30 ve 45. dakikalar arasında fevkalâde bir oyun gösteren siyah-beyazlıların gollerini şenol (2) ve birol attı. maçı rapid meneceri happel de seyretti
eğer beşiktaş, 30 ve 45 inci dakikalar arasındaki oyununu – maç boyunca demiyoruz – hiç olmazsa ikinci devrede de devam ettirebilmiş olsaydı tribünlerden maçı seyreden rapid takımının teknik meneceri happel’in muhakkakki uykuları kaçacaktı.
zira bu 15 dakikalık kollektif oyun âdeta bir fırtına idi. gerel happel maçtan sonra beşiktaşı çok canlı ve dinamik bir takım olarak gördüğünü söyledi. ıstanbulda büyük taraftar kitlesine sahip olan bu takımı yenmenin zorluklarından bahsetti. ama yüzünda «biz bu işten kolay sıyrılabiliriz» şeklinde bir ifade vardı. temenni edilir ki, happel, memleketine bu düşünce ile dönsün ve rapid’i beşiktaşa karşı bu hislerin tesiri altında kalarak hazırlasın.
evet, beşiktaş, tam 15 dakikalık oyunu ile türk futbolunu avrupa’da temsil edebilecek kuvvet ve kudrette gözüktü. onun dışında kalan 75 dakikalık zaman içinde ise beşiktaşı üçüncü sınıf bir takım hüviyetinde gördüğümüzü söyleyebiliriz.
mevsim henüz başladı. transfer elemanları birbirlerine alışamadılar, antrenör sandro puppo futbolcuları daha tanıyamadı. şeklindeki mazeretler, bizce teselli edebiyatının örneği olarak kalmağa mahkûmdur. 14 eylül tarihi büyük bir imtihan bekleyen beşiktaş için bir kâbus olmalıdır. takımın form ve nefes kazanabilmesi için de çalışma temposuna daha fazla hız verilmelidir.
havadan uzun paslı mı, yoksa yerden kısa paslı mı?
beşiktaş dün göztepe karşısında zaman zaman havadan uzun paslı, zaman zaman da yerden kısa paslı oyunu denedi. öyle tahmin edilir ki, puppo sandro bu denemeden ikincisi, yani yerden kısa paslı ve bol deplasmanlı oyundan memnun kalmıştı. zira dün başarısız günlerinde olan iki yan haf, top yere indiği zaman kesicilik vasıflarına, pas verebilme vasfını ekleyebilmişlerdi. fakat havadan verdikleri pasların hiç birisi adamını ve yarini bulamamıştı. keza iki insayt: birol ve erdoğan da tıpkı haflar gibi, top yere inince meziyet, top havaya kalkınca da zaaf gösterdiler.
maçın cereyanı ve goller
siyah – beyazlılar oyuna hızlı bir tempo ile başladılar. fakat yaptıkları akınlar, enerjik ve mücadeleci göztepe müdafaası tarafından kolaylıkla önleniyordu. bu hal hattâ biraz da bocalayış 34 üncü dakikaya kadar devam etti. bu dakikada şenol ileri bir pas kaydırdı. arif topa hâkim olduğu zaman su götürmeyecek şekilde ofsaytte bulunuyordu. nitekim yan hakem bayrağını kaldırarak orta hakemini ikaz etmişti de… fakat hakem hüseyin maloğlu ikazı gözden kaçırmış, arifin avut çizgisine kayarak yaptığı orta ve şenolun şütû neticesinde top göztepe filelerini bulmuştu. siyah – beyazlılar bu ofsayt golden sonra avrupaî bir futbol oynamaya başladılar. 37. dakikada birol’un solaçıktan yaptığı çok güzel bir ortayı şenol ikinci defa göztepe kalesine gönderdi. ilk devre bu netice ile sona erdi.
oyunun ikinci yarısında, dağınık bir düzende çalışan beşiktaşlılar birolun şahsi gayreti ile üçüncü gollerini kazandılar. enerjik göztepe takımı ise şeref sayısını ancak 85 inci dakikada tuncerin çok sert bir kafa şütü neticesinde temin etti.