
antrenör kokotoviç ise, bir kenarda sessizce giyinirken şunları söylemiştir: «- ben kaçan goller çok üzüldüm. maçın neticesi en az yedi golle bitebilirdi. ama, nedimin ve aydının şanssız günde olduklarına inanıyorum. turu atladık zannederim.»
takım kaptanı şeref has üçüncü tura atlamanın sevinci içinde olduğunu belirtmiş ve «yediğimiz gol birşeyi değiştirmez.» demiştir.
fenerbahçe soyunma odasında bayram havası devam ederken şenol da üçüncü golünü beğendiğini belirtmiştir.
linfiled'liler de şarkı söylüyorlardı
fenerbahçeye 4-1 mağlûp olan linfield'in soyunma odasını arayanlar, ancak irlandalı futbolcuların neşeli şarkılar sayesinde bulabilmişlerdir irlanda şampiyonunun odasında üzgün kimseye rastlanmamıştır. antrenör tommy dickson «biz de fenerbahçeye gol attık ya.» diye söze başlamış, fakat fenerbahçe'nin fiziki üstünlüğünü kabul ettiğini ve iyi bir rakip olduğunu da ilâve etmiştir. dickson fenerbahçenin henüz tur atladığını kabul etmediğini, belirtmiş ve «gördünüz ki biz de gol atıyoruz.» demiştir.
şeref ve şenolu beğendiklerini belirten irlandalılar, sadece mithatpaşa stadına kuzey irlanda bayrağı yerine serbest irlanda bayrağının asılmış olmasına üzüldüklerini söylemişlerdir.
linfield fc: willie (ıam) mcfaul, keneth gilliland, john graham, thomas stewart, george mccleery, william wilson, william craig, ısaac andrews, philip scott, samuel hatton, tommy dickson