* evinde oynadığı ilk, * evinde ilk gol yediği, * evinde mağlubiyet aldığı ilk maç.
not: o yıllarda takımlar haftasonları cumartesi ve pazar günü olmak üzere 2şer maç yaparlardı ya da bazı haftaları bay geçerlerdi. bu yüzden bu maç 5. hafta maçı olmasına rağmen aslında karşıyaka'nın ligdeki 6. ve evindeki ilk maçıdır.
milli lig maçlarının beşinci hafta karşılaşmalarına bugün izmirde vefa - göztepe, galatasaray - karşıyaka maçları ile devam edilecektir.
saat 15.45'de ankara bölgesi hakemlerinden cezmi başar'ın idaresinde oynanacak galatasaray - karşıyaka maçı her bakımdan çetin geçmeye namzet bulunmaktadır.
sarı-kırmızılıların, karşıyakayı istanbulda mağlup edememesi ve de sert bir atmosfer çerisinde cereyan etmesi, karşılaşmanın mücadeleli ve çetin geçeceğine bir işaret sayılmaktadır. bu bakımdan izmirli sporseverlerin, maça geniş bir alaka gösterdikleri ve bilet temin etmek için hafta içinde faaliyet gösterdikleri gözlerden kaçmamıştır. kuvvet ölçülerinde birbirlerine bariz bir üstünük sağlayamıyan taraflardan karşıyakanın galatasaray'a saha bakımından avantajlı olduğu söylenebilir. fakat bu avantaj karşıyakayı galip getirmeye kafi bir sebep teşkil etmemektedir.
izmir'in kimbilir kaç senedir görmediği bir fırtına, galatasaray - karşıyaka maçında da futbole izin vermedi. hatta şu nokta da ifade edilebilir ki, seyirciyi staddan, futbolcuyu oyundan çıkaran bu deli rüzgar yabancı bir hakem için tehir sebebi olabilirdi.
ama biz gayri nizami herşey şekilcilik anlayışımız içinde normal kabul edildiği için cezmi başar da mecburen etliye sütlüye karışmadan dünkü kum ziyafetine iştirak etti. bir tehir sebebinden bahsetmiştik. bizim için uzak bir sebep, ama dünkü maçta topu kontrol etmek, futbolcu kadar hakem için de güçtü. oyun devamınca yapılan serbest vuruşlarda topun dikildiği noktadan uçu uçuvermesi, her kısa veya uzun vuruşun, taç hattının ve korner çizgilerinin uzağına gidivermesi nizami bir futbolla bağdaştırılamaz. bu suretle iki taraf futbolcularının serbest atışlarda fırtınanın savurduğu topu atışlarda fırtınanın savurduğu topu yerinde durdurabilmek için elleriyle birbirlerinin yardımına koşmaları açıkcası görülmemiş bir yardım kampanyası idi.
işte böyle bir havada galatasaray istanbulda 0-0 berabere kaldığı izmir şampiyonunu 1-0 mağlup etti. tabii rüzgarı arkasına aldığı ilk devrede. ama, metin'in attığı golün rüzgardan çok bir mükemmel pas -coşkun'un- ve klas bir vuruşla ilgisi vardı ki, iki tarafın da 90 dakikalık rüzgar mücadelesi içinde alkışa layık tek neticeli hareketi bu goldü.
sarı-kırmızılılar kadar karşıyakalılar da sahaya iyi bir futbol göstermek için çıkmışlardı. bu arzu oyunun başındaki hızla ortaya konan hareketlerden anlaşılıyordu. galatasaray, fırtına ile desteklendiği ilk devrede bir gol attı. o da oyunun kaderini tayin etti. takımı, bilhassa ikinci devredeki ağır tazyik altında iken ayakta tutmaya çalışan, coşkun, ergun ve biraz da ismail'di.
karşıyaka, ikinci devreyi rakibinin ilk devredeki avantajları ile hemen hemen galatasaray yarı sahasında geçirdi, fakat k. erol'dan başka, "havaya göre futbol oynıyan adamı" olmadığı için beraberliği temin edemedi. bu çapta adam olsaydı, bilhassa son 15 dakikak içinde ele geçen sayısız korner fırsatlarından hiç değilse biri karşıyakaya bir puanı getirebilirdi.
hülasa dün vefa-göztepe maçından sonra bu maçı da o müthiş fırtına yüzünden ne futbolcu oynadığını, ne de seyirci seyrettiğini anladı...