not : ismin yanındaki rakkam o oyuncunun millî takımda kaçıncı oyunu olduğunu gösterir.
ilk akını biz yaptık. topu ayağımızda tutmadan süratli bir oyun tarzı tatbik ediyoruz. rakiplerimiz her zamanki gibi açıkları vasıtası ile ve uzun paslarla oynuyorlar. 7 nci dakikada çektikleri bir şutu kalecimiz iyi kurtardı akabinde fikretin ve eşrefin şutları avutta. yugoslavların iki hücumunu sami ve hüsnü kestiler. kombine bir akınımız sırasında selâheddinden eşrefe ondan da rebiiye gelen topu sol içimiz yogoslav ağlarına taktı (1-0) galibiz. 25. inci dakikada fikret niyaziden aldığı güzel bir pası sol üst köşeden rakip ağlarına taktı. vaziyet (2-0) oyun baskımız altında devam ederken devre lehimize bitiyor.
ikinci haftayım çok seri ve güzel oynanıyor. takımımız hakim. akın üzerine akın tazeliyoruz. ne yazık ki şutlarımız avut oluyor. arada bir açılmaya başlıyan yugoslav akınları müdafaamızın müdahalesi ile tehlikeli olmadan önleniyor. fikret ve selâheddinin güzel birer şutu avut oldu. 22. nci dakikada hüsameddin muhakkak bir gol kurtardı. yugoslavlar hissedilir bir hakimiyet kurmağa başladılar. on dakika kadar süren bu baskıdan kurtulduk. takımımız yine hücumda. rakip kaleyi sıkıştırdığımız sırada oyun bitti. (2-0) galibiz.
dip not: maç anlatımları 1949 yılına ait olduğundan kitaptaki anlatım aynen buraya aktarılmıştır.
dip not2: kadrolarda bazen 11den fazla futbolcu ya da aynı futbolcunun 2 kere yazıldığını görebilirsiniz. aynı oyuncular maç içinde mevki değiştirdiklerini, 11den fazla oyuncularda oyuna sonradan girdiklerini göstermektedir.
sofya, 2 (hususî) — millî takım bu gün yoguslav millî takımile maç yaptı ve 2-0 galip geldi. bu günkü maçta, bilhassa ilk partide takımımız çok iyi oynamış ve antrenörün tavsiyesini tamamen yerine getirmiştir. bu partide çalım, şahsî oyun yoktu, sırpları ofsayt vaziyetine düşürecek bir sistem takip ediliyordu.
ikinci kısımda oyunumuz epice bozulmuş, sporcularımız yine şahsî oynamağa başlamışlardır. bunun neticesi olarak az kalsın pazar günkü gibi fena bir akıbete uğrayacaktık. bereket sırp takımının talisizliği ve asabileşmesi buna mani oldu. oyunun ilk çarpışmasında bütün takım çok güzel oynamıştır.
( maç hakkında anadolu ajansının tebliği spor kısmımızdadır. )
maçın 41 inci dakikasında gelişen pozisyonda yan hakem abdullah bey, kendi kararını dikkate almayan orta hakemi protesto ederek elindeki bayrağını yere atarak dışarı çıktı.. onun yerine türkiye'nin antrenörü toth bella'da yan hakem oldu.
fikret arıcan'ın "fenerbahçe'de 59 yıl - büyük fikret" adlı kitabından:
ikinci maçımızı yugoslavlarla yapacaktık.(...) oyun başladı ve 15. dakika geldi. rebii'nin sağ tarafına benim sol tarafıma bir top geldi. ben ilerdeydim. rebii bana doğru koşarken gözleri dönmüş vaziyette, "bırak..." dedi. ben de sanki korkudan bıraktım. hiç kullanmadığı sağ ayağı ile öyle bir vurdu ki, kaleci uçtu fakat gol. rebii yanıma geldi ve alnımdan öptü. tabiatına uygun bir tarzda, "allah senden razı olsun," dedi. bir süre sonra benim sağ ayağıma bir top geldi. solak sayılırım. ancak sağ vurdum. yugoslav kaleci uçtu yine gol oldu: 2-0... bu sonuca biz de şaşırmıştık. ama canla başla oynuyorduk. kalecimiz hüsamettin'in malum şanslarından biri tutmuştu. son on dakika oynanıyordu. kaptan nihat, "fikret... fikret..." diye beni çağırdı. merakla yanına gittim. meğer tuvalete gitmek istermiş. "yerime geç..." dedi. sahadan rüzgar gibi fırladı. ancak yetişip yetişmediğini bilmiyorum. son on dakika ben santrhaf oynadım.
bu sabah futbolcularımız, slâvia’nın sahasında bir antrenman yaptılar. yugoslâv’lar perşembe günü gelecekler. yugoslâv takımının hemen yarısından fazlası, istanbul’a gelmiş olan beogradski’nin tanıdığımız futbolcularından mürekkeptir.
antrenmandan sonra, narodna banya namı verilen hamama gittik. bu büyük hamam belediyeye aitmiş.
hamamın ucuzluğu, temizliği ve inzibatı sofya belediyesinin halka hizmetteki kudretine en bariz bir delildir.
hususî ve umumî banyoları ve havuzlarile kısım kısım olan hamamda ücret 3 levadan yani beş kuruştan başlıyarak 100 levaya kadar yükseliyor. bu yüz levalık yere - ki mükellef bir banyo odasıdır - hemen hemen hiç kimse tenezzül etmezmiş.
bu hamamın güzelliğini, ucuzluğunu, kolaylığını gördükten sonra sofya’ya geldiğim gündenberi pis denilebilecek bir adama tesadüf etmeyişimin sır ve hikmetini anladım.
*
sofya’da hiç tesadüf etmediğim bir şey de dilencidir. eğer geleceğim güne kadar bir dilenci bulabilirsem, istanbul dilencilerinin kalkması için kendisine sadaka vereceğim.
millî takımımız bugün sofya'da ikinci müsabakayı yugoslâvya millî takimile yapacaktır. yugoslâvya millî takımı dün sofya’ya muvasalat etmiştir. bulgar millî takımından daha çok kuvvetli olan yugoslâvya millî takımı karşısında millî takımımızın bugün ne netice alabileceğini kestirmek mümkün değildir. ilk maçtaki mağlûbiyetin amilleri nazari dikkate alınarak bugünkü takım daha esaslı bir surette teşkil edilir, her oyuncu muvaffak olabileceği mevkie konulur ve futbolcularımız da azimkâr, mütesanit bir oyun gösterebilirlerse ikinci müsabakanın bir hezimet şeklinde tecelli etmiyeceğini ümit etmek lâzımdır. türk efkârı umumiyesinin bugün millî takımımızdan iyi bir netice beklediğine şüphe yoktur.
türkiye - yugoslâvya millî maçını da, ilk müsabakayı gayet dürüst ve bitarafane bir şekilde idare etmiş olan macar hakem m. ivançic idare edecektir.
sofya 1 (a.a.) — «muhabiri mahsusumuzdan» yugoslâvya futbol millî takımı bugün gelmiştir. takım altısı istanbul'da gördüğümüz beograski oyuncularındandır.
yugoslavya takımı en kuvvetli şeklile gelmiştir. yarın saat 4 te hakem m. ivaneviç’in idaresi altında türk millî takımı ile karşılaşacaktır.
geçen oyunun verdiği neticelere göre takımımızda bazı tadilât icrası takarrür etmiştir. yeni şekil şudur:
millî takım, iyi tertip edilerek sahaya çıkarılırsa işte böyle netice alınır!
sofya 2 (a a.) — (muhabirı mahsusumuzdan) sabahki telgrafımda bildirdiğim gibi bulgar maçının neticesine göre takımımızda tadilât yapılmış ve millî takım kalede hüsamettin, müdafaada bürhan, hüsnü, muavin hattında sami, nihat mitat muhacim hattında ise niyazi, salâhattin, fikret, rebii ve eşref suretinde teşkil edilmiştir.
sahada 8 bini mütecaviz seyirci vardı. hakem gene macar m. ivançiç idi. yan hakemliği ise bir sırp oyuncusu ile abdullah b. tarafından ifa ediliyordu.
takimlar sahaya çıktıkları vakit yugoslav’lar arasında evvelce istanbul’a gelmiş olan beograski takımından 5 oyuncunun mevcut olduğu görüldü.
türk ve yugoslav marşları kaimen dinlendikten sonra mutat merasim yapıldı ve oyun başladı.
kur’ayı sırp’lar kazandığı için biz güneş altına düştük. ilk hücum türk millî takımı tarafından yapıldı. bunu takip eden sırp hücumu ise ofsayt vaziyetine düştü. bir kaç mukabil akından sonra bulgar maçından ibret alan takımımızın çok iyi bir oyununu görmeğe başladık. ayaklarımızda hiç top tutmıyoruz. oyun çok seri bir surette devam ediyor. sahanın etrafını dolduran binlerce halk yugoslav’lara karşı bizi tutuyorlar ve şiddetle alkışlıyorlar.
kendimizi adeta taksim stadyomunda farzediyoruz.
sırp’lar hep sağ açıklarile hücum ediyorlar. 7 inci dakikada çektikleri şiddetli bir şütü kalecimiz mükemmel bir müdahale ile kurtardı. bunu müteakıp fikret’in ve eşref’in birer şütü avuta gitti. bunu müteakip sırp’lar sol taraftan hücuma geçtiler. fakat sami’nin bir müdahalesile bu hücum da kesildi.
biraz sonra gene bir sırp hücumu esnasında hüsnü’nün ıska geçmesi az kalsın bir gole mal oluyordu.
14 üncü dakikada aleyhimize çekilen bir frikiki hüsnü kafasile kurtardı.
arkasından lehimize bir frikik verldi. maalesef bu da boşa gitti.
17 inci dakikada kalecimizin uzaklaşmasından istifade edilerek kaleye çekilen sıkı bir şut ta müdafaamızın bir kafa darbesile kurtarıldı.
bu dakikaya kadar takımımızın mükemmel oyunu devam ediyor ve muttasıl sırp kalesini tazyik ediyordu. nihayet 22 inci dakikada fikret’ten salâhattin’e ondan eşref’e ondan da rebii’ye gelen topu sol içimiz temiz bir şutla sırp ağlarına takarak birinci golümüzü kaydetti. bu sayı ahali tarafından heyecanla alkışladı ve alkış sesleri iki dakikadan fazla sürdü.
25 inci dakikada fikret’ten niyazi’ye ve ondan tekrar fikret’e gelen topuda fikret güzel bir şutla sol köşeden sırp kalesine sokarak ikinci sayımızı yaptı.
yugoslavya takımına karşı sıfır iki galip vaziyetinde bulunmak bizim için büyük bir avantaj idi. bütün mes’ele takımın aynı oyunu idame edebilmesinde ve bilhassa ikinci haftayımda kesilmemesinde idi.
top ortaya geldiği vakit yugoslav’lr hücuma başladılar. çektikleri kuvvetli bir şutu kalecimiz kurtardı. bunu müteakip bizim yaptığımız akın da kornerle neticelendi. niyazi mükemmel bir surette ortaladı ise de eşref’in vurduğu kafa darbesi avuta gitti. arkasından gelen sırp hücumunu kalecimiz iyi bir müdahale ile kesti. sırp'ları daima ofsayda düşürüyoruz.
41 inci dakikada sol açık eşref’i ceza sahasında belinden tutan sırp müdafiinin tecziye edilmediğini gören yan hakem abdullah bey bayrağını sallıyarak sahaya girdi ve hakeme musirren ceza vermesini söyledi. hakem kabul etmediğinden bayfrağı atarak dışarı çıktı ve antrenör de yan hakem oldu. devrenin sonlarına doğru kalecimizin yeniden güzel iki müdahalesini görüyoruz. son dakikada bir akınımız ofasyit oldu ve haftayim bitti.
oyun bu devre içinde çok seri ve çok güzel bir cereyan takip etmiş ve takımımız güzel bir hâkimiyet tesis etmiştir. hepimizin telâşı ikinci devrede takımımızın kesilmesi neticesi olarak bu hakimiyetin elden kaçırılacağı korkusundandı.
ikinci devre başlar başlamaz biz yine hücumdayız. evvelâ niyazi'nin güzel bir şutunu sırp beki karşıladı, arkasından rebii'nin bir akınını hâkem ofsayt gördü ve ahalinin şiddetli protestosu ile karşılandı. hücumlarımız teakup ediyordu. sırp'lar sıkışık bir vaziyette idiler. şiddetli bir şutumuzu korner yapmak suretile kurtardılar, fakat bundan istifade edemedik. bu esnada top sırp muhacimlerinin ayağına geçtiği için muntazam bir akınla kalemize indiler. hüsamettin yeriden fırladı, kale boş kaldı, bereket versin şütler yüsekten geçti ve gol olmadı. bunu müteakıp bir hücum daha yaptılar. kornere atarak kurtardık. çekilen korneri de kalecimiz tuttu.
şimdi gene hücumdayız. eşref'e yapılan hatadan dolayı attığımız frikil boşa gittiği gibi, biraz sonra salâhattin'in güzel bir pası da ofsayıt vaziyetinde duran niyazi'nin ayağına geldiği vakit hakemin düdüğü ile kırıldı. arkasından fikret 35 pastan nefis bir şut attı, fakat top kaleyi yalıyarak avuta gitti. artık herkes, oyunumuz değişmezse maçı muhakkak kazanacağımıza kat'iyyen itimat etmişti. bu sırada lehimize olan bir korneri kurtardılar. fakat oyun yavaş yavaş şeklini kaybediyor, favuller her iki tarafta başgösteriyordu ve iki taraf oyuncularında da şiddetli bir asabiyet görülüyordu. mamafih takımımız gene tazyikte berdevamdı. salâhettin'in sıkı bir şutunu sırp kalecisi fevkalâde bir meharetle kurtardı. müteakıben bizim kalecinin güzel bir kurtarışına da şahit olduk. 22 inci dakikada mithat'ın çalımından kurtulan top az kalsın gol oluyordu. müşkülâtla kurtardık. sırp'lar sol açıkları vasıtasile hücuma başladılar. hüsamettin bir hücum esnasında güzel bir plojonla muhakkak bir gol kurtardı. bu dakikadan sonra oyunumuzda bozulma alâmetleri baş gösterdi. gene fazla çalım yapıyoruz. bundan istifade eden sırp'lar da bizi sıkıştırmağa başlıyor. 30 uncu dakikada mithat'ın bir hatasından atılan bir firikik az kalsın gol oluyordu. bundan sonra aleyhimize bir korner oldu. güçlükle atlattık. akabinde bir sırp hücumu boş kalemizi tehdit etti, fakat gol yapamadılar. 10 dakika kadar süren bu sıkışmamızın sebebi hep driplingte aramalıyız. üstüste kornerler firikkikler çekildi, müşkülâtla kurtardık. artık sırplar hep sol taraftan işliyorlardı. şutleri kalemizi yaladı, diğer bir şut yanından geçti. nihayet oyun 2 - 0 takımımızın galebesile neticelendi. düdük çalar çalmaz ahali sahaya hücum etti. çocuklarımızı havaya kaldırarak otomobillerine götürdüler. sofya şenlik içindedir. sırp takımının mağlûbiyet sebeplerinden birisi bizim bulgar'lara karşı çıktığımız gibi fazla gurur ve itimadı nefsile oyuna başlamış olmalarıdır.
cumhuriyet: millî takımımızın, bulgar’lardan iki defa daha kuvvetli olan yugoslavya millî takımı karşısında kazandığı bu galebe herkesin yüzünü güldürecektir.
takımımızın, ilk maçta uğradığı hezimeti bu güzel zaferle telâfi etmesi çok şayani memnuniyettir. bulgar takımı karşısında bozuk düzen bir oyun oynamak suretile hakikî kıymetini gösteremiyen futbolcularımız, dünkü maçta bütün şahsî ihtirasların fevkine çıkararak millî şerefi müdafaa yolunda canlı bir varlık göstermişlerdir.
dün bize mağlûp olan yugoslavya millî takımı, pazar günü bulgar millî takımile karşılaşacaktır. yugoslavya takımı, bulgar’ları mağlûp ederse, bu müsabakalara iştirak eden takımların üçü de ayni derece puvan almış olacaklardır. bu takdirde birinciyi tayin etmek için yeni bir müsabaka yapmak zaruret hâsil olacaktır. eğer bulgarlar, sırp’ları da yenebilirlerse bulgar takımı şampiyon olabilecektir.
sofyada bulunan arkadaşımız s. galip b. cuma günü yapılan maçı anlatıyor
sofya 2 (sporculara refakat eden arkadaşımızdan) — bugün yugoslâvya millî takımile karşılaştık.
as 23 sahasında altı yedi bin seyirci önünde cereyan eden maçı gene macar hakem ivançiç idare etti.
üç gündenberi hasta yatan hakkı iyileşmekle beraber henüz kendisinde oynıyacak kuvvet yoktu. bulgar’lar ile yaptığımız maçta fena oynıyanlar nazari dikkate alınarak takımımız şöyle teşkil edildi:
oyun sahasına gitmeden evvel, antrenör futbolcuları topladı. şahsî oynanmamasını, müdafaanın daima ileride oynıyarak hem hücum hattına yardım etmesini, hem de bazı hareketlerle yugoslâvya muhacimlerine karşı ofsayt oyununun tatbikıni sıkı sıkı tembih etti. bütün oyunun devamı esnasında da oyuncuları ikaz ederek otelde verdiği dersin tatbikıni temine uğraştı. futbolcularımız ıztırarî vaziyetler müstesna olmak üzere muallimin sözünü tuttular.
*
aians ve telgraflar mektubumdan bir gün evvel geleceği için lüzumsuz tafsilâta girişmiyerek maçın hututu umumiyesini ve yugoslâv’lara 2-0 galip gelmemizin sebeplerini anlatacağım.
1 — saha, ilk devrede sami’ye düşen tamamen kum ve çok yumuşak kısım müstesna olmak üzere, bulgar’lara karşı oynadığımız yunag sahasından daha iyidi.
2 — kaleci hüsamettin şimdiye kadar gördüğümüz oyunlarının çok fevkinde oynadı ve güzel kurtarışlar yaptı.
3 — beraber oynıyamıyacağı ve muvaffak olamıyacakları iddia edilen bürhan ve hüsnü, antrenörün verdiği nasihati tutarak kademeli ve ileri oynamak, ofsayda düşürmek vaziyetlerini tatbik etmek suretıle mükemmel bir oyun gösterdiler.
4 — muavin hattı da gerek müdafaa ve gerek hücum hattı arasındaki rabıtayı muhafaza edecek şekilde daha fazla ileri oyun tarzını tatbika muvaffak oldu. bu, ancak ikinci devrede nihad’ın ayağı sakatlanarak topal topal oynamağa mecbur kalıncıya kadar devam etti.
5 — hücum hattına gelince, bulgar’lara karşı en şahsî oynıyan muhacimin hattan çıkarılmasile hücum hattı daha iyi bir şekil almıştı. bunların mütesanit oynaması zaferi temin edecekti. nitekim öyle oldu.
ilk on beş dakikada:
eşref rebii fikret salâhattin niyazi ve oyunun mütebaki kısmında da:
rebii eşref fikret salâhattin niyazi şeklini alan hücum hattı, kısa bir kaç müddet müstesna olmak üzere, şahısları için değil, bütün takım için, türk forması için oynadı.
bu suretledir ki ilk on beş dakika zarfında mükemmel kombinezonla hasım kalesine inen hücum hattı rebii’nin ayağile birinci sayısını kaydetti. pek az sonra da antrenörün işareti üzerine salâhattin’in topu derhal niyazi’ye atması ve niyazi’nin de mükemmel bir pas vermesile fikret tarafından ikinci sayı kazanıldı.
«iyi başladılar kazanacağız»
6 — bugün oyunda bütün oyuncular niçin oynadıklarını biliyorlar ve yugoslâv'ların ikinci devrede çok sertleşen oyununa karşı bile icap eden şekilde taktik kullanmasını beceriyorlardı.
7 — bunlara inzimam eden bir sebep daha var ki o da bütün takımın oyuna çok canlı başlamasıdır. o kadar ki oyunun beşinci dakikasında, yanımda bulunan antrenör «iyi başladılar, kazanacağız» hükmünü verdi.
*
aralarında sakatlananlar olduğu halde oyunun sonuna kadar azmü iradesini kaybetmeden, gayeyi ve tesanüdü unutmadan çalışan futbolcularımız bu galibiyet dolayısile ne kadar takdire şayansalar, nasihatleri ve bilgisile galibiyette büyük bir âmil olan antrenörümüz de o kadar tebrike lâyıktır. unutmamalı ki ecnebi bir memlekette, böyle güzel bir muzafferiyet kazanan takım, antrenörün henüz gençleştirebildiği bir takımdır.
maçtan sonra, staddan çıkarken, bulgar’ların ve bilhassa talebelerinin çok samimî ve hararetli takdir ve alkışları arasında adeta bunaldık. bütün oyun esnasında da bulgar halkının, geçen pazarki oyunumuzun çok fevkinde olan oyunumuzu alkışladıkları, takdir ettikleri görülüyordu.
otele geldigimiz zaman filibe’nin (altay) kulübünden dört murahhas muzafferiyetimizi tebrike geldiler. hepimiz neş’e içindeyiz, kabımıza sığamıyoruz, tabiî siz de öylesinizdir.
dün gelen futbolcuların ilk mağlûbiyet için söyledikleri birbirini tutmuyor
sofya’daki balkanyat müsabakalarına giden millî takımımız ve eskrimcilerimiz dün sabah şehrimize avdet etmişlerdir. binicilik müsabakalarına ştirak eden zabitlerimiz de bu sabah geleceklerdir.
sofya’da yapılan futbol müsabakaları hakkında dün, gerek oyuncular, gerek idarecilerle görüştük. bulgar takımına karşı uğradığımız mağlûbiyetin sebeplerini idareciler başka türlü, oyuncular da başka türlü anlatmaktadırlar.
muhacim oynıyan oyunculardan bazılarının sözlerine bakılırsa muavin ve müdafaa hattı, ne kadar fena bir oyun oynamak lâzımsa, o kadar fena oynomışlar, topu kat’iyyen muhacimlere gönderememişler, ele geçirdikleri fırsatları hasımlarına kaptırmışlardır. müdafaa, tamamen bir geri oyunu oynamış, kale önünü daima sıkışık vaziyete düşürmüştür. bilhassa nihat beyin ilk maçta en fena bir oyun oynadığı iddia edilmektedir.
oyun hakkında müdafaa oyuncularının ileri sürdükleri noktai nazar da muhacimlerin tamamen şahsî bir oyun sistemi takip ettikleri, birbirlerine kat'iyyen pas vermedikleri, bir çok fırsatların bu yüzden kaçtığı merkezindedir. yalnız bütün oyuncular, kaleci avni’nin, beş gol yemesine nazaran çok güzel oynadığını söylemekte müttefiktirler.
yugoslâvya maçında, muhacim hattını teşkil eden beş oyuncunun sol ve sağ açıklardan mürekkep olmasına rağmen geriden yardım görmesi ile canlı bir oyun oynadığı beyan edilmektedir. bilhassa bu maçta antrenörün nasihatini dinliyen müdafiler kademeli bir oyun sistemi takip etmişler. bu suretle sırp muhacimlerini mütemadiyen ofsayd vaziyetine düşürmüşlerdir.
idarecilerin noktai nazarı da bütün takımın ilk maçta hemahenk olarak fena oynadığı merkezindedir.
ilk maçın oynandığı yunag sahasının çok yumuşak olduğu, ayakkabıların kuma gömüldüğü top tutmağa imkân olmadığı da ileri sürülmektedir.
sofya’dan dönen bütün sporcular, bulgar’lar tarafından gösterilen misafirperverlikten büyük bir memnuniyetle bahsetmektedirler.