not : ismin yanındaki rakkam o oyuncunun millî takımda kaçıncı oyunu olduğunu gösterir.
soğuk ve karlı bir havada başlayan oyunda ilk hücum bulgarların. nihadın sert bir girişini hakem favulla kesdi. atılan şutu kalecimiz kurtardı. 4 üncü dakikada avninin vakitsiz bir çıkışından istifade eden bulgar santrforveti takımının ilk golünü yaptı. arka arkaya kazandığımız iki kornerden istifade edemedik birini niyazi birini muzaffer dışarı attılar. fikretin kuvvetli bir şutunu kalecileri tuttu. avni de güzel bir kurtarış yaptı. hakkının bir şutu yine kalecide. hiç iyi oynamıyoruz. 31. inci dakikada rebii sürdüğü topu hakkıya geçirdi, o da takımımızın ilk ve son golünü attı. devre (1-1) bitti.
ikinci devrenin ilk dakikasında hakkının güzel bir şutunu direk kurtardı. 7 nci dakikada bulgarlar ikinci sayılarını da yaptılar. bulgarların üçüncü gollerine de mani olmadık, bu arada avni güzel bir kurtarış daha yaptı. 31 inci dakikada dördüncü, biraz sonra da beşinci golü yedik. niyaziye yapılan penaltıyı burhan kaçırdı. fikret ve hakkının üst üste attığı şutlar ya kalecinin elinde ya avutta. maçı açık sayı farkı ile kaybediyoruz.
maçın hakemi şahsi oyunumuzu tenkit etmiş bu tarz ile muvafık olamazsınız, demiştir.
dip not: maç anlatımları 1949 yılına ait olduğundan kitaptaki anlatım aynen buraya aktarılmıştır.
dip not2: kadrolarda bazen 11den fazla futbolcu ya da aynı futbolcunun 2 kere yazıldığını görebilirsiniz. aynı oyuncular maç içinde mevki değiştirdiklerini, 11den fazla oyuncularda oyuna sonradan girdiklerini göstermektedir.
8 kanunuevvel (aralık) 1930 tarihli cumhuriyetten;
antrenör ne oldu?
maliye vekili saraçoğlu şükrü beyin vadi üzerine futbol federasyonu meşhur çek oyuncularından kolonati’yi antrenör olarak davet etmişti. saraçoğlu şükrü bey hasta olduğu için bu vait infaz edilememiştir. halbuki kolonati futbol federasyonu riyasetine mektup mektup üzerine yazarak diğer bazı teklifleri ret ve kontoratoları feshederek türkiye milli takımının antrenörlüğünü kabul ettiği halde, hâlâ türkiye’ye davet edilmediğinden dolayi şikâyet etmektedir. maliye vekili bey iyi olup antrenörün tahsisatını verinciye kadar kolonati’nin gelmesine imkân yoktur.
futbol federasyonu nihayet bir antrenör bulmuştur. bu antrenör ingiliz'dir, ismi fred pegnam’dır. kırk yaşındadır. ingiltere'nin birinci sınıf profesyonel takımlarından bir çoğunda senelerce merkez muhacim olarak oynamış, bir vakitler gol kralı olarak tanınmıştır.
antrenör’ün gelip gitme ikinci mevki yol parası verilecek ve ayda 35 ingiliz lirası ücret alacaktır. mıntakalara gittiği vakit te ayrıca yol parası verilecektir. antrenör yakında şehrimize gelerek ağustos ayından itibaren işe baslıyacaktır.
futbol federasyonu tarafından ingiltere’den celbedilen futbol antrenoru m. fred pagner şehrimize gelmiştir. bu antrenöre 35 ingiliz lirası maaş verilecektir. kendisile bir senelik mukavele yapılmıştır. antrenör yakında faaliyete geçecek, bilhassa genç oyuncularla meşgul olacaktır.
m. fred pagner ingiltere’nin en meşhur profesiyonel futbol takımlarında uzun müddet futbol oynamış ve antrenörlük etmiştir. ingiltere federasyonu, antrenörün kıymetli bir muallim olduğu hakkında teminat vermiştir.
aşağıda isimleri yazılı idmancıların şifahen de tebliğ edildiği gibi 8, 11, 13, 15, 18, 20, 22 eylûl 931 tarihlerinde ve saat on yedide yapılacak ferdî ve cem’î ekzersizler için bilcümle levazımlarile birlikte galatasaray spor kulübünde hazır bulunmaları tebliğ olunur.
sofya’daki balkaniyat müsabakalarına iştirak edecek olan millî takımımız 24 eylûlde şehrimizden hareket edecektir. millî takımın esas kadrosu tesbit edilmiş gibidir. antrenör, takımın anform bir halde olduğunu ve kuvvetli bir şekil iktisap ettiğini federasyona bildirmiştir. federasyon reisi hamdi emin bey de millî takımın bugünkü vaziyetinin her zamankinden daha kuvvetli olduğunu söylemiştir.
millî takım ilk müsabakayı 29 eylûlde yapacaktır. ikinci müsabaka tarihi 1 eylûldür. bu iki müsabaka kazanıldığı takdirde diğer müsabakalara da girebileceğiz.
futbol antrenörünün vazifesinden istifa ederek memleketine döneceği hakkında ortaya atılan haberlerin bir şayiadan ibaret olduğu anlaşılmıştır. antrenör de milli takımla beraber sofya’ya gidecektir.
balkaniyat müsabakalarına iştirak edecek binicilerimiz de 22 eylûlde sofya’ya hareket edeceklerdir.
sofya 19 (a.a.) — 27 eylûlden 4 teşrinievvele kadar devam edecek olan sofya balkan oyunlarının tehir edileceği hakkında son günlerde çıkan şayialar kat’iyyen tekzip olunmaktadır.
oyunlar ilân edilen mahl ve tarihlerde yapılacaktır. oyunlara türk, yunan, romanya’lı, yugoslav ve bulgar sporcuları ile küçük arnavut spor grupları iştirak edecektir.
türkiye futbol federasyonundan: sofya’da yapılacak (balkaniyat) futbol müsabakalarına iştirak edecek türkiye millî futbol takımı aşağıda isimleri yazılı on beş idmancıdan terekküp edecektir:
bu idmancılar seyahat hakkında talimat almak üzere 23 eylûl 1931 çarşamba günü akşamı saat on sekizde federasyon merkezinde hazır bulunmaları. hareket 24 eylûldedir.
sofya’ya gidecek millî takım en mühim uzvundan mahrum kaldı
ne yapılıp yapılmalı, «zeki» götürülmeli idi
sofya’daki balkanyat müsabakalarına iştirak edecek olan milli takımımız yarın yola çıkacaktır. futbol federasyonu, millî takıma girecek oyuncuları tesbit etmiş ve bunların isimlerini ilân eylemiştir. sofya’ya gidecek millî takımın kadrosu on beş oyuncudan mürekkeptir. sofya’ya gidecek futbol kafilesine fethi tahsin b. riyaset edecek, antrenör de beraber gidecektir.
futbol federasyonunun, millî takıma girecek oyuncuların isimlerini bildiren ve dünkü nüshamızda münderiç bulunan tebliğinden, takım kaptanı zeki rıza beyin ismi yoktur. federasyon, milli takım mühim bir müsabakaya giderken, kaptanını davet etmemiştir. federasyonun bu hareketi gerek spor mehafilinde, gerek efkâri umumiyede derin bir hayret uyandırmıştır. millî takımın en kıymetli bir uzvunun müsabaka harici bırakılması her halde bir sehiv eseri olacağı zannedilmiştir. fakat bu hüsnü zan tahakkuk etmemiş, zeki beyin hakikaten millî takıma davet edilmediği anlaşılmıştır. bu garip vaziyet üzerine bir muharririmiz dün zeki beyle görüşmüştür.
zeki b. bize şunları anlattı:
«— sofya’daki müsabakalara iştirak edecek olan millî takım kadrosunu ve oyuncuları çalıştırmak için tesbit edilen programı federasyonla beraber yaptık. takım, bu program üzerine antrenmanlara başladı. ben, uzun süren rusya seyahatinin verdiği yorgunluk dolayısile biraz rahatsızdım. bu rahatsızlığım, tatbik etmek istediğimiz antrenman programına iştirakime mâni oluyordu. bir hafta kadar antrenmanlara iştirak edemiyeceğimi, şayet iyileşirsem hazırlık müsabakalarına gelebileceğimi federasyona bildirdim. maalesef havaların sıcak gitmesi ve yorgun bulunmaklığım, çok ciddî ve mühim olan böyle bir müsabaka için lâzım gelen sıkı bir antrenman yapmama mâni oldu. antrenman yapmadan takımda mühim bir vazife almaklığımı da sporculukla kabili telif görmedim. bu seyahate iştirak edememekliğimin başlıca sebebi budur.»
takımın kaptanı, takımın başında olmayınca, takımın bu maçlarda nasıl bir netice alabileceğini zeki beyden sorduk. bu sualimize de şu cevabı verdi:
«— sofya'da millî takım formasını giyecek oyuncular memleketimizin en kuvvetli oyuncularıdır. antrenörün ifadesine nazaran bunlar gayet iyi formda imişler. takımın teşkilinde isabet edildiği takdirde sofya’da iyi neticeler alabileceğimizi ümit ediyorum.»
zeki beyin söyledikleri bundan ibaret... bize göre ne yapılıp yapılmalı, millî takım, ecnebi takımlarla karşılaşırken kendi göz bebeği olan kaptanından mahrum bırakılmamalı, daha açık tâbiri ile başsız kalmamalı idi!..
bunlardan eşref, salâhattin, hakkı, muzaffer ve sami ilk defa millî takıma dahil bulunmaktadırlar.
ingiliz antrenör m. peegnam da takıma refakat etmektedir.
ilk defa millî takıma dahil olmuş bulunan oyuncular bundan çok mütehassistirler. takımımızın hangi gün ve hangi takımla karşılaşacağı sofya’ya gittikten sonra çekilecek kur'a neticesinde anlaşılacaktır. takım efradı bilaistisna muvaffakiyetten emin olarak yola çıkmışlardır. istasyonda yüzlerce sporcu tarafından çok hararetli bir surette teşyi edilen takıma buketler verilmiş ve muvaffakiyet temennileri arasında tren hareket eylemiştir.
antrenör mr. begnam hareketten evvel gazetecilere demiştir ki:
«— bu takımı iki aydanberi antrene ediyorum. takım çok ahenkli bir haldedir muvaffak olmamak için bir sebep görmüyorum. meğer ki oyunculardan her biri kendi kanaatine göre hareket ede. esasen ortada karşılaşacak üç takım vardır.
bulgar, arnavut, romen takımları. bunların içinde en kuvvetlisi romen takımıdır. eğer biraz da talih yardım eder de ilk oyunlarda dava harici kalmazsak balkan kupasını alarak avdet etmemiz çok mümkündür.
ben oyunlara nezaret ederek oyuncularımızı ikaz edeceğim. çok temenni ederim ki maçları idare edecek hakem de iyi intihap edilmiş olsun.»
sofya 25 (futbolcularla birlikte giden muharririmizden) — sofya’da hararetle karşılandık. futbol takımımız puvan hesabile pazar günü bulgarlar’la, cuma günü sırp’larla oynıyacaktır. gelecek zar günü bulgar - sırp takımları maçı yapılacaktır. hakemin macar olması muhtemeldir.
bu akşam röke kulüp tarafından binicilerimiz şerefine bir ziyafet verilmiştir. bulgar atletleri aybaşında atina’ya gideceklerdir.
müdafaanın fena, muhacimlerin şahsî oyunu takımı feci bir hezimete uğrattı
sofya 27 (a.a.) — muhabiri mahsumuzdan: sabahleyin kar yağdı. öğleden sonra çok soğuk, fakat güneyşli bir havada saat 14 te merasim, marşlar, 10,000 seyirci. hakem macar ivancit, yan hakemi abdullah b., m. batanciyef. parayı biz kazandık. rüzgâr lehimize, oyuncu değiştirmek yok.
ilk hücumu bulgar,lar yaptı, kestik, nihad’ın hatası, frikik, bulgar soliçi şut attı, kurtardık. 4 üncü dakikada avni’nin kaleyi bırakmasından istifade eden bulgar santıraforu lozanof birinci golü yaptı.
oyun tekrar başladı ve lehimize korner oldu. niyazi bu korneri avuta attı ve bunu müteakip bir korner daha oldu bunu da muzaffer heder etti. yedinci dakikada kalemiz bir tehlike geçirdi. dokuzuncu dakikada fikret’in kuvvetli bir şutunu kaleci tuttu. 10 uncu dakikada avni güzel bir kurtarış yaptı. çok fena oynıyoruz.
16 ıncı dakikada bir korner attık, bu da boşa gitti. 20 inci dakikada hakkı’nın şutunu kaleci kurtardı. bunu takip eden bir akında muzaffer’in şutu da avut oldu.
çok şahsî oynıyoruz. ortaya hiç pas verilmiyor. 31 inci dakikada rebii'nin pasından istifade eden hakkı ilk ve son golümüzü yaptı. birbire berabereyiz. 34 üncü dakikada bulgar'lar boş kalemize topu atamadılar. 38 inci dakikada hakkı’nın şutunu kaleci kornere attı, bu kornerden de istifade edemedik. 39 uncu dakikada bulgar'lar büyük bir fırsat kaçırdılar, 44 üncü dakikada bir frikik attık, avut oldu, birinci haftayım birbire berabere ile neticelendi.
ikinci devre
ikinci devrenin birinci dakikasında hakkı'nın sıkı bir şutu direğe çarptı, beşinci dakikada 20 metreden bulgar soliçinin attığı şut kalecimizin elleri altından geçerek ikinci gollerini yaptılar. 7 inci dakikada gene kalecimizin hatası yüzünden bir gol daha oluyordu. 19 uncu dakikada fikret’in kuvvetli bir şutu avt oldu, bunu müteakip bir akın esnasında hakkı'ya favl oldu ve bu favlu muzaffer avta attı.
21 inci dakikada bize korner atılırken bürhan, hüsnü'ye çarptı ve hüsnü bayılarak iki dakika oyundan hariç kaldı, iki dakika kadar 10 kişi ile oynadık.
hüsnü tekrar oyuna girdi, 27 inci dakikada kalecimiz güzel bir kurtarış yaptı. 31 inci dakikada 25 metreden atılan bir şutu kalecimiz ellerinin arasından kaçırarak dördüncü golün olmasına sebep oldu. artık kazanmak imkânı kalmamıştı. buna rağmen gene şahsî oynıyoruz. 32 inci dakikada niyazi'yi hatalı tevkif ettiğinden hakem penaltı cezası verdi, bürhan bunu da atamadı. 35 inci dakikada bulgar soliçinin bir şutu beşinci gollerini de kazandırdı. 40 inci dakikada bulgar’lar kalecimizle karşı karşıya kaldılar, avni güzel bir pulonjonla bunu kurtardı. 43 üncü dakikada hakkı’nın şutu avt oldu ve beynelmilel maçı da 1-5 bulgar’ların galibiyetile ve bizim mağlûbiyetimizle hitam buldu.
oyundan sonra maçı idare eden hakem m. ivancit bana: «çok şahsî oynadınız, bu kadar diribling dünyada görmedim, sizin ikinci maçınızı idare ediyorum, üç sene evvel zağrep’te yugoslâvya’ya karşı talihsizlikten kaybettinizdi. ben o hatıraya istinaden bulgar’lara muhakkak kazanacağınızı tahmin ediyordum. şut atanlara pas verilmedi fazla lüzumsuz kombinezon yaptınız.» dedi.
bulgarlar dört millî maçımızdan ilk defa olarak beşincisinde muvaffak olduklarından çok memnundurlar.
cumaya yugoslavya ile oynıyacağız. perşembe birincilerimiz ile iskirimcilerimiz maç yapacaklardır. futbolmuzun bu mağlûbiyeti burada hayretler bıraktı.
izmir 27 (a.a.) — iki maç yapmak üzere atina’nın kuvvetli futbol takımlarından atinikos şehrimiz karşıyaka kulübünün daveti üzerine çarşamba günü izmir’e geleceklerdir. maçlar teşrinievvelin ikinci cuma ve dördüncü pazar günleri yapılacaktır. -- 30 eylül 1931 tarihli cumhuriyetten;
nasıl mağlûp olduk?
arkadaşımız s. galip b. maçı anlatıyor
sofya 27-28 eylül (sporculara refakat eden muharririmizden) — herkes hayrette... biz de, yunan'lılar da, hatta bulgar’lar da... mağlûbiyet hatıra gelebilirdi, fakat futbolu bizden yüksek olmadığını gördüğümüz bulgar millî takımına 5-1 gibi büyük bir farkla yenilmek akla gelmezdi.
*
maç sabahı hafif yağmur, biraz sonra kısa süren bir kar, nihayet öğleden sonra güneş. saat dörtte otelden otomobillerle yunag stadına gittik. dokuz on bin seyirci, stadı kuşatmış. saha yüzde ellisi kum olmak üzere bizim alışmadığımız derecede yumuşak bir toprak. bu yumuşak toprak - kaydetmek lâzım ki - takımımızın aleyhine oldu.
*
malûm merasimi geçiyorum. takımlar şu şekilde:
avni hüsnü burhan mithat nihat sami rebii fikret hakkı muzaffer niyazi
oyunun bütün safahatını anlatmaktansa umumî cereyanını ve mağlûbiyetimiz esbap ve avamilini tahlil edeceğim:
oyun başladıktan biraz sonra, iki müdafile kalecimizin hep birden topa atılması neticesinde bulgar'lar ilk sayılarını yaptılar. devrenin nihayetine doğru hakkı’nın bir şutu, bulgar kalecisinin plonjonuna rağmen beraberliği temin etti.
ikinci devrede müdafaamız daha fena ve geri oynadı. hücum hattı ise, geri kalan muavinlerle irtibatsız bir vaziyette şahsî oyunlarla beyhude vakit kaybetti. bu şahsî oyun tarzından hakkı’yi istisna etmek lâzımdır. hiç bekletmeden arkadaşlarına pas veren bu oyuncu, bütün oyunda, bir buçuk saatte, yerinde olarak yalnız dört pas aldı ve dördünü de hüsnü istimal etti: biri gol oldu, birini kaleci güç halle kornere attı, ikisi de kalecinin yetişemiyeceği vaziyetlerde direğe çarptı. hakkı'nın bütün oyunda soliçten pek az pas alması, sağiçten ise tek bir pas almaması - belki bir iki kişi müstesna olmak üzere - bütün kafilede hakkı’ya kasten pas verilmediği kanaatini hasıl etti. hatta bulgar’lar bile, beğendikleri bu futbolcuya niçin pas verilmiyerek fazla çalımlarla vakit geçirildiğini bizden soruyorlar.
*
ikinci devre başlar başlamaz hakkı'nın direğe çarpan güzel bir şutundan sonra, bulgar'lar hakimiyeti aldılar. müdafaa ve kalecinin fena oyunlarından hakkile istifade ederek kısa fasılalarla üç gol yaptılar.
oyunun bitmesine bir çeyrek kadar var. lehimize verilen penaltıyı bürhan dışarı attı. buna biraz sonra bulgar'lar beşinci golle mukabele ettiler.
*
hakem, maçı soğukkanlılıkla ve iyi idare etti. halk dürüst ve kibardı.
*
mağlûbiyetimizin ve mağlûbiyetteki büyük farkın sebepleri:
1 — sahanın çok yumuşak olması.
2 — her zaman olduğu gibi takımda taktik noksanı.
3 — kaleci ile iki müdafiin tasavvurun fevkinde fena oyunu.
4 — her zaman ofsayda düşebilecek bulgar muhacimlerine (antrenörün tenbihatına rağmen) ofsayda düşürmek sisteminin tatbik edilmemesi. bu da her iki müdafiin kendilerine itimatsızlıkla hücumları daima geri geri kaçarak karşılamak istemesinden ileri gelmiştir.
5 — muavin hattının aksaması.
6 — hücum hattımızın ileri, müdafaamızın çok geri oyunile sahanın ortasında, daima bulgar’lar tarafından tutulan bir boşluk hasıl olması.
7 — hücum hattında muzaffer'in çok fena oyunile sağ tarafın felce uğraması, hakkı'nın (kasdî veya gayriksadî) hiç denebilecek derecede az pas alması.
8 — beraberlikle biten ilk devreden sonra, nasıl olsa yeneriz fikrile gevşek oyunun idamesi.
*
bulgar’ların oyunu bizimkinden yüksek değil. hatta diyebilirim ki teknik itibarile faikiz. fakat maalesef her zaman olduğu gibi, atletik kabiliyetimiz, idmanımız, bilhassa oyun taktiğimiz noksan.
neden gol yiyoruz, neden fena oynuyoruz, onların oyununa karşı nasıl oynamalıyız, nasıl yaparsak gol olabiliyor? bu cihetleri hiç düşünmüyor ve ona göre oynamağı, oyunumuzu değiştirmeği beceremiyoruz. beceremediğimiz gibi antrenörümüzün bu husustaki ikazlarını, nasihatlerini dinlememeği de bir marifet sayıyoruz.
yugoslâvya ile yapacağımız maçta takımın bir iki noktasının, bilhassa en çok aksıyan oyuncuların değiştirileceğini tahmin ve zannediyorum.
bugünden tezi yok, cuma maçı için «zeki» yi sofya’ya göndermeliyiz!
millî takımın bulgar'lara mağlûp olmasında en büyük amilin takımda herkesin şahsî oynaması olduğu tahakkuk ediyor. şahsî oyunun önüne geçilemeyişinin sebebi ise takımda nafiz bir kaptan olmamasıdır. nihat iyi, gayretli, ateşli bir oyuncu, fakat fena bir kaptandır. işler iyi gidiyorsa vazifesini yapabilir, fakat vaziyet fenalaşınca sinirlenir, takımı değil, şahsını bile idare edemez. sofya’da da böyle olduğu muhakkaktır. eğer takımda zeki bulunsaydı, şahsî oynıyanları bu tarzda oynamaktan menederdi ve takım da ahenktar bir oyun oynardı.
takımın kaptansız olduğu anlaşıldıktan sonra yapılacak şey cuma günü yugoslâv’ların karşısına zeki’nin idaresinde bir takım çıkarmaktır.
binaenaleyh bugünden tezi yok, zeki hemen sofya’ya gönderilmelidir. eğer, müdafaayı takviye için bir muavin hattı oyuncusu götürmek isterse onu da beraberine vermelidir. bu suretle müdafaada faydalı bir tebeddül yapılması kabil olur. alâkadarlar, sür’atle karar vermelidirler. son pişmanık fayda vermez.
izmir 29 — millî takımın sofya’daki mağlûbiyeti burada teessür ve asabiyet uyandırdı. zeki’nin ve kaleci malik’in götürülmemesi bu arada dedikoduları mucip olmaktadır. spor mıntakamız izmir’den iki oyuncunun millî takım için tecrübe edilmesini istiyecektir.
bu sabah futbolcularımız, slâvia’nın sahasında bir antrenman yaptılar. yugoslâv’lar perşembe günü gelecekler. yugoslâv takımının hemen yarısından fazlası, istanbul’a gelmiş olan beogradski’nin tanıdığımız futbolcularından mürekkeptir.
antrenmandan sonra, narodna banya namı verilen hamama gittik. bu büyük hamam belediyeye aitmiş.
hamamın ucuzluğu, temizliği ve inzibatı sofya belediyesinin halka hizmetteki kudretine en bariz bir delildir.
hususî ve umumî banyoları ve havuzlarile kısım kısım olan hamamda ücret 3 levadan yani beş kuruştan başlıyarak 100 levaya kadar yükseliyor. bu yüz levalık yere - ki mükellef bir banyo odasıdır - hemen hemen hiç kimse tenezzül etmezmiş.
bu hamamın güzelliğini, ucuzluğunu, kolaylığını gördükten sonra sofya’ya geldiğim gündenberi pis denilebilecek bir adama tesadüf etmeyişimin sır ve hikmetini anladım.
*
sofya’da hiç tesadüf etmediğim bir şey de dilencidir. eğer geleceğim güne kadar bir dilenci bulabilirsem, istanbul dilencilerinin kalkması için kendisine sadaka vereceğim.
sofya'da bulgar takımile millî takımımız arasında yapılan müsabaka esnasında fenerbahçe'li bazı oyuncuların merkez muhacim hakkı beye pas vermedikleri hakkında bazı gazetelerde bir takım şayialar kaydedilmişti. bu şayialara cevap olmak üzere fenerbahçe kulübü umumî kâtibi hayri celâl beyden bir mektup aldık. hayri celâl beyin mektubu şudur:
«futbol takımlarımızı teşkil eden gençlerimizin hemen hepsinin şahsi oynamak belli başlı kusurlarından biri olduğu halde bunda bir kasit arıyarak fenerbahçe’li münevver ve temiz üç türk gencine isnatların en eşnaı ile çamur atılmağa çalışılması büyük bir teessürle görülmüştür. milliyet, vatan ve türk'lük şerefi mevzuu bahsolan mes'elelerle lâübali olmağa ve herkes hakkında menfi düşünmeğe hiç kimsenin hakkı yoktur. mütenakız ve mağlûbiyetin hakiki sebeplerini anlatamıyan bir telgraftan kötü ve belirsiz maksatlarla çirkin ve iğrenç manalar çıkarmakta fayda bulanlara bu sade çamur ve müteaffin isnadı kemali nefretle ve şiddetle ret ile fenerbahçe’li asil türk çocuklarının sürülmek istenen bu lekeden ebediyen müteneffir ve münezzeh kalacaklarını beyan eyleriz.»