ligin 9. haftasında evinde antalyaspor'a 2-1 yenildikten sonra istifa eden gençlerbirliği teknik direktörü mesut bakkal'ın yerine bursaspor'dan ayrılan samet aybaba getirildi.
bu maç samet aybaba'nın hem gençlerbirliği'ndeki 2. döneminin resmi olarak başlangıcı olacak hem de gençlerbirliği tarihindeki 53. resmi maçına çıkmış olacak.
aybaba, daha önce 08 ocak 2000 - 11 nisan 2001 tarihleri arasında gençlerbirliği başında yer almış ve 52 resmi maçta 27 galibiyet 8 beraberlik ve 17 mağlubiyet almıştı.
hakemler : suat arslanboğa, mehmet şahan yılmaz, uygar bebek
konyaspor : jefferson, ismail güldüren, cihan haspolatlı, serhat akyüz, erhan albayrak, fahri tatan, mustafa er (dk. 71 mehmet çoğum), celaleddin koçak, erdal kılıçaslan, jonathan tehoue (dk. 46 fatih egedik (dk. 85 ömer gündostu)), veysel cihan
teknik direktör : giray bulak
gençlerbirliği : recep öztürk, emre balak, abd el-zaher el-saka, lamine traore, hakan aslantaş, bruce jose djite, mustafa koray avcı, kerem şeras (dk. 63 mehmet nas), james troisi, engin baytar (dk. 71 mustafa pektemek), carlos eduardo de souza floresta "kahe" (dk. 54 burhan eşer)
sarı kartlar : dk. 5 mustafa er, dk. 25 cihan haspolatlı, dk. 74 mehmet çoğum (konyaspor) dk. 45+1 engin baytar, 45+1 lamine traore (gençlerbirliği)
kırmızı kartlar : dk. 90+4 veysel cihan (konyaspor)
gol gelişimleri...
59. dakikada, sağ kanattan topla birlikte ceza sahasına giren fahri'nin pasında kale önünde topla buluşan celaleddin, yerden düzgün vuruşla takımını öne geçiren golü attı: 1-0
68. dakikada gençlerbirliği savunmasının uzaklaştıramadığı top ceza sahası içerisinde erdal'ın önünde kaldı. bu futbolcunun vuruşunda meşin yuvarlak ağlarla buluştu: 2-0
82. dakikada, troisi'nin ara pasında defansın arkasına sarkan mustafa pektemek, kaleci ile karşı karşıya kaldı. bu futbolcunun düzgün vuruşunda top ağlara gitti: 2-1
90+3'te koray'ın ceza sahasına ortasında mustafa pektemek'in kafa pasıyla topla buluşan burhan, takımının beraberlik golünü kaydetti: 2-2
konya atatürk stadyumu'nun ankara 19 mayıs stadyumu'na uzaklığı: 264 km.
kiraladığımız minibüs ile pazar sabahı saat 8:30'da 18 kişi yola çıktık. geyik, muhabbet, mola verilen yerde birer çay, topluca fotoğraf derken vardık konya’ya. stadı bulmak için herhangi bir tabela göremediğimiz için yoldan geçenlere stadı sormaya koyulduk. ara sokaklardan birinde orta yaşlı bir amcaya "stad nerede?" diye sorduğumuzda amca bize gayet saf bir şekilde, "ne stadı? top stadı mı?" dedi “evet” dedik ama bir yandan da gülmemek için kendimizi zor tuttuk.
bir süre daha dolaştıktan sonra stadın önündeydik. biletlerimizi aldık ve "yeni yeşil" adı verilen deplasman tribününe girdik.
konya atatürk stadı klasik anadolu statları gibi tek katlı ama onu diğerlerinden ayıran fark, sahanın çevresindeki koşu parkuru dışında bir de velodromu (bisiklet parkuru) bulunması. ama bu durum tribündeki futbolseverler için büyük bir dezavantaj. çünkü koşu parkuru nedeniyle sahadan uzak olan tribünler velodrom yüzünden daha da uzakta kalıyor. hele bir de bizim gibi kale arkasında olanlar için diğer kalede olanları görmek imkânsız.
bu maç, samet aybaba'nın gençlerbirliği'ndeki ilk maçı idi. bu yüzden sahaya nasıl bir 11 süreceği merak konusuydu. sahaya ısınmaya çıkan futbolcuları görünce afalladık. çünkü 4 sezondur gençlerbirliği forması giyen ve skor ne olursa olsun ortaya koyduğu hırsı ile tüm teknik direktörlerin değişmezi olan mehmet nas yedekti. ayrıca mesut bakkal tarafından neredeyse tüm maçlarda ilk 11’de yer alan mustafa pektemek ve burhan da yine yedekler arasındaydı. ama ne gariptir ki, sürekli pas hatası yaptığı için pek tribünlerde sevilmeyen kerem şeras yine ilk 11’de yer alıyordu. bu arada djite sağ kanattaydı ve sahaya tek forvetle çıkıyorduk...
ısınan futbolcular tek tek tribüne çağırdık. onlarda önümüze kadar gelip alkışladılar. ama ilginçtir ki, koray avcı tüm ısrarla tezahüratlarımıza rağmen tribüne geldi, ne de bizi duyduğu gösteren bir hareket yaptı! böyle olunca bizim de moralimiz bozuldu…
ilk yaırda konyaspor sadece uzaktan şut deniyordu. biz ise topa daha çok sahip görünüyorduk ama bir türlü olgun bir atak geliştiremiyorduk. derken ilk yarı golsüz tamamlandı. devre arasında çoğumuz maçın da golsüz ve berabere biteceğini düşünüyorduk.
devre arasında konya'da okuyan arkadaşa, karşı kale arkasındaki taraftarların dağınık bir şekilde oturmalarının sebebini bilip bilmediğimi sordum. çünkü normalde taraftarlar görüş açısının en iyi olduğu yerlerde kümeşirlerken burada en fazla üçerli beşerli gruplar halinde çok alakasız yerlerde oturuyorlardı. "ilk geldiğimde benim de ilgimi çekmişti" dedi ve ekledi, "çünkü hepsi biletlerinde yazan numaraya oturuyorlar!" hiç inanasım gelmedi ama arkadaş ısrarla öyle olduğunu söyledi. biraz düşününce çok hoşuma gitti.
ikinci yarının başında kahe ile burhan'ın yer değişmesine pek anlam veremedik çünkü galibiyeti beklerken tek forveti de çıkartmak iyice geriye yaslanmaktı. konyaspor daha baskılı oynamaya başladı. fahri’nin sıfıra inerek çıkarttığı topa celaleddin sadece dokundu ve skor 1-0 oldu. pek de sahaya destek olmayan konya tribünleri de bir anda hareketlendi. samet aybaba hemen mehmet nas’ı kerem'le değiştirdi. işte o an takım toparlanmaya ve daha atak oynamaya başladı. ama erdal skoru 2-0'a getiren golü atınca biz çökerken, konya tribünleri makaraya başladı. nalçacılar sürekli “itfaiye sula bizi” tarzında tezahüratlar yapmaya başladı. önce buna anlam veremesek de konyalı bir arkadaşın verdiği bilgilere göre, nalçacıların bulunduğu yer sürekli güneş aldığı için özellikle galip durumdayken itfaiyenin gerçekten de tribüne su sıktığını söyledi. bizim bulunduğumuz tribün hem gölge hem de soğuk olduğu için düşüncesi bile üşümemize yetiyordu!
2-0’dan sonra samet aybaba engin - mustafa değişikliğini yaparak aslında bizim ilk 11’de düşündüğümüz adamları sahaya sürmüş oldu. konyaspor’un 2 farklı skoru da düşünerek biraz geriye yaslanmasının da etkisi ile baskı kurmaya başladık. işte o anda mustafa pektemek'in güzel golü geldi. fark bire inmişti ama geriye çok az zaman kalmıştı. “hadi be! hadi be!” diye tempo tutarak izlediğimiz son bölümde dakikalar 90+3'ü gösterirken burhan'ın golüyle havaya fırlıyorduk! bir anda skor 2-2 olmuştu. biz tezahürat yaparken tüm stad sus-pus olmuştu… mucize gibi bir şeydi. çok eğlendik!
konyalılar tribünleri boşaltırken nalçacılardan üzerinde sadece atlet olan bir taraftarın eline geçirdiklerini havaya doğru fırlattığını görüp şaşırdım. sonrasında (muhtemelen) skor 2-0 olduktan sonra havaya fırlattığı kazağının tribünün çatısından sarkan tellere takıldığını gördüm. defalarca yaptığı denemelerin ardından bir sonuç alamadı. sonrasında bir arkadaşı uzun bir sopa bulup getirdi de kazağı öyle indirdiler.
polisler bizleri de yanına aldı ve çıkış kapısına doğru gittik. stadın dışında önümüzden geçen konyasporlu bazı taraftarlar "hoş geldiniz " diyerek selam veriyor, bazıları yanımıza gelip forma/atkı değiştiriyorlar, bazıları da bizimle maç kritiği yapıyorlardı. takımlarından memnun olmadıklarını, doğru dürüst orta saha oyuncularının olmadığını söyleyip, dert yanıyorlardı.
stadın dışında olmamıza rağmen polis bizi ısrarla bırakmıyor ve beklememizi söylüyordu. sıkılmaya başlamıştık. bu arada bazı arkadaşlar konyalıların geçtiği dış kapıya yaklaşmışlardı. polislerden biri fark edip hızlıca yanlarına gitti ve “içeri gelin, olay falan çıkmasın” diye uyardı. bizimle muhabbet eden konyasporlu taraftar polise doğru gidip, “abi bir şey olmaz. bunlar gençler taraftarı biz kardeşiz. valla bir şey olmaz. ben güvence veriyorum ya!” demesi üzerine polis önce şaşırdı ardından da tebessüm edip uzaklaştı.
bir süre daha bekledikten sonra polisler bizi gençlerbirliği otobüsünün bulunduğu yere götürdü. minibüsümüzü de oraya getireceklerdi ve oradan hareket edecektik. orada beklerken futbolcular teker teker stadyumdan çıkıyorlar ve otobüse doğru hareket ediyorlardı. biz de onlara tezahürat yapıp fotoğraf çektiriyorduk. bu arada kaleci periç'e yapılan bir tezahüratın ardından bize doğru kafasındaki şapkayı fırlatması tüm dönüş yolunun muhabbet konusu oldu...
tüm takım otobüste yerini aldıktan sonra polis yanımıza gelip “takım otobüsünü takip edin. biz size şehir dışına kadar eskortluk yapacağız” dedi. bunu oldukça moralimiz bozuldu çünkü karnımız zil çalıyordu ve gelmişken konya’da bir şeyler yemek istiyorduk. bir süre polisleri ve takım otobüsünü takip ettikten sonra bir şeyler yemek için polisi atlatmaya karar verdik. ara sokaktan kaybolmaya çalıştık ama bir süre sonra polisin peşimizde olduğunu görüp tırstık. kenara çekmemizi söyledikten sonra bir saat nutuk çekti ve ardından bizi oldukça hızlı bir şekilde yeniden takım otobüsüne yetiştirdi.
konya’nın yaklaşık 30 km dışında bizi bıraktılar ve biz de yemek gördüğümüz ilk yerde durup etli ekmeklere saldırdık. fazlaca acıktığımızdan mıdır yoksa şans eseri oldukça iyi bir yer bulduğumuzdan mıdır bilinmez, yemek inanılmaz lezzetliydi.
dip not: konya atatürk'ten önce gördüğüm 9 stadyum sırasıyla şunlar: ankara 19 mayıs, cebeci inönü, mudanya ilçe, beşiktaş inönü, sakarya atatürk, yenikent asaş, bursa atatürk, san siro / giuseppe meazza, santigao bernabeu "maç yoktu. stat turu ile gezdim."
dip not 2: yıllar sonra biletteki tarihin yanlış olduğunu fark ettim. maç 9 kasım'da oynanmasına rağmen bilette 9 ekim yazıyor.
90+3 itibariyle güzel bir deplasman oldu. hikayesi de bol bir deplasman.
sabah saat sekiz buçukta akm önünde ilk kafile buluştuk. sanırım bizim geleceğimizi duyan emniyet tam yanımıza bir adet panzer bile getirmişti. burada hemen arabaya binip yoldan da listeyi tastamam toplayarak yolculuğa başladık. ilk mola yerimiz tşof oldu. bu süreçte oldukça güzel muhabbetlerle yolculuk devam etti.
konyaya girdikten sonra stadı bir kaç kişiye sormamız gerekti. fakat genelde yanlış adamlara çattık. son sorduğumuz adam mesela tarafımızdan sorulan "stad nerede?"sorusuna sanırım zaman kazanmak için "top stadı mı?" diye bir soruyla karşılık verince ondan sonra verdiği cevapların da anlamı kalmadı tabi ki.
stadı bulduktan sonra içeri ilk giren taraftarlar bizdik. diğer arkadaşların da kalılımı ile yaklaşık kırk kişilik bir tribünümüz oldu. oyuncuları çağırdık. hatta yedekleri bile. sadece koray çağrımıza cevap vermedi. ısrarla çağırmamıza rağmen dönüp bakmadı bile. yorumunu sonraya bırakıyorum.
maçta gerçekten iyi olduğumuz söylenemezdi. bu futbolla inanın bank asyadan üst lige çıkamayız. zaten iki gol yedikten sonra üzerimize bir ağırlık çöktü. fakat iki birden sonra hareketlenen tribünümüz iki ikiyle beraber deliye döndü. az önce pınarbaşı yapan ve üç üç üç diye bağıran konyalıların yerini şimdi biz almıştık. şaşkın durumdaki konyalılardan bazıları biz üç üç üç derken sadece al al al biçiminde cevap verebiliyorlardı. yine biraz önce sula bizi itfaiye diye bağıran konyalıların yerinde biz vardık. neyse ki konyalıları ciddiye almayan itfaiye bizi de pek ciddiye almadı. yoksa sanırım bu satırları yazamazdım
derken maç bitti ve biz büyük bir heyecanla takımı çağırdık. o kadar yol gitmiş, üşümüş ve son dakikada da olsa mutlu olmuştuk. fakat nedensa maç öncesi koray'ın yaptığını bu sefer tüm takım yaptı ve dönüp yüzümüze bile bakmadan soyunma odasına gittiler.
ayrıca bize eskort yapan polisi ekme çabamız sadece bir km içerisinde son buldu ve polise yakalanarak şehir dışına kadar götürüldük. önceleri kızsak da sanırım bu gerçekten iyi oldu ve şehirden çıktıktan az sonra durduğumuz yerde hayatımda yediğim en güzel pidelerden birini yedim.
sonrasında kulu'dan alınan biralarla yolculuğu sonlandırdık. bir sonraki deplasmanda görüşmek üzere dağıldık. bu deplasmanla toplam deplasman sayım bir düzineyi buldu.
çok keyifli bir deplasmandı. konya'ya en son iki sene önceki maçta gitmiştim o maçta son dakika golüyle 2-1 mağlup olmuştuk. bu maçın da çok zor geçeceği belliydi ve maç başladı. sahada açıkçası futbol adına olumlu bir şey göremedim. tff 3. lig maçlarının çoğu bile inanın daha zevkli oluyor. 2-0 olduktan sonra pek umudum kalmamıştı konyasporlu taraftarlar artık "d..şak" geçmeye başladılar ve "sula bizi itfaiye", "itfaiye gelmezse tribünü yakarız" gibi tezahüratlar etmeye başladılar. iki sezon önce geldiğimizde ilkbahardı ve hava güzel olduğu için itfaiye taraftarları ıslatmıştı ama bu maçta maalesef o görüntüleri göremedik derken 2-1 oldu. konyalıların sesi biraz kesilmişti. artık herkes maç bitti derken 93. dakikada mustafa'nın kafayla indirdiği topa burhan zor pozisyonda dokunarak skoru 2-2'ye getirdi. bu golden sonra adeta çılgına döndük ve "üç üç üç üç üç.." diye bağırmaya başladık. o anda bize dönüp el hareketi çeken konyasporlular gerçekten çok komik görünüyordu. altın değerinde 1 puanı alıp evimize mutlu bir şekilde döndük.
genclerbirligi pulled off their second away draw in a row on sunday, coming from 2-0 behind to snatch a draw in extra time.
with new coach samet aybaba in charge, gencler started off with a fairly attacking line up but that didn't seem to bother konya with almost all of the few chances for a goal belonging to the home side.
looking at the very brief summary posted by the anatolian news agency, konya went ahead on the 59th minute and stretched their lead to 2-0 on the 68th.
the aussie connection almost got one back for gencler in the 77th minute when bruce djite got onto the end of a pass from james troisi. the shot was hard but the konya keeper managed to save.
light at the end of the tunnel came five minutes later when troisi sent a pass through to mustafa pektemek who was one-on-one with the keeper. unlike two weeks ago when we stuffed up so many one-on-ones, pektemek made sure. 2-1
three minutes into extra time and koray sends in a free kick, pektemek gets his head to it and the ball falls for burhan who scores... phew.
all credit to gencler for refusing to say die.
next week we have trabzon at home. friday night 8pm ko. see you all at the chopin bar.
yardımcı hakemler: mehmet şahan yılmaz, uygar bebek
4. hakem: fethi serkan koçak
gözlemci: ilhami kaplan
temsilci: ayhan kabakçı, cemalettin yazıcı
konyaspor: jefferson de oliveri galvao, ismail güldüren, fahri tatan, erhan albayrak, jonathan kahne tehoue (dk. 46 fatih egedik), mustafa er (dk. 71 mehmet çoğum), serhat akyüz, erdal kılıçaslan, cihan haspolatlı, veysel cihan, celaleddin koçak
yedekler: oğuzhan bahadır, kaue caetano da silva, zafer demir, uğur yanıkdemir
teknik direktör: ?
gençlerbirliği: recep öztürk, abdel zaher ahmed mohamed hassan elsaka, lamine traore, james troisi, carlos eduardo de souza floresta (dk. 54 burhan eşer), engin baytar [sakatlandı] (dk. 71 mustafa pektemek), mustafa koray avcı, bruce djite, hakan aslantaş, emre balak, kerem şeras (dk. 62 mehmet nas)
yedekler: nicolas miroslav peric villarreal, daniel addo, efe halil özarslan, ergün teber