not1: gençlerbirliği milli lig'in ilk yılı olan 1958-1959 sezonunda evinde oynadığı 7 maçta galibiyet alamamış ve ilk galibiyetini bir sezon sonra yani bu sezonda alabilmiştir.
not2: o yıllarda takımlar haftasonları cumartesi ve pazar günü olmak üzere 2şer maç yaparlardı. bu yüzden bu maç 6. hafta maçı olmasına rağmen aslında gençlerbirliği'nin ligdeki 5. ve evindeki 2. maçtır.
aynı zamanda o sezon gençlerbirliği ilk 2 haftayı ve 4. haftayı maç yapmadan bay geçmiştir.
f.i.f.a. icra komitesinin 1958 senesinde aldığı ve milli federasyonların muvafakatine bıraktığı resmi müsabakalarda oyuncu değiştirilmesine dair kaide bugünden itibaren memleketimizde de tatbik edilmeyecektir.
milli lig maçlarının başlangıcından beri istismar edilen ve çeşitli ihtilâflara yol açan kaidenin kaldırıldığına dair futbol federasyonu kararı dün bölgeler kanalıyla alâkalı kulüplere tebliğ edilmiştir.
not: o yıllarda sadece sakat oyuncu değiştiriliyordu ama çok fazl "numara" yapan futbolcu olmaya başlayınca bu karar tamamen kaldırıldı...
günün ikinci karşılaşması gençlerbirliği ile feriköy arasındadır. milli ligde bugüne kadar tatminkâr bir netice alamayan kırmızı - siyahlı takım bu haftaki karşılaşmalara ciddi bir şekilde hazırlanmıştır. bütün bunlara rağmen maçın neticesi hakkında bir büküm vermek zordur.
milli ligin dört haftasını devamlı mağlûbiyetlerle geçiren gençlerbirliği dün ilk galibiyetini feriköy'e karşı aldı.
siyah-kırmızılı takım, 3-0 kazandığı musabakada her hattı ile başarılı idi. buna mukabil genç ve ufak tefek elemanlardan kurulu feriköy, belkide ilk dakikada yediği gol yüzünden varlık gösteremedi.
birinci dakika dolarken orhan'a yapılan faulü zeynel çekti. barikatı aşan top, üst köşeden ağlara takıldı. 10 uncu dakikada sağdan feriköy kalesine inen orhan'ın ortasını yılmaz yerinde bir atakla ağlara soktu. 2-0. 50 nci dakikada da santrahafı aşan bir pası iyi kovalayan zeynel, üzerine çıkan enver'i ekarte ederek golleri üçledi.
not: yazıda gençlerbirliği'nin ilk 4 maçında yenildiği yazılı ama gençler ilk 3 maçı kaybedip 4. maçında karagümrükle 0-0 berabere kalmıştır.
bu yazı serisini feriköyün asil hatırşinas, kadribilir, sporsever semtlilerine, idarecilerine ve futbolcularına ithaf ediyorum.
f. bahçe, beşiktaş, g. saray maçları ve 5 maçta 1 puan
4
millî lig maçları başlarken sanki önümüze bir dağlar silsilesi çıkıyordu. düşünün ki futbolcularının hemen hepsi henüz mithatpaşa stadında bir kerecik bile oynamamış bir takım hiç alışmadığı bir seyirci kalabalığı önünde ilkönce fenerbahçe sonra da sırasiyle istanbulspor, beşiktaş, galatasaray gibi devlerle karşılaşacaktı. hemen herkes feriköy'ün bu kudretli takımlar karşısında açık farklı mağlûbiyetlerle ezilip, mânen yıkılıvereceğini söylüyor ve «biletlerini gidiş-dönüş aldılar zaten» latifesi dillerden düşmüyordu. fakat fenerbahçe'ye çok çekişmeli bir maçtan sonra ancak (2-1) mağlûp olduktan sonra istanbulspor'la da berabere kalınca bu latifelere atılan kah kahalar birazcık olsun kesildi. amma beşiktaş ve galatasaray'a aynı neticeyle (3-0) yenilince de gene gülümsemeler başladı. sıra ankara'da yapacağımız deplasman maçlarına gelmişti. gençlerbirliği maçını da hiç ummadığımız bir şekilde (3-0) kaybediverdik. o zaman üzüle üzüle hesapladık ki beş maçta dağarcığımızda henüz bir puancık vardı.
hep beraber ağladık
o akşam futbolcuları yatırdıktan sonra otelin holünde oturmuş arpacı kumruları gibi düşünüyorduk. ankara'ya maçları seyre gelmiş bir sürü feriköy taraftarı da birer ikişer gelip etrafımıza toplanmışlardı. belki yirmi, yirmibeş kişi kadar vardık.
fakat ağızları bıçak açmıyordu. sonra yavaş yavaş herkes düşüncelerini üzüntülerini akıtmağa giriştiler. bedbin bir hava içinde tenkidier, geç kalmış temenniler, transfer ayında yapılan hatâlar sıralanıyordu. hatırladığıma göre hüseyin arık, apartıman mustafa, hüsnü, avni serbulut, acem m. ali, lütfü, muzaffer arkadaşlarım gözleri dolu dolu olarak konuşmağa katılanlardı o gün.. nihayet öyle bir hava oldu ki açıkça ağlamağa başladık hep birden. bu gözyaşlı toplantı saat gecenin üçüne kadar sürdü gitti, içimden hep şu hesapları yapıyordum: «takımdaki futbolcularımızın hepsi de iyi niyetli, hepsi de sahada durmanın zararlarına içten inanmışlar ve mağlûbiyetlerden sonra da belli ki kan ağlıyor içleri, futbolcu olarak da mükemmelleri olduğu anlaşılıyor yavaş yavaş. öyleyse bu takım kafiyen daha fenaya gitmez bilâkis iyiye gider.»...