halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
1961, aynı zamanda dünya kupası finallerine katılma şansımızı getirecek ya da götürecek yıldı. rakiplerimizin evinde oynadığımız ilk maçlarda, norveç'i yenmiş, sovyetler blrliği'ne yenilmiştik, istanbul'daki rövanşlar için bayağı ümitliydik. kendi toprağmda yendiğimiz norveç'e evimizde fark yapabilirdik. moskova'da 1-0'dan fazlasını vermediğimiz rusları da yenebilirdik, işte norveç maçı gelip çatmıştı. pertev tunaseli ile mikrofon basındaydık. oyunun akışını o anlatıyor, ben daha ziyade kritik yapıyordum. oyun, hiç de beklediğimiz, ümitlendiğimiz gibi gitmiyordu. hatta iyi gitmiyordu, demek gerekirdi. çünkü bizim atacağımızı norveç atmıştı. fark beklediğimiz oyunda 1-0 yenik durumdaydık. neyse ki, çok geçmeden aydın (karagümrük'te parlayıp fenerbahçe'ye geçecek yıldız futbolcu) beraberliği sağlayan golü atıyordu. daha sonra da bu maç için italya'dan (palermo'dan) getirilen metin oktay galibiyetimizi ilan eden golü çıkarıyordu. 2-1 galip geldiğimize şükrediyorduk. ve o moralle sovyetler'i yenmemiz artık hayal olmuştu. hayalden öteye geçemedi de.. sovyetler 2-1 kazandı ve bize şili yolunu kapadı. şeref sayımız metin'dendi.
kupadaki iddiamızın devamı için bugün mutlaka kazanmamız lâzım
maç, saat 14.30 da başlıyor
millî futbol takımımız, «dünya kupası» elemelerindeki üçüncü maçını bugün saat 14.30 da mithatpaşa stadında norveç millî takımı ile oynayacaktır.
üç romen hakeminin (mihail popa, alexandr poth, stellon mataizer) idare edeceği bugünkü maç, 1 haziran 1961 de osloda yapılan ve 1-0 galibiyetimizle sonuçlanan karşılaşmanın rövanşı hüviyetindedir. bu, ayni zamanda futbol tarihimizde norveçle yapacağımız dördüncü milli maç olacaktır. iki takım arsındaki ilk müsabaka 1936 olimpiyatlarında yapılmış ve norveç sahadan 4-0 galip ayrılmıştı.
kilyosta kampta bulunan milli takımımız bugün sahaya, italya’dan gelen metini ve sakatlığı geçen canı da alarak, şu tertiple çıkacaktır:
necmi (beşiktaş) – candemir (g.saray), ismail (f.bahçe) – suat (g.saray), osman (f.bahçe), mustafa (g.saray) – tarık (k.gümrük), can (f.bahçe), metin (g.saray - palermo), b. ahmet (g.saray), aydın (k.gümrük).
kilyos kampında maça hazırlanan futbolcularımız, bilhassa metin’in gelişi ile morallerinin yükseldiğini söylemiş ve «saha, seyirci avantajları da bizde olduğuna göre, kazanacağımızı ümit ediyoruz.» demişlerdir. bu maç için palermodan gelen santrfor metin oktay kendisini çok iyiy hissettiğini söylemiştir. metin mithatpaşayı ve sporseverleri özlediğini bildirmiş «ay-yıldızlı formayı ilk defa sırtıma giydiğim günün heyecanını yaşıyorum.» demiştir.
evvelki akşam şehrimize gelmiş olan misafir norveç futbolcuları, dün sabah mithatpaşa stadında çalışmışlardır. saat 10 da başlayan antrenmanda önce topla idman yapan norveçliler, bilâhare çiftkale oynamışlardır.
maça iddialı çıkmadıklarını söyleyen norveç futbolcu ve idarecileri, ancak haziranda osloda yapılan müsabakaya nazaran, takımlarının daha iyi durumda bulunduğunu belirtmişlerdir.
sahaya ilk defa olarak lâcivert forma, beyaz don ve lâcivert çorapla çıkacak olan norveç takımı şu tertiple oynayacaktır:
assbjöern hansen – arne bakker, tom johanssen - roav johansen, thorbjörn suenssen (kaptan), arne legernes – björn oomar andersen, roald jensen, rolf björn backe, trygve andersen, arne kotte.
bugünkü maçın en önemli tarafı, şili’deki «dünya kupası» finallerine katılabilmemizi sağlayacak müabakalardan birincisi olmasıdır. dünya kupasında gol averaj kabul edilmediğinden, milli takımımız şiliye gidebilmek için bugün norveçi, onbeş gün sonra da rusyayı yenmesi gerekmektedir. böylece bugünkü müsabakayı kaybetmek şöyle dursun, berabere dahi bitirdiğimiz takdirde, finalist olma ümidimiz tamamen kaybolacaktır.
çünkü rusya bugüne kadar oynadığı 3 maçı da kazanarak 6 puan toplamıştır. türkiye ise, 2 maçtan birinde galip gelmiş, diğerinde yenilmiş ve ancak 2 puan sahibi olmuştur. yaptığı 3 maçı da kaybeden norveçin hiç puanı yoktur. bu suretle milli takımımızın norveç ve rusya maçlarını kazandığı takdirde, rusya ile başa baş duruma gelecek, grup birincisinin tâyini için de üçüncü bir maç oynanması icabedecektir. işte önümüzde böyle bir kapının açılabilmesi, bugün norveç engelini aşarakbu kapıya yaklaşabilmemizle mümkün olacaktır.
elemelerde norveçi osloda 1-0 yenen, rusyaya moskovada 1-0yenilen milli takımıza karşılık, rusya ile norveç arasındaki iki maç da (moskovada 5-2, osloda 3-0) rusyanın galibiyetiyle neticelenmiştir.
60. dakikaya kadar 1-0 mağlûp durumda oynayan millî takımımız tatminkâr değildi. golleri jenssen, aydın ve metin attı. dünya kupasında şimdiki rakibimiz: rusya
bütün gözler deniz tarafındaki kalenin önünde yatan yaralı kaleciye çevrilmişti… norveçli, arkadaşlarının yardımı ile ayağa kalktı. hattâ bir iki kısa adım attı. ama nafile… hem başından kan akıyor, hem de kalesini koruyacak dermana sahip görünmüyordu. norveçliyi acele gelen sedyeye yatırdılar ve içeriye götürdüler…
bir soğuk dalgası, bir uğursuz kasırga geçmişti sanki mithatpaşa stadının üzerinden… seyirci susmuş, birkaç saniye evveline kadarkulakları sağır edercesine tezahüratın yükseldiği tribünler sessizleşivermişti. hâdise, kalecisi henüz 2. dakikada sakatlanan bir milli takımın rakibine böylesine ince hesaplara bağlı bir müsabakada açık avantaj sahası verecek kadar önemli olmasına rağmen, ne seyircimizde, ne de futbolcumuzda bu avantajı düşünecek hal kalmıştı.. tarık, can’ın bir pasını takip ederken kaleci hansen’le çarpışmıştı. hansen topu kazanmış, fakat kalesini kaybetmişti.
kaleci, yerini sağbek arkadaşına bırakıp, tedaviye giderken mithatpaşa stadında hemen herkes aynı hisle titreyecekti. «olmamalıydı..» gerçi tarık’ın hareketinde bir kasit aramak doğru olmazdı. ama, bu hâdise birkaç saniye evveline kadar futbol oynamak, maç kazanmak hırsıyla dopdolu milli takımımızı durdurmuş. hansen’in tekrar kaleye geçtiği 14. dakikaya kadar deniz tarafındaki kaleye tek bir şut atılmamıştı…
hırslı milli takım
halbuki, milli takımımız maçın başında hırsla rakibine saldırmıştı. norveçliler kendileri için kötü şartlar altında başlayan oyundaki ilk hızı kesmek için acemice bir yayılışla müdafaaya başvurmuşlardı.
evet, bastırıvermiştik. ilk tehlikeyi suat’la tarık sağdan yaratmış, 2. dakikadaki üzücü olaydan sonra ise saha ortasında üstün gözükmüştük…
norveçliler ileride üç adamla çalışıyor ve beraberlik için oynuyorlardı.. bizim takımın ise rahatsız bir görünüşü vardı. ileride ahmet, bir milli takımın soliçinden beklenen düzene giremiyor, geride iki yan haf habire top kaptırıyorlardı. böyle bir haf jattı önünde oynayan hücum elemanlarından ise şu anda bir şeyler beklemek hayal olacaktı..
10. dakikada metin ilk şutunu attı. kaleci formasını giyen sağbek acemi bir harekerle topun üzerine yattı. iki dakika sonra da aydın’ın kafayla attığı golü, hakem ofsayd olduğunu görerek saymadı tabii...
15. dakikada hansen, başındaki sargıları gizleyen geniş şapkası başında olduğu halde oyuna girdi. halk, hansen’i alkışlıyor ve bu sportmenlik, yanımızda oturan norveçli gazeteciler tarafından takdirle karşılanıyordu…
norveçliler 20. dakikadan sonra sahaya alıştılar. hattâ, bizden fazla akın yapmaya başladılar.. ileride ufacık, tefecik bir sağiç ile ondan biraz daha cüsseli bir sağaçıkları var ki, ne zaman topu alsalar, müdafaamızda harmanlanmadık adam kalmıyor.. ani ataklarla hücum deneyen norveçlilerin şutlarının hafifliğini, her şeyden evvel şans kabul ediyorduk..
23. dakika; can’ın pasına yine tarık daldı. başlangıçtaki hâdisenin ürkekliği ile zayıf bir vuruş gösterdi. bir dkika sora da necmi, sağiç jensen’in patlattığı şuta zor mâni oldu.
28. dakikada bir tehlike daha geçirecektik. necmi, ters köşeye kapanırken, âni bir hareketle dönecek ve girmek üzere topu durduracaktı.
hâsılı: devre golsüz biterken «norveç dişimize göre bir rakip» hüviyetinden sıyrılıyor ve oturduğumuz yerde «bu takımdan maç almak zor, çok zor..» diye düşünüyorduk…
korktuğumuz başımıza geliyor
ikinci devreye küçük bir tadilâtla başladık. suat sağiçe verilmiş, ahmet solhafa alınmıştı. mustafa sağhaf oynuyor, can ise soliçte yer alıyordu.
devrenin başında bitaz daha gayretli oynuyorduk. 52. dakikada norveç ceza sahasının önünde bir frikik kazandık. metin atmaya davrandı. ilk devrede iki tanesini o çekmişti. bu defa can hazırlandı ve mükemmel bir vuruşla topu barajın üzerinden aşırdı. topu üst direk karşıladı ve bir golden olduk.
her topu alışında önüne geleni geçen genç norveçli jensen tam 57. dakikada maçın kaderini değiştirecek golü atıverdi. 11 numaralı formasıyla santrforda yer alan arne kotte’nin pasını kaptı, düzeltti. hareketli bir gidişi vardı norveçlinin. necmi’nin soluna bırakıverdi topu… açık farklı galibiyet beklediğimiz milli takım düpedüz müsabakayı kaybediyordu. üstelik, norveç’in hiç de bu golün üzerine yatmaya niyeti yoktu. her akın kalemizi karıştırıyor, her top müdafaamızda bir şaşkınlık yaratıyordu.
böyle düşünürken kader tekrar değişti. 60. dakikadaydık. can’ın şutu rakip müdafaadan döndü. aydın, önünde yükselen topa hayatının en güzel volelerinden birini çaktı. top bir fişek sür’atiyle yan direğe vuruyor ve içeriye giriyordu…
ve galibiyet
gol, milli takımımızla birlikte, seyircilere de eski neşesini iade etmişti. bastırıyor ve ikinciyi arıyorduk. o da olacak ve 74. dakikada rusya ile grup şampiyonluğu mücadelesine başlayacaktık…
aydın tekrar ismail’e veriyor. ismail klâs bir solaçığın hareketi ile topu ortalıyor. tarık ileride sağda, biran kalkan topa vuruyor. çoklarına göre, filelere giren top tarık’ın ayağından çıkmıştır. fakat hayır. metin, hızla gelen topa kale önünde yatıyor ve bir kafa vuruşuyla… 2-1..
maçı kazanıyor ve norveçten iki puanı alıyorduk. dünkü maç, bazılarına göre gençlerin, bazılarına göre de ihtiyarların maçıydı. kimi ihtiyarlar oynasa diyordu. kimi de gençlerin tarafını tutuyordu. ister ihtiyar olsunlar, ister genç… dünkü maç, kendi sahamızda çok zor kurtarılmış kötü bir maçtı… ama, galibiyetin sevimli yüzü suyu hürmetine biz yine de «aferin çocuklar…» diyecek ve önce tebriklerimizi, arkasından ikazlarımızı duyuracaktık..
60. dakikada idik ve forvetlerimizin hep beraber kaleye yüklendiği bir sırada can’ın şutu müdafilerden dönüyordu. aydın, önüne düşen meşin yuvarlağı mükemmel bir vole ile sol köşeye uzattı.
ikinci golümüz metin’in kafa şutuyla atıldığı anda, kale arkası da görülecek halde idi. santrforumuz uçarak kaleye girerken aydın «tamam», norveç kalecisi «ofsayt» diye el kaldırıyor, kalenin arkasındaki subaylar ve polis memurları avazları çıktığı kadar gol diye bağırıyordu.
rus baş antrenörü «türk – rus maçı enteresan olmak vasfını muhafaza ediyor» dedi
türkiye – norvaç milli maçını başından sonuna kadar seyreden rus baş antrenörü kaçalin, ikinci golümüzden sonra ayağa kalkmış ve «türklerin bu golü atmalarına memnun oldum. türk – rus maçı enteresan olmak vasfını muhafaza ediyor» demiştir.
«türkler daha iyi»
kaçalin, türk takımını, bükreş’de romanya’ya 4-0 yenilen takımdan daha iyi bulduğunu belirterek şunları söylemiştir:
«- türk takımı iyi atak yaptı. açıklar seyyâl ve kıvrak oynadılar. ilk devrede türkler topları daima havalandırdılar. eğer ikinci devredeki tâdilât olmasaydı türk takımı maçı kazanamazdı. b. ahmet hafta, suat forvet hattında daha iyi oynadılar. top yere indiği ve forvetler yerden, kısa paslarla hücum ettiklerinden netice almasını bildiler.»
«en iyiler»
kaçalin, sahanın en iyisi olarak ismail’i göstermiş, «iki açık, bilhassa aydın iyi oynadılar.metin her zaman olduğu gibi tehlikeli idi. santraforunuzu çok arzulu ve çalışkan buldum.» demiştir.
rus başantrenörü kaleci necmi’yi beğendiğini de belirtmiştir.
«türk – rus maçı zor olacak»
«şili yolunda karşısında tek engel olarak türkiyeyi gören rus takımını istanbulda zor bir maç bekliyor» diyen kaçalin müsabakanın iki taraf için de güç olduğunu ifâde etmiştir.
rus takımının istanbulda kamp yapmıyacağını açıklayan kaçalin, bugün öğleden sonra moskovaya gidecektir.
mağlûbiyet korkusu… golü yedikten sonra yuhalanış… sonra da bütün bunları unutturmağa yetmeyen galibiyet sevinci…
işte milli takımımızın soyunma odasında futbolcuların yüzlerinden bu üç ifadeyi de okumak kabildi. bir tarafta ismail «hakikaten güç bir maç aldık» derken, diğer tarafta metin «takımımız çok nefessiz» şeklinde konuşuyor ve «tarık’ın şutuna vurduğum kafa galibiyet golü olarak ağlara takıldı, çok memnunum» dıyordu.
soyunma odasına futbolcuları ve teknik komite âzalarını tebrike gelen beden terbiyesi umum müdürü bekir silahçılar «arzu ettiğimiz netice bu idi. inşallah önümüzdeki maça daha hazırlıklı olacağız» diye basın mensuplarına beyanat verdi.
noveçliler metin’in golünün ofsayd olduğunu söylediler
norveç milli takımının soyunma odasında, maçtan sonraki üzünütüyü sezmemek imkânsızdı. bütün işler sessiz görülüyordu misafirler tarafından. konuşmalar, duş almalar, ufak tefek sakatlıklarla uğraşmak, her şey, ama her şeye mutlak bir sesizlik hâkim olmuştu. kaptan svenssen «galibiyete geçtikten sonra hızınızı biraz frenleyebilseydik, belki da maçı alıp götürürdük.» diyordu. kafile reisi aksel w. floer’un fikri ise maçın bir hayli zor cereyan ettiğiydi. böylesine kötü bir sahada bu tarz bir futbol oynamak futbolcuların iyi olduğunu gösterirdi…
antrenör kment de metin’in golünün ofsayt olduğunu iddia eiyor, «hakem, ilk ve son hâtasını galibiyet golünüzdekibu ofsaydı tesbit edememekle yaptı. tarık, aydın ve osman iyi futbolcular. zaten maçı bunların sayesinde aldınız diyebilirim. takımınız bize nazaran iyi oynadı. size, rusya karşısında başarılar dilerim» diyordu.
mübalâğa etmiyorum: bir milli maçta bu kadar kötü oyun oynandığını pek görmedim. hani milli temas olmasa, seyircinin çoğu maçı yarıda bırakıp stadı terk edebilirdi. böylesine fena oyundu, böylesine sıkıcıydı. üstelik bizim için, büyük üzüntü kaynağı da oluyordu. çünkü her an, bu oyunumuzla rusları nasıl yenebileceğimizi düşünüyorduk.
hakikat budur ki, dünkü norveç milli maçında takımımızın çıkardığı oyunu bir mukayese ölçüsü alırsak, rusya karşısında ayni oyunla galip gelmek ihtimalimiz zayıftır.
norveç takımı da bütünü ile fevkalâde bir ekip manzarası gösteremedi. sadece sağiçleri ile santrafor yerinde oynayan 11 numaralı orvetleri ve biz de her şeye rağmen emektar santrahafları idi… diğer elemanlarında pek klâs hareketler göze çarpmadı.
bizden ise, candemir – ismail geri müdafaası hakikaten iyi idi. forvette de can’ın faydalı olduğunu sanıyorum. fakat bu ayırımı da kesin olarak yapmıyorum. aslında takım olarak hiç de başarılı bir maç çıkarmış sayılmayız. başarılı olan, yalnız neticedir. ve bu neticeden dolayı bir buçuk saat didinen futbolcularımızı tebrik ederim. inşallah rus maçında yalnız netice değil, takımımızın çıkaracağı oyun da yüzümüzü güldürür.
kazandık… ama güç belâ. ayni oslo’daki maç gibi dün de heyecandan tirtir titredik. hele bir ara 1-0 mağlûp duruma düşüşümüz her şeyin kaybolduğunu bütün ümit kapılarının kapandığını görmenin teessürüne boğdu bizleri. norveç milli takımı oslo’da da bizi hırpalamıştı. hem de en az dünkü kadar… fakat doğrusunu söylemek icap ederse orada mithatpaşadaki kadar heyecan çekmemiştik. zira takımımız hem bilgili futbolculardan kurulu idi ve hem de maça asılma azmi içersindeydi. bu azim, bu hırs bizim, vikinglerin torunlarına karşı galebe çalmamızı temin etti. peşinen söyliyelim ki milli takımımız iyi bir revizyona tâbi tutulmadığı takdirde norveçten çok çok daha ciddi ve tehlikeli rusya karşısında başarı sağlayamaz.
1 haziranda osloda norveç ve 18 haziranda moskovada rusya ile yaptığımız iki karşılaşmada takımımızın o günkü durumu ile, dünkü oyununu mukayese ederek bu hükme varmış bulunuyoruz. ikaz bizden…
türk takımının galibiyetini yazımın başlığı ile gölgelemek istediğim anlaşılmasın. yalnız rusya ile kader müsabakasını oynayacak türk ekibinden çok daha iyi bir maç beklerdim. bu arzumun gerçekleşmesine iki yan hafınız ile sol içiniz mâni oldular. bu oyuncular istenileni verselerdi açık farklı bir skoru tabelâya yazdırabilirdiniz… şurası muhakkak ki, takımınızın gençleşmesiyle bir sür’at kazanmışsınız. fakat bu sürati şuurlandırmazsanız şili yolunun takımınıza açık olmayacağını üzülerek söyleyebilirim. rusya maçında dost türklerin centilmen takımına en samimi hislerimle iyi şanslar dilerim.
dün, mithatpaşada görülmey edeğer güzel hareketlere şâhit olduk doğrusu. fakat maalesef bunların çoğu sahada oynanan futbola ait değildi. halkın milli maç heyecanı, milli marşımızı tüyleri ürpererek söyleyişi, milli takımımızı candan teşvik edişi güzeldi. italyadan milli vazifesine koşup gelen metin’i alkışlayış güzeldi. hemen oyun başında sakatlanıp kanlar içinde sahayı terkederek biraz sonra sargılar içinde dönen misafir takım kalecisine yapılan tezahürat güzeldi. maçı çok iyi idare eden yabancı hakem triosunu takdir ediş de güzeldi. en nihayet milli bir maçta hem de dünya kupasına merdiven olacak bir maçta 1-0 mağlûp durumdan maçı kurtarmamız da güzeldi. ve atılan iki golümüz de gerek hazırlanış ve gerkse ağlara takılış itibariyle güzeldi.
gelgelelim, bu güzelim atmosfer içinde çok yazık ki milli takımımızın oyunu umumiyetle hiç de güzel değildi. bunun sebepleri kanaatımızca:
1- umumi nefessizlik 2- geri mücadelelerde eşit şartlı toplara hasımdan daha cılız davranışımız 3- santrhafımız şayânı hayret derecede kifayetsizliği 4- forvetlerin yan haflarımıza kendilerini gösterip top alamayışları ve böylece yan haflardan çıkan topların isâbetsizliği, 5- forvette deplâsman kısırlığı ve aşırı halsizlikten boşluklara sprintle fırlayamayış, 6- umumiyetle lüzumsuz yere topları havaya kaldırmak sevdası.
futbolcularımıza gelince. kendisine aşağı yukarı hiç iş düşmeyen ve hiçbir hatâ da yapmıyan necmi hariç geri kalanlar içinde vazifesini hakkıyla yapanlar sadece ismail’le candemirdi. mustafa’da maç alışkanlığı olmadığı görülüyor. osman kendine itimadı olmayan bir gününü yaşıyor. b. ahmet tesirsiz kaldığı forvetten haf hattına alınınca biraz kendini buluyor, suat da zaman zaman sahalardan uzun müddet ayrı kalmanın acısını çekiyordu.
forvette ise hiç biri gerektiği şekilde hareketli ve tesirli değildiler. bir şeyler yapmak için didinen ve kendine gösterilen sevgiyi hak etmek için kendi kendini yiyip katılaşan metin’in iki-üç şahâne pası ve golü, can’ın ir kaç nefis driplingi, aydın’ın ve tarık’ın bazı kusursuz top sürüşleri ve gol olan şutları. işte o kadar.
misafirlerimize gelince. nefes, mücadele, oyun kurmak bakımından muhakkak ki bizden iyi idiler. içlerinde 2, 5, 8, 7 ve 11 numaralı futbolcular ferden de iyi not aldılar.
türkiye ile norveç arasında bundan önceki iki milli maç da (1936 da berlinde ve 1961 de oslo’da) şakır şakır yağmur altında oynanmıştı. dün ise, hüzünlü bulutlarla kaplı olmasına rağmen, maç sırasında havanın havanın gözü yaşlı değildi.
oslo’daki maçta galibiyetimizi sağlayan gol, maç başladıktan 16 dakika sonra metin tarafından atılmıştı. dün ise galibiyet sayımız maçın bitmesine 16 dakika kala kaydedildi ve topa en son dokunan, gene metin’di.
büyük ahmet, norveçlileri çok şaşırttı. oslo’daki maçta sağbek oynamıştı. burada sahaya kaptan olarak çıktı, sonra soliç oynadı, daha sonra da solhafta yer aldı.
rus antrenörü kaçalin, maçı seyrederken boyuna not alıyordu… bu notların ne olduğunu göremedik ama… bizim takımın bizim seyircilerden aldığı not, pek de parlak değildi galiba?
can bir ara ayakkabısını değiştirdi ve ondan sonra daha canlı oynamağa başladı. demek saha kenarında 5-6 yedek ayakkabı bulunsa, 5-6 oyuncumuz daha düzeleceklerdi.
norveçlilerin, futbolcularımızın ev sahipliğinden ziyadesiyle memnun kaldıklarını umarız. öyle ya : nezaketten misafirleri atmadan, gol bile atmadılar…
norveç sağbeki oyunun sonlarında saha kenarındakilere kaç dakika kaldığını sordu ve aldığı cevabı kontrol için de beş parmağını açarak işaret etti: «beş mi?» evet, evet bu oyunumuzla dahi, yakaladığımız fırsatlara göre, maçın hakkı «beş» ti.
fakaaat unutmayalım. herhangi bir milli maç değil, bir «lig maçı» idi bu… ruslara karşı «üçüncü maç» ümidimizi ve daha ötesinde şili hayalimizi tamamen kaybetmemek için, dünkü maçı mutlaka kazanmamız şarttı. iki puan lâzımdı yani… ve çocuklar bu iki puanı aldılar…
dünya futbol kupası elemelerindeki rakiplerimizden norveç, federasyonun müteaddit müracaatlarına rağmen maç tarihlerini bildirmemiştir. müsabakalarının tarih ve yerlerini öğrenmek maksadiyle futbol federasyonumuz norveç federasyonuna yeni bir mektup göndermiştir.
«b» takım da bugün belli olacak. namzetler torpedo ile hazırlık maçı yapacak
27 kasımda sofya’da ve istanbul’da bulgaristan’la karşılaşacak olan (a) ve (b) milli futbol takımlarımızın namzet kadroları bugün açıklanacaktır.
dün federasyon âzâsı necdet erdem’le teknik danışma kurulundan şeref görkay ve sadettin arseven’in yapmış olduğu toplantıda (a) milli takımına girecek elemanlar hemen hemen belli olmuş. (b) milli takımına alınması düşünülen bazı futnolcular üzerinde tam bir fikir birliğine varılamadığı için kadroların açıklanması bugüne bırakılmıştır.
(a) milli takım kadrosuna şu futbolcuların çağrılması muhtemeldir: necmi, kaya, tuncay, şenol, birol (beşiktaş), naci, basri, ismail, kadri, lefter, hilmi, can (fenerbahçe), turgay, büyük ahmet, suat (galatasaray).
(b) milli takımının namzed kadrosunun tesbitinde selâhiyetliler güçlük çekmişlerdir. karagümrüklü tarık’la, aydın’ın iki kadrodan hangisinde yer alacağı bugün belli olacaktır. bu kadroya dâvet edilmeleri beklenen futbolcular da şunlardır: doğan (beşiktaş), yüksel, avni, şeref, şükrü (fenerbahçe), samim, bahri, mustafa, nuri (galatasaray), zeynel (gençlerbirliği), varol (altay)
(a) milli kadrosunu necdet erdem, (b) milli kadrosunu ise şeref görkey hazırlayacaklardır. federasyon başkanı faik gökay bulgaristan milli maçları için tesbit edilecek kadroların aynı zamanda dünya kupası elemelerinde rusya ve norveç’le yapılacak karşılaşmalara da hazırlanacağını seyyal kadrolar arasında futbolcuların yer değiştirebileceğini bildirmiştir. her iki namzet kadro önümüzdeki çarşamba gününden itibaren mithatpaşa stadında idmanlara başlayacak ve şehrimize gelerek rus torpedo takımıyla iki hazırlık maçı oynayacaktır randaki turnuanın yapılıp yapılmayacağı belli olmamıştır. tahrandan müsbet cevap geldiği takdirde (b) milli takım iran şahının doğum yıldönümü münasebetiyle tertiplenecek olan turnuaya iştirâk edecektir.
dünya kupasında millî takımımız, 7 temmuzda da norveçle karşılaşacak
ankara, hususî
jul rimet kupası maçlarında grubumuzda bulunan rusya ve norveç ile yapacağımız karşılaşmaların tarihleri belli olmuştur.
taraflar arasında başka bir anlaşmazlık çıkmadığı takdirde maçların programı şu şekilde olacaktır:
18 haziran 1961 türkiye – rusya (moskovada) 1 temmuz 1961 rusya – norveç (moskovada) 7 temmuz 1961 türkiye – norveç (oslo’da) 23 ağustos 1961 norveç – rusya (oslo’da) 29 ekim 1961 türkiye – norveç (ankara’da) 7 kasım 1961 türkiye – rusya (istanbul’da)