sabah 8 de bogazici express ile eskişehire doğru yol aliyoruz. yemekli vagonda, gırgır eğlence... sevgililer gününde 3 kadın, 11 erkek... aka lucarelli, lale, deniz, mustafa, aka andre kona ngole, mehmet doruk, haci şenol, aka christiano ronaldo, yücel, özhan, kardeşi gökhan, veli can, onur, evren ve ben :o)
aybaba'nın her puan kaybından sonra sahanın zemini hakkında bir "bahne" bulabileceği ispatladığı maç...
tamam zemin gerçekten kötüydü. su birikintileri vardı, futbolcular sürekli kaydı, düştü, top süremedi vs vs... buraya kadar okey ama su birikintisi, top sürmede sıkıntı vs olmayan (herhalde sadece top sekmesinde sıkıntı var) sentetik çime de o kadar bahane buluyor ki samet aybaba... tüm inandırıcılığını yitiriyor. bilenler bilir ki ankara 19 mayıs stadının zemini sentetik çim olmadan önce bu mevsimler eses stadındaki gibiydi.
o zaman sürekli çıkıp zemin hakkında konuşup özellikle sentetik çim konusunda futbolcular üzerinde psikolojik bir baskı kuracağına daha mantıklı şeyler söylese daha güzel olmaz mı?!...
hakemler : tolga özkalfa, ömer faruk yeşil, arkın akgöl
eskişehirspor : vanja ıvesa, safet nadarevic, sezgin coşkun, abd el-zaher el-saka, koray arslan, bülent eruğrul (dk. 72 stjepan poljak), bülent kocabey, emre toraman, batuhan karadeniz (dk. 51 tayfun türkmen), serdar özbayraktar, souleymane youla (dk. 38 ricardo dos santos anderson)
teknik direktör : rıza çalımbay
gençlerbirliği : bojan ısailovic, hakan aslantaş, ilhan eker, mustafa koray avcı (dk. 46 mehmet polat), jacques momha, mehmet nas, michael john jedinak "mile jedinak", soner aydoğdu (dk. 84 bilal çubukçu), james troisi, burhan eşer, carlos eduardo de souza floresta "kahe" (dk. 72 mustafa pektemek)
teknik direktör : samet aybaba
sarı kartlar : dk. 81 james troisi, dk. 90 bilal çubukçu (gençlerbirliği), dk. 85 serdar özbayraktar (eskişehirspor)
gençlerbirliği'nin sevgililer gününde kaybetmeme geleneğini sürdürdüğü maç. ayrıca sevgililer gününde deplasmanda oynadı ilk maç...
2008-2009 sezonu 14.02.2009 - turkcell süper lig 20. hafta maçı, eskişehirspor 0-0 gençlerbirliği 1998-1999 sezonu 14.02.1999 - 1. lig 20. hafta maçı, gençlerbirliği 0-0 çanakkale dardanelspor 1992-1993 sezonu 14.02.1993 - 1. lig 19. hafta maçı, gençlerbirliği 1-0 bakırköyspor 1987-1988 sezonu 14.02.1988 - 1. lig 23. hafta maçı, gençlerbirliği 2-0 adana demirspor 1975-1976 sezonu 14.02.1976 - 2. lig kırmızı grup 16. hafta maçı, gençlerbirliği (2) 7-0 kocelispor (2) 1959-1960 sezonu 14.02.1960 - milli lig 24. maçı, gençlerbirliği 2-2 galatasaray
gençlerbirliği'nin devre arasında gaziantepspordan transfer ettiği defans oyuncusu mehmet polat'ın gençlerbirliği formasını giydiği ilk maç. mehmet polat gaziantep plakası olan 27 numaralı forma ile sahaya çıktı. 45. dakikada koray avcı'nın yerine oyuna girdi. güzel bir oyun ortaya koydu.
kendi adima bi suru "ilk" yasadigim muhtesem deplasman. mesela lalisle ilk tren yolculugumuzdu, lalis hayatima bu son 2-3 yilda girmis muhtesem insanlarin icinde en guzeli, onunla gecirdigimiz her dakika ozel, o yuzden paylasimlarimiz ve ilklerimiz de onemli, eminim cok uzun yillar bi suru guzel yolculuk paylasicaz hep birlikte =)
eskisehiri ilk kez gordum ve tum onyargilarimin aksine cok da sevdim, sevgili eskisehir, yillardir seni gormeden hakkinda atip tuttugum icin ozur dilerim bi sehrin icinden su gecmesi, boyutu ne olursa olsun cok guzel gelmistir her zaman bana, eskisehir de porsuk cayi, uzerindeki (fotografimiz da olan) sirin koprucukleri, cayin 2 yanindaki cafeleri, yogun ogrenci nufusu, fiyatlarin inanilmaz ucuz olusu, formalariyla gezen yuzlerce taraftari, dukkanlarda, cafelerde kafanizi cevirdiginiz her yerde gozunuze carpan eskisehirspor sevdasini yansitan bayragi, pankartlari, oldukca genis ve istiklal tadindaki caddesi (adini bilmiyorum) ile kalbimizi caldi...
sabah trenle ciktik yola, restorandan cikmadan, seko,lalis,evren,musti, veli can, yucel, deniz, anil, gokhan, ozhan, mali, mehmet doruk, haci abi, onur kadrosuyla eskisehire vardik. mactan once hafif biseyler atistiralim dedik ve bi yerde yedik, fiyatlara agzimiz acik kaldi resmen, hem cok guzel bol malzemeli hem de ucuz hersey, sansli insanlar su eskisehirliler =)
bize ayrilan tribun cok kotuydu, sonradan eklenen ve her an yikilivericekmis gibi duran bi tribun... ama onun da hos yanlari vardi bence, amator bi ilce takimi tribununde izler gibiydik...ben ankarada bu kadar cok usudugumu hatirlamiyorum yahu....bi yarim saat kadar kemiklerimizi isitan gunes gidince deli soguk bi ruzgarla mahvolduk diyebilirim, ama mac boyunca yagmayan yagmur sansimizdi da...kapida girerken soyle ustten bi aramayla girdik, gercekten de ankara disinda hicbi yerde yok sanirim bu kadar "emniyet" sorunu...
belirtmeden gecemeyecegim, bu takimda mehmet polat varken korayin ilk 11de maca cikmasi cok cok yanlis bir karar bence...ayrica kalecimiz de cok guven verdi bana, 2-3 pozisyonda cok net kurtarislar yapti...saha berbatti, bizimkilerin bembeyaz formalari daha ilk 10 dakikada camurdan buyuk olcude aldi nasibini=)
mactan sonra da cok rahat bir sekilde ciktik, her yerde formamiz ve atkimizla dolasip oturduk ama hickimseden rahatsiz edici birsey duymadik, tamam renklerimiz ayni ama atkilarimizda kocaman gb amblemleri var ve formalarimizin arkasinda da 06 yaziyor...aksine hos sohbetler kuruldu oturdugumuz mekanlarda, hatta donus treninde konduktor amca deplasmana gelip de 1 puan aldigimiza uzuldu ve kendisi hanemize 1 puan daha yazdi=)
bir sure oturdugumuz nevi sahsina munhasir bir mekandan sonra "iyi" bir yer arayisina girdik ve yeni acilmis oldugu bir de sevgililer gunu promosyonu yaptigi icin 1,5 liraya susuz bira icebilecegimiz, ev ortami rahatliginda bir mekanda uzuuuunca oturduk, uyukladik, kahkahalar attik, romantiklestik, capkinlik yaptik, cevre masalarla muhabbet ettik, aybabanin iftirasina sinirlendik...
sonra gece donus yolculugu...resmen istemeyerek ayrildim ben....en sevdiklerimle oyle guzel saatlerden sonra istemedim donmeyi gercekten
trende de devam eden muhabbet bir sure sonra bedenlerimizi esir alan tatli uykuya yenildi, enfes bi deplasman da boylece geride kaldi, simdi onumuzdeki deplasmanlara bakicaz =)
eskişehir atatürk stadyumu'nun ankara 19 mayıs stadyumu'na uzaklığı: 236 km.
6. deplasmanım için sabah 8 treni ile 14 arkadaş yola çıktık. doğrudan yemek vagonuna gittik ve gırgır, şamata derken yolun nasıl geçtiğini bilemedik. eskişehir’e ilk kez giden biri olarak nasıl bir yer olduğunu da merak ediyordum. porsuk çayı ve etrafının düzenlemesi çok hoşumuza gitti. yürüyerek yemek yiyecek bir yere oturup bir şeyler atıştırdık. hesabı öderken kasadaki kız, “bugün maç mı var? kimle?” diye sorunca önce “eskişehirspor’la” dedim sonra da “yani gençlerbirliği ile. ben gençlerliyim ankara’dan geldim” dedim. kız kısa bir süre baktıktan sonra, “iyi de o zaman neden üzerinde eskişehir forması var” diye sordu. önce dumur oldum ardından da hafif tebessüm ederek “bu gençler forması” diyerek logoyu gösterdim :)
yemekten sonra stad yoluna düştük. bu arada deplasman biletleri satılmıyor diye bir haber alıp panikledik ama sonradan stadın girişinde satıldığını öğrendik derin bir nefes aldık :) stadın önüne geldiğimizde hemen bir deplasman hatırası olarak “eses” atkısı kaptık. ardından stadın girişindeki gişeden biletlerimizi alıp bize ayrılan tribüne girdik.
eskişehir atatürk bana oldukça garip geldi. kale arkası tribünlerinden biri yoktu, bizim bulunduğumuz deplasman tribünü ise hem ufak hem de portatifti. solumuzda kalan üstü açık “maraton” tribünü oldukça uzundu. sağ taraftaki “kapalı” ise ona tezat oldukça kısa…
işin içinde bir orantısızlık vardı yani. kendimi bir ilçe stadında maç izliyor gibi hissettim. ama buna rağmen yine de güzeldi. çünkü eses tribünleri güzeldi. hem hareketliydiler, hem karşılıklı tezahüratları güzeldi, hem de karton şovları. ama bizi en çok etkileyen tribünde bulunan bir bandonun çaldığı ve seyircilerinde eşlik ettiği “espana cani”nin çalınması idi. süperdi!
bu arada maçın sevgililer gününe denk gelmesi tribünleri bir farklı etkilemişti…
stadyumun zemini yağış nedeni ile kötüydü. bazı bölgelerde su birikintileri vardı ve bu yüzden hem oyuncular sürekli kayıyor hem de top sürmekte çok zorlanıyorlardı. eskişehirspor zaman zaman çok etkili oldu. biz ilk yarıda biraz daha rakibi geride karşıladık, bu da baskı yememize sebebiyet verdi. 2. yarının başında daha iyi oynayıp, gol atmak için yüklendik ama sonrasında yine kendi sahamıza sıkışıp kaldık. bu yüzden son 10 dakika sürekli eses atakları izledik. bu ataklarda kalecimiz ısailovic, gerçekten çok iyi bir performans sergiledi ve bize ilerisi için umut verdi. umarım devamı gelir…
ilk yarı koray avcı güzel bir performans çizdi ama sakatlanınca yerine mehmet polat girdi. o da gayet iyi bir performans ortaya koydu. maçın ilginç anlarından birinde, troisi kendisine atılan bir ara topuna koştu ama yetişemedi. bu arada eses kalecisi üzerine doğru gelen topu ayağı ile uzaklaştırdı. biz topu takip ederken hakem oyunu durdurdu. olayı çözmeye çalışırken kalecinin yerde yattığını görüp şaşırdık. bu arada hakem troise’ye sarı gösteriyordu. dün akşam özetlerde defalarca izledim ve pozisyonda troisi’nin kaleciye hafifçe dokunduğunu gördüm. onun dışında müdahalesi yok gibi. ama kaleci ayağını tutarak yere atlamış… kısacası troisi’ye yazık oldu. çünkü bu sarı kart yüzünden fener maçında oynayamayacak…
18 yaşındaki oyuncumuz soner aydoğdu için ayrı bir paragraf açmak isterim. soner gerçekten çok yetenekli bir futbolcu. gençlerbirliği’ndeki 6. maçını oynadı. yaşına rağmen son derece sakin, soğukkanlı ve teknik bir oyun sergiliyor. ilerisi için büyük umut vaat ediyor. umarım kendini zamanla daha fazla geliştirir ve çok daha iyi yerlere gelir…
maç çıkışı bazı eskişehirli taraftarlar yanımıza gelip atkı değiştirmek istedi. değiş-tokuş yaptık. ardından dolaşmaya başladık. doktorlar caddesindeki bir bankta oturan “2 tane teyze heykeli”nin etrafını sarıp, atkılarımızı açarak fotoğraflar çektirdik. oldukça eğlenceliydi.
bu arada ankara’ya gece 3.5 treni ile dönmeye karar verdik. yani eskişehir’de geçirecek 11 saatimiz vardı. biz de bol bol dolaştık, yedik, içtik ve gittiğimiz yerlerdeki eskişehirsporlularla hem muhabbet ettik hem de bir kere daha atkı değiştirme ritüeli yaşadık.
en son durağımız sokak adında bir mekandı. alıştığımız cafe barlardan farklı olarak içerisi oturma odası ya da salonlar gibi tasarlanmıştı. birbirinden bağımsız üçlü, ikili ve tekli koltuklar ve ortalarında sehpalar ile oldukça enteresan bir yerdi. çok hoşuma gitti.
saat 12′ye doğru günün yorgunluğu çökmeye başlamıştı. birkaç kere kendimi üçlü ve ikili koltukların rahatlığına teslim ettim. :) saat 3:30’da trendeki koltuğuma oturduğumda da zaman da anında rüyalar alemine akmıştım…
eskişehir’i çok sevdik. umarım uzun yıllar deplasmana gideriz, maç izleriz ardından da zaman geçirip gezeriz. bu arada maçtan sonra bizlerle atkı değiştiren ve muhabbet eden eses’li taraftarlara teşekkür ederim.
dip not: eskişehir atatürk’ten önce gördüğüm 10 stadyum sırasıyla şunlar: ankara 19 mayıs, cebeci inönü, mudanya ilçe, beşiktaş inönü, sakarya atatürk, yenikent asaş, bursa atatürk, san siro / giuseppe meazza , santigao bernabeu “maç yoktu. stat turu ile gezdim”, konya atatürk.
teknik/taktik yazısını yazdıktan sonra gelelim deplasman yazısına.
efendim sabahleyin çok erken kalktım.saat 05.55'ti.hemen hazırlıkları yaptım,pankartın iplerini bağladım,06.15'te evden çıkıp 5 dakika ötedeki otobüs durağına ilerledim.saat 06.15 kalkışlı ve bizim durağa 06.24'te varan ilk 185 nolu otobüse bindim.sabahın körü deyimi bizim için uygundu,daha hava çok karanlıktı,rüzgar içimi titretiyordu.
185'le ulus'a vardım ve ekrem'i aramaya koyuldum.fakat o da ne?ekrem daha ivedik metro istayonu'nda!ya otobüsü kaçırırsak?allah'tan kendisi ulus'a yetişti ve otobüsü kaçırmaktan kurtulduk.
otostopla eskişehir'e gideceğimizi biliyorsunuz.fakat ankara şehiriçinden otostop yapmak çok zor.şehiriçinden yolcu alan insan çok az.biraz şehirdışına çıkmak gerekli.bu yüzden biz de şehirdışına çıkmak için temelli'ye gitmeye karar verdik.124 nolu opera-toki-temelli hattı,07.00 opera kalkışlı araca binerek saat 08.00'de temelli'ye vardık.çok ilginçtir havalimanı'na yani 25 kilometreye 3 milyon 400 bin lira ücret alan ego temell'ye alıştığımız tarifeyi uyguluyor.böylece ta yıldız'dan temelli'ye 45 dakikalık transferi de barındırır olmak üzere 1 milyon 100 bin liraya gittim.toplamda sanırsam 65 kilometre yolu ego araçlarıyla 1 milyon 100 bin liraya aldım.
temelli'de otobüsten indik.ve ototstop başlıyordu.yaklaşık 10 dakika otostop çektik.tabi tek bir noktada durmuyoruz.ileriye doğru hem yürüyor hem otostop çekiyoruz.bu sırada işareti verirken şoförün gözüne bakıp ona güven vermek de önemli tabi.
fakat sabahın bu saatinde daha çok tırlar ve kamyonlar yol alıyordu.en sonunda bir araç durdu.bu araç polatlı'ya kadar gidiyordu.böylece temelli-polatlı arası 25 kilometreyi aldık.
polatlı'nın çıkışına yürüyerek vardık ve otostopa devam ettik.bu kez otostopu ben çektim ve kısa bir süre içerisinde bir araç durdu.bu araç eskişehir'e gidiyordu.böylece polatlı-eskişehir arasını kesintisiz aldık.hatta öyle ki bizi eskişehir'e götüren aracı sahibi astsubayın evi de vişnelik'teymiş.kendisinin evi stadın 500 metre ötesindeyimiş.bu yüzden kendisi bizi stadın önünde indirdi.stadın önünde indiğimizde saat sanırım 10.45'ti.hemen karşıdaki bilet satışa giderek biletimiz aldık.yandaki eskişehirspor ürünleri satan yere de göz attık.
bu arada yolda giderken 06 v 5001 plakalı başkan'ın arabası yanımızdan uçarak geçti.yaklaşık 190'la falan gittiklerini tahmin ediyorum.eminle polise ihbar edeceğim,bu kadar hızlı gitmeyin.
bizi arayan anıl eskişehir'e vardığımızı öğrenince şaşırdı,hatta buna inanmadı.e saat çok erkendi tabi ki.
biletleri de aldıktan sonra şehri gezintiye koyulduk.eskişehir'e bir kez gelmiştim,bir kez de türkiye kupası finaline giderken çevreyolundan geçmiştim.eskişehir hakkındaki bilgilerim çok azdı,ancak daha önce çalıştığım harita desteği ve geçen yılki 2,5 saatlik kısa arkadaş ziyareti dolayısıyla yine bir şeyler biliyordum.
stadın oradan çıkıp hava hastanesi önünden ilerledik.bu sırada arda abi'nin önerisine uyarak ekler pasta da yedik.bu pastanın farkı süt kreması içermesiydi,öneri çok yerindeydi.atatürk caddesi'nden sonra demiryolu üzerindeki köprüden espark'a vardık.burada kısa bir tur attık ve üniversite caddesi'ne çıktık.buradan yani espark'tan anadolu üniversitesi 2 eylül yerleşkesi girişine kadar yürüdük.aslında içeri girebilsek anadolu üniversitesi'nin bu yerleşklesini tekrar gezmeyi isterdim.çünkü bu yerleşkes çok güzeldi.geniş bir arazi,yemyeşil alan,çok eski olmayan çağdaş yapılar.1 mart 2008 günü akşam karanlığında gezip beğendiğim bu yerleşkesi bir de gündüz gözüyle görmek kısmet olmadı.
anadolu üniversitesi'ne giremesek de dışarıdan bir bakış atıp şehre geri dönmeye karar verdik.üniversite caddesi'nden şehre geri dönerken yemeğimizi de yedik.üniversiteye yakın olması dolayısyla fiyatı oldukça uygun olan bir yerde yemek yemiş olduk.fiyatı ne siz sorun ne ben söyleyeyim,o kadar uygun ki!
yemekten sonra şehre dönerken bu kez daha değişik bir güzergah izledik.demiryolunu geçtikten sonra atatrük caddesi'ne değil de köprübaşı'na ilerledik,köprübaşı'nı geçtikten sonra eskişehir'in istiklal'e benzettiğim caddesinde tur attık.reşadiye camii'ni de gördük.bu yapı cumhuriyet dönemi eserlerindendi.ankara'daki cebeci camii,maltepe camii ve bahçelievler camii'ne oldukça benziyordu.taş işçiliği burada da sözkonusuydu.
zaten reşadiye camii'nin karşısı da stattı.stadın etrefını da dolanarak konuk takım tribününe yol aldık.tabi kırmızı siyahı gören polisler bizi eskişehirsporlu sandı,ancak gençlerbirliği taraftarı olduğumuzu belirttik.bu sırada 06 v 9000 plakalı araçla ufuk özerten emice'miz de stada geldi.
konuk takım tribününe girdik.kapıda şeklen arandım.polislere tam pankartı gösterektim ki onlar buna gerek bile duymadı.sadece bir polis şakayla ''bunun içinde küfür,ayıp bir şey,terbiyesizlik yok değil mi?'' dedi,gülüştük.
içeri girdiğimde yaklaşık 35 kişi vardı.herkes bizden önce gelmişti.e biz epey dolanmıştık,saat 13.40 gibi stadda olmuştuk.
önce pankartı astım,sonra mehmet abi'nin pankartını astık.ayrıca çekirdeği de herkese sundum.çekirdek de ne çekirdekmiş!taptaze!1 kilo çekirdek tuzlu-tuzsuz karışık ye ye bitmez,yani ancak karşılaşmanın 80. dakikasında bitti.bir de çekirdeğin fiyatı staddaki çekirdeğin 3'te 1'i.e herkes 4-5 tur çekirdek yedi.dudakları yara yapana kadar çekirdek yenilsin istedik,afiyet olsun!
bizim tribün portatifti.basit bir tribün işte.stad da zaten kötü bir yapı.bunların ayrıntsı az sonra.
karşılama içerisinde yaşananlar teknik/taktik başlıkta.90 dakilaık karşılaşma bölümününün diğer başlıkta yazdığım bölümünü atlayıp devam eidyorum.
eskişehir tribünlerinde hiç küfür çıkmadı.karşılaşmada tansiyon hiç yükselmedi.ancak aybaba'nın gidip de karşılaşma sonu bu konuda verdiği demeçte eskişehirspor tribünlerini överken bizim hakkımızda bir şeyler söylemesi neye hizmetti anlamadım.kendisine istifa dediğimiz için alınmış olmasın kebapçı td? yoksa kebapçı td aybaba'nın lügatında istifa demek bir küfür anlamına mı geliyor?neyse,kebapçı td'dir,bilinçsizliğin piridir.
stadda erhan arkadaşımızla tanıştık.kendisi eskişehir'de okuyor.bunun dışında 35 kişi de olsak yine sesimiz çıktığınca tezahüratta bulunduk.
ben çekirdek ikram ederken yukarıdan bir taraftarımız eskişehir'e nasıl geldiğimizi sordu.otostopla dedim.bu taraftarımız kendisinin araçla ve tek başına geldiğini ve istersek bizi ankara'ya götürebileceğini belirtti.bu taraftarımızın adı suat ipekoğlu'ydu.
karşılaşma biterken yağmur da başlamıştı ve bizim hemen gitmemiz de gerekiyordu.ayrıca aşağıda pankartı da sökmem gerekliydi.bu yüzden kimseyle vedalaşamadım.vedalaşmayı unuttuğum herkes beni affetsin,lütfen kimse darılmasın.
staddan çıktıktan sonra arabaya doğru yol aldık.ancak araba biraz uzaktaydı ve yağmur da yağıyordu.sonunda arabaya vardık.
eskişehir'den çıkışmız sanırım 16.30'du.suat abi'yle muhabbet ede ede ankara'ya kadar geldik.suat abi 38 yaşında bir taraftarımız.kendisi ara sıra deplasmanlara gidiyor.onunla her konuyu konuştuk,tribünden ve bizden epey muhabbet ettik.oldukça keyifli bir yolculuk gerçekleştirmiş bulunduk.
tam eskişehir'den çıkmıştık ki batlas aradı.ekrem telefonunda kayıtlı olmayan bir numarayı açmış ve karşısında ''hala intihar etmedin mi?'' sorusu.yok daha neler!batlas da beni abartmış canım!
eskişehir'den çıkışta karla karışık yağmur yapıyordu,mahmudiye kavşağında yerde tek damla su yoktu ve güneş açtı,sivrihasar'a varmadan tepelerde kar göründü,oğlakçı köyü'nde yağmur yağmasa bile yerler ıslaktı.ankara'ya varıp arabadan indiğimde önce yağmur sonra dolu yağdı.240 kilometrede 4 mevsim bir arada!
suat abi yenimahalle'de oturuyordu.ekrem de şentepe'de oturduğu için o suat abi'yle devam etti,ben odtü kavşağında arabadan indim.bir taraftarımızla daha tanışmış ve oldukça güzel bir yolculuk geçirmiştik.bu arada kaç saatte mi ankara'ya gelmiştik?kütahya yolu'ndaki migros'tan çıkış 16.30,odtü kavşağı'na varış 18.15.saatte ortalama 130'la falan ankara'ya geldik.
suat abi'nin karşımıza çıkması büyük bir şanstı.o yağmurlu ve soğuk eskşehir'de belki çok bekleyecektik.sağolsun suat abi bizi ankara'ya kadar getirdi.hem o kadar yağmurda çamurda beklemekten kurtulduk hem de çok güzel bir muhabbetle ankara'ya geldik.bizi deplasmana getiren ve deplasmandan getiren herkese olduğu gibi suat abi'ye de çok teşekkürler.
odtü'den sonra çiğdem mahallesi'ne yürüyerek bizimkilerin yanına geldim.araba yolculuğu üzerine bir de yürüyüş yaptım,yolculuğu ankara un sanayi önünde noktaladım.
eskişehir izlenimim
eskişehir güzel değil.iç anadolu'da konya,eskişehir,kırşehir,kayseri,nevşehir kentlerine gittim.aksaray'dan birçok kez karayoluyla geçtim.kırıkkale ve niğde'den trenle geçtim.inanın tüm bu kentler içerisinde eskişehir içimi dağladı.bir an önce bu eskiköy pardon eskişehir denilen yerden çıkmak istedim.düzen sıfır.böyle kent olmaz.konya,kayseri,şirin kırşehir yapılaşma anlamında bu eskişehir'den bin kat iyi.konya,kayseri ve kırşehir'in eleştirdiğim yönleri var ancak bu eskişehir'i bu kadar ayrıntılı gezdikten sonra oraları eleştirmek içimden gelmiyor.konya,kayseri,kırşehir sizi eleştirmek günah bu eskişehir'i gördükten sonra!
şu eskişehir'i gördükten sonra diğer kentleri eleştirmenin bile haksızlık olduğunu anladım.eskişehir köyü pardon şehri konya,kayseri,kırşehir'in 10'da 1'i etmez.içim dağlandı.ne zaman ki ankara ili sınırı tabelasını gördüm,içim açıldı.
eğitim,öğretim,kültür,sanat,tramvay.bunlar eskişehir'in artıları.ancak bu 5 güzellikle bile eskişehir'in bende bıraktığı kötü izlenimi silemez.ne biçim kent bu eskiköy pardon eskişehir!
insanlar neden bu eskişehir'i övüyor?anlamıyorum.eskiköy pardon eskişehir ne ki?yukarıdaki çok önemli 5 güzellik bile eskişehir'in açığını kapatır mı?
ve ankara!canım benim,seni ben ne çok severim!ankara'yı eleştirirsem 2 olsun!bakın ankara'da gitmediğim çok az yer vardır.ankara'nın tüm semtlerini bilirim ve bunların hiç birini eskişehir'e benzetemedim.ankara'nın en kötü semtine eskişehir'in en iyi semti kurban olsun!
artısını ve eksisini koydum ve eksi kantarın artı kantarı katladığını gördüm.eksisi çok,artısı topu topu 5 tane!
ibret olsun!şehir plancıları bu eskişehir'i incelesin ve onlara ibret olsun.böyle kent olmaz.içimi bir ağrı sardı.canım eskişehir'de çok sıkıldı.dedim ya ankara'ya vardım,içim açıldı.
buraya yazıyorum,allah bana eskişehir'de iş ve oturma yazmasın!amin!
ankara ankara güzel ankara seni görmek ister her bahtı kara
meğerse aka gündüz ne kadar haklıymış ankara marşı'nı yazarken!eskişehir'i gördükten sonra ankara'nın değerini çok iyi anlıyorum.
bu maçtan yıllar önce bir seyahatten otobüsle dönerken elimdeki dergide "kırmızı şimşekler şimdi 3. ligde" diye bir yazı okumuştum. eskişehirspor'un 60ların sonu ve 70lerde fırtına gibi estiği zamanları -o zamanlar için- azda olsa bilen biri olarak hüzünlenmiştim doğrusu. vefa, feriköy, şeker hilal, altınordu, zonguldakspor, orduspor vs gibi onlarda yok olup gitmişlerdi...
eskişehirspor'un tekrar 1. lige merhaba dediği çok mutlu olmuştum. sonuçta eski "devlerden" birini tekrar 1. ligde görebilecek hatta gençlerbirliği için ankara'ya geldiklerinde izleyebilecektim. konu eskişehir olunca ve ankara'da oturunca deplasmanda yapılmalıydı. allaha şükür onu da yaptık. mutluyuz mesutuz.. :)
i've only been to a couple of away matches but i wasn't going to miss this weekend's match in eskisehir as it presented a great chance to catch up a former turkish daily news colleague and world-renowned author roger norman. also a great chance to take little oz kanka on his first long distance train trip.
so the wife, myself and little oz kanka get to the ankara train station with plenty of time only to find out that the 9 eylul express is running late and so we were directed onto another train. bit of a bummer but we were still in high spirits. but an hour or so later our train is still somewhere on the outskirts of the city.
we didn't mind as we had found the restaurant carriage and were enjoying beers and whatnot. an official then comes in asking if anyone had tickets for the 9 eylul express, as it was catching up fast and we should get on it.
we jumped out of the train, ran along a rickety wooden platform in the rain to get our bags and stuff from our original carriage and, as there wasn't enough time to go through the tunnel, we crossed the tracks and railway workers lifted the wife and little oz kanka onto the other platform.
at least we had time for a cigarette and finally we got onto the 9 eylul express. rang roger and told him we would be late. in the end we arrived at 1:30 am, rather than the advertised 10:44 pm. oh well.
match day
the wives decided that standing in the rain was not a good idea so they took the kids off to the theatre (a children's theatre festival was in town) and roger and i went for a stroll around the city. and what a lovely place it is. the centre is full of pedestrianised streets with plenty of cafes and bars. the riverbank has been spruced up as well, in fact it didn't feel like central anatolia at all.
we found a pub (half-litre beers for 2.75 tl - about 1.50 us or 1 pound) and after a couple headed off to the stadium were we met up with roger's brother-in-law, a wonderful chap by the name of onur. being a fanatic eskisehirspor fan there was no way he was going to join us in the away section, and being the same there was no way i was going to sit in the eskisehir section. so we split up and vowed to meet post-match for beers.
it was at this point we bumped into a small group of gencler fans, got our 15 tl tickets and headed for what must be one of the crappiest away sections in turkey. the stand was a makeshift wooden thing with around one third of the plastic seats ripped out.
oh well, the 30 or so gencler fans weren't in a sitting mood. in fact the mood was a bit "what the hell are we doing here" as a slight rain shower descended and being out in the open, it was just a touch cold.
then the sun came out and we got ready for a great gencler away victory.
the match
this is the part where everything turns to crap. the pitch was waterlogged and on the wings especially it was impossible to play decent football. many a time did players from both sides go slipping and sliding, either buggering up a good attacking chance or accidently handing the other side an easy ball.
eskisehir started out attacking but after about 10 minutes it was our turn. troisi in particular was running around but for roger it was mehmet nas who was creating the chances. not that there were many shots on goal though. hakan aslantas also seemed to be getting a lot of good stuff through on the right, but in the end in was a pretty crappy half.
half-time and we were cold. not even tea for sale in our miserable corner of the stadium.
second-half and we came to life. finally we were attacking and sighs went up when kahe missed what should have been a goal after being given a perfect pass right in front of goal by nas. the brazillian ended up whacking it straight at the 10 foot giant eskisehir had in goal.
things were getting frustrating for both sides and cracks in the defence were opening up. eskisehir missed at least two clear chances at goal with our keeper bojan making some excellent saves. in the end, he saved us.
things may have well been very different if eskisehir hadn't lost their two strikers in the first half to injury. but them's the breaks.
show me the way to the next whisky bar
gencler fans aren't stupid and so they decided to follow onur, roger and myself to find a cheap pub. the rain came down and only the thought of a 2.75 tl beer and a bit of warmth kept us going. post-match conversation many consisted of "we were lucky." which indeed we were.
this was a great away trip even if the football was pretty crappy and the result not the best. the eskisehir fans are great. singing throughout, huge banners, and just like us gencler fans, no swearing. both before and after the match we met and spoke to a few fans and they all wanted to exchange scarves. it looks pretty likely that eskisehir will remain in the top flight next season, and i'm certain i'll be heading back there. let's just hope it is a little warmer next time.
oh, i almost forgot. it was great that the man who was our captain until a few weeks ago, egyptian defender el saka, acknowledged our chants and came over towards us before kick-off. a great gesture from a man who was abused at a press conference by our own coach samet aybaba who had said about a month ago after we had been chanting for el saka to be returned to the team: "they prefer an arab to me". el saka had a good match on saturday and i wish him the best of luck at eskisehir.
oh, one last last thing. thanks a lot roger, sibel and sedefsu for a great weekend.
eskişehirspor: vanja ivesa, koray arslan, safet nadareviç, abdel zaher ahmed mohamed hassan elsaka, sezgin coşkun, bülent ertuğrul (dk. 70 stjepan poljak), emre toraman, serdar özbayraktar, bülent kocabey, batuhan karadeniz [sakatlandı] (dk. 50 tayfun türkmen), souleymane youla [sakatlandı] (dk. 37 anderson ricardo dos santos)
yedekler: sinan ören, doğa kaya, murat önür, luka vuçko
teknik direktör: rıza çalımbay
gençlerbirliği: bojan isailovic, mustafa koray avcı [sakatlandı] (dk. 46 mehmet polat), mehmet nas, james troisi, carlos eduardo de souza floresta (dk. 70 mustafa pektemek), soner aydoğdu (dk. 82 bilal çubukçu), ilhan eker, burhan eşer, jacques momha, hakan aslantaş, mıchael john jedınak
yedekler: recep öztürk, bruce djite, daniel addo, eren aydın
teknik direktör: samet aybaba
sarı kartlar: dk. 85 serdar özbayraktar (eskişehirspor) dk. 80 james troisi, dk. 89 bilal çubukçu (gençlerbirliği)