* ilk oynadığı, * ilk gol attığı, * ilk gol yediği, * ilk galibiyet aldığı, * ilk puan aldığı, * evinde oynadığı ilk, * evinde ilk gol attığı, * evinde ilk gol yediği, * evinde galibiyet aldığı ilk, * evinde ilk puan aldığı maç.
* ilk oynadığı, * ilk gol attığı, * ilk gol yediği, * ilk mağlubiyet aldığı, * deplasmanda oynadığı ilk, * deplasmanda ilk gol attığı, * deplasmanda ilk gol yediği, * deplasmanda mağlubiyet aldığı ilk maç.
ilk basımı 1993 olan, futbol ve kültürü kitabında yer alan yaşar aksoy'un "gavur izmir'de gol sesleri: izmir'in takımları" başlıklı yazısından izmirspor'un kuruluş öyküsü;
1923'de, cumhuriyetin yeni ilan edildiği aylarda, eşrefpaşa'nın çukurçeşme semtinde oturan yedi arkadaş, kafalarını sporla yorarlar. onların derdi, futboldur. gayriresmi olarak öylesine bir takımları vardır. ama amaçları, bu işi daha ciddi biçimde ele almak ve resmiyet kazanmaktır. mahallenin gençleri de bir çatı altında toplanmalıdır. böylece, düzenli bir şekilde futbol oynanabilecek, spor yapılabilecektir.
izzet erişen, celal alam, cezmi aydinç, hacı ömer, hasan tolga, ziya bey ve kunduracı hüseyin bey yılın son aylarında yasal işlemlere başlayıp, formaliteleri tamamlarlar ve özledikleri spor kulübünü alt1nay ismiyle resmi olarak kurarlar.
artık mahallenin gençleri bir çatı altında toplanmıştır. kulüp binası, şimdiki eşrefpaşa karakolu'nun arkasındaki küçük bir binadır. altınay'ın buraya yerleşmesi, eşrefpaşa'ya bir renk, bir canlılık getirmiştir. hele maç günleri, maç öncesi ve sonrası kulüp bayram yerine dönmektedir.
altınay'ın renkleri siyah-turuncu olarak seçilmişti. disiplinli ve örnek bir kulüptü. çünkü futbolcularının çoğu amerikan koleji öğrencisiydi. bu yüzden, altınaylılar'dan "kolejliler, okullular" diye övgüyle sözedilirdi. takım, bir okul takımı havasındaydı.
ancak çevrede sakaryaspor adı altında bir kulüp daha vardı. altınay ile sakaryaspor, çok geçmeden birbirlerine ezeli rakip oldular. sakaryasporlular da aynı semtin gençlerinden oluşuyordu, ama takımlar sahada birbirine karşı "düşman kardeşleri" oynuyordu. önceleri tatlı rekabet diye anılan bu durum, giderek tatsızlaşan boyutlara uzanınca, eşrefpaşa'nın ileri gelenlerini hayli rahatsız etti. uzun süren görüşme ve tartışmalardan sonra, iki kulübün birleşmesi kararına varıldı. bu herkesi memnun ederken, yeni kulübün adı izmirspor, renkleri ise mavi-beyaz oldu. bu önemli birleşmenin tarihi de 29 kasım 1930'du.
ancak daha sonra forma renginden mavi çıkartıldı, lacivert renkte karar kılındı. bu değişikliğin sebebi, bir karşıyaka-izmirspor maçından önce (1931), birinci ordu komutanı fahrettin altay paşa'nın mavi-beyaz renkleri yunan bayrağına benzetmesi oldu. komutanın bu tepkisi üzerine, renkler lacivert-beyaza çevrildi.
izmirspor'un ilk başkanlığını adnan düvenci yaptı. ancak sakarya-altınay birleşmesi, beraberinde çeşitli sorunları da getirdi. semt kavgası, kulüp binasının yeri başlı başına problem oldu. ancak zamanla her şeye çözüm getirildi. kulüp binası eşrefpaşa'ya taşınırken, izmirspor izmir'in güçlü bir takımı olma hüviyetine büründü.
türk futboluna adım atışından itibaren, büyük yıldızlar yetiştiren, genelde bir "spor okulu" görünümünde olan izmirspor kulübü, liglerde çok değişik, inişli çıkışlı grafikler çizdi. izmirspor, izmir ligi'nde vasatın üzerine çıkamazken, 1953-54 sezonunda lig ikinciliği, bir sezon sonra da lig şampiyonluğunu elde etti.
izmirspor türk futboluna sayısız değerler armağan etmiştir. bir metin oktay, bir tarık gençay, bir seyfi talay, bir arif kocabıyık, bir turgay meto, bir hasan elidemir hep bu bünyeden fışkırmıştır.
şimşeklerin milli formayı giyen futbolcuları şöyle: tarık gençay, turgay meto, metin oktay, adnan dürüst, gürcan berk, necdet elmasoğlu, seyfi talay, sezen kadıoğlu, şencan fotocan, bülent buda, ihsan türemen, mustafa or-çinoz, fikret özirs, arif kocabıyık, fethi türkeş, ahmet demircan, akın uzun, akan çetindağ, bahattin demircan, hasan elidemir, hüseyin toprak, ismail demiriz, levent eriş, muharrem gürbüz, mustafa türel, naci sarıtaş, sadettin dülger, sancar kirazlı, tuncay becedek, semih vardarer, uğur ütürk.
karşılaşmalarda kaleciden başka bir oyuncu da değiştirilebilecek.
milli lig maçlarına bugünden itibaren ankara, izmir ve istanbul'da başlanacaktır.
prorama göre, bugün ankara'da adalet - gençlerbirliği, galatasaray - demirspor, izmir de beykoz - izmirspor, beşiktaş - altay, istanbul'da istanbulspor - hacettepe, fenerbahçe - ankaragücü karşılaşacaktır.
müsabakalar iki grup üzerinden cereyan edecektir. kırmızı grupta, galatasaray, karagümrük, adalet, vefa, demirspor, gençlerbirliği, karşıyaka, göztepe. beyaz grupta ise, fenerbahçe, beşiktaş, istanbulspor, beykoz, hacettepe, ankaragücü, altay, izmirspor takımları bulunmaktadır. kırmızı ve beyaz grup maçlarının sonunda en çok puan alan iki takım kendi gruplarının birincisi olacaktır. grup şampiyonları iki maç yaparak türkiye milli lig şampiyonunu tain edeceklerdir. şampiyon yakım avrupa şampiyon kulüpler şampiyonasında türkiye'yi temsil hakkını kazancaktır.
milli lig müsabakalarında maç devamınca kaleci her an, diğer oyuncu ise birinci devre nihayetine kadar değiştirilebilecektir. beynelminel futbol şurası (international board) tarafından kabul ve tatbiki milli federasyonların tasdikine bırakılan oyuncu değişikliğine ait kalide milli lig maçlarında şu esaslar dahilinde tatbik edilecektir;
1. bir maçta her takım bir kaleci olmak üzere iki oyuncu değiştirmek hakkına sahiptir. kaleci maç sonuna, bir diğer oyuncu da ilk devre sonuna kadar değişebilecektir.
2. kalecilerin bütün maç boyuunca değişebileceğine dair hükümden sadece oyuna kaleci olarak başlayan kimse faydalanabilecek, yani takımın kalecisi oyun esnasında yerini bir başka arkadaşına bırakmak suretiyle bunun kaleci hüviyeti altında ikinci devre değişmesine yol açamayacaktır.
3. herhangi bir sebeple oyuna devam edemeyeceğini bildiren bir oyuncunun müracatı mutlaka takım kaptanı tarafından hakeme sadece keyfiyeti kaydederek - yukarıda belirtilen hükümler dahilinde oyuncu değişmesine müsade edilecektir.
4. çıkanın yerine girecek oyuncu lisansı yanında olarak saha kenarına gelecek ve gelişini hakeme bildirecektir. hakem oyun durduğu bir anda o oyuncuyu sahaya alacak, lisansını kontrol edip rakip takımın kaptanının bir itirazı olup olmadığını tesbit ettikten sonra oyuna iştirakine müsade edecektir. lisansının getirmeyenler oyuna giremeyeceklerdir.
5. hakemler değişiklikleri oyuncuların isim ve değiştirme zamanlarıyla birlikte müfassalan raporlarına yazacaklardır.
6. bu talimat dışında hareket eden oyuncu ve hakemlere ceza, takımlara hükmen mağlubiyet verilecektir.
bu talimat federasyon tarafından bütün liglere tamim edilmiştir.
iki siyah - beyazlı takımın maçı mücadeli geçmeğe namzet
bugün şehrimizde iki istanbul takımı iki izmir takımı ile karşılaşacaktır.
günün ilk müsabakasını alsanacak stadında saat 13:15 de istanbul lig altıncısı beykoz'la, izmir lig üçüncüsü izmirspor yapacaktır. ankara bölgesi hakemlerinden veli necdet arığ'ın idare edeceği karşılaşmaya tarafların şu tertiplerle çıkmaları beklenmektedir;
beykoz: sıtkı (*) - hasan (**), ismet (**) - ekrem (*), ekerbiçer (**), günay (**) - ziya (*), b. nusret (*) [ayhan (*)], şirzat (***), mustafa (*), abdullah (*)
goller: 1-0: cenap'ın uzattığı ileri pasa özcan daldı. topu tuttu, düzeltti ve hasan'la ekerbiçer'i geride bırakarak attığı çok sert şut filelere takıldı. (dakika 11)
2-0: cenap sol hafın ceza atışını kafa ile önünde düşürdü ve düzgün bir vuruşla ikinci golü kaydetti. (dakika 27)
2-1: santrhaf cavit'in ağır hareket etmesinden faydalanan şirzat, topla ceza çizgisi içerisine girerek köşeyi gördü. kaleci seyfi'nin atlayışı netice vermedi. direğe vuran top filelerde... (dakika 79)
değişen oyuncu: beykoz 38. dakikada b. nusret'i oyundan çıkararak yerine aydın'ı aldı.
izmir milli lig ilk haftada gereken alakayı göstermedi. bu hüküm dünkü müsabakaları gördükten sonra verilmiştir. milli lige dört takımı iştirak eden bir şehrin 15 bin seyirci alabilecek stadyomunun tribünlerinde ancak 5383 kişi vardı.
sarı-siyahlı takım, izmir lig üçüncüsü, izmirspor karşısında o derece mahkum, o derece dağınık ve o derece maksattan uzat bir futbol göstermiştir ki, tanımayanlar izmirspor'u istanbul'un iddialı takımı, beykoz'u ise, iddiasız, mütevazi izmirspor zannederdi.
beykoz'un bu hale düşmesine takımın yanlış tertip edildiğini sebep olarak gösterebiliriz. hasan'ın hangi takımı işletici sürükleyici hasan'ın sağ beke alınması, fizikman şişkin nusret'in hücum hattına kaydırılması ve buna muhabil k. nusret'e takımda oynamak şansı tanınmaması. bunlar hata hanesine kaydedilecek hususlardı. sevap hanesi için yazacak hiç bir şey yoktu.
izmirspor'a gelince topu yere indiren, kısa kısa paslar w.m. i bol deplasmanlı bir şekilde tatbik eden bu takım, cidden muvaffaktı. yıldız hanesinin ikiden aşağıya düşmemesi, bu kanaatimizi kuvvetlendirir zanındayız. yerden, kısa paslı ve bol deplasmanlı bir oyun... orta avrupa sistemine kayan, daha doğrusu onu benimsemiş gözüken izmirspor takımında bu sistemin icap ettirdiği incelikleri hakkiyle başarabilen ve santral vazifesi gören oyuncular mevcut. mesela sağ iç ali, santrafor aykut, ağır, fakat teknik santrhaf cavit. soğukkanlı -biraz da lüzumsuz- kalec, seyfi. yalnız bu göz okşaıcı futbol oynıyan takımın tenkit edilecek noktası, nefes kifayetsizliği idi. işte ikinci devrenin sonlarında dağınık hüviyet arzeden beykoz'a faikiyet sağlıyan da sağ bek hasan'ın forvet hattına alınmasına ilaveten, bu faktör olmuştur.
bir nebze de hakem osman yereşen'den bahsetmek isteriz. yereşen için "aktivitesine kaybetmiş bir hakem" diyeceğiz. sahanın ortasında durarak maçı idare etmek itiyadında... hatta bir tarafta müsabaka devam ederken, öteki kale önünde sakatlanan oyuncuları tedaviye koşan yabancıları görmiyecek kadar müsabakanın havası dışında kalıyor. eee... bunu görmiyen hakemden şirzat'ın üç metreden auttan çevirdiği topu görmesi beklenebilir ve hataların münakaşası yapılabilir mi?
maçın cereyanı ve goller
süratli bir tempo ile oyuna başlıyan izmirsporlular. ilk dakikadan itibaren rakiplerinin üzerinde kuvvetli bir baskı tesis ettiler. 11inci dakikada özcan'ın hasan ve ekerbiçer'i geride bırakarak attığı şahane gol ve 27 nci dakikada cenap'on adeta ne yapacak diye merakla seyreden beykoz defansına "bunu yapacaktım" dercesine topu düzelterek kaydettiği gol. bunlar hakikaten takdir edilmeğe değer hareketlerdi. ilk devre bu baskının altında devam etip gitti.
ikinci devrede şirzat takımına beraberlik fırsatı tanımak için çok uğraştı. hatta santrahafın ağır hareketinden faydalanarak bir de gol attı. fakat tek adamın gayreti fazla bir netice vermedi. veremezdi de... yalnız 82 nci dakikada hasan'ın direkten dönene şahaser şutu. beykoz için pek müsbet hareket ve şansızlıktı.
veli hoca, 1948 yılına kadar ankaragücü’nde top koşturur. maçların birinde girdiği ikili mücadelede bir ayağının kırılması ona hakemlik yolunu açar. arığ, uzun süre ara verir idmana. evde dinlenirken, bir arkadaşından alacağı olan 10 lira gelir aklına. arkadaşını evinde bulamayınca stada gider. 19 mayıs stadyumu’nun kapısından içeri girdiğinde kalabalık bir grubun tezahüratıyla karşılaşır. onu görenler ‘işte geldi’ diye seslenmeye başlar. şaşkınlık içerisinde ne olup bittiğini anlamaya çalışır ilk önce. sonrasında ise hakem olur. meğerse 49 kişilik grup, hakemlik kursunun başlaması için 50. kişiyi beklemekteymiş.
veli amca’nın cüzdanında iki kart çarpıyor gözümüze. biri ömür boyu şeref tribününe giriş kartı, diğeri de dünya spor yazarları birliği (aıps) kartı. “ikisini de şerefle taşıyorum.” diyor veli hoca. yıllarca maç yönettiği ankara 19 mayıs stadyumu’nda ağır ağır yürürken cebinden şıkır şıkır sesler duyuluyor. bozuk para sesi sanıyoruz gelen sesi. ancak kısa süre sonra anlıyoruz yanıldığımızı. kulak kabarttığımızı görünce, veli amca elini cebine atıp, çıkarıyor efsane düdüğünü. “duyduğun paranın değil, düdüğün sesi” diyor. italyan marka babila düdüğüne bakıp “aslını kaybettim, yedeği kaldı tek hatıra” diye iç geçiriyor. 59 yıldır düdüğünü yanından ayırmadığını söyleyen arığ, “hakemlik bittiyse, düdükle işimiz bitmedi.” diyor. veli amca, futbol hakemliği döneminde düdüğünü sadece maçlarda çıkarmış olsa da o, artık düdük çalma özlemini başka türlü gideriyor. efsane düdük kimi zaman trafik sıkıştığında, kimi zaman kanlı bıçaklı kavgalarda imdada yetişiyor. işe yarayıp yaramadığına gelince, “bu düdüğün sesi her yerde işe yarar.” diyor.
1923'te bursa'nın mustafakemalpaşa ilçesinde doğar. subay bir baba ve teğmen bir annenin beş çocuğundan biri olarak dünyaya gelir. ilk ve orta okulu mustafakemalpaşa'da, liseyi de bursa erkek ve ankara gazi liselerinde okur. o zamanlar futbol pek bilinmediğinden güreşe ve atletizme merak sarar. babasının futbola karşı pek ilgisi yoktur. yuvarlak meşinle tanışması dayısının sayesinde olur. bursa'da yatılı okuduğu yıllarda akınspor'da top koşturmaya başlar. harçlıklarından biriktirdikleriyle formasını da kramponunu da kendi alır. babasının tayinin çıkmasıyla ankara'ya yerleşir aile. okul bahçesinde maç yaptığı günlerden birinde ankaragücü takımında oynayan nusret göktuna'nın ilgisini çeker. necdet arığ'ı elinden tuttuğu gibi ankaragücü'ne götürür. kısa zamanda yöneticilerin de dikkatini çeker.
sahaya ilk defa 13 yaşında, 1936'da çıkar. 1948'de ayağının kırılması, iki yıllık ankaragücü macerasını bitirir ve ardından tevafuk eseri hakemliğe başlar. 1956'da fifa hakemi olur. 1970 yılına kadar bin 25 maç yönetir sahalarda. 47 yaşında sahalara veda edip tribünlerde yerini alır. yenigün, zafer,tasvir, son havadis, fotospor'da spor yazarlığı yapar. milliyet gazetesi'nin ankara bürosunu açarak, spor servisi müdürlüğü'nde çalışır. veli necdet arığ, atletizmde başhakem, futbolda uluslararası hakem ünvanına sahip.