usta spor spikeri halit kıvançtan pele ile ilgili anılar:
1958 dünya kupasın da brezilyalılar fırtına gibi başladılar. röportaj yapılıyor isveç de idi dünya kupası. her spiker kendi ülkesinden 2-3 futbolcu getiriyor ve röportaj yapıyor. brezilyalılar da geldi ve tanınmamış bir çocuk geldi kenarda oturuyor. ben brezilyalı spikere kim bu çocuk dedim. bu çok mühim bir adam olucak dedi. bu çocuğun özelliği teneke kutular getirirler, bizim brezilya da asfalt değil yollar taşlıdır onun için teneke çarpınca pele pele diye ses çıkar onun için bu çocuğa herkes pele diye seslenir dedi. ama kimse konuşmuyor onunla dedi. ben konuşurum hadi gidelim yanına dedim. ingilizce bir kelime bile bilmiyordu. italyan gazeteci ile beraber geziyorduk biz, kim bu dedi yedek oyuncu dedim. ben bununla röportaj yaparsam kovarlar beni dedi. 4 gün sonra geldi o italyan gazeteci halit ocağına düştüm pele ile röportaj yap diyorlar, brezilyalılar röportaj vermiyorlar dedi. bende pele notlarımı ona verdim o da bana içkili yemek ısmarladı. italya’nın en büyük gazetesinde benim röportajımı kendi yapmış gibi yayınladı.
12 yıl sonra meksika da ki dünya kupasın da, brezilya takımı 3.kez dünya şampiyonu oluyor. kapıda 1500 medya mensubu var. dediler ki 100 kişi alacağız içeri. ben gittim 12 sene evvel çekilen fotoğrafları gazete başlıklarını gösterdim saat 15:00 da bekliyoruz dedi. saat 3’te gittiğim zaman pele çıktı 12 sene önce yes no bilmeyen pele ingilizce olarak tüm dünya medyasına; işte beni daha dünya kupasında oynamadan keşif eden adam bu türk gazetecisidir dedi. sonra ben türkiye’ye döndüm. brezilya da ki türk elçiliğinden telefon geldi halit bey tüm brezilya televizyonları sizi gösteriyor dediler. ondan sonra her gittiğim dünya kupasın da pele ile konuştuk. en son geçenler de türkiye’ye geldiğinde beraber basın toplantısı yaptık.
....1958'in 17 yaşındaki delikanlısı kim miydi? dünya onu "pele" adıyla tanıdı. oysa gerçek adı, "edson arantes do nascimento" idi. ama brezilya'da çocuklar plajda, kumda, sokak aralarında, kaldırımlarda futbol oynarken, bu harika delikanlı, topa öyle bir vuruyordu ki... durun, durun!.. yanlış söyledim... hangi topa? boş cola tenekelerine, boş bira kutularına... ve onlar yuvarlanırken, taşlara çarptıkça garip bir ses çıkanyordu: "ple ple ple" diye... tüm çocuklar da edson geldi miydi, hemen sağdan soldan boşalmış meşrubat teneke kutularını bulup getiriyor, edson'un önüne koyuyor, "hadi vursana!.. ple ple ple diye bağırtsana bu kutuları", diyorlardı. gide gide, ona "hadi edson" demeyi bırakan küçükler... teneke kutularından öylesine ses çıkardığı için, kendisini "pele pele" diye çağırmaya başladılar.
hikayemiz, 1958 yılında, isveç'te bulutlu, serin bir yaz gününde stockholm havaalanı yakınındaki hotel bromma'nın bir salonunda başladı. dünya kupası'nı izleyen medya mensupları olarak çoğumuz bu otelde kalıyorduk. birbirimizle dost olmuştuk. bu arada finallerde oynayan takımların spor yazarları, maç spikerleri, ara sıra boş günlerde ünlü futbolcularını özel izinle buraya getiriyorlardı. rahat rahat röportaj ve çekim yapabiliyorduk. tabii bu kupada tv çekimi, hatta radyo ile naklen yayın bile olmadığından, ben sadece milliyet için röportaj fırsatı yakaladığımdan mutlu oluyordum.
işte o günlerden birinde iki brezilyalı futbolcunun geleceğini öğrenince, hemen olayın geçtiği salona koştum. gerçekten iki genç orda bir köşede oturuyordu. artık arkadaş olduğumuz brezilyalı spikere kimler olduğunu sordum. eee, sahada siyah siyah, birbirine benzer gördüğünüz futbolculan saha dışında giyimli tanımak, kolay değildi. hepsi birbirine benziyordu. brezilyalı spiker "orta sahanın beyni zito ile... yarın çok parlayacak bir genci getirdim", dedi. "henüz yedek ama, bu delikanlı takıma bir girerse, bir daha çıkmaz. futbolumuzun gelecekteki yıldızı gözüyle bakıyoruz ona... daha 17 yaşında... önümüzdeki maçta oynayacak. önce biraz seyretsin, hem heyecanı geçsin, hem de deneyim kazansın, diye düşündü hocamız... ilk maçlarda oynatmadı..."
söylemeyi unuttum. benim yanımda çoğu zaman birlikte gezdiğimiz, ünlü bir italyan spikeri vardı. brezilyalının verdiği bilgiyi dinledikten sonra, o italyan meslektaş "ben gidiyorum", dedi, "zito ile konuşmak yeter... italya'nın en büyük spikerlerinden biriyim. kala kala brezilya'nın yedeklerine mi kaldım?"
ve yürüdü, gitti.
baktım: öteki avrupalı spiker ve gazeteciler de o 17'lik gencin yanına sokulmuyor. eee, biz türküz... teknikte üstün ülkelerin adamı olmadığım için, "önce insanlık" duygusu itti beni o gence doğru... herkes zito ile konuşurken, onun resimlerini alırken, kamerayla çekerken, ben pele'ye, yani brezilya'nın yedek oyuncusuna yöneldim. yabancı dil bilmiyordu. brezilyalı spiker yardımıma koştu. yanına oturdum, epey konuştuk spiker meslektaşımın çevirisiyle... zaten çok fazla anlatacak şeyi de yoktu. sadece kendisine niye "pele" adını taktıklannı anlattı. milli takım formasıyla bir dünya kupası maçına çıkacağı için çok heyecanlı olduğunu söyledi. türkiye'yi tanımıyordu. bize ait bir - iki soru sordu. hemen yukarı odama çıkıp, bizim gazetelerden getirdim. baktı. ilgilendi. sonra spor sayfasındaki yıldızlar dikkatini çekti. "sen de oyna, sana da yıldız vereceğiz" dedim. güldü. en fazla yıldız alması dileğimi ekledim. sonra da brezilyalı spikere fotoğraf makinemi verdim. beraber resimler çektirdik. teşekkür edip ayrıldım...
yarı finalin üçüncü takımı, son iki kupanın “mağdur”u brezilya’dır. gruplarında sessiz avusturya’yı yenmiş, manchester united’ın geçirdiği uçak faciasının etkilerini daha atlatamayan ingilizlerle berabere kalmışlardır. son maçları rusya maçından önce didi ve nilton santos, direktör feola’ya takıma daha hiç oynamamış olan pele ve garrincha’yı alması için baskı yaparlar.
ve... brezilya’nın unutulmaz “çarpık bacaklı, küçük kuş” garrincha, “siyah kobra, albay, habeş prensi” didi, “aztek” görünümlü vava, 17 yaşındaki yüzyılın “siyah inci”si pele ve solaçık “old lobo - eski kurt” zagalo beşlisi ilk kez ruslara karşı dizilir. maçın ilk beş dakikası, futbol tarihinde eşi pek görülmemiş bir beş dakikadır. garrincha’nın inanılmaz hızı, savunman kuznetsov’u çılgına döndürür. birkaç kez kuznetsov’u geçer garrincha; bir topu sol direkte patlar. ardından pele’yi bulur, onun topu da sağ direkten döner. kaleci ünlü “kara örümcek” yaşin şaşkındır. kaptan igor netto çaresizce çırpınırken didi, “albay”ın orduyu teftişi gibi birkaç rus savunmanı peşine takıp vava’ya atar topu, o da 1-0 yapar oyunu. bütün bunlar ilk beş dakikada olmuştur. on dakika sonra da yine garrincha beş kişiyi dizer, topu pele’ye çıkarır. vava ile verkaç, brezilya: 2 - rusya: 0.
tarih: 15 haziran 1958, göteborg / nya ullevi stadyumu seyirci: 51.000 hakemler: maurice guigue (fransa), carl jörgensen (danimarka), birger nielsen (norveç)
brezilya: gilmar, de sordi, nilton dos reis santos, bellini (kaptan), jose ely miranda ‘zito‘, ‘orlando‘, manoel francisco dos santos ‘garrincha‘, didi, edson arantes do nascimento ‘pele‘, vava, zagalo teknik direktör: vincente feola (brezilya)
sscb: lev yashin, vladimir kesarev, boris kuznetsov, yuri voinov, konstantin krijevski, viktor tsarev, alexander ivanov, valentin ivanov, nikita simonian, igor netto (kaptan), anatoli ilyin teknik direktör: gavril kachalin (sscb)
(tercüman’ın 1990 basımlı büyük futbol ansiklopedisinden alıntıdır.)
şampiyon brezilya takımı avrupa’ya gelmeden 28 spor hekiminden oluşan bir heyetin kontrolünden geçti. buna kendi lisanlarıyla “junta medica” olayı denildi. bu kontrolde x ışınları kullanıldı. laboratuarlarda futbolcular tepeden tırnağa muayeneden geçirildiler.
bu maçın bir özelliği brezilya takımında ilk defa sovyetler birliği’ne karşı sahaya çıkan 17 yaşındaki pele’nin (edson arantes do nascimento) doğuşu idi. daha sonraki yıllarda patlamasını sürdüren pele, “kral” ünvanına sahip oldu.
bu kupanın bir başka önemli yanı da sovyetler birliği’ne karşı ilk defa sahaya çıkan garrincha, kendisine has çalımlarla büyük ün yaptı.
(tercüman’ın 1990 basımlı büyük futbol ansiklopedisinden alıntıdır.)
brezilya ilk defa 4-2-4 sistemi ile oynadı. brezilya’nın orta sahasında yer alan didi, orta sahanın diğer üç elemanından pele’yi ileriye, orlando’yu da geriye göndererek yeni sistemin yaratıcısı oldu. bu yeni sistem 1966 dünya kupası’na kadar büyük ilgi gördü.
bu arada 4-2-4’ün yaratıcısı didi, kendine has frikik atışlarıyla da dikkatleri çekti. barajın üzerinden falsolu biçimde gönderilen bu vuruşa “düşen yani ölü yaprak” adı takıldı.
kardöfinale katılacak 8 takımdan 5 i belli oldu: almanya, isveç, fransa, brezilya, yugoslavya
halit kıvanç isveç'den yazıyor
dünya kupası dünkü maçlarla en heyecanlı safhasına girmiş bulunmaktadır.
şimdilik 5 takım kardöfinallere girmek hakkını kazanmıştır: almanya, isveç, yugoslavya, fransa, brezilya... diğer 3 kardöfinalist şu maçlardan sonra belli olacaktır. çekoslovakya-irlanda, gal-macaristan, rusya-ingiltere... bu takımlar grup ikinciliğinde aynı puanlarla berabere durumdadırlar.
dünkü maçların en mühimi iki büyük favori olan brezilya ile rusya arasındaki maçtı. maçın daha ikinci dakikası dolmadan santrforun ayağından ilk golü çıkaran brezilyalılar ilk devrenin sonuna kadar rusları ezercesne hâkim oynamışlardır. güney amerikalıların müthiş sür'ati karşısında ruslar âdeta «ağır» kalmışlardı. ilk devrede rusya kalesine atılan enaz onbeş şuta mukabil, rusların ancak 2 defa gol pozisyonuna girmiş olmaları bu üstünlüğün âşikâr ifâdesiydi.
brezilyalılar ikinci golelerine gene santrforun ayağundan 77 nci dakika kazandılar. ikinci devrede nisbeten açılan rusların nisbi baskıları brezilya müdafaasının önünde erimeğe mahkum oldu.
böylece brezilyalılar dünya kupasının en kuvvetli favorisi olduklarını ispat ettiler.
brezilyanın maskotu 26 yaşında felçli bir genç ismi christino laconte. bir zamanlar batofofon'un 1 numaralı yıldızıyken beline yediği bir tekme onu tekerlekli iskemleye mahkûm etmiş brezilya futbol federasyonu bir cemile olarak kendisini isveç'e getirmiştir.
brezilyalıları kendilerinden başka herkes beğeniyor. antrenörlerine bakılırsa, oyunlarının yarısını dahi göstermemişler. tabii herkes birbirine soruyor. ya siyah inciler hakikî oyunlarını gösterirlerse ne olacak?
dört senedir almanlarda bulunan (jules rimet kupası) şimdi stocholm'un solna stadında dikkatle muhafaza ediliyor. yeni sahibini bekleyen kupanın korunması ise iki isveç kızına verilmiş. iki genç kız kupaya toz kondurmamağa çalışıyorlar. doğrusu organizasyonda da toz kondurmayacak kadar mükemmel...
1961 senesi haziranından itibaren fifa’ya bağlı 90 memlekette hiçbir sporcu, müsabaka esnasında başarı gösteren arkadaşını öperek tebrik edemeyecek veya galibiyet golünü atan oyuncu hırsla topu ikinci defa ağlara vuramayacaktır.
bu husustaki karar international board tarafından alınmış olup muhtemelen önümüzdeki günlerde federasyonlara bildirilecektir. futbol dünyasında bilhassa sıcak kanlı lâtin memleketlerinde bir bomba gibi patlayacak olan bu karar, ingiltere, isveç, rusya, uruguay, brezilya’da ilgili şahısların yaptıkları tetkikat sonunda alınmıştır. karara aykırı hareket eden futbolcular «futbolun nezahetini bozmak» tan faulle tecziye edileceklerdir.
international bord temsilcileri sevinç tezahürünün bazan oyuncuların sıhhatini tehlikeye soktuğu kanaatine de varmışlardır. meselâ 1958 de isveçte yapılan dünya şampiyonasında brezilya santraforu mazzala ruslara golü attığı zaman arkadaşları tarafından sevinçle sıkıştırıldığından 10 dakika kendine gelememiş ve saha dışında tedavi görmüştür.
kaybolan zaman telâfi edilecek
international board’un önümüzdeki sene tatbik etmek istediği ikinci büyük kaide değişikliği «kaybolan zamanı» önlamakla ilgilidir. yine ilgili şahısların muhtelif mamlakatlerde yaptıkları tetkikler sonunda «bir devrenin 45 dakika» olması sadece teoriktir. zira dışarıya bilhassa atılan veya oyun harici olan topların getirilmesi yüzünden asgari 10 dakika kaybolmaktadır. buna mâni olmak için top dışarıya çıktığı zaman kronometrenin durdurulması veya hakemlere kasden dışarı atılmış toplar için maç saatine ek yapabilme selâhiyeti verilmesi düşünülmektedir.
oyuncu değiştirme meselesi hallediliyor
hâlen üzerinde tam bir karara varılamayan husus «oyuncu değiştirme» keyfiyetidir. kuvvetli bir ihtimalle 90 dakikalık zaman 15’er dakikalık 6 müsavi parçaya bölünecektir. sakatlanan kaleci ise derhal değisecek, diğer oyuncular iki devre (her devre 15 dakika olarak alınmalı) bekleyeceklerdir. yaralanma son 15 dakikalık zamanda olmuşsa yedek oyuncu derhal oyuna girecektir. ancak maç hakemi, saha doktoru futbolcunun rol yaptığını isbat ederlerse bu oyuncu otomatikman 3 ay boykota çarptırılacaktır.
bu mevzudaki karar henüz alınmamış olup muhtemelen tadilâta uğrayacaktır.
soviet union: lev yashin (gk), vladimir kesarev, konstantin krizhevski, boris kuznetsov, yuri voinov, igor netto (c), valentin ivanov, nikita simonian, anatoli ilyin, viktor tsaryov, aleksandr ivanov
yedekler: german apukthin, sergei salnikov, vladimir maslachenko, vladimir belyayev, leonid ostrovski, anatoli maslyonkin, valentin bubukin, gennadi gusarov, yuri falin, genrikh fedosov, vladimir yerokhin